|
- She could not help bursting into tears.
- Elinde olmadan gözyaşlarına boğuldu.
- They burst into tears.
- Onlar gözyaşlarına boğuldu.
- No sooner had he met his family than he burst into tears.
- O, ailesiyle karşılaşır karşılaşmaz gözyaşlarına boğuldu.
- Tom seemed like he was about to burst into tears any minute.
- Tom her an gözyaşlarına boğulacakmış gibi görünüyordu.
- The little girl burst into tears.
- Küçük kız gözyaşlarına boğuldu.
- The girl burst into tears.
- Kız gözyaşlarına boğuldu.
- Confused by her careless mistake, she burst into tears.
- Dikkatsizce yaptığı hata yüzünden kafası karıştı, gözyaşlarına boğuldu.
- The moment she saw me, she burst into tears.
- Beni gördüğü an gözyaşlarına boğuldu.
- I burst into tears and then started laughing.
- Ben gözyaşlarına boğuldum ve sonra gülmeye başladım.
- I burst into tears and then started laughing.
- Gözyaşlarına boğuldum ve sonra gülmeye başladım.
- When Nicole heard that her favorite singer had died, she burst into tears.
- Nicole, en sevdiği şarkıcının öldüğünü duyunca gözyaşlarına boğuldu.
- Linda was so disappointed that she burst into tears.
- Linda o kadar hayal kırıklığına uğradı ki gözyaşlarına boğuldu.
- On hearing the bad news, she burst into tears.
- Kötü haberi duyunca gözyaşlarına boğuldu.
- Suddenly, Hiroko burst into tears.
- Aniden Hiroko gözyaşlarına boğuldu.
- No sooner had she found him than she burst into tears.
- Onu bulur bulmaz gözyaşlarına boğuldu.
- Seeing her mother, the girl burst into tears.
- Annesini gören kız gözyaşlarına boğuldu.
- No sooner had the child seen his mother than he burst into tears.
- Çocuk annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
- As soon as she heard the news, she burst into tears.
- Haberi alır almaz gözyaşlarına boğuldu.
- Mary burst into tears and left the room.
- Mary gözyaşlarına boğuldu ve odadan çıktı.
- The moment she heard the news of her son's death, she burst into tears.
- Oğlunun ölüm haberini duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.
- When she saw her test score, she burst into tears.
- Sınav sonucunu gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.
- Seeing her mother, the girl burst into tears.
- Annesini görünce, kız gözyaşlarına boğuldu.
- Both of them burst into tears.
- İkisi de gözyaşlarına boğuldu.
- He burst into tears.
- O gözyaşlarına boğuldu.
- The moment she saw me, she burst into tears.
- Beni görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
- As soon as she heard the news, she burst into tears.
- Haberi duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.
- Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
- Linda'nın hayal kırıklığı o kadar büyüktü ki, gözyaşlarına boğuldu.
- Tom could see that Mary was about to burst into tears.
- Tom Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu.
- Tom was about to burst into tears.
- Tom gözyaşlarına boğulmak üzereydi.
- When she heard the news, she burst into tears.
- O, haberi duyduğunda, gözyaşlarına boğuldu.
- When she saw her test score, she burst into tears.
- O, test puanını gördüğünde gözyaşlarına boğuldu.
- Mary burst into tears and left the room.
- Mary gözyaşlarına boğuldu ve odayı terk etti.
- No sooner had he met his family than he burst into tears.
- Ailesiyle buluşur buluşmaz gözyaşlarına boğuldu.
- Tom could see that Mary was about to burst into tears.
- Tom, Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu.
- He burst into tears.
- Gözyaşlarına boğuldu.
- The moment she heard the news of her son's death, she burst into tears.
- Oğlunun ölüm haberini duyduğu an o, gözyaşlarına boğuldu.
- They burst into tears.
- Gözyaşlarına boğuldular.
- As soon as she heard the news, she burst into tears.
- O, haberi duyar duymaz gözyaşlarına boğuldu.
- Marcy burst into tears on hearing the news, but soon pulled herself together.
- Marcy, haberi duyunca gözyaşlarına boğulmuştu ama kısa sürede kendini toparladı.
- As soon as she met him, she burst into tears.
- Onu görür görmez gözyaşlarına boğuldu.
- My wife burst into tears.
- Karım gözyaşlarına boğuldu.
- The girl came into the room and burst into tears.
- Kız odaya geldi ve gözyaşlarına boğuldu.
- The young girl burst into tears.
- Genç kız gözyaşlarına boğuldu.
- Tom burst into tears.
- Tom gözyaşlarına boğuldu.
- As soon as she met him, she burst into tears.
- Onunla karşılaştığı anda gözyaşlarına boğuldu.
- The girl came into the room and burst into tears.
- Kız odaya girdi ve gözyaşlarına boğuldu.
- When she heard the news, she burst into tears.
- Haberi duyduğunda gözyaşlarına boğuldu.
Show More (44)
|
