|
- But cowards do not knowingly sacrifice themselves for a greater cause.
- Ancak korkaklar bilerek kendilerini daha ciddi bir amaç için feda etmezler.
- But cowards do not knowingly sacrifice themselves for a greater cause.
- Ancak korkaklar daha yüce bir amaç uğruna bilerek kendilerini feda etmezler.
- But cowards do not knowingly sacrifice themselves for a greater cause.
- Fakat korkaklar kendilerini bile bile yüce bir dava uğruna kurban etmez.
- None of us are cowards.
- Hiçbirimiz korkak değiliz.
- She resented being called a coward.
- Kendisine korkak denmesine içerliyordu.
- According to her, he is a coward.
- Ona göre o bir korkak.
- Tom is no coward.
- Tom korkak değil.
- Come back here, you coward!
- Buraya geri dön, seni korkak!
- You may call him a fool, but you cannot call him a coward.
- Ona aptal diyebilirsiniz ama korkak diyemezsiniz.
- Tom is a bit of a coward.
- Tom birazcık korkak.
- You are not a coward.
- Sen bir korkak değilsin.
- Kill me, you coward!
- Öldür beni, seni korkak!
- They branded you a coward.
- Onlar seni bir korkak olarak damgaladı.
- A coward runs at the first sign of danger.
- Bir korkak ilk tehlike işaretinde kaçar.
- Come on, don't be a coward!
- Hadi, korkak olma!
- We aren't cowards.
- Biz korkak değiliz.
- Tom and I aren't cowards.
- Tom ve ben korkak değiliz.
- I think Tom is a coward.
- Bence Tom bir korkak.
- He is not the coward that he was ten years ago.
- On yıl önceki gibi korkak değil.
- Are you suggesting that I'm a coward?
- Korkak olduğumu mu ima ediyorsun?
- We're cowards.
- Biz korkağız.
- Sami is a coward.
- Sami bir korkak.
- You're such a coward.
- Korkağın tekisin.
- I know that you all are cowards.
- Hepinizin korkak olduğunu biliyorum.
- He is not the coward that he was ten years ago.
- O, on yıl önce olduğu gibi korkak değil.
- They're a couple of cowards.
- Bir çift korkak.
- Save me, you coward!
- Kurtar beni, seni korkak!
- It is better to be a coward for five minutes than dead for the rest of your life.
- Hayatının geri kalanında ölü olmaktansa beş dakikalığına korkak olmak daha iyidir.
- Those men are cowards.
- O adamlar korkak.
- You called me a coward.
- Sen bana korkak dedin.
- He's a big coward.
- O büyük bir korkak.
- Look at me when I talk to you, you coward!
- Seninle konuşurken bana bak, seni korkak!
- The coward only threatens when he is safe.
- Korkak sadece güvende olduğunda tehdit eder.
- Look at me when I talk to you, you coward!
- Ben seninle konuşurken bana bak, seni korkak!
- Stop being cowards.
- Korkak olmayı bırak.
- No one thinks you're a coward.
- Kimse senin korkak olduğunu düşünmüyor.
- I'm a coward when it comes to cockroaches.
- Hamamböceği konusunda korkak biriyim.
- Come back here, you coward.
- Buraya gel, korkak.
- Tom's a big coward.
- Tom büyük bir korkak.
- Tom is a coward.
- Tom bir korkak.
- He called me a coward.
- O bana bir korkak dedi.
- Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward.
- Tom bir öküz kadar güçlü ama buna rağmen bir korkak.
- Are you suggesting that I'm a coward?
- Benim bir korkak olduğumu mu ima ediyorsun?
- I told you he was a coward.
- Onun bir korkak olduğunu sana söyledim.
- No one thinks you're a coward.
- Kimse senin bir korkak olduğunu düşünmüyor.
- She resented being called a coward.
- Ona bir korkak denilmesine gücendi.
- Don't be a coward.
- Korkak olma.
- I know Tom isn't a coward.
- Tom'un korkak olmadığını biliyorum.
- Come back here, you coward!
- Buraya gel, seni korkak!
- He called me a coward.
- Bana korkak dedi.
- A coward runs at the first sign of danger.
- Bir korkak, ilk tehlike belirtisinde kaçar.
- If I weren't such a coward, I would have done it.
- Böyle bir korkak olmasaydım, bunu yapardım.
- I'm glad you're not a coward like Tom.
- Tom gibi korkak olmadığına sevindim.
- Cowards die many times before their deaths.
- Korkaklar yaşarken defalarca ölürler.
- Tom ran off like a coward.
- Tom bir korkak gibi kaçtı.
- You may call him a fool, but you cannot call him a coward.
- Ona bir aptal diyebilirsin fakat bir korkak diyemezsin.
- They called him a coward.
- Ona korkak dediler.
- Those men are cowards.
- Bu adamlar korkak.
- Come on, don't be a coward!
- Haydi, korkak olma!
- Tom is a big coward.
- Tom büyük bir korkak.
- Tom called Mary a coward.
- Tom Mary'ye korkak dedi.
- I can't stand cowards.
- Korkaklara katlanamıyorum.
- Come back here, you coward.
- Geri gel, seni korkak.
- Tom is no coward.
- Tom korkak değildir.
- Cowards run at the first sign of danger.
- Korkaklar ilk tehlike işaretinde kaçarlar.
- Jim called me a coward.
- Jim bana korkak dedi.
- Cowards run at the first sign of danger.
- Korkaklar tehlikenin ilk işaretinde koşarlar.
- He resented being called a coward.
- Korkak denilmesine gücendi.
- I'm a coward.
- Ben bir korkağım.
- Better a live coward than a dead hero.
- Yaşayan bir korkak, ölü bir kahramandan iyidir.
- Nobody thinks that you're a coward.
- Kimse senin korkak olduğunu düşünmüyor.
- I told you he was a coward.
- Sana onun bir korkak olduğunu söylemiştim.
- I won't run away like a coward.
- Bir korkak gibi kaçmayacağım.
- He is too much of a coward to attempt it.
- Bu işe kalkışamayacak kadar korkak.
- Stop being cowards.
- Korkak olmayı bırakın.
- I'm not a coward, but I'm not stupid either.
- Ben korkak değilim, ama aptal da değilim.
- We're not cowards.
- Korkak değiliz.
- According to her, he is a coward.
- Ona göre, o bir korkak.
- Nobody thinks that you're a coward.
- Hiç kimse senin korkak olduğunu düşünmüyor.
- No one thinks that you're a coward.
- Kimse senin bir korkak olduğunu düşünmez.
- If I weren't such a coward, I would have done it.
- Eğer bu kadar korkak olmasaydım, yapardım.
- He resented being called a coward.
- Kendisine korkak denmesine içerledi.
- We're all cowards.
- Hepimiz korkağız.
- I'm glad you're not a coward like Tom.
- Tom gibi bir korkak olmadığına memnun oldum.
- Tom called Mary a coward.
- Tom Mary'ye korkak diye bağırdı.
- Tom and Mary aren't cowards.
- Tom ve Mary korkak değiller.
- We know you're a coward.
- Senin bir korkak olduğunu biliyoruz.
- No one had ever called me a coward before.
- Daha önce kimse bana korkak dememişti.
- We looked down on him as a coward.
- Onu bir korkak diye aşağıladık.
- The boy mocked his friend for being a coward.
- Çocuk, arkadaşıyla korkak olduğu için alay etti.
- I'm a coward when it comes to cockroaches.
- Hamamböceklerine karşı korkak biriyimdir.
- Tom called Mary a coward.
- Tom, Mary'ye korkak dedi.
- I'm not a coward, but I'm not stupid either.
- Ben korkak değilim ama ben aptal da değilim.
- I think Tom is a coward.
- Tom'un bir korkak olduğunu düşünüyorum.
- He is nothing more than a coward.
- O korkağın tekidir.
- Cowards die many times before their deaths.
- Korkaklar yaşarken birçok kez ölürler.
- No one had ever called me a coward before.
- Daha önce hiç kimse bana bir korkak dememişti.
- The boy mocked his friend for being a coward.
- Çocuk, korkak olduğu için, arkadaşıyla alay etti.
- I told Tom he was a coward.
- Tom'a onun bir korkak olduğunu söyledim.
- You called me a coward.
- Bana korkak dediniz.
- Tom is a big coward, isn't he?
- Tom büyük bir korkak, değil mi?
- Tom's as strong as an ox, yet nevertheless is a coward.
- Tom bir öküz kadar güçlü ama yine de bir korkak.
- I can't stand cowards.
- Korkaklara tahammül edemem.
- Tom is such a coward.
- Tom tam bir korkak.
- Are you calling me a coward?
- Bana korkak mı diyorsun?
- No one thinks that you're a coward.
- Kimse senin korkak olduğunu düşünmüyor.
- I told Tom he was a coward.
- Tom'a korkak olduğunu söyledim.
- We know you're a coward.
- Senin korkak olduğunu biliyoruz.
- They branded you a coward.
- Sana korkak damgası vurdular.
- He is a bit of a coward.
- O biraz korkak.
- Nobody thinks you're a coward.
- Kimse senin korkak olduğunu düşünmez.
- Nobody thinks you're a coward.
- Kimse senin bir korkak olduğunu düşünmüyor.
Show More (110)
|
