|
- Tom told us not to go outside.
- Tom dışarı çıkmamamızı söyledi bize.
- You shouldn't go outside on a day like this.
- Böyle bir günde dışarı çıkmamalısın.
- It was very cold last night, so we didn't go outside, but stayed indoors.
- Dün gece hava çok soğuktu, bu yüzden dışarı çıkmadık, içeride kaldık.
- I really need to go outside and get some fresh air.
- Gerçekten dışarı çıkıp biraz temiz hava almalıyım.
- Tom's friends went outside to smoke.
- Tom'un arkadaşları sigara içmek için dışarı çıktılar.
- Let's go outside and sit in the sun.
- Dışarı çıkıp güneşin altında oturalım.
- Tom reluctantly went outside.
- Tom isteksizce dışarı çıktı.
- Sami went outside.
- Sami dışarı çıktı.
- I didn't want to go outside.
- Dışarı çıkmak istemedim.
- I don't think we should go outside today.
- Bence bugün dışarı çıkmamalıyız.
- Tom wanted to go outside.
- Tom dışarıya çıkmak istedi.
- On a day like this, I don't feel like going outside.
- Böyle bir günde canım dışarıya çıkmak istemiyor.
- I suggest we go outside and see what's happening.
- Dışarı çıkıp neler olduğuna bakmamızı öneriyorum.
- Tom wished he could go outside and play.
- Tom dışarı çıkıp oynamayı diledi.
- Tom is scared to go outside, isn't he?
- Tom dışarı çıkmaktan korkuyor, değil mi?
- You shouldn't go outside.
- Dışarı çıkmamalısın.
- My mommy went outside.
- Annem dışarı çıktı.
- I shivered with cold when I went outside.
- Dışarıya çıkınca soğuktan tir tir titredim.
- Tom and his friends went outside to smoke.
- Tom ve arkadaşları sigara içmeye dışarı çıktılar.
- Let's go outside and play in the snow!
- Hadi dışarı çıkalım ve karda oynayalım!
- I almost always wear a hat when I go outside.
- Dışarı çıkarken neredeyse her zaman şapka takarım.
- You don't really plan to go outside on a cold day like today, do you?
- Bugünkü gibi soğuk bir günde dışarı çıkmayı planlamıyorsun, değil mi?
- I almost always wear a hat when I go outside.
- Dışarı çıktığımda neredeyse her zaman bir şapka giyerim.
- I'm pretty sure Tom went outside before the gunshot, not after.
- Tom'un silah sesinden önce dışarı çıktığına eminim, sonra değil.
- You can't let Tom go outside.
- Tom'un dışarı çıkmasına izin veremezsin.
- Why don't you go outside?
- Sen neden dışarı çıkmıyorsun?
- Make sure your hair is dry before you go outside.
- Dışarı çıkmadan önce saçının kuru olduğundan emin ol.
- I don't like to go outside when it's raining.
- Yağmur yağıyorken dışarı çıkmayı sevmem.
- I'm not going outside.
- Dışarı çıkmayacağım.
- You must go outside if you want to smoke.
- Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın.
- Now, let's go outside.
- Şimdi, dışarı çıkalım.
- Once in a while, go outside and get some exercise.
- Arada bir dışarı çık ve biraz egzersiz yap.
- Why don't you go outside and play?
- Neden dışarı çıkmıyorsun ve oynamıyorsun?
- Tom wished he could go outside and play.
- Tom dışarı çıkıp oynayabilmeyi diledi.
- He put his cap on and went outside.
- Şapkasını takıp dışarı çıktı.
- Tom went outside.
- Tom dışarı çıktı.
- On a day like this, I don't feel like going outside.
- Böyle bir günde dışarı çıkmak istemiyorum.
- Tom could hear a commotion in front of his house, so he went outside to see what was happening.
- Tom evinin önünde bir kargaşa duydu ve neler olduğunu görmek için dışarı çıktı.
- It's too cold to go outside today.
- Bugün dışarı çıkmak için hava çok soğuk.
- She got dressed and went outside.
- Giyindi ve dışarı çıktı.
- It would be better if you didn't go outside today.
- Bugün dışarı çıkmasan daha iyi olur.
- Go outside and play now.
- Dışarı çık ve oyna.
- I want you to go outside.
- Dışarı çıkmanızı istiyorum.
- Tom went outside to discover what all the commotion was about.
- Tom tüm bu kargaşanın ne için olduğunu öğrenmeye dışarı çıktı.
- We can't go outside because it's raining.
- Yağmur yağdığı için dışarı çıkamıyoruz.
- Tom didn't go outside.
- Tom dışarı çıkmadı.
- Tom and Mary went outside.
- Tom ve Mary dışarı çıktılar.
- I don't think we should go outside in this storm.
- Bu fırtınada dışarı çıkmamız gerektiğini sanmıyorum.
- Don't let Tom go outside today.
- Tom'un bugün dışarı çıkmasına izin verme.
- I shivered with cold when I went outside.
- Dışarı çıktığımda soğuktan titredim.
- Let's go outside and eat.
- Hadi dışarı çıkıp yiyelim.
- Tom and his friends went outside to smoke.
- Tom ve arkadaşları sigara içmek için dışarıya çıktılar.
- Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını taktı ve dışarı çıktı.
- I'm going to go outside for a while.
- Bir süreliğine dışarı çıkacağım.
- He got dressed and went outside.
- Giyindi ve dışarı çıktı.
- He went outside for a breath of fresh air.
- Temiz hava almak için dışarı çıktı.
- Tom went outside to see what was going on.
- Tom neler olduğunu görmek için dışarı çıktı.
- Tom's dog needed to go outside.
- Tom'un köpeğinin dışarı çıkması gerekiyordu.
- They went outside.
- Onlar dışarı çıktılar.
- Why don't we go outside?
- Neden dışarıya çıkmıyoruz?
- It was very cold last night, so we didn't go outside, but stayed indoors.
- Dün gece hava çok soğuktu, bu yüzden dışarıya çıkmadık, evde kaldık.
- I think we should all go outside.
- Sanırım hepimiz dışarı çıkmalıyız.
- If you are going to smoke, please go outside.
- Eğer sigara içeceksen, lütfen dışarı çık.
- Tom got tired of reading and wanted to go outside and play.
- Tom okumaktan bıktı ve dışarı çıkmak ve oynamak istedi.
- Do you think it's safe for me to go outside now?
- Sence şimdi dışarı çıkmam güvenli mi?
- I prefer going outside to spending time on Facebook.
- Facebook'ta vakit geçirmektense dışarı çıkmayı tercih ederim.
- Tom could hear a commotion in front of his house, so he went outside to see what was happening.
- Tom evinin önünde bir kargaşa duyuyordu, bu yüzden neler olduğunu görmek için dışarı çıktı.
- Let's go outside and sit in the garden.
- Dışarı çıkıp bahçede oturalım.
- The children should go outside and play.
- Çocuklar dışarı çıkıp oynamalı.
- Can I go outside?
- Dışarı çıkabilir miyim?
- Why don't you go outside?
- Dışarı çıksana.
- Tom's dog wanted to go outside.
- Tom'un köpeği dışarı çıkmak istedi.
- The children rarely go outside.
- Çocuklar nadiren dışarıya çıkar.
- Tom was scared to go outside.
- Tom dışarı çıkmaya korkmuştu.
- I wear a hat whenever I go outside.
- Ne zaman dışarı çıksam şapka takarım.
- Let's go outside for some fresh air.
- Biraz temiz hava için dışarıya çıkalım.
- Tom told us not to go outside.
- Tom bize dışarı çıkmamamızı söyledi.
- Make sure your hair is dry before you go outside.
- Dışarı çıkmadan önce saçınızın kuru olduğundan emin olun.
- It was so cold that no one wanted to go outside.
- O kadar soğuktu ki kimse dışarı çıkmak istemedi.
- You can't let them go outside.
- Dışarı çıkmalarına izin veremezsin.
- You shouldn't go outside today.
- Bugün dışarı çıkmamalısın.
- You can't go outside.
- Dışarı çıkamazsın.
- I don't want to go outside this afternoon.
- Öğleden sonra dışarı çıkmak istemiyorum.
- The children rarely go outside.
- Çocuklar nadiren dışarı çıkar.
- I went outside and saw Tom at the gate.
- Dışarı çıktım ve Tom'u kapıda gördüm.
- It's too cold to go outside today.
- Bugün dışarı çıkmak için çok soğuk.
- Tom wants to go outside.
- Tom dışarıya çıkmak istiyor.
- I wanted to go outside and get a breath of fresh air.
- Dışarı çıkıp temiz hava almak istedim.
- If you are going to smoke, please go outside.
- Sigara içecekseniz, lütfen dışarı çıkın.
- Tom went outside to discover what all the commotion was about.
- Tom bütün kargaşanın ne olduğunu anlamak için dışarı çıktı.
- He put his cap on and went outside.
- Şapkasını taktı ve dışarı çıktı.
- Why don't you go outside and play?
- Neden dışarı çıkıp oynamıyorsun?
- Dan went outside to see what Linda was doing.
- Dan, Linda'nın ne yaptığına bakmak için dışarı çıktı.
- You can't let him go outside.
- Dışarı çıkmasına izin veremezsiniz.
- He got dressed and went outside.
- O giyindi ve dışarı çıktı.
- Tom wanted Mary to go outside and play.
- Tom Mary'nin dışarı çıkıp oynamasını istedi.
- It's too cold to go outside.
- Hava dışarı çıkılmayacak kadar soğuk.
- In this kind of weather, it's best to stay home and not go outside.
- Bu tür havalarda evde kalıp dışarı çıkmamak en iyisi.
- Go outside.
- Dışarı çıkın.
- I didn't go outside.
- Dışarı çıkmadım.
- Sami should go outside.
- Sami dışarı çıkmalı.
- Tom went outside to smoke a cigarette.
- Tom sigara içmek için dışarı çıktı.
- I almost always wear sunglasses when I go outside.
- Dışarı çıktığımda neredeyse her zaman güneş gözlüğü takıyorum.
- It's too cold to go outside.
- Dışarı çıkmak için fazla soğuk.
- Tom put his hat on and went outside.
- Tom şapkasını giydi ve dışarı çıktı.
- Let's go outside for some fresh air.
- Biraz temiz hava almak için dışarı çıkalım.
- She got dressed and went outside.
- O giyindi ve dışarı çıktı.
- I don't think we should go outside in this storm.
- Bence bu fırtınada dışarı çıkmamalıyız.
- I suggest we go outside and see what's happening.
- Dışarı çıkmamızı ve ne olduğunu görmemizi öneriyorum.
- Nobody goes outside in this kind of weather.
- Bu havada kimse dışarı çıkmaz.
- I really need to go outside and get some fresh air.
- Dışarı çıkıp temiz hava almaya gerçekten ihtiyacım var.
- Let's go outside and play in the snow!
- Dışarı çıkalım ve karda oynayalım!
- Tom wanted to go outside and play.
- Tom dışarıya çıkıp oynamak istedi.
- Sami should go outside.
- Sami'nin dışarı çıkması gerek.
- Tom wanted to go outside and play with the other children.
- Tom dışarı çıkmak ve diğer çocuklarla oynamak istedi.
- Let's go outside and look at the stars.
- Dışarı çıkıp yıldızlara bakalım.
- Tom went outside to see what Mary was doing.
- Tom, Mary'nin ne yaptığına bakmak için dışarı çıktı.
- Tom went outside to see what was happening.
- Tom neler olduğunu görmek için dışarı çıktı.
- Go outside and help your father.
- Dışarı çık ve babana yardım et.
- They went outside.
- Dışarı çıktılar.
- I don't want to go outside.
- Dışarı çıkmak istemiyorum.
- Tom told Mary that it was too cold to go outside without a coat.
- Tom, Mary'ye havanın montsuz dışarı çıkılamayacak kadar soğuk olduğunu söyledi.
- It would be better if you didn't go outside today.
- Bugün dışarı çıkmasan iyi olur.
- Layla went outside.
- Layla dışarıya çıktı.
- I'd feel happier if you three went outside again.
- Üçünüz tekrar dışarı çıkarsanız kendimi daha mutlu hissederim.
- I feel like going outside.
- Canım dışarı çıkmak istiyor.
- You must go outside if you want to smoke.
- Sigara içmek istiyorsan dışarı çıkmalısın.
- What did Tom go outside for?
- Tom ne için dışarı çıkmıştı?
- Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
- I want to go outside.
- Dışarı çıkmak istiyorum.
- She went outside to get a breath of fresh air.
- Temiz hava almak için dışarı çıktı.
- Tom is scared to go outside, isn't he?
- Tom dışarı çıkmaya korkuyor, değil mi?
- Tom went outside to smoke.
- Tom sigara içmek için dışarı çıktı.
- I'm going outside.
- Dışarı çıkıyorum.
- Why don't you go outside?
- Neden dışarı çıkmıyorsun?
- Are you going outside?
- Dışarı çıkıyor musun?
- Please make sure that the dog doesn't go outside.
- Lütfen köpeğin dışarı çıkmadığından emin olun.
- I want to go outside for a breath of fresh air.
- Temiz hava almak için dışarı çıkmak istiyorum.
- Let's go outside and play.
- Dışarı çıkalım ve oynayalım.
- It's too cold to go outside.
- Dışarı çıkılmayacak kadar soğuk.
- Go outside and play now.
- Şimdi dışarı çık ve oyna.
- I don't want to go outside this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarı çıkmak istemiyorum.
- In this kind of weather it's best if I stay at home and don't go outside.
- Böyle havalarda en iyisi evde kalıp dışarı çıkmamak.
- Don't let Tom go outside today.
- Bugün Tom'un dışarı çıkmasına izin vermeyin.
- Tom shouldn't go outside today.
- Tom bugün dışarı çıkmamalı.
- After hearing the tragic news, he went outside to be alone.
- Trajik haberi duyduktan sonra yalnız kalmak için dışarı çıktı.
- Why don't we go outside?
- Neden dışarı çıkmıyoruz?
- We can't go outside on a day like this without wearing coats.
- Böyle bir günde palto giymeden dışarı çıkamayız.
- The dog wants to go outside.
- Köpek dışarı çıkmak istiyor.
- What do you do when it's too cold to go outside?
- Dışarı çıkmak için çok soğuk olduğunda ne yaparsın?
- May I go outside?
- Dışarı çıkabilir miyim?
- Sami didn't want to go outside.
- Sami dışarı çıkmak istemedi.
- I feel like going outside.
- Dışarı çıkmak istiyorum.
- Tom got tired of reading and wanted to go outside and play.
- Tom kitap okumaktan sıkıldı ve dışarı çıkıp oynamak istedi.
- Tom wanted to go outside and play.
- Tom dışarı çıkıp oynamak istedi.
- Tom doesn't want to go outside.
- Tom dışarı çıkmak istemiyor.
- Let's go outside.
- Dışarı çıkalım.
- We can't go outside on a day like this without wearing coats.
- Böyle bir günde ceket giymeden dışarı çıkamayız.
- We went outside and saw Adil.
- Dışarı çıktık ve Adil'i gördük.
- Layla went outside.
- Leyla dışarı çıktı.
- It's dangerous to go outside right now.
- Şu anda dışarı çıkmak tehlikeli.
- Dan went outside to see what Linda was doing.
- Dan Linda'nın ne yaptığını görmek için dışarıya çıktı.
- Tom usually wears sunglasses whenever he goes outside.
- Tom dışarı çıktığında genellikle güneş gözlüğü takar.
- Let's go outside and sit in the sun.
- Dışarı çıkalım ve güneşte oturalım.
- Let's go outside and talk.
- Dışarı çıkıp konuşalım.
- Let's go outside and play in the snow.
- Hadi dışarı çıkalım ve karda oynayalım.
- She left the room and went outside.
- O odadan ayrıldı ve dışarı çıktı.
- Let's go outside and look at the stars.
- Dışarı çıkalım ve yıldızlara bakalım.
- Throw something on and let's go outside already.
- Üzerine bir şeyler giy de dışarı çıkalım.
- Tom heard a noise and went outside to see what it was.
- Tom bir gürültü duydu ve onun ne olduğunu görmek için dışarı çıktı.
- Go outside and play.
- Dışarı çık ve oyna.
- Tom can't go outside today.
- Tom bugün dışarı çıkamaz.
- Once in a while, go outside and get some exercise.
- Arada bir dışarı çıkın ve biraz egzersiz yapın.
- The children should go outside and play.
- Çocuklar dışarı çıkmalı ve oynamalı.
- Tom didn't want to go outside.
- Tom dışarı çıkmak istemedi.
- Tom has gone outside.
- Tom dışarı çıktı.
- Tom went outside to play.
- Tom oynamak için dışarı çıktı.
- Tom is afraid to go outside.
- Tom dışarı çıkmaya korkuyor.
- I went outside.
- Dışarı çıktım.
- Tom was scared to go outside.
- Tom dışarı çıkmaya korkuyordu.
- Tom wanted to go outside.
- Tom dışarı çıkmak istedi.
- Tom grabbed his camera and went outside.
- Tom fotoğraf makinesini aldı ve dışarı çıktı.
- Let's go outside and sit in the garden.
- Dışarıya çıkalım ve bahçede oturalım.
- After hearing the tragic news, he went outside to be alone.
- Trajik haberleri duyduktan sonra, o yalnız kalmak için dışarı çıktı.
- Jock put his slippers on before he went outside.
- Jock dışarı çıkmadan terliklerini giydi.
- Let's go outside and play.
- Dışarı çıkıp oynayalım.
- I want you to go outside.
- Dışarı çıkmanı istiyorum.
- Tom wanted to go outside and play with the other children.
- Tom dışarı çıkıp diğer çocuklarla oynamak istedi.
- What do you do when it's too cold to go outside?
- Dışarı çıkmak için çok soğukken ne yaparsın?
- When it's this cold, I don't like going outside.
- Hava bu kadar soğukken dışarı çıkmayı sevmiyorum.
- Jock put his slippers on before he went outside.
- Jock dışarı çıkmadan önce terliklerini giydi.
- Tom wants to go outside.
- Tom dışarı çıkmak istiyor.
- I almost always wear sunglasses when I go outside.
- Dışarı çıkarken neredeyse her zaman güneş gözlüğü takarım.
- Tom heard a noise and went outside to see what it was.
- Tom bir ses duydu ve ne olduğuna bakmak için dışarı çıktı.
- You'd better not go outside today.
- Bugün dışarı çıkmasan iyi olur.
- I don't like to go outside when it's raining.
- Yağmur yağarken dışarı çıkmayı sevmiyorum.
- I was unable to go outside.
- Dışarı çıkamadım.
Show More (195)
|