Tureng - doubt - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	doubt	şüphe etmek	v.
	Don't doubt yourself; you can do this. Kendinden şüphe etme; bunu yapabilirsin. I'm sorry I doubted your good intentions. İyi niyetinden şüphe ettiğim için özür dilerim. Now, nobody could doubt the validity and farsightedness of that decision, although at the time it was controversial. O zamanlar tartışmalı olsa da şimdi kimse bu kararın geçerliliğinden ve ileri görüşlülüğünden şüphe edemez. And, given your character, I have no reason to doubt this. Ve karakteriniz göz önüne alındığında, bundan şüphe etmek için hiçbir nedenim yok. This needs to be said and we must not doubt it. Bunun söylenmesi gerekiyor ve bundan şüphe etmemeliyiz. Nobody who reads this report can doubt that it never recommends abortion. Bu raporu okuyan hiç kimse, kürtajı asla tavsiye etmediğinden şüphe edemez. Whether watching television for hours will indeed produce a healthier nation is very much to be doubted. Saatlerce televizyon izlemenin gerçekten de daha sağlıklı bir ulus yaratıp yaratmayacağından şüphe etmek gerekir. Now, nobody could doubt the validity and farsightedness of that decision, although at the time it was controversial. O dönemde tartışmalı olsa da bu kararın geçerliliğinden ve ileri görüşlülüğünden kimse şüphe edemezdi. Although we doubted it at first, the suspect's story checked out. Her ne kadar ilk başta şüphe etsek de şüphelinin hikayesi doğru çıktı. How can you doubt his word? Sözünden nasıl şüphe edebilirsin? I have no reason to doubt that. Bundan şüphe etmek için bir nedenim yok. How dare you doubt me! Benden şüphe etmeye nasıl cüret edersin! A true heart should never be doubted. Gerçek bir kalpten asla şüphe edilmemelidir. Why do you doubt your senses? Neden hislerinden şüphe ediyorsun? I never once doubted your abilities. Yeteneklerinden bir kez bile şüphe etmedim. I don't think I should doubt you. Senden şüphe etmemeliyim. I don't doubt you. Senden şüphe etmiyorum. Tom didn't doubt that there would be a lot of people there. Tom orada bir sürü kişinin olacağından şüphe etmiyordu. The lawyer doubted his innocence. Avukat onun masumiyetinden şüphe etti. How can you doubt his word? Onun sözünden nasıl şüphe edersin? True science teaches us to doubt and to abstain from ignorance. Gerçek bilim bize şüphe etmeyi ve cahillikten kaçınmayı öğretir. I doubt whether it is true or not. Bunun gerçek olup olmadığından şüphe ediyorum. I doubt everything, even my own doubts. Her şeyden şüphe ederim, kendi şüphelerimden bile. Everything unknown is doubted. Bilinmeyen her şeyden şüphe edilir. I seriously doubt it. Bundan gerçekten şüphe ediyorum. Sami's innocence remained in doubt. Sami'nin masumiyetinden şüphe ediliyordu. I doubt if he'll come to school today. Bugün okula gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyorum. I deny nothing, but I doubt everything. Hiçbir şeyi inkar etmiyorum, ama her şeyden şüphe ediyorum. I doubt if he is honest. Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum. I never doubted it. Bundan asla şüphe etmedim. Don't ever doubt it. Ondan hiç şüphe etme. You doubt, so you exist. Şüphe ediyorsun, bu nedenle varsın. No one ever doubted that Tom would win. Hiç kimse Tom'un kazanacağından şüphe etmedi. I truly doubt it. Gerçekten bundan şüphe ediyorum. I should never have doubted you. Senden asla şüphe etmemeliydim. The lawyer doubted her innocence. Avukat onun masumiyetinden şüphe ediyordu. I'll never doubt you again. Senden bir daha asla şüphe etmem. I'm sorry I ever doubted you. Senden şüphe ettiğim için özür dilerim. I never doubted Tom. Ben asla Tom'dan şüphe etmedim. I never doubted you. Ben asla senden şüphe etmedim. In other words, you should doubt common sense. Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisin. Tom never doubted himself. Tom kendinden hiç şüphe etmedi. I never doubted your words. Sözlerinden hiç şüphe etmedim. I'm really sorry I doubted you. Senden şüphe ettiğim için gerçekten üzgünüm. Do you doubt me? Benden şüphe ediyor musunuz? One should doubt everything. İnsan her şeyden şüphe etmeli. I really doubt that. Ondan gerçekten şüphe ediyorum. I shouldn't have doubted you. Senden şüphe etmemeliydim. I really doubt it. Bundan gerçekten şüphe ediyorum. Sometimes I doubt your intelligence. Bazen zekandan şüphe ediyorum. I never should've doubted you. Senden asla şüphe etmemeliydim. I doubt your good sense. Sağduyunuzdan şüphe ediyorum. I never doubted that. Bundan asla şüphe etmedim. Sami was starting to doubt himself. Sami kendinden şüphe etmeye başlamıştı. Tom never doubted Mary's story. Tom Mary'nin hikayesinden asla şüphe etmedi. I seriously doubt it. Bundan gerçekten şüphe ederim. True science teaches us to doubt and to abstain from ignorance. Gerçek bilim bize şüphe etmeyi ve cehaletten uzak durmayı öğretir. I doubted my eyes. Gözlerimden şüphe ettim. Tom doesn't doubt that Mary will cry. Tom, Mary'nin ağlayacağından şüphe etmez. There is every reason to doubt that it is true. Bunun doğru olduğundan şüphe etmek için her türlü sebep var. Why would you doubt me? Neden benden şüphe ediyorsun ki? I don't doubt that Tom will win. Tom'un kazanacağından şüphe etmiyorum. I never doubted you for a moment. Senden bir an bile şüphe etmedim. If you're going to doubt everything, at least doubt your doubt. Her şeyden şüphe edeceksen, en azından kendi şüphenden şüphe et. I'll never doubt Tom again. Tom'dan bir daha asla şüphe etmeyeceğim. Why would you doubt me? Niçin benden şüphe edesin ki? It never occurred to me to doubt him. Ondan şüphe etmek hiç aklıma gelmedi. Tom said he doubted that Mary would win. Tom, Mary'nin kazanacağından şüphe ettiğini söyledi. Don't ever doubt it. Bundan asla şüphe etme. I did not doubt you for a moment. Senden bir an bile şüphe etmedim. I have no reason to doubt that. Bundan şüphe etmek için hiçbir nedenim yok. I'm sorry I doubted you. Senden şüphe ettiğim için özür dilerim. I seriously doubt that. Ondan ciddi olarak şüphe ediyorum. I doubt the veracity of his story. Ben onun hikayesinin doğruluğundan şüphe ediyorum. You doubt, so you exist. Şüphe ediyorsun, bu yüzden varsın. I never doubted the outcome. Sonuçtan hiç şüphe etmedim. I don't doubt your word, I doubt your ability. Sözlerinizden şüphe etmiyorum, yeteneğinizden şüphe ediyorum. I doubt whether he is honest. Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum. I'm beginning to doubt whether Tom can really understand French all that well. Tom'un Fransızcayı gerçekten iyi anlayabildiğinden şüphe etmeye başlıyorum. The lawyer doubted her innocence. Avukat onun masumiyetinden şüphe etti. Believe those who are seeking truth and doubt those who have found it. Gerçeği arayanlara inanın ve onu bulanlardan şüphe edin. Sami doesn't doubt that. Sami ondan şüphe etmiyor. I never doubted you. Senden hiç şüphe etmedim. He doubted the truth of her story. Hikâyesinin doğruluğundan şüphe etti. In other words, you should doubt common sense. Başka bir deyişle, sağduyudan şüphe etmelisiniz. His honesty cannot be doubted. Dürüstlüğünden şüphe edilemez. I doubt very seriously that Tom will be the next one to do that. Tom'un bunu yapacak bir sonraki kişi olacağından çok ciddi şüphe ediyorum. I sincerely doubt that. Bundan içtenlikle şüphe ediyorum. I know you have reason to doubt me. Benden şüphe etmek için nedenin olduğunu biliyorum. Tom's loyalty was never in doubt. Tom'un sadakatinden asla şüphe edilmedi. I have a reason to doubt that. Bundan şüphe etmek için bir sebebim var. I doubt his ability to do the job. Onun işi yapma yeteneğinden şüphe ediyorum. I don't doubt that you're afraid. Korktuğundan şüphe etmiyorum. I never had any reason to doubt Tom. Tom'dan şüphe etmek için hiçbir nedenim olmadı. Tom never doubted Mary's story. Tom, Mary'nin hikayesinden hiç şüphe etmedi. I doubt if Tom will be tired. Tom'un yorulup yorulmayacağından şüphe ediyorum. Tom doesn't doubt that Mary will do that. Tom, Mary'nin bunu yapacağından şüphe etmiyor. I'm starting to doubt you. Senden şüphe etmeye başladım. Tom never doubted you. Tom senden hiç şüphe etmedi. He doubted the truth of her story. Hikayenin doğruluğundan şüphe etti. Why do you doubt me? Neden benden şüphe ediyorsun? Tom didn't doubt that there would be a lot of people there. Tom orada bir sürü insan olacağından şüphe etmiyordu. You have to doubt everything. Her şeyden şüphe etmelisin. I'm so sorry that I doubted you. Senden şüphe ettiğim için çok üzgünüm. His honesty cannot be doubted. Onun dürüstlüğünden şüphe edilemez. I never doubted Tom. Tom'dan hiç şüphe etmedim. I don't doubt your intentions. Niyetinden şüphe etmiyorum. I never doubted it for a moment. Bundan bir an şüphe etmedim. I never doubted the outcome. Ben sonuçtan asla şüphe etmedim. I don't for a moment doubt your honesty. Dürüstlüğünden bir an şüphe etmem. I highly doubt it. Bundan oldukça şüphe ediyorum. Tom doubted that Mary would call back. Tom, Mary'nin geri arayacağından şüphe ediyordu. I never doubted that. Ben asla ondan şüphe etmedim. I'll never doubt you again. Asla senden tekrar şüphe etmeyeceğim. Don't ever doubt that. Bundan asla şüphe etme. There is no room to doubt that he is a gifted artist. Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok. Tom started to doubt himself. Tom kendinden şüphe etmeye başladı. I sincerely doubt that. İçtenlikle bundan şüphe ediyorum. I never doubted it. Hiç şüphe etmedim. I never doubted it for a moment. Bir an bile şüphe etmedim. A true heart should never be doubted. Gerçek bir kalpten asla şüphe edilmemeli. You shouldn't have doubted me. Benden şüphe etmemeliydin. I deny nothing, but I doubt everything. Hiçbir şeyi inkar etmiyorum ama her şeyden şüphe ediyorum. Why do you doubt your senses? Neden duygularından şüphe ediyorsun? Tom said he doubted that Mary would do that. Tom, Mary'nin onu yapacağından şüphe ettiğini söyledi. Show More (122)
2	doubt	şüphe	n.
	I have doubts about him. Ona dair şüphelerim var. There also appears to be some doubt as to the efficacy of the programmes themselves. Ayrıca programların etkinliği konusunda da bazı şüpheler var gibi görünmektedir. Nor have I any doubt that the Hong Kong administration is competent to administer a readmission agreement. Hong Kong yönetiminin bir geri kabul anlaşmasını yönetme yetkisine sahip olduğuna dair herhangi bir şüphem yok. I do not doubt that there may be environmental benefits. Çevresel faydaları olabileceğinden şüphem yok. Another area of doubt concerning correct spending is of a wholly different nature. Doğru harcamaya ilişkin bir diğer şüphe alanı ise tamamen farklı bir niteliktedir. As long as they are not harmful and their composition is known, they deserve to be given the benefit of the doubt. Zararlı olmadıkları ve bileşimleri bilindiği sürece, şüpheden faydalanmayı hak ediyorlar. In the past, this too was at least a matter of doubt. Geçmişte bu da en azından bir şüphe konusuydu. Nor is there any doubt about public opinion on this issue. Kamuoyunun bu konuda herhangi bir şüphesi de bulunmamaktadır. The only remaining doubt concerns the means still available to him. Geriye kalan tek şüphe, hala kullanabileceği araçlarla ilgilidir. Once again, we have been left with no doubt about that score. Bir kez daha bu skor hakkında hiçbir şüphemiz kalmadı. This is something that I very much doubt. Bu konuda çok büyük şüphelerim var. Where scientific doubt persists, it is necessary to make a political choice. Bilimsel şüphelerin devam ettiği durumlarda, siyasi bir seçim yapmak gerekir. Their presentation of the free-thinking attitude to drugs almost makes you doubt. Uyuşturucuya karşı özgür düşünceli bir tutum sergilemeleri insanı neredeyse şüpheye düşürüyor. Such persecution obviously only strengthens the doubt surrounding the official dogmas. Bu tür zulümlerin resmi dogmalara yönelik şüpheleri güçlendirdiği açıktır. The citizens of the candidate countries are not the only ones to be struck by doubt or uncertainty either. Şüphe ve belirsizlik içinde olan sadece aday ülkelerin vatandaşları da değildir. My group is therefore showing the yellow card to all those who cast doubt upon the Stability and Growth Pact. Bu nedenle grubum, İstikrar ve Büyüme Paktı'na şüpheyle yaklaşan herkese sarı kart göstermektedir. Only the people cut off from the harsh reality of the grass roots could have any doubt about that. Sadece tabandaki sert gerçeklikten kopuk insanlar bu konuda herhangi bir şüpheye sahip olabilir. Let us move more towards clarity, or towards what one might term the absence of intellectual doubt. Daha fazla açıklığa ya da entelektüel şüphenin yokluğu olarak adlandırılabilecek bir noktaya doğru ilerleyelim. The epidemiology of this outbreak is not in doubt. Bu salgının epidemiyolojisinden şüphe duyulmamaktadır. There is not a shadow of a doubt about that. Bu konuda en ufak bir şüphe yoktur. In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt. Brüksel'de, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmadığını söylemekten memnuniyet duyuyorum. I say this so that this may not be in doubt. Bunu şüpheye yer bırakmamak için söylüyorum. You will be given the benefit of the doubt, but I hope that your premises are indeed genuine. Şüpheye yer vermeyeceğim ama umarım önermeleriniz gerçekten de gerçektir. In two consecutive elections, the population left no doubt as to its democratic and pro-European persuasion. Arka arkaya yapılan iki seçimde halk, demokratik ve Avrupa yanlısı olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmadı. The timing of the summit has now been called into doubt. Zirvenin zamanlaması konusunda artık şüphe duyulmaktadır. In the past, this, too, was at least a matter of doubt. Geçmişte bu da en azından bir şüphe konusuydu. Where scientific doubt persists, it is necessary to make a political choice. Bilimsel şüphenin devam ettiği yerlerde siyasi bir seçim yapmak gerekir. So you, in fact, put a seed of doubt into our minds as to whether that support would last. Yani aslında bu desteğin sürüp sürmeyeceği konusunda aklımıza bir şüphe tohumu ektiniz. We all need to put beyond doubt the absence of a cost factor in the exchange mechanism. Hepimiz, değişim mekanizmasında bir maliyet faktörünün bulunmadığını şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymalıyız. There is a real doubt, however, that these statements of principle will actually become reality. Ancak bu ilke beyanlarının gerçeğe dönüşeceği konusunda gerçek bir şüphe var. These also involve the nuclear power plants, shut down on the one hand and shrouded in doubt on the other. Bunlar aynı zamanda bir yandan kapatılan, diğer yandan da şüpheyle yaklaşılan nükleer santralleri de kapsamaktadır. There is not the slightest doubt that they can write as they please. İstedikleri gibi yazabileceklerine dair en ufak bir şüphe yoktur. Some Members have expressed doubt about everything having to be done at a European level. Bazı Üyeler her şeyin Avrupa düzeyinde yapılması gerektiği konusunda şüphelerini dile getirdiler. That popular trust is at all likely to be increased by such ideas is something I simply doubt. Halkın güveninin bu tür fikirlerle arttırılabileceği konusunda şüphelerim var. Both refer to legal bases and to the Legal Service, both of which are sources of doubt. Her ikisi de şüphe kaynağı olan yasal dayanaklara ve Hukuk Hizmetlerine atıfta bulunmaktadır. There is not the slightest doubt that they can write as they please. İstedikleri gibi yazabileceklerine dair en ufak bir şüphe yok. There also appears to be some doubt as to the efficacy of the programmes themselves. Programların etkinliği konusunda da bazı şüpheler var gibi görünüyor. These actions are completely at odds with the UN resolutions and cast doubt on the work of the inspectors. Bu eylemler BM kararlarıyla tamamen çelişmekte ve denetçilerin çalışmalarına şüphe düşürmektedir. The relationship between risks of various infections and water quality has been demonstrated beyond all doubt. Çeşitli enfeksiyon riskleri ile su kalitesi arasındaki ilişki tüm şüphelerin ötesinde ortaya konmuştur. I do not doubt that the Council will chuck this proposal in the dustbin as well. Konseyin bu öneriyi de tarihin tozlu raflarına atacağından hiç şüphem yok. In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt. Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır. The Stability and Growth Pact is not stupid, but casting doubt upon it is irresponsible and indeed negligent. İstikrar ve Büyüme Paktı aptalca değildir, ancak ona şüpheyle yaklaşmak sorumsuzluk ve hatta ihmalkârlıktır. Unfortunately that is still in doubt. Maalesef bu konuda hala şüpheler var. The financing scheme leaves no doubt about it. Finansman planı bu konuda hiçbir şüpheye yer bırakmıyor. If there is even a whisper of doubt, you are assuming responsibility for endangering human lives. Eğer en ufak bir şüphe varsa, insan hayatını tehlikeye atmanın sorumluluğunu üstlenmiş olursunuz. Ole Krarup also sowed the seeds of doubt about the legal basis. Ole Krarup da yasal dayanak konusunda şüphe tohumları ekmiştir. When one or two months ago the Commission presented its proposal for the first time, there was some doubt. Bir ya da iki ay önce Komisyon teklifini ilk kez sunduğunda bazı şüpheler vardı. In this case, there is doubt, and it is not clear. Bu durumda, şüphe vardır ve net değildir. I doubt Tom will like it. Tom'un bunu beğeneceği konusunda şüphem var. I don't doubt that he will help me. Bana yardım edeceğinden şüphem yok. There is little room for doubt. Şüpheye pek yer yok. Do you doubt me? Benden şüphe mi ediyorsunuz? I don't doubt that one bit. Bundan zerre kadar şüphem yok. I don't have any doubt about it. Bundan hiç şüphem yok. He is without a doubt rich, but I don't trust him. Zengin olduğuna şüphe yok ama ona güvenmiyorum. I don't doubt that Tom will arrive on time. Tom'un zamanında geleceğinden şüphem yok. Sami's lawyer wanted to create reasonable doubt in the minds of the jurors. Sami'nin avukatı jüri üyelerinin zihninde makul bir şüphe yaratmak istedi. For the time being, we must give him the benefit of the doubt. Şimdilik, ona şüpheyle yaklaşmalıyız. I doubt if Tom will be excused from doing that. Tom'un bunu yapmaktan muaf olacağı konusunda şüphem var. I don't doubt that she will come here. Onun buraya geleceğinden şüphem yok. Just to remove any doubt, I no longer live with my parents. Şüphe kalmasın diye söylüyorum, artık ailemle yaşamıyorum. I don't doubt that. Şüphem yok. Tom could be frightened, but I doubt it. Tom korkmuş olabilir, ama şüphem var. A moment's doubt can cost a pilot her life. Bir anlık şüphe bir pilotun hayatına mal olabilir. I seriously doubt we'll be able to do that. Onu yapabileceğimizden ciddi olarak şüphem var. There is no room to doubt that he is a gifted artist. Yetenekli bir sanatçı olduğu konusunda şüpheye yer yok. There is not much doubt about the cause of the fire. Yangının nedeni hakkında pek şüphe yok. There is little doubt as to whether he will succeed or not. Başarılı olup olmayacağı konusunda çok az şüphe var. I don't doubt that she is married. Onun evli olduğundan şüphem yok. I don't doubt his ability to do it. Bunu yapabileceğinden şüphem yok. Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt. Sessiz kalıp aptal yerine konmak, konuşup tüm şüpheleri ortadan kaldırmaktan iyidir. I don't doubt but that he will come. Onun geleceğinden şüphem yok. Tom gave Mary the benefit of the doubt. Tom Mary'ye şüpheyle yaklaştı. His statement doesn't leave room for any doubt. İfadesi şüpheye yer bırakmıyor. I don't have any doubt about it. O konuda hiç şüphem yok. She looked at him in doubt and eventually sighed. Ona şüpheyle baktı ve sonunda iç çekti. I tried to remove all doubt. Tüm şüpheleri ortadan kaldırmaya çalıştım. Did you have any doubt? Herhangi bir şüphen var mıydı? Any truth is better than indefinite doubt. Herhangi bir gerçek, belirsiz bir şüpheden daha iyidir. She looked at him in doubt and eventually sighed. O şüpheyle baktı ve sonunda içini çekti. He's without a doubt a lot better than you. Senden çok daha iyi olduğuna şüphe yok. A moment's doubt can cost a pilot his life. Bir anlık şüphe bir pilotun hayatına mal olabilir. There is no room for doubt. Şüpheye mahal yok. Ask me whenever you're in doubt. Şüpheye düştüğün zaman bana sor. I don't doubt that you're afraid. Korktuğundan şüphem yok. I don't doubt that he's done it. Onun yaptığından şüphem yok. Can there be any doubt about it? Bu konuda herhangi bir şüphe olabilir mi? I don't doubt that Tom will arrive on time. Tom'un vaktinde geleceğinden şüphem yok. Is there any doubt? Herhangi bir şüphe var mı? There is little doubt as to whether he will succeed or not. Onun başarıya ulaşıp ulaşmayacağına gelince çok az şüphe var. I don't doubt that Tom will win. Tom'un kazanacağından şüphem yok. Some shadow of doubt now covered his face. Yüzünü bir şüphe gölgesi kapladı. Was there ever any doubt? Hiç şüphe var mıydı? I don't doubt it. Şüphem yok. Without the shadow of a doubt, the dream was a memory from a previous life. Hiç şüphe yok ki, rüya önceki yaşamdan bir anıydı. I don't doubt that she is married. Evli olduğundan şüphem yok. I doubt that Tom will like it. Tom'un bunu beğeneceği konusunda şüphem var. His hesitation made me doubt. Tereddütü beni şüpheye düşürdü. Layla is always casting doubt. Leyla daima şüphe uyandırıyor. Is there any doubt? Hiç şüphe var mı? Tom doesn't doubt that Mary will arrive on time. Tom'un Mary'nin zamanında geleceğinden şüphesi yok. When in doubt, just take the next small step. Şüpheye düştüğünde, sadece bir sonraki küçük adımı at. Did you have any doubt? Şüpheniz mi vardı? His statement doesn't leave room for any doubt. Onun ifadesi herhangi bir şüpheye yer bırakmıyor. I couldn't get rid of my doubt about it. Bu konudaki şüphelerimden kurtulamadım. I don't doubt that one bit. Bundan hiç şüphem yok. When in doubt, leave it out. Şüpheye düştüğünde, onu dışarıda bırak. Are you still in doubt about what I have said? Söylediklerim hakkında hala şüphelerin mi var? Doubt is the key of knowleadge. Şüphe, bilginin anahtarıdır. Beyond the shadow of a doubt, this is the best. Şüpheye yer bırakmayacak şekilde, bu en iyisi. Tom doesn't doubt that Mary will come to the party. Tom'un Mary'nin partiye geleceğinden şüphesi yok. I seriously doubt we'll be able to do that. Bunu yapabileceğimiz konusunda ciddi şüphelerim var. I am sure of her innocence, without a shadow of a doubt. Onun masumiyetinden eminim, en ufak bir şüphem yok. I don't doubt but that he will come. Geleceğinden hiç şüphem yok. I doubt very seriously that Tom will win the race. Tom'un yarışı kazanacağından çok ciddi şüphelerim var. When in doubt, just take the next small step. Şüpheye düştüğünüzde, sadece bir sonraki küçük adımı atın. Layla is always casting doubt. Layla her zaman şüphe uyandırıyor. I am full of doubt. Şüpheyle doluyum. Tom's loyalty was never in doubt. Tom'un sadakatinden hiç şüphe yoktu. Doubt is the key of knowleadge. Şüphe bilginin anahtarıdır. I don't doubt that she will come here. Buraya geleceğinden hiç şüphem yok. Did you have any doubt? Hiç şüphen var mıydı? Your words have freed me from every doubt. Sözleriniz beni tüm şüphelerimden kurtardı. Show More (120)
3	doubt	şüphe duymak	v.
	I hope nobody will doubt the Commission's determination to do precisely that. Komisyon'un tam da bunu yapma kararlılığından kimsenin şüphe duymayacağını umuyorum. You will be given the benefit of the doubt, but I hope that your premises are indeed genuine. Şüphe duymamanızda fayda var, ancak umarım önermeleriniz gerçekten de samimidir. Some countries that have been doubting this over the years, including my own, clearly no longer doubt this. Benim ülkem de dahil olmak üzere, yıllardır bu konuda şüphe duyan bazı ülkelerin artık bu konuda şüpheleri kalmamıştır. Nobody can doubt the drastic measures that have had to be used to curtail it. Bunu engellemek için başvurulması gereken sert önlemlerden hiç kimse şüphe duyamaz. There was never for one moment any doubt in my mind that the United States has been angling for war in Iraq. Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'ta savaş çıkarmak istediğinden bir an bile şüphe duymadım. I venture to doubt that that will add up to a debate. Bunun bir tartışma yaratacağından şüphe duyuyorum. Commissioner Patten said in his speech that he doubted whether any evidence at all would be available. Komisyon Üyesi Patten konuşmasında herhangi bir kanıtın mevcut olup olmayacağından şüphe duyduğunu söyledi. Some countries that have been doubting this over the years, including my own, clearly no longer doubt this. Benim ülkem de dahil olmak üzere yıllardır bu konuda şüphe duyan bazı ülkelerin artık bu konuda şüpheleri kalmamıştır. No one is in any doubt that Saddam Hussein is a brutal dictator. Hiç kimse Saddam Hüseyin'in acımasız bir diktatör olduğundan şüphe duymamaktadır. This is something that I very much doubt. Bu benim çok şüphe duyduğum bir şey. My group is therefore showing the yellow card to all those who cast doubt upon the Stability and Growth Pact. Bu nedenle grubum, İstikrar ve Büyüme Paktı'ndan şüphe duyan herkesi ikaz etmektedir. Therefore, equidistance may be an instrument, although I do not doubt that the objective is impartiality. Bu nedenle eşit mesafe bir araç olabilir ancak amacın tarafsızlık olduğundan şüphe duymuyorum. You can and must convince the States which have the most doubts. En çok şüphe duyan Devletleri ikna edebilirsiniz ve etmelisiniz de. Such things could never have been achieved if they had wavered or doubted. Eğer tereddüt etselerdi ya da şüphe duysalardı, bu tür şeyler asla başarılamazdı. The Germans are starting to have doubts about Europe. Almanlar Avrupa hakkında şüphe duymaya başladılar. Tom doesn't doubt that Mary will cry. Tom, Mary'nin ağlayacağından şüphe duymuyor. Somehow I doubt it. Nedense ben şüphe duyuyorum. He is still having doubts. O hâlâ şüphe duyuyor. Even now, we still doubt that he is the real murderer. Şu anda bile, hala gerçek katilin o olduğundan şüphe duyuyoruz. Tom doesn't doubt Mary's ability to do the job. Tom, Mary'nin işi yapabileceğinden şüphe duymuyor. I'm beginning to have doubts. Şüphe duymaya başlıyorum. Sami doesn't doubt that. Sami bundan şüphe duymuyor. Tom doesn't doubt that Mary will arrive on time. Tom, Mary'nin zamanında geleceğinden şüphe duymuyor. I don't doubt your word, I doubt your ability. Senin sözünden şüphe duymuyorum. Senin yeteneğinden şüphe duyuyorum. You never have any doubts, do you? Hiç şüphe duymuyorsun, değil mi? Tom doesn't doubt that Mary has done that. Tom, Mary'nin bunu yaptığından şüphe duymuyor. Tom doesn't doubt that Mary was the one who did that. Tom bunu yapanın Mary olduğundan şüphe duymuyor. Tom doesn't doubt that Mary will come to the party. Tom, Mary'nin partiye geleceğinden şüphe duymuyor. Tom doesn't doubt that Mary will do that. Tom, Mary'nin bunu yapacağından şüphe duymuyor. Tom doubts Mary's sincerity. Tom Mary'nin samimiyetinden şüphe duyuyor. No one doubts her fitness for the post. Kimse onun bu göreve uygunluğundan şüphe duymuyor. Show More (28)
4	doubt	şüphelenmek	v.
	I was beginning to have my doubts. Ben şüphelenmeye başlamıştım. If you're going to doubt everything, at least doubt your doubt. Her şeyden şüpheleneceksen, en azından şüphenden şüphelen. One should doubt everything. İnsan her şeyden şüphelenmeli. I don't doubt you. Senden şüphelenmiyorum. Tom doesn't doubt that Mary has done that. Tom, Mary'nin bunu yaptığından şüphelenmez. Tom had few reasons to doubt Mary. Tom'un Mary'den şüphelenmek için çok az nedeni vardı. He that knows nothing, doubts nothing. Hiç bir şey bilmeyen hiç bir şeyden şüphelenmez. I have a reason to doubt that. Ondan şüphelenmek için bir nedenim var. I'm beginning to doubt it. Ondan şüphelenmeye başlıyorum. I want to give Tom the benefit of the doubt. Tom'un şüphelenmesine izin vermek istiyorum. You have to doubt everything. Her şeyden şüphelenmek zorundasın. I doubt seriously it was Tom who did this. Ben bunu yapanın Tom olduğundan ciddi olarak şüpheleniyorum. I doubted that Tom would do that. Tom'un bunu yapacağından şüphelendim. You shouldn't have doubted me. Benden şüphelenmemeliydin. Sami was starting to doubt himself. Sami kendinden şüphelenmeye başlıyordu. Tom said he doubted that Mary would win. Tom, Mary'nin kazanacağından şüphelendiğini söyledi. I'm starting to doubt you. Senden şüphelenmeye başlıyorum. I'm beginning to doubt it. Şüphelenmeye başlıyorum. Why do you doubt me? Neden benden şüpheleniyorsun? He didn't doubt that Ben had something to do with the crime. Ben'in suçla bir ilgisi olduğundan şüphelenmiyordu. You have no reason to doubt Tom. Tom'dan şüphelenmek için hiçbir nedenin yok. I was beginning to have my doubts. Şüphelenmeye başlamıştım. I should never have doubted you. Senden asla şüphelenmemeliydim. I doubt if Tom will be suspicious. Tom'un şüpheleneceğini sanmıyorum. Who can doubt it? Kim bundan şüphelenebilir? Show More (22)
5	doubt	kuşku duymak	v.
	We are in no doubt as to the need to make the citizens and their rights the focus of our shared existence. Vatandaşları ve onların haklarını ortak varlığımızın odağı haline getirmemiz gerektiğinden kuşku duymuyoruz. In other words, you should doubt common sense. Başka bir deyişle, sağduyudan kuşku duymalısınız. I doubt that Tom is still busy. Tom'un hâlâ meşgul olduğundan kuşku duyuyorum. I doubt Tom knows how to fish. Tom'un balık tutmayı bildiğinden kuşku duyuyorum. I doubt Tom will be surprised. Tom'un şaşıracağından kuşku duyuyorum. I doubt Tom is really a doctor. Tom'un gerçekten bir doktor olduğundan kuşku duyuyorum. I doubt very much Tom will be interested. Tom'un ilgileneceğinden çok kuşku duyuyorum. I doubt Tom will be here tomorrow. Tom'un yarın burada olacağından kuşku duyuyorum. I doubt that Tom will consent to do that. Tom'un bunu yapmaya razı olduğundan kuşku duyuyorum. I doubt Tom would agree. Tom'un kabul edeceğinden kuşku duyuyorum. I doubt Tom will do that. Tom'un onu yapacağından kuşku duyuyorum. I doubt Tom will come. Tom'un geleceğinden kuşku duyuyorum. Who can doubt it? Bundan kim kuşku duyabilir? I doubt Tom will agree to that. Tom'un onu kabul edeceğinden kuşku duyuyorum. I doubt Tom would be that foolish. Tom'un o kadar aptal olacağından kuşku duyuyorum. I doubt Tom would be that stupid. Tom'un o kadar aptal olacağından kuşku duyuyorum. Show More (13)
6	doubt	şüphesi olmak	v.
	Fishermen must also be left in no doubt that these policies are being implemented equally in all the Member States. Balıkçıların da bu politikaların tüm Üye Devletlerde eşit şekilde uygulandığına dair hiçbir şüphesi olmamalıdır. There must be no doubt about what the EU stands for. AB'nin neyi temsil ettiği konusunda hiçbir şüphe olmamalıdır. No one should be in any doubt that I shall celebrate on the day that Saddam Hussein's regime of terror comes to an end. Saddam Hüseyin'in terör rejiminin sona erdiği günü kutlayacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. There must be no doubt about this. Bu konuda hiçbir şüphe olmamalı. That is something about which there can be no doubt. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmasın. There should be no doubt about this. Bu konuda hiçbir şüphe olmamalıdır. You can and must convince the States which have the most doubts. En çok şüphesi olan Devletleri ikna edebilirsiniz ve etmelisiniz. Let there be no doubt that this is extremely important. Bunun son derece önemli olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. The European Parliament should be in no doubt about this. Avrupa Parlamentosunun bu konuda hiçbir şüphesi olmamalıdır. That is something about which there can be no doubt. Bu konuda hiçbir şüphe olamaz. Without the slightest doubt, the dream was a memory from a previous life. En ufak bir şüphe olmadan, rüya önceki hayattan bir anıydı. Without the slightest doubt! En ufak şüphe olmadan! Without the slightest doubt! En ufak bir şüphe olmadan! Where there is doubt there is freedom. Şüphe olan yerde özgürlük vardır. Tom said he doubted that Mary would do that. Tom, Mary'nin bunu yapacağından şüphesi olduğunu söyledi. Show More (12)
7	doubt	kuşkulanmak	v.
	I'm sorry I ever doubted you. Senden kuşkulandığım için üzgünüm. Tom started to doubt himself. Tom kendinden kuşkulanmaya başladı. I doubt very seriously that Tom will win the race. Tom'un yarışı kazanacağından çok ciddi olarak kuşkulanıyorum. I doubt his words. Onun sözlerinden kuşkulanıyorum. I did not doubt you for a moment. Senden bir an için kuşkulanmadım. I never doubted your words. Sözlerinden hiç kuşkulanmadım. I shouldn't have doubted you. Senden kuşkulanmamalıydım. How dare you doubt me! Benden kuşkulanmaya nasıl cesaret edersin! I know you have reason to doubt me. Benden kuşkulanmak için sebebin olduğunu biliyorum. Show More (6)
8	doubt	kuşku	n.
	I have many doubts as to the conclusions of the report. Raporun sonuçlarına ilişkin pek çok kuşkum var. Such persecution obviously only strengthens the doubt surrounding the official dogmas. Böylesi bir zulmün sadece resmi dogmalara yönelik kuşkuları güçlendirdiği açıktır. The only remaining doubt concerns the means still available to him. Geriye kalan tek kuşku ise halen hangi araçlara sahip olduğuyla ilgilidir. No one doubts her fitness for the post. Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok. Show More (1)
9	doubt	tereddüt	n.
	A moment's doubt can cost a pilot her life. Bir anlık tereddüt, bir pilotun hayatına mal olabilir. A moment's doubt can cost a pilot his life. Bir anlık tereddüt, bir pilotun hayatına mal olabilir. Show More (-1)
10	doubt	belirsizlik	n.
	Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt. Bir resmin genel anlamı açık görünse de, zaten, içeriğinin tam olarak çözümü belirsiz kalır. Show More (-2)