|
- The welfare problems of actually handling chicken also have to be considered.
- Tavuğun fiilen işlenmesinden kaynaklanan refah sorunları da dikkate alınmalıdır.
- Chicken products were the worst offenders.
- Tavuk ürünleri en kötü suçlular oldu.
- Such foods include dried fruits, cereals, chicken, offal, egg white and gum arabic.
- Bu gıdalar arasında kurutulmuş meyveler, tahıllar, tavuk, sakatat, yumurta akı ve arap zamkı yer almaktadır.
- Such foods include dried fruits, cereals, chicken, offal, egg white and gum arabic.
- Bu tür gıdalar arasında kuru meyveler, tahıllar, tavuk, sakatat, yumurta akı ve arap zamkı yer almaktadır.
- Yet exports of organic chicken or eggs from Germany were not banned.
- Yine de Almanya'dan organik tavuk ya da yumurta ihracatı yasaklanmadı.
- Yet exports of organic chicken or eggs from Germany were not banned.
- Yine de Almanya'dan organik tavuk ya da yumurta ihracatı yasaklanmamıştır.
- The welfare problems of actually handling chicken also have to be considered.
- Tavuğun fiilen işlenmesinin yarattığı refah sorunları da göz önünde bulundurulmalıdır.
- You do not find out that a chicken contains coccidiostats until it is dead and by then it is too late.
- Bir tavuğun koksidiyostat içerdiğini ölene kadar öğrenemezsiniz ve o zaman çok geç olur.
- As we all know, the all-time best soup for a cold is a good-old classic chicken soup.
- Hepimizin bildiği gibi, nezleye her zaman en iyi gelen çorba eski klasik tavuk çorbasıdır.
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu çocuk bir tavuğu bile sıkıca tutamayacakmış gibi.
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu çocuk bir tavuğu bile sıkıca tutabilecek gibi görünmüyor.
- That kid doesn't seem like he can even hold a chicken firmly.
- Bu velet bir tavuğu bile tutamaz gibi görünüyor.
- Tom cooks chicken just the way Mary likes it.
- Tom, Mary'nin sevdiği şekilde tavuk pişiriyor.
- This chicken is overcooked.
- Bu tavuk çok pişmiş.
- No one makes chicken soup like my mother.
- Kimse tavuk çorbasını annem gibi yapamaz.
- Why did the chicken cross the road?
- Tavuk neden yolun karşısına geçti?
- She cooks chicken the way I like.
- O, tavuğu istediğim şekilde pişiriyor.
- The chicken was a bit dry.
- Tavuk biraz kuruydu.
- Which came first, the chicken or the egg?
- Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?
- I'd suggest you order beef instead of chicken.
- Tavuk yerine biftek sipariş etmenizi öneririm.
- If you marry a chicken follow the chicken, if you marry a dog follow the dog.
- Bir tavukla evlenirseniz tavuğu, bir köpekle evlenirseniz köpeği takip edin.
- The chicken is undercooked.
- Tavuk yeterince pişmemiş.
- The chicken was dry.
- Tavuk kuruydu.
- She put the chicken in the oven.
- O, tavuğu fırına koydu.
- That chicken looks good.
- Bu tavuk iyi görünüyor.
- I want roast chicken.
- Kızarmış tavuk istiyorum.
- The chicken is overcooked.
- Tavuk çok pişmiş.
- Your chicken soup is great.
- Tavuk çorban harika.
- Tom ate the chicken with his fingers.
- Tom tavuğu parmaklarıyla yedi.
- Tom chopped off the chicken's head.
- Tom tavuğun kafasını kesti.
- I saw a video of a man who can fry chicken without using tongs.
- Maşa kullanmadan tavuk kızartabilen bir adamın videosunu izledim.
- Can you catch the chicken?
- Tavuğu yakalayabilir misin?
- I'd like to cook chicken tonight.
- Bu akşam tavuk pişirmek istiyorum.
- I love roast chicken.
- Kızarmış tavuğu seviyorum.
- She bought a chicken.
- O, bir tavuk satın aldı.
- That chicken hasn't laid any eggs recently.
- O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.
- How much chicken did you buy?
- Ne kadar tavuk aldınız?
- You're chicken.
- Korkak tavuksun.
- My chicken is here.
- Benim tavuğum burada.
- When I entered the kitchen, she was making chicken curry with rice.
- Mutfağa girdiğimde, pilav ve körili tavuk yapıyordu.
- She bought chicken.
- Tavuk satın aldı.
- The chicken is cackling.
- Tavuk gıdaklıyor.
- Would you like half a chicken?
- Yarım tavuk ister misiniz?
- That meat is chicken.
- O et tavuktur.
- She chopped off the chicken's head.
- Tavuğun kafasını kesti.
- Chicken meat is white, whereas that of an ox is red.
- Dana eti kırmızıyken tavuğunki beyazdır.
- Chicken, please.
- Tavuk, Lütfen.
- I like Beypilic chicken.
- Beypiliç tavuğu severim.
- Do you know how to cook chicken?
- Tavuk nasıl pişirilir, bilir misin?
- Have you tried the chicken?
- Tavuğu denedin mi?
- He's roasting a tasty chicken.
- O, lezzetli bir tavuk kızartıyor.
- He chopped off the chicken's head.
- Tavuğun kafasını kesti.
- I often eat chicken.
- Sık sık tavuk yerim.
- I don't eat chicken skin.
- Ben tavuk derisi yemem.
- Mary is busy plucking the feathers from the chicken.
- Mary tavuğun tüylerini yolmakla meşgul.
- Is the chicken local?
- Tavuk yerli mi?
- I bought chicken, even though Tom wanted me to buy beef.
- Tom biftek almamı istemesine rağmen tavuk aldım.
- I saw the old man feed his dog chicken bones.
- Yaşlı adamın köpeğini tavuk kemikleriyle beslediğini gördüm.
- That tasted a lot like chicken.
- Tadı tavuğa çok benziyordu.
- Tom cooks chicken just the way Mary likes it.
- Tom tavuğu Mary'nin hoşlandığı şekilde pişirmektedir.
- The chicken laid an egg this morning.
- Tavuk bu sabah bir yumurta yumurtladı.
- Do you know how to cook chicken?
- Tavuğun nasıl pişirildiğini bilir misin?
- Do you know how to cook chicken?
- Tavuk pişirmeyi biliyor musun?
- Which do you like better, chicken or fish?
- Hangisini daha çok seversin, tavuk mu yoksa balık mı?
- Do you know how to cook chicken?
- Tavuk pişirebilir misin?
- I bought chicken, even though Tom wanted me to buy beef.
- Tom sığır eti almamı istemesine rağmen tavuk aldım.
- Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
- Tom ofiste kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşturup duruyor.
- He is running around like a headless chicken.
- O, başsız bir tavuk gibi etrafta koşturuyor.
- It tastes like chicken.
- Bunun bir tavuk gibi tadı var.
- She bought chicken.
- O tavuk aldı.
- Mother carved us the chicken.
- Annem bize tavuk kesti.
- The chicken has already been eaten.
- Tavuk çoktan yenmiş.
- I ate a chicken lollipop.
- Tavuklu lolipop yedim.
- No, vegetarians don't eat chicken or fish.
- Hayır, vejeteryanlar tavuk ya da balık yemez.
- You're turning into a chicken.
- Tavuğa dönüşüyorsun.
- Tom marinated the chicken.
- Tom tavuğu marine etti.
- The chicken was delicious.
- Tavuk çok lezzetliydi.
- I like roast chicken.
- Kızarmış tavuk severim.
- Which do you like better, chicken or fish?
- Hangisini daha çok seviyorsun, tavuk mu balık mı?
- This tastes like chicken.
- Bunun tadı tavuk gibi.
- What's your favorite part of the chicken?
- Tavuğun en sevdiğin kısmı hangisi?
- Roast chicken is one of my favorite dishes.
- Fırında kızartılmış tavuk, benim en sevdiğim yemeklerden biridir.
- That meat is chicken.
- Bu et tavuk.
- Did you eat chicken for lunch again today?
- Bugün öğle yemeğinde yine tavuk mu yedin?
- I saw the old man feed his dog chicken bones.
- Yaşlı adamın köpeğini tavuk kemiği ile beslediğini gördüm.
- This kind of tastes like chicken.
- Tadı biraz tavuğa benziyor bunun.
- Would you like half a chicken?
- Yarım tavuk ister misin?
- Ken's uncle has a big chicken farm.
- Ken'in amcası büyük bir tavuk çiftliğine sahip.
- The meat they fed us tasted a little like chicken.
- Bize yedirdikleri etin tadı biraz tavuk gibiydi.
- Do you want some chicken?
- Biraz tavuk ister misin?
- Do you prefer fish or chicken?
- Balık mı tavuk mu tercih edersin?
- Tom made chicken curry.
- Tom körili tavuk yaptı.
- We chopped off the chicken's head.
- Tavuğun kafasını kestik.
- Chicken and rice is Tom's favorite dish.
- Tavuk ve pilav Tom'un en sevdiği yemektir.
- This meat is chicken.
- Bu et tavuk.
- Your chicken soup is great.
- Tavuk çorbanız harika.
- Tom is a chicken farmer.
- Tom bir tavuk çiftçisi.
- Tom tried to catch the chicken.
- Tom tavuğu yakalamaya çalıştı.
- The chicken is pink.
- Tavuk pembe.
- Is roast chicken on the menu tonight?
- Bu akşam menüde kızarmış tavuk var mı?
- They chopped off the chicken's head.
- Onlar tavuğun kafasını kestiler.
- It tastes like chicken.
- Tadı tavuk gibi.
- Did you taste the chicken?
- Tavuğu tattın mı?
- He's roasting a tasty chicken.
- Lezzetli bir tavuk kızartıyor.
- Most people like chicken.
- Çoğu insan tavuk sever.
- Tom finally caught the chicken.
- Tom nihayet tavuğu yakaladı.
- You shouldn't feed chicken bones to dogs.
- Köpeklere tavuk kemiği vermemelisiniz.
- Chicken, tuna and soybeans are good sources of protein.
- Tavuk, ton balığı ve soya fasulyesi iyi protein kaynaklarıdır.
- The chicken the waiter brought to the table was still raw.
- Garsonun masaya getirdiği tavuk hâlâ çiğdi.
- Fadil loves Texas Chicken.
- Fadıl Teksas Tavuğu'nu seviyor.
- I chopped off the chicken's head.
- Tavuğun kafasını kestim.
- Roast chicken is one of my favorite dishes.
- Kızarmış tavuk en sevdiğim yemeklerden biridir.
- The chicken is lean.
- Tavuk yağsız.
- They chopped off the chicken's head.
- Tavuğun kafasını kesmişler.
- Which came first, the chicken or the egg?
- Hangisi önce geldi, tavuk mu yumurta mı?
- Did you taste the chicken?
- Tavuğu tattınız mı?
- He ate chicken, along with salad and rolls.
- Salata ile birlikte tavuk dürüm yedi.
- Tom plucked the chicken.
- Tom tavuğu yoldu.
- Even a blind chicken can find a grain of corn.
- Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.
- You're such a chicken.
- Tam bir korkak tavuksun.
- I like chicken.
- Tavuk severim.
- Please chop the chicken for the salad.
- Lütfen salata için tavuğu doğra.
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
- Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun?
- Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
- Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
- He chopped off the chicken's head.
- O, tavuğun kafasını kesti.
- The chicken was great.
- Tavuk harikaydı.
- Tom is a chicken farmer.
- Tom bir tavuk çiftçisidir.
- I bought chicken, even though Tom wanted me to buy beef.
- Tom sığır almamı istemesine rağmen ben tavuk aldım.
- That's chicken.
- Bu tavuk.
- She put the chicken in the oven.
- Tavuğu fırına koydu.
- Tom thinks it tastes like chicken.
- Tom tadının tavuk gibi olduğunu düşünüyor.
- The chicken is raw.
- Tavuk çiğ.
- Did you just call me a chicken?
- Az önce bana tavuk mu dedin?
- Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away?
- Hemen kullanmak istediğimi bildiğin halde tavuğu neden bu kadar zor bir yere koydun?
- A turkey is a little bigger than a chicken.
- Hindi tavuktan biraz daha büyüktür.
- I eat chicken every day.
- Her gün tavuk yerim.
- She bought a chicken.
- Bir tavuk aldı.
- This meat kind of tastes like chicken.
- Bu et biraz tavuk gibi tad veriyor.
- She's no spring chicken.
- O bahar tavuğu değil.
- I love chicken.
- Tavuğu seviyorum.
- It tastes a lot like chicken.
- Tadı tavuğa çok benziyor.
- I like the cats but the chicken is better.
- Kedileri severim ama tavuk daha iyi.
- The chicken was oversalted and inedible.
- Tavuk fazla tuzlanmış ve yenemez haldeydi.
- He caught the chicken.
- Tavuğu yakaladı.
- Catching the chicken was difficult.
- Tavuğu yakalamak zor oldu.
- I am slaughtering a chicken.
- Bir tavuk kesiyorum.
- Did you taste the chicken?
- Tavuğun tadına baktın mı?
- You shouldn't feed chicken bones to dogs.
- Köpekleri tavuk kemikleri ile beslememelisin.
- Tom put the chicken in the oven.
- Tom tavuğu fırına koydu.
- Have you ever plucked a chicken?
- Hiç tavuk yoldunuz mu?
- This kind of tastes like chicken.
- Bu türün tadı tavuk gibidir.
- Can I get half a kilo of chicken legs, please?
- Yarım kilo tavuk budu alabilir miyim lütfen?
- No, vegetarians don't eat chicken or fish.
- Hayır, vejetaryenler tavuk ya da balık yemezler.
- What's your favorite part of the chicken?
- Tavuğun en sevdiğiniz kısmı nedir?
- My chicken is here.
- Tavuğum burada.
- Some people don't like chicken.
- Bazıları tavuk sevmez.
- How much chicken did you buy?
- Ne kadar tavuk satın aldın?
- Do you want some chicken?
- Tavuk ister misin?
- Tom finally caught the chicken.
- Tom sonunda tavuğu yakaladı.
- Mary chopped off the chicken's head.
- Mary tavuğun kafasını kesti.
- I love chicken.
- Tavuğu severim.
- Is there chicken for dinner?
- Akşam yemeği için tavuk var mı?
- I chopped off the chicken's head.
- Ben tavuğun kafasını kestim.
- This meat kind of tastes like chicken.
- Bu etin tadı tavuğa benziyor.
- Beef is more expensive than chicken.
- Sığır eti tavuktan daha pahalıdır.
- Some people don't like chicken.
- Bazı insanlar tavuk sevmiyor.
- Did you taste the chicken?
- Tavuğun tadına baktınız mı?
- Catching the chicken was difficult.
- Tavuk yakalamak zordu.
- I like Tandoori chicken.
- Tandır tavuğu severim.
- The chicken is undercooked.
- Tavuk az pişmiş.
- I'd like three pounds of chicken.
- Üç kilo tavuk istiyorum.
- The chicken is a bit too dry.
- Tavuk biraz fazla kuru.
- Beef is more expensive than chicken.
- Sığır eti, tavuktan daha pahalıdır.
- This kind of tastes like chicken.
- Bunun tadı tavuğa benziyor.
- I like the cats but the chicken is better.
- Ben kedileri severim ama tavuk daha iyidir.
- I ate a chicken panini.
- Tavuklu panini yedim.
- That chicken hasn't laid any eggs lately.
- O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.
- The chicken was wonderful.
- Tavuk harikaydı.
- That chicken hasn't laid any eggs lately.
- O tavuk son zamanlarda hiç yumurta yumurtlamadı.
- That chicken looks good.
- Tavuk güzel görünüyor.
- Did you just call me a chicken?
- Az önce bana korkak tavuk mu dedin sen?
- Could I have half a kilo of chicken thighs, please?
- Yarım kilo tavuk butu alabilir miyim lütfen?
- He is running around like a headless chicken.
- Başsız tavuk gibi ortalıkta dolaşıyor.
- I ate chicken nuggets.
- Tavuk nugget yedim.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
- Tabakta bir parça tavuk, bir patates ve biraz bezelye vardı.
- If you marry a chicken follow the chicken, if you marry a dog follow the dog.
- Bir tavukla evlenirseniz tavuğu takip edin, bir köpekle evlenirseniz köpeği takip edin.
- I am slaughtering a chicken.
- Ben bir tavuk kesiyorum.
- She cooks chicken the way I like.
- Tavuğu benim sevdiğim şekilde pişiriyor.
- As for me, I like chicken better than pork.
- Bana gelince, tavuğu domuz etinden daha çok severim.
- Is it true that chicken soup will cure a cold?
- Tavuk çorbasının soğuk algınlığına iyi geldiği doğru mu?
- Tom is plucking a chicken.
- Tom bir tavuğu yoluyor.
- Please chop the chicken for the salad.
- Lütfen salata için tavuğu doğrayın.
- She chopped off the chicken's head.
- O, tavuğun kafasını kesti.
- Mary is eating chicken porridge.
- Mary tavuk lapası yiyor.
- We chopped off the chicken's head.
- Biz tavuğun kafasını kestik.
- I'm not chicken.
- Korkak tavuk değilim.
- Dad uses fire to roast a chicken.
- Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
- Once upon a time there was a chicken that had a crispbread.
- Bir zamanlar gevrek ekmekli bir tavuk varmış.
- As for me, I like chicken better than pork.
- Bana gelince, tavuğu domuzdan daha çok severim.
- I went to the supermarket with Leanne and bought chicken nuggets.
- Leanne ile süpermarkete gittim ve tavuk nugget aldım.
- I love chicken.
- Tavuğa bayılırım.
- I'd like to cook chicken tonight.
- Bu gece tavuk pişirmek istiyorum.
Show More (200)
|
|
- I like Beypilic chicken.
- Beypiliç'in tavuk etini seviyorum.
- Chicken meat is white, whereas that of an ox is red.
- Tavuk eti beyazdır, halbuki bir öküzünkü kırmızıdır.
- I often eat chicken.
- Sık sık tavuk eti yerim.
- Chicken meat is white, whereas that of an ox is red.
- Tavuk eti beyaz, öküz eti kırmızıdır.
- I'd suggest you order beef instead of chicken.
- Tavuk eti yerine sığır eti sipariş etmeni öneririm.
- The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato.
- İkinci yemekte nohut, tavuk, et, sosis ve patates var.
- I can't eat chicken.
- Tavuk eti yiyemem.
- Chicken meat is white, whereas that of an ox is red.
- Tavuk eti beyazdır, oysa öküz eti kırmızıdır.
- The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato.
- İkinci tabakta nohut, tavuk, et, sosis ve patates var.
- I bought chicken, even though Tom wanted me to buy beef.
- Tom dana eti almamı istemesine rağmen ben tavuk eti aldım.
Show More (7)
|
