| 1 |
flood |
sel |
n. |
|
- I have now studied the flood of reports that have come in.
- Şimdi gelen rapor selini inceledim.
- People were evacuated because of the flood.
- Sel yüzünden insanlar tahliye edildi.
- Following the heavy rainfall, there was a big flood.
- Şiddetli yağışın ardından büyük bir sel olmuştu.
- Damages from the flood amount to ten million dollars.
- Selin zararı on milyon doları buldu.
- After the heavy rain, there was a big flood.
- Şiddetli yağmurdan sonra büyük bir sel oldu.
- The flood was the greatest disaster they had ever had.
- Sel, yaşadıkları en büyük felaketti.
- The flood water reached the level of the windows.
- Sel suyu pencerelerin seviyesine ulaştı.
- The flood began to subside.
- Sel yatışmaya başladı.
- A little heavier rain might cause a flood.
- Biraz daha ağır bir yağmur, sele neden olabilir.
- A massive flood paralyzed the local transportation network.
- Büyük bir sel yerel ulaşım ağını felç etti.
- The bridge was washed away by the flood.
- Köprü sel tarafından yıkandı.
- The flood ruined the crops.
- Sel ekinleri mahvetti.
- Three people are missing after the flood.
- Selden sonra üç kişi kayıp.
- The flood waters will devastate the nearby town.
- Sel suları yakındaki kasabayı harap edecek.
- The house was undermined by the flood.
- Ev, sel nedeniyle yıkıldı.
- Three people are missing after the flood.
- Selden sonra üç kişi kayboldu.
- The flood waters have finally receded.
- Sel suları nihayet çekildi.
- Many animals were drowned in the flood.
- Birçok hayvan selde boğuldu.
- After the heavy rain, there was a big flood.
- Şiddetli yağmurdan sonra büyük bir sel vardı.
- Because of the flood, it was a bad rice-harvest.
- Sel nedeniyle kötü bir pirinç hasadı oldu.
- Tom lives in a flood zone, but he doesn't have flood insurance.
- Tom sel bölgesinde yaşıyor ama sel sigortası yok.
- The flood began to subside.
- Sel alçalmaya başladı.
- The village was isolated by the flood.
- Sel yüzünden köy yolları kapandı.
- Three persons are missing with the flood.
- Sel nedeniyle üç kişi kayboldu.
- The town was destroyed by the flood after the storm.
- Kasaba fırtınadan sonra sel tarafından tahrip edildi.
- The flood tide destroyed the sandcastle.
- Sel suları kumdan kaleyi yıktı.
- The flood did great damage to the crops.
- Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
- The village was isolated by the flood.
- Köy, selden dolayı izole oldu.
- The flood of 1342 was the biggest deluge in the history of central Europe.
- 1342 seli orta Avrupa tarihinin en büyük seliydi.
- The flood deposited a layer of mud.
- Sel, bir çamur tabakası oluşturdu.
- We lost everything in the flood.
- Selde her şeyimizi kaybettik.
- Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Selde yüzlerce tarla sular altında kaldı.
- Many houses were damaged beyond repair in the flood.
- Çok sayıda ev selde onarılamayacak şekilde hasar gördü.
- Damages from the flood amount to ten million dollars.
- Sel hasarı on milyon dolara ulaştı.
- Thousands of homes were destroyed by the flood.
- Sel yüzünden binlerce ev yıkıldı.
- The flood caused a crisis for their community.
- Sel, yaşadıkları toplum için bir krize neden oldu.
- The crops were damaged by the flood.
- Ürünler selden hasar gördü.
- The flood was massive.
- Sel muazzamdı.
- The flood waters will devastate the nearby town.
- Sel suları, kasaba civarını harap edecektir.
- The flood did the village extensive damage.
- Sel köye büyük zarar verdi.
- The buildings were still intact after the flood.
- Selden sonra binalar hâlâ sağlamdı.
- Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
- The flood was massive.
- Sel çok büyüktü.
- The flood did a lot of damage to the village.
- Sel, köye çok zarar verdi.
- The flood waters tumbled my house into the river.
- Sel suları evimi nehre sürükledi.
- They demanded an end to the flood of immigration.
- Onlar göçmen seli için bir son talep ettiler.
- A little heavier rain might cause a flood.
- Biraz daha şiddetli bir yağmur, sele neden olabilir.
- The flood overwhelmed the village.
- Sel, köyü sular altında bıraktı.
- The flood caused a lot of damage.
- Sel çok fazla hasara neden oldu.
- Several houses were washed away by the flood.
- Sel yüzünden birkaç ev yıkıldı.
- The flood did the village extensive damage.
- Sel köye büyük hasar verdi.
- The heavy rain brought the flood, causing damage.
- Şiddetli yağmur sele neden oldu ve hasara yol açtı.
- The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
- The damage from the flood was negligible.
- Selin verdiği hasar önemsizdi.
- Streets and houses were drowned by the flood.
- Sel nedeniyle sokaklar ve evler sular altında kaldı.
- The people were evacuated because of the flood.
- İnsanlar selden dolayı tahliye edildi.
- Several houses were carried away by the great flood.
- Birkaç ev büyük sel tarafından sürüklendi.
- Several houses were washed away by the flood.
- Birkaç ev sel tarafından sürüklendi.
- Many lives were lost in the flood.
- Selde birçok kişi hayatını kaybetti.
- The flood caused a lot of damage.
- Sel pek çok zarara neden oldu.
- Three persons are missing with the flood.
- Üç kişi selde kayboldu.
- Yanni got caught in the flood.
- Yanni sele yakalandı.
- The flood tide destroyed the sandcastle.
- Sel dalgası kumdan kaleyi yıktı.
- A lot of houses were washed away by the flood.
- Birçok ev sel tarafından yıkıldı.
- Many animals were drowned in the flood.
- Selde birçok hayvan boğuldu.
- The massive flood paralyzed the local transportation network.
- Kütlesel sel, yerel ulaşım ağını felç etti.
Show More (63)
|
| 2 |
flood |
sel felaketi |
n. |
|
- The farmers were devastated by the recent floods.
- Çiftçiler son sel felaketiyle yıkıma uğradı.
- First there was the flooding in Central Europe.
- İlk olarak Orta Avrupa'da sel felaketi yaşandı.
- Since yesterday, there has been massive flooding in Madagascar.
- Dünden beri Madagaskar'da büyük bir sel felaketi yaşanıyor.
- The many pledges made in the wake of the flood disaster must at last be worked off at a more rapid pace.
- Sel felaketinin ardından verilen çok sayıda söz nihayet daha hızlı bir şekilde yerine getirilmelidir.
- We have had external events such as the floods and we want to know how these will affect next year's budget.
- Sel felaketi gibi dış olaylar yaşadık ve bunların gelecek yılın bütçesini nasıl etkileyeceğini bilmek istiyoruz.
- That is what we have experienced in recent days in Central Europe, with the greatest flood disaster known to history.
- Son günlerde Orta Avrupa'da tarihin bildiği en büyük sel felaketiyle yaşadığımız şey budur.
- The disastrous floods in Central Europe have been, and remain, appalling.
- Orta Avrupa'da yaşanan sel felaketi dehşet verici olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
- This is the first time that floods have hit our département.
- İlk kez sel felaketi bizim bölgemizi vurdu.
- In Upper Austria alone, thousands of jobs have been affected or put at risk by the flood disaster.
- Sadece Yukarı Avusturya'da binlerce işyeri sel felaketinden etkilendi ya da risk altına girdi.
- The same when the floods came in France and the same again now.
- Fransa'da sel felaketi yaşandığında da aynı şey söylenmişti, şimdi de aynı şey söyleniyor.
- Therefore the Commission, through its humanitarian aid office, has moved quickly in response to the floods.
- Bu nedenle Komisyon, insani yardım ofisi aracılığıyla sel felaketi karşısında hızlı bir şekilde harekete geçmiştir.
- We have experienced the effects of this close to home during the recent floods.
- Son sel felaketi sırasında bunun etkilerini yakından yaşadık.
- To make matters worse, floods have hit Madagascar in recent days.
- Daha da kötüsü, son günlerde Madagaskar'ı sel felaketi vurdu.
- The massive flood paralyzed the local transportation network.
- Büyük sel felaketi yerel ulaşım ağını felç etti.
Show More (11)
|
| 3 |
flood |
sel gibi |
adj. |
|
- It has been aggravated by natural disasters, both drought and floods.
- Hem kuraklık hem de sel gibi doğal afetler nedeniyle daha da kötüleşmiştir.
- It has been aggravated by natural disasters, both drought and floods.
- Bu durum, hem kuraklık hem de sel gibi doğal afetler nedeniyle daha da kötüleşmiştir.
- In recent years 80% of the disasters which have occurred are natural disasters, such as gales, earthquakes or floods.
- Son yıllarda meydana gelen afetlerin %80'i fırtına, deprem ya da sel gibi doğal afetlerdir.
- In recent years 80% of the disasters which have occurred are natural disasters, such as gales, earthquakes or floods.
- Son yıllarda meydana gelen afetlerin %80'i fırtına, deprem veya sel gibi doğal afetlerdir.
- Memories of the good old days came flooding back one after another.
- Eski güzel günlerin hatıraları sel gibi peş peşe geldi.
Show More (2)
|
| 4 |
flood |
taşmak |
v. |
|
- The river flooded after the recent storms.
- Son fırtınaların ardından nehir taştı.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
- Nil'in periyodik olarak taşması Mısır için çok önemlidir.
- Every spring the river floods here.
- Her bahar burada nehir taşar.
- The typhoon caused the river to flood.
- Tayfun nehrin taşmasına neden oldu.
Show More (1)
|
| 5 |
flood |
sel basmak |
v. |
|
- Our streets flood when we have rain.
- Yağmur yağdığında sokaklarımızı sel basıyor.
- Phnom Penh was flooded two or three days ago.
- Phnom Penh'i iki ya da üç gün önce sel bastı.
Show More (-1)
|
| 6 |
flood |
yağmak |
v. |
|
- Complaint letters have been flooding in from all over the city.
- Şehrin dört bir yanından şikâyet mektupları yağıyor.
Show More (-2)
|
| 7 |
flood |
akın |
n. |
|
- A flood of prospects came to see the debutante.
- Sosyeteye takdim edilen kızı görmeye bir ziyaretçi akını gelmişti.
Show More (-2)
|
| 8 |
flood |
(motoru) boğmak |
v. |
|
- I accidentally flooded the engine, and now it won't start.
- Yanlışlıkla motoru boğmuşum ve şimdi de çalışmıyor.
Show More (-2)
|
| 9 |
flood |
(ışık) ortama dolmak |
v. |
|
- Sunshine flooded into the offices.
- Ofislere güneş ışığı doldu.
Show More (-2)
|
| 10 |
flood |
(duygu) kaplamak |
v. |
|
- When I saw her happy and healthy, a great sense of relief flooded over me.
- Onu mutlu ve sağlıklı gördüğümde içimi büyük bir rahatlama duygusu kapladı.
Show More (-2)
|
| 11 |
flood |
sular altında kalmak |
v. |
|
- The farm and the area surrounding it were flooded.
- Çiftlik ve çevresindeki alan sular altında kalmıştır.
Show More (-2)
|
| 12 |
flood |
sel baskını |
n. |
|
- Do the advocates of a weak policy believe that such a flood will yield more fish?
- Yetersiz bir politikayı savunanlar böyle bir sel baskınının daha fazla balık getireceğine mi inanıyor?
Show More (-2)
|
| 13 |
flood |
sel altında kalmak |
v. |
|
- Streets and houses were drowned by the flood.
- Sokaklar ve evler sel altında kaldı.
Show More (-2)
|
| 14 |
flood |
basmak |
v. |
|
- The water flooded the streets.
- Sular sokakları bastı.
Show More (-2)
|
