|
- That is in respect of eight million tests of healthy animals.
- Bu, sağlıklı hayvanlarda yapılan sekiz milyon testle ilgilidir.
- That is in respect of eight million tests of healthy animals.
- Bu, sağlıklı hayvanlar üzerinde yapılan sekiz milyon testle ilgilidir.
- This is to be expected and is healthy in a democracy.
- Bu beklenen bir durumdur ve demokrasilerde sağlıklıdır.
- We want to build a Europe with a sustainable and healthy environment.
- Sürdürülebilir ve sağlıklı bir çevreye sahip bir Avrupa inşa etmek istiyoruz.
- He said that criticism is a healthy exercise, but that it must be levelled under certain premises.
- Eleştirinin sağlıklı bir egzersiz olduğunu, ancak bunun belirli öncüller altında yapılması gerektiğini söyledi.
- Vaccination could have prevented the destruction of millions of healthy animals.
- Aşılama milyonlarca sağlıklı hayvanın telef olmasını önleyebilirdi.
- Mrs Kauppi is right to note that any taxation competition is healthy as it is.
- Bayan Kauppi her türlü vergilendirme rekabetinin sağlıklı olduğunu belirtmekte haklıdır.
- And that is the way to create healthy biological bans.
- Ve sağlıklı biyolojik yasaklar oluşturmanın yolu budur.
- They will provide us with healthy citizens who do not fear illness.
- Bize hastalıktan korkmayan sağlıklı vatandaşlar sağlayacaklar.
- But how am I as a consumer to know if a particular food is healthy?
- Ancak bir tüketici olarak ben belirli bir gıdanın sağlıklı olup olmadığını nasıl bilebilirim?
- It is almost always beneficial and healthy for those who practise it.
- Bunu uygulayanlar için neredeyse her zaman faydalı ve sağlıklıdır.
- Children, in particular, deserve protection in this area, so that they can develop a healthy image of human beings.
- Özellikle çocuklar, sağlıklı bir insan imajı geliştirebilmeleri için bu alanda korunmayı hak etmektedir.
- Vaccinations are seen at most as an emergency measure for healthy livestock that cannot be destroyed quickly enough.
- Aşılamalar en fazla, yeterince hızlı imha edilemeyen sağlıklı hayvanlar için acil bir önlem olarak görülmektedir.
- There are no objections, as long as this fund still has a healthy balance at the end of 2002.
- Bu fon 2002 yılı sonunda hala sağlıklı bir bakiyeye sahip olduğu sürece hiçbir itirazımız yoktur.
- We will therefore be able to safeguard a healthy and organic production.
- Bu nedenle sağlıklı ve organik bir üretimi koruyabileceğiz.
- The disease grows and spreads to what is still healthy tissue.
- Hastalık büyür ve hala sağlıklı olan dokulara yayılır.
- This is a necessary condition for healthy European industry and for lasting employment.
- Bu, sağlıklı Avrupa sanayisi ve kalıcı istihdam için gerekli bir koşuldur.
- We must change the systems in order to create a healthy world market.
- Sağlıklı bir dünya pazarı yaratmak için sistemleri değiştirmeliyiz.
- Healthy competition between companies should be the cornerstone of the global economy.
- Şirketler arasındaki sağlıklı rekabet küresel ekonominin temel taşı olmalıdır.
- A clearly defined exemption position gives the new Member States the scope to improve healthy economic relations.
- Açıkça tanımlanmış bir muafiyet konumu, yeni Üye Devletlere sağlıklı ekonomik ilişkiler geliştirme imkanı verir.
- This is to be expected and is healthy in a democracy.
- Bu beklenen bir şeydir ve demokrasilerde sağlıklıdır.
- I would say that following this reading in the Committee on Transport, we are finally achieving quite a healthy balance.
- Ulaştırma Komitesindeki bu okumanın ardından nihayet oldukça sağlıklı bir dengeye ulaştığımızı söyleyebilirim.
- To be perfectly honest, the balance sheet is not a healthy one.
- Dürüst olmak gerekirse, bilanço sağlıklı bir bilanço değil.
- It aims to achieve budgetary rectitude, which in principle, is healthy.
- Prensipte sağlıklı olan bütçe doğruluğuna ulaşmayı amaçlamaktadır.
- Both residents and visitors always had a healthy respect for the Elbe.
- Hem bölge sakinleri hem de ziyaretçiler Elbe'ye karşı her zaman sağlıklı bir saygı duymuşlardır.
- If this is to happen, our prime need is for healthy stocks.
- Bunun gerçekleşmesi için öncelikli ihtiyacımız sağlıklı rezervlerdir.
- Healthy competition between companies should be the cornerstone of the global economy.
- Şirketler arasındaki sağlıklı rekabet, küresel ekonominin temel taşı olmalıdır.
- When such crises are triggered by opposing views they are healthy.
- Bu tür krizler karşıt görüşler tarafından tetiklendiğinde sağlıklıdır.
- This debate is already taking place in Palestinian society, and is legitimate and healthy.
- Bu tartışma Filistin toplumunda halihazırda gerçekleşmektedir ve meşru ve sağlıklıdır.
- Some here have said that we are now in the midst of reorganising what is a healthy system.
- Bazıları şu anda sağlıklı bir sistemi yeniden düzenlemenin tam ortasında olduğumuzu söyledi.
- So we need to find a sustainable way of keeping people active and healthy for as long as possible.
- İnsanları mümkün olduğunca uzun süre aktif ve sağlıklı tutmanın sürdürülebilir bir yolunu bulmalıyız.
- It aims to achieve budgetary rectitude, which in principle is healthy.
- Prensipte sağlıklı olan bütçe doğruluğuna ulaşmayı amaçlamaktadır.
- Discarding nearly two million tonnes of healthy fish each year is absolutely ridiculous.
- Her yıl yaklaşık iki milyon ton sağlıklı balığın çöpe atılması kesinlikle saçmalıktır.
- Only then can we achieve a healthy railway market through genuine competition.
- Ancak o zaman gerçek rekabet yoluyla sağlıklı bir demiryolu pazarına ulaşabiliriz.
- That is not a healthy situation.
- Bu sağlıklı bir durum değil.
- Who today answers for the integrity and healthy conditions of maritime transport?
- Bugün deniz taşımacılığının bütünlüğü ve sağlıklı koşulları için kim hesap veriyor?
- The relationship between the EU and Canada is very healthy.
- AB ve Kanada arasındaki ilişki çok sağlıklı.
- We will therefore be able to safeguard a healthy and organic production.
- Böylece sağlıklı ve organik bir üretimi koruyabileceğiz.
- Only then can we achieve a healthy railway market through genuine competition.
- Ancak o zaman gerçek rekabet yoluyla sağlıklı bir demiryolu piyasasına kavuşabiliriz.
- Both residents and visitors always had a healthy respect for the Elbe.
- Hem bölge sakinleri hem de ziyaretçiler Elbe Nehri'ne karşı her zaman sağlıklı bir saygı duymuştur.
- It aims to achieve budgetary rectitude, which in principle is healthy.
- Bu ilke, prensipte sağlıklı olan bütçe doğruluğunu sağlamayı amaçlamaktadır.
- In this way, the various offices will benefit from a healthy rivalry.
- Bu şekilde, çeşitli ofisler sağlıklı bir rekabetten faydalanacaktır.
- Nor does a proven healthy product, such as olive oil, escape the European Union's eternal anti-farming policy.
- Zeytinyağı gibi sağlıklı olduğu kanıtlanmış bir ürün de Avrupa Birliği'nin ebedi tarım karşıtı politikasından kaçamıyor.
- Only then can we achieve a healthy railway market through genuine competition.
- Ancak o zaman gerçek rekabet yoluyla sağlıklı bir demiryolu piyasasına ulaşabiliriz.
- That is the only way we will get healthy competition.
- Ancak bu şekilde sağlıklı bir rekabet ortamı yaratabiliriz.
- Mrs Kauppi is right to note that any taxation competition is healthy as it is.
- Sayın Kauppi her türlü vergilendirme rekabetinin sağlıklı olduğunu belirtmekte haklıdır.
- We agree that this budgetary policy must contribute to healthy and stable growth.
- Bu bütçe politikasının sağlıklı ve istikrarlı büyümeye katkıda bulunması gerektiği konusunda hemfikiriz.
- Happily, the Members present today are healthy, rather than ill.
- Ne mutlu ki, bugün burada bulunan Üyeler hasta değil, sağlıklıdır.
- Vaccinations are seen at most as an emergency measure for healthy livestock that cannot be destroyed quickly enough.
- Aşılar, yeterince hızlı bir şekilde imha edilemeyen sağlıklı çiftlik hayvanları için acil bir önlem olarak görülüyor.
- It is not enough to have a healthy economic balance sheet.
- Sağlıklı bir ekonomik bilançoya sahip olmak yeterli değildir.
- Consumption, employment and foreign investment have also achieved very healthy figures.
- Tüketim, istihdam ve yabancı yatırım da çok sağlıklı rakamlara ulaşmıştır.
- Vaccination could have prevented the destruction of millions of healthy animals.
- Aşılama milyonlarca sağlıklı hayvanın yok edilmesini önleyebilirdi.
- The destruction or evacuation of healthy animals is meeting with enormous resistance.
- Sağlıklı hayvanların imhası ya da tahliyesi büyük bir dirençle karşılaşmaktadır.
- Let us thus proceed with a healthy respect for our agenda.
- Bu nedenle gündemimize sağlıklı bir saygı göstererek ilerleyelim.
- This is a healthy and sensible approach.
- Bu sağlıklı ve mantıklı bir yaklaşımdır.
- We need responsible fisheries and aquaculture which allow a healthy marine ecosystem.
- Sağlıklı bir deniz ekosistemine olanak tanıyan sorumlu balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğine ihtiyacımız var.
- Healthy competition - which already exists - has always benefited the consumer.
- Zaten var olan sağlıklı rekabet her zaman tüketicinin yararına olmuştur.
- Yes, we are against the unnecessary culling of healthy animals.
- Evet, sağlıklı hayvanların gereksiz yere itlaf edilmesine karşıyız.
- Everyone knows that fruits are healthy, and real, whole food.
- Herkes meyvelerin sağlıklı ve gerçek, işlenmemiş gıda olduğunu bilir.
- Papaya has several healthy components that are great for your skin.
- Papaya, cildiniz için harika olan birkaç sağlıklı bileşene sahiptir.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk elyafları, rahat ve sağlıklı bir uyku çekmeniz için en uygun uyku ortamını yaratır.
- Moreover, healthy fats help break down proteins faster and promote cell regeneration.
- Dahası, sağlıklı yağlar proteinlerin daha hızlı parçalanmasına yardımcı olur ve hücre yenilenmesini destekler.
- Healthy economic and trade ties serve as the base of relations.
- Sağlıklı ekonomik ve ticari bağlar ilişkilerin temelini oluşturur.
- In a healthy brain, the two sides communicate with one another.
- Sağlıklı bir beyinde iki taraf birbiriyle iletişim kurar.
- Flooring and wooden floor covering are popular in every season as natural and healthy building materials.
- Parke ve ahşap zemin kaplamaları doğal ve sağlıklı yapı malzemeleri olarak her dönem popülerdir.
- Flooring and wooden floor covering are popular in every season as natural and healthy building materials.
- Doğal ve sağlıklı yapı malzemeleri olarak döşeme ve ahşap zemin kaplamaları her sezon popülerdir.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk lifleri, rahat ve sağlıklı bir uykunun keyfini çıkarmanız için optimum uyku ortamı yaratır.
- It is important to keep drinking water and eat healthy things.
- Bol su içmeye devam etmek ve sağlıklı şeyler yemek önemlidir.
- We wish you all a healthy and successful term during this hard period.
- Bu zorlu dönemde hepinize sağlıklı ve başarılı bir dönem diliyoruz.
- Flooring and wooden floor covering are popular in every season as natural and healthy building materials.
- Döşeme ve ahşap zemin kaplamaları doğal ve sağlıklı yapı malzemeleri olarak her mevsimde popülerdir.
- A healthy, outdoor life, that's all he needs.
- Sağlıklı, açık havada bir yaşam, ihtiyacı olan tek şey bu.
- My six-month-old child is healthy and growing up fast.
- Altı aylık bebeğim sağlıklı ve hızla büyüyor.
- Everyone knows that fruits are healthy, and real, whole food.
- Herkes meyvelerin sağlıklı ve hakiki, işlem görmemiş gıda olduğunu bilir.
- Healthy economic and trade ties serve as the base of relations.
- Sağlıklı ekonomik ve ticari bağlar ilişkilerin temelini oluşturmaktadır.
- Moreover, it improves the quality of life by providing a healthy space.
- Üstelik sağlıklı bir mekan oluşturarak yaşam kalitesini artırıyor.
- In a healthy brain, the two sides communicate with one another.
- Sağlıklı bir beyinde iki taraf birbiriyle iletişim halindedir.
- We wish you all a healthy and successful term during this hard period.
- Bu zorlu süreçte herkese sağlıklı, başarılı bir dönem dileriz.
- A healthy, outdoor life, that's all he needs.
- Sağlıklı, açık havada bir yaşam, tek ihtiyacı olan bu.
- Natural cotton fibers create the optimum sleeping climate for you to enjoy a comfortable and healthy sleep.
- Doğal pamuk lifleri, size rahat ve sağlıklı bir uykunun keyfini çıkarmanız için ideal bir ortam sağlar.
- Moreover, it improves the quality of life by providing a healthy space.
- Üstelik sağlıklı bir mekan sağlayarak yaşam kalitesini artırır.
- We wish you all a healthy and successful term during this hard period.
- Bu zor dönemde hepinize sağlıklı ve başarılı bir dönem diliyoruz.
- Moreover, it improves the quality of life by providing a healthy space.
- Ayrıca sağlıklı bir mekân sağlayarak yaşam kalitesini artırmaktadır.
- Everyone knows that fruits are healthy, and real, whole food.
- Herkes meyvelerin sağlıklı, gerçek ve işlenmemiş gıdalar olduğunu bilir.
- But, garbage collector p62 doesn't touch the cell's healthy proteins and organelles.
- Ancak, çöp toplayıcı p62 hücrenin sağlıklı proteinlerine ve organellerine dokunmaz.
- I added some whole wheat flour too to make it a little healthier.
- Ben biraz daha sağlıklı olsun diye biraz tam buğday unu da ekledim.
- Healthy economic and trade ties serve as the base of relations.
- Sağlıklı ekonomik ve ticari bağlar, ilişkilerin temelini oluşturuyor.
- My six-month-old child is healthy and growing up fast.
- Altı aylık çocuğum sağlıklı ve hızla büyüyor.
- A healthy, outdoor life, that's all he needs.
- Sağlıklı bir doğa hayatı, tek ihtiyacı olan bu.
- Take the first step towards a healthy future today.
- Sağlıklı bir geleceğe doğru ilk adımı bugün atın.
- I added some whole wheat flour too to make it a little healthier.
- Biraz daha sağlıklı olması için biraz tam buğday unu da ekledim.
- I'm really very healthy even though I'm very thin.
- Çok zayıf olmama rağmen gerçekten çok sağlıklıyım.
- This sounds healthy.
- Bu kulağa sağlıklı geliyor.
- It's not healthy to eat and run.
- Hem yiyip hem koşmak sağlıklı değil.
- His wife gave birth to a baby, who was born healthy.
- Karısı bir bebek doğurdu ve sağlıklı doğdu.
- The patient seemed to be healthy.
- Hasta sağlıklı görünüyordu.
- The virus can easily infect a healthy person.
- Virüs sağlıklı bir insanı kolayca enfekte edebilir.
- The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.
- Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta, sağlıklı ve bir işi ve ailesi var.
- Tom eats tofu quite often because he heard that it was healthy.
- Tom sağlıklı olduğunu duyduğu için oldukça sık tofu yer.
- Tom eats a healthy breakfast every morning.
- Tom her sabah sağlıklı bir kahvaltı yapıyor.
- It's fun and healthy.
- Bu eğlenceli ve sağlıklı.
- Would you rather be healthy or wealthy?
- Sağlıklı mı yoksa zengin mi olmayı tercih edersin?
- My grandfather is very healthy.
- Büyük babam çok sağlıklı.
- I'm as healthy as a horse.
- Bir at kadar sağlıklıyım.
- Ideally, food should be tasty, cheap, healthy, and morally inoffensive.
- İdeal olarak, yiyecekler lezzetli, ucuz, sağlıklı ve ahlaki açıdan zararsız olmalıdır.
- He's young and healthy.
- O, genç ve sağlıklı.
- Tom is supposedly healthy.
- Tom sözde sağlıklı.
- You've given birth to a healthy baby boy.
- Sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdiniz.
- Swimming is healthy.
- Yüzmek sağlıklıdır.
- Your children look healthy.
- Çocukların sağlıklı görünüyorlar.
- I feel great and I feel healthy.
- Harika hissediyorum ve sağlıklı hissediyorum.
- It's very healthy.
- Bu çok sağlıklı.
- We learned about the importance of eating a healthy lunch.
- Sağlıklı bir öğle yemeği yemenin önemini öğrendik.
- Are you healthy?
- Sağlıklı mısın?
- He is getting old, but he is as healthy as ever.
- Yaşlanıyor ama her zamanki gibi sağlıklı.
- Tom looks healthy.
- Tom sağlıklı görünüyor.
- Would you rather be healthy or wealthy?
- Sağlıklı olmayı mı yoksa zengin olmayı mı yeğlersiniz?
- Is fast food really healthy?
- Fast food gerçekten sağlıklı mıdır?
- That boy can't be very healthy, as he only eats fast foods.
- O erkek çocuk sadece fast food yerse, çok sağlıklı olamaz.
- Tom told me that he thought Mary was healthy.
- Tom bana Mary'nin sağlıklı olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Your children look healthy.
- Çocuklarınız sağlıklı görünüyor.
- Though he is over eighty, he is still healthy.
- Seksen yaşını geçmiş olmasına rağmen hala sağlıklı.
- Tom is as healthy as ever.
- Tom her zamanki gibi sağlıklı.
- Tom prepared a healthy meal for Mary.
- Tom, Mary için sağlıklı bir yemek hazırladı.
- He seems healthy.
- O sağlıklı görünüyor.
- You have a healthy baby boy.
- Sağlıklı bir erkek bebeğin var.
- Tom is a normal, healthy little boy.
- Tom normal, sağlıklı küçük bir oğlan.
- I'd be happy if I was healthy.
- Sağlıklı olsaydım mutlu olurdum.
- She's healthy and fit.
- O, sağlıklı ve fittir.
- Competition is a healthy thing.
- Rekabet sağlıklı bir şeydir.
- Tom is also very healthy.
- Tom da çok sağlıklıdır.
- Those who don't smoke or drink will die healthy.
- Sigara ve içki içmeyenler sağlıklı ölür.
- Layla was a healthy little girl.
- Layla sağlıklı küçük bir kızdı.
- Layla gave birth to a healthy baby.
- Leyla sağlıklı bir bebek doğurdu.
- I'm not healthy.
- Sağlıklı değilim.
- He looks healthy.
- Sağlıklı görünüyor.
- That boy can't be very healthy, as he only eats fast foods.
- Bu çocuk çok sağlıklı olamaz, çünkü sadece fast food yiyor.
- The food is fresh and healthy.
- Yemekler taze ve sağlıklı.
- Tom had a healthy childhood.
- Tom sağlıklı bir çocukluk geçirdi.
- They eat healthy foods.
- Sağlıklı yemek yerler.
- I don't think I'm healthy enough to do that.
- Bunu yapabilecek kadar sağlıklı olduğumu sanmıyorum.
- If the child needs to eat, cook something healthy for him.
- Çocuğun yemek yemesi gerekiyorsa, ona sağlıklı bir şeyler pişir.
- Tom is healthy and fit.
- Tom sağlıklı ve formda.
- I know that Tom is healthy.
- Tom'un sağlıklı olduğunu biliyorum.
- My parents are healthy.
- Annem ve babam sağlıklı.
- I walk a lot, because it's healthy.
- Çok yürüyorum, çünkü sağlıklı.
- Tom used to be healthy.
- Tom eskiden sağlıklıydı.
- Laughing is healthy!
- Gülmek sağlıklıdır!
- It's healthy to breathe deeply.
- Derin nefes almak sağlıklıdır.
- If the child needs to eat, cook something healthy for him.
- Çocuğun yemek yemeye ihtiyacı varsa, ona sağlıklı bir şey pişirin.
- She gave birth to a healthy baby.
- Sağlıklı bir bebek doğurdu.
- Is eating healthy more expensive?
- Sağlıklı yemek daha pahalı mıdır?
- I would rather be healthy than wealthy.
- Zengin olmaktansa sağlıklı olmayı tercih ederim.
- You're healthy, aren't you?
- Sen sağlıklısın, değil mi?
- When you are young and healthy, you can want to kill yourself on Monday and laugh again on Wednesday.
- Genç ve sağlıklı olduğunuzda, Pazartesi günü kendinizi öldürmek isteyebilir ve Çarşamba günü tekrar gülebilirsiniz.
- You have a healthy baby boy.
- Sağlıklı bir erkek bebeğiniz var.
- That wouldn't be healthy.
- O, sağlıklı olmazdı.
- It's healthy and normal.
- Bu sağlıklı ve normaldir.
- Tom isn't very healthy.
- Tom çok sağlıklı değil.
- Is she healthy?
- Sağlıklı mı?
- Above all, I want to be healthy.
- Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
- Everyone wants to be healthy.
- Herkes sağlıklı olmak ister.
- Tom knew that salads were healthy, so he ate at least one salad a day.
- Tom salataların sağlıklı olduğunu biliyordu, bu yüzden günde en az bir salata yiyordu.
- Now I'm fairly healthy again.
- Şimdi tekrar oldukça sağlıklıyım.
- Strawberries aren't only delicious, they're healthy.
- Çilekler sadece lezzetli değil, sağlıklılar.
- Tom is glad to be healthy again.
- Tom yeniden sağlıklı olduğuna memnun.
- This isn't healthy.
- Bu sağlıklı değil.
- I walk a lot because it's healthy.
- Sağlıklı olduğu için çok yürürüm.
- Early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- Even though he's old, he's still healthy.
- Yaşlı olsa bile o hala sağlıklıdır.
- The tree is healthy.
- Ağaç sağlıklı.
- He doesn't look very healthy.
- O çok sağlıklı görünmüyor.
- You're still young and healthy.
- Sen hâlâ genç ve sağlıklısın.
- You're young and healthy.
- Sen gençsin ve sağlıklısın.
- Tom is a perfectly normal, perfectly healthy kid.
- Tom tamamen normal, tamamen sağlıklı bir çocuk.
- Can fast food really be healthy?
- Fast food gerçekten sağlıklı olabilir mi?
- That wouldn't be healthy.
- Bu sağlıklı olmaz.
- Tom looks nice and healthy.
- Tom güzel ve sağlıklı görünüyor.
- Tom is always healthy.
- Tom her zaman sağlıklıdır.
- It's not healthy for you.
- O sizin için sağlıklı değil.
- Even though he's old, he's still healthy.
- Yaşlı olmasına rağmen hala sağlıklı.
- A healthy and balanced diet is very important for all of us.
- Sağlıklı ve dengeli bir diyet hepimiz için çok önemlidir.
- Free speech is healthy.
- Özgür konuşma sağlıklıdır.
- Tom didn't seem to be as healthy as Mary seemed to be.
- Tom, Mary kadar sağlıklı görünmüyordu.
- Tom is a normal, healthy little boy.
- Tom normal, sağlıklı bir çocuk.
- Tom says that he's healthy.
- Tom sağlıklı olduğunu söylüyor.
- Tom looks like he's healthy.
- Tom sağlıklı görünüyor.
- Tom is a very healthy person.
- Tom çok sağlıklı bir kişi.
- Do you think I'm healthy?
- Sence sağlıklı mıyım?
- Tom's healthy.
- Tom sağlıklı.
- My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah orta düzeyde egzersiz yapıyor, bu yüzden güçlü ve sağlıklı.
- Do you think I'm healthy?
- Sence ben sağlıklı mıyım?
- I always try to eat healthy food.
- Her zaman sağlıklı yemek yemeye çalışırım.
- Tom knew that salads were healthy, so he ate at least one salad a day.
- Tom salataların sağlıklı olduğunu biliyordu, bu yüzden günde en az bir tane salata yedi.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatmak ve erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- He doesn't look very healthy.
- Pek sağlıklı görünmüyor.
- Being crazy is healthy.
- Deli olmak sağlıklıdır.
- He is getting old, but he is as healthy as ever.
- O yaşlanıyor ama her zamanki kadar sağlıklı.
- I'm pretty sure Tom's healthy.
- Tom'un sağlıklı olduğundan oldukça eminim.
- Layla was a healthy little girl.
- Leyla sağlıklı küçük bir kızdı.
- You're healthy, aren't you?
- Sağlıklısın, değil mi?
- Even though he's very old, he's healthy.
- Çok yaşlı olmasına rağmen sağlıklıdır.
- Fair competition is necessary for the healthy growth of industry.
- Adil rekabet sektörünün sağlıklı büyümesi için gereklidir.
- We've raised three healthy children.
- Üç sağlıklı çocuk büyüttük.
- His grandfather is still very healthy for his age.
- Büyükbabası yaşına göre hala çok sağlıklı.
- Tom seemed healthy.
- Tom sağlıklı görünüyordu.
- Our baby was born healthy.
- Bebeğimiz sağlıklı doğdu.
- Tom doesn't look very healthy.
- Tom çok sağlıklı görünmüyor.
- It sounds healthy.
- Sağlıklı gibi duruyor.
- The last time I saw him, he was very healthy.
- Onu son gördüğümde çok sağlıklıydı.
- Tom used to be healthy.
- Tom sağlıklıydı.
- Healthy adult teeth should be permanent.
- Sağlıklı yetişkin dişleri kalıcı olmalıdır.
- Healthy competition is always good.
- Sağlıklı rekabet her zaman iyidir.
- Do you really think that Tom and Mary are healthy?
- Gerçekten Tom ve Mary'nin sağlıklı olduğunu mu düşünüyorsun?
- The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.
- Doktorlar onun öldüğünü düşündüler ama bugün hala hayatta ve sağlıklı, bir işi ve ailesi var.
- Tom ate a healthy lunch.
- Tom sağlıklı bir öğle yemeği yedi.
- Unsaturated fats are essential to a healthy diet.
- Doymamış yağlar sağlıklı bir diyet için gerekli.
- I always eat healthy.
- Her zaman sağlıklı yerim.
- She had a healthy baby.
- Onun sağlıklı bir bebeği vardı.
- I'm fit and healthy.
- Zinde ve sağlıklıyım.
- Every person in this community is like a cell in the immune system of a healthy human body.
- Bu topluluktaki her insan, sağlıklı bir insan vücudunun bağışıklık sistemindeki bir hücre gibidir.
- It isn't really particularly healthy.
- Pek sağlıklı sayılmaz.
- Are all doctors healthy?
- Bütün doktorlar sağlıklı mı?
- Tom is a very healthy person.
- Tom çok sağlıklı bir insandır.
- You don't look very healthy.
- Pek sağlıklı görünmüyorsun.
- Tom is not as healthy as he used to be.
- Tom eskisi kadar sağlıklı değil.
- The main thing is that we're healthy.
- Önemli olan sağlıklı olmamız.
- Tom appears to be strong and healthy.
- Tom güçlü ve sağlıklı görünüyor.
- Everyone in my family is healthy.
- Ailemdeki herkes sağlıklı.
- They eat healthy foods.
- Sağlıklı yemek yiyorlar.
- Everyone in my family is healthy.
- Ailemdeki herkes sağlıklıdır.
- Tom made a healthy salad.
- Tom sağlıklı bir salata hazırladı.
- This boy has a strong and healthy body.
- Bu çocuğun güçlü ve sağlıklı bir vücudu var.
- Everyone is happy and healthy.
- Herkes mutlu ve sağlıklıdır.
- Tom looked like he was healthy.
- Tom sağlıklı gibi görünüyordu.
- Do you really think that Tom and Mary are healthy?
- Gerçekten Tom ve Mary'nin sağlıklı olduğunu düşünüyor musun?
- Is that healthy?
- O sağlıklı mı?
- It's healthy and normal.
- Sağlıklı ve normal.
- My father is healthy.
- Benim babam sağlıklı.
- Tom looked healthy.
- Tom sağlıklı görünüyordu.
- All of you look healthy.
- Hepiniz sağlıklı görünüyorsunuz.
- Some of them are healthy, but others are not.
- Onlardan bazıları sağlıklı ama diğerleri değil.
- I still feel healthy.
- Hâlâ sağlıklı hissediyorum.
- Tom isn't as healthy as he used to be.
- Tom eskisi kadar sağlıklı değil.
- This pasta is very healthy, in it you can find lots of vegetables!
- Bu makarna çok sağlıklı, içinde bir sürü sebze bulabilirsin!
- We're all healthy, and we're really happy.
- Hepimiz sağlıklıyız ve gerçekten mutluyuz.
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
- Balık yemek artık eskisi kadar sağlıklı mı?
- Nutritious food helps support healthy organs.
- Besleyici yiyecek sağlıklı organları desteklemeye yardımcı olur.
- The doctor examined the child and said she was healthy.
- Doktor, çocuğu muayene etti ve sağlıklı olduğunu söyledi.
- I've always been healthy.
- Her zaman sağlıklıydım.
- You look so healthy!
- Çok sağlıklı görünüyorsun!
- Tom looked like he was healthy.
- Tom sağlıklı görünüyordu.
- Tom soon became healthy again.
- Tom yakında tekrar sağlıklı oldu.
- To keep early hours makes you healthy.
- Erken yatıp erken kalkmak sizi sağlıklı biri yapar.
- A healthy heart leads to a healthy life.
- Sağlıklı bir kalp, sağlıklı bir hayata götürür.
- My teeth are totally healthy and free of problems.
- Dişlerim tamamen sağlıklı ve sorunsuz.
- Tom looked pretty healthy last night.
- Tom dün gece oldukça sağlıklı görünüyordu.
- She looks nice and healthy.
- Güzel ve sağlıklı görünüyor.
- That's why you were always healthy.
- Bu yüzden hep sağlıklıydın.
- My brother is healthy.
- Erkek kardeşim sağlıklı.
- Tom is a healthy person.
- Tom sağlıklı bir insan.
- They said they were healthy.
- Sağlıklı olduklarını söylediler.
- My teeth are totally healthy and free of problems.
- Dişlerim tamamen sağlıklı ve sorunsuzdur.
- We're not healthy.
- Biz sağlıklı değiliz.
- Everyone is happy and healthy.
- Herkes mutlu ve sağlıklı.
- My parents are healthy.
- Ailem sağlıklı.
- His grandfather is still very healthy for his age.
- Büyükbabası yaşına göre hâlâ oldukça sağlıklı.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- You are young and healthy and you will surely live a long life.
- Siz gençsiniz ve sağlıklısınız ve mutlaka uzun bir hayat yaşayacaksınız.
- Tom certainly isn't as healthy as he used to be.
- Tom kesinlikle eskisi kadar sağlıklı değil.
- Do you really think Tom is healthy?
- Tom'un gerçekten sağlıklı olduğunu düşünüyor musun?
- A healthy heart leads to a healthy life.
- Sağlıklı bir kalp, sağlıklı bir hayata yol açar.
- You look as healthy as ever.
- Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.
- If you want to keep healthy, you should do more exercises.
- Sağlıklı kalmak istiyorsan, daha çok egzersiz yapmalısın.
- Tom seems to be perfectly healthy.
- Tom tamamen sağlıklı görünüyor.
- Now I'm fairly healthy again.
- Şimdi yine oldukça sağlıklıyım.
- Tom and Mary look healthy.
- Tom ve Mary sağlıklı görünüyor.
- Tom said he's healthy.
- Tom sağlıklı olduğunu söyledi.
- I wasn't healthy back then.
- Ben o zaman sağlıklı değildim.
- Smog is the enemy of healthy lungs.
- Kirli hava, sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.
- Sports make us healthy in mind as well as in body.
- Spor bizi bedenen olduğu kadar zihnen de sağlıklı kılar.
- Tom is young and healthy.
- Tom genç ve sağlıklı.
- Tom seemed to be healthy.
- Tom sağlıklı görünüyordu.
- He's a very healthy person.
- O çok sağlıklı biridir.
- I was healthy up until three years ago.
- Üç yıl öncesine kadar sağlıklıydım.
- It looks like Tom is healthy.
- Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- The air by the sea is pure and healthy.
- Deniz kenarındaki hava temiz ve sağlıklıdır.
- His grandmother looks healthy.
- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Some people say a high fat–low carbohydrate diet is healthy.
- Bazı insanlar yüksek yağ-düşük karbonhidrat diyetinin sağlıklı olduğunu söyler.
- Layla wasn't healthy.
- Layla sağlıklı değildi.
- He is as healthy as ever.
- O her zamanki gibi sağlıklı.
- Tom looks nice and healthy.
- Tom iyi ve sağlıklı görünüyor.
- Winter swimming isn't dangerous for healthy people.
- Kışın yüzmek sağlıklı insanlar için tehlikeli değildir.
- He appears to be strong and healthy.
- Güçlü ve sağlıklı görünüyor.
- To all appearances, she is healthy.
- Görünüşe göre o sağlıklı.
- It's not healthy to skip meals.
- Öğün atlamak sağlıklı değildir.
- I don't think it's very healthy to cut out whole groups of foods like fats.
- Yağlar gibi tüm yiyecek gruplarını kesmenin çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum.
- Are diet pills as healthy as they say?
- Diyet hapları söylendiği kadar sağlıklı mı?
- I hope that what you are eating is healthy.
- Umarım yediğin şey sağlıklıdır.
- Even though he's very old, he's healthy.
- Çok yaşlı olmasına rağmen sağlıklı.
- If you want to keep healthy, you should do more exercises.
- Sağlıklı kalmak istiyorsan, daha fazla egzersiz yapmalısın.
- Tom isn't healthy.
- Tom sağlıklı değil.
- I hope you have a healthy appetite.
- Umarım sağlıklı bir iştahınız vardır.
- It's not healthy for you.
- Bu senin için sağlıklı değil.
- To keep early hours makes you healthy.
- Sabahın erken saatlerinde kalkmak sizi sağlıklı yapar.
- This isn't healthy.
- Bu hiç sağlıklı değil.
- Tom always seems to be healthy.
- Tom her zaman sağlıklı görünüyor.
- A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir atıştırmalıktır.
- Tom told me he was healthy.
- Tom bana sağlıklı olduğunu söylemişti.
- He's young and healthy.
- O genç ve sağlıklı.
- Tom likes eating healthy food.
- Tom sağlıklı yemek yemeyi sever.
- If I were healthy, I would be happy.
- Sağlıklı olsam, mutlu olurdum.
- Tom and I are healthy.
- Tom ve ben sağlıklıyız.
- I think granola bars are healthy.
- Bence granola barlar sağlıklı.
- That's not healthy.
- Bu sağlıklı değil.
- Hopefully he will be healthy soon.
- İnşallah o yakında sağlıklı olacak.
- I'm pretty sure Tom's healthy.
- Tom'un sağlıklı olduğuna eminim.
- I'm perfectly healthy.
- Ben gayet sağlıklıyım.
- Tom and Mary look healthy.
- Tom ve Mary sağlıklı görünüyorlar.
- We're not healthy.
- Sağlıklı değiliz.
- Taking moderate exercise will keep you healthy.
- Ilımlı egzersiz yapmak sizi sağlıklı tutacaktır.
- Layla had a healthy little boy.
- Layla'nın sağlıklı küçük bir oğlu oldu.
- They look healthy.
- Onlar sağlıklı görünüyorlar.
- If you find yourself craving junk food, then pick a healthy alternative.
- Canın abur cubur çekerse onun yerine sağlıklı bir alternatife yönel.
- The old fellow is as healthy and as strong as an oak.
- Yaşlı adam bir meşe kadar sağlıklı ve güçlüdür.
- You don't look very healthy.
- Çok sağlıklı görünmüyorsun.
- It sounds healthy.
- O sağlıklı görünüyor.
- He appears to be strong and healthy.
- O, güçlü ve sağlıklı gözüküyor.
- Some of them are healthy, but others are not.
- Bazıları sağlıklı, ama diğerleri değil.
- A healthy and balanced diet is very important for all of us.
- Sağlıklı ve dengeli beslenme hepimiz için çok önemli.
- Tom told me he was healthy.
- Tom bana sağlıklı olduğunu söyledi.
- It's healthy for your body.
- Bu vücudunuz için sağlıklı.
- Tom seems to be perfectly healthy.
- Tom gayet sağlıklı görünüyor.
- It's very healthy.
- Çok sağlıklı.
- Some of them are healthy, but some of them aren't.
- Bazıları sağlıklı, ama bazıları değil.
- Dania didn't know what a healthy relationship was.
- Dania sağlıklı bir ilişkinin ne olduğunu bilmiyordu.
- That's not healthy.
- Bu hiç sağlıklı değil.
- Giving up drinking for a year is healthy.
- Bir yıl boyunca içkiyi bırakmak sağlıklıdır.
- I walk a lot, because it's healthy.
- Çok yürürüm, çünkü sağlıklı.
- My uncle isn't young, but he's healthy.
- Amcam genç değil ama sağlıklı.
- I wasn't healthy back then.
- O zamanlar sağlıklı değildim.
- I'm really very healthy even though I'm very thin.
- Çok zayıf olsam bile çok sağlıklıyım.
- They look healthy.
- Sağlıklı görünüyorlar.
- Tom is now the proud father of a healthy baby girl.
- Tom şimdi sağlıklı bir kız çocuğunun gururlu babası.
- Tom said that Mary was healthy.
- Tom, Mary'nin sağlıklı olduğunu söyledi.
- If you want to keep healthy, you should do more exercises.
- Sağlıklı kalmak istiyorsan, daha fazla egzersiz yapman gerekir.
- They're young and healthy.
- Onlar genç ve sağlıklıdırlar.
- Tom and Mary are healthy.
- Tom ve Mary sağlıklılar.
- My grandfather does moderate exercise every morning, which is why he is strong and healthy.
- Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.
- I think Tom is healthy.
- Tom'un sağlıklı olduğunu düşünüyorum.
- Smoking is not a healthy habit.
- Sigara içmek sağlıklı bir alışkanlık değildir.
- I think granola bars are healthy.
- Granola barlarının sağlıklı olduğunu düşünüyorum.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- Strawberries aren't only delicious, they're healthy.
- Çilekler sadece lezzetli değil, aynı zamanda sağlıklı.
- Though he is old, he is very healthy.
- Yaşlı olmasına rağmen çok sağlıklı.
- If you find yourself craving junk food, then pick a healthy alternative.
- Eğer canınız abur cubur çekiyorsa, sağlıklı bir alternatif seçin.
- After several hours of labor, she delivered a lovely healthy baby.
- Birkaç saat süren doğumdan sonra çok güzel ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirdi.
- It is much better to be healthy than wealthy.
- Sağlıklı olmak zengin olmaktan çok daha iyidir.
- Eat a healthy breakfast.
- Sağlıklı bir kahvaltı yap.
- The old fellow is as healthy and as strong as an oak.
- Yaşlı adam bir meşe kadar sağlıklı ve güçlü.
- Everyone wants to be healthy.
- Herkes sağlıklı olmak istiyor.
- Some of them are healthy, but others are not healthy.
- Bazıları sağlıklı, ama diğerleri sağlıklı değil.
- People generally become less healthy as they age.
- İnsanlar genellikle yaşlanırken daha az sağlıklı hale gelirler.
- Smoking is not a healthy habit.
- Sigara içmek sağlıklı bir alışkanlık değil.
- I learned how important it is to eat a healthy lunch.
- Sağlıklı bir öğle yemeği yemenin ne kadar önemli olduğunu öğrendim.
- Is eating healthy more costly?
- Sağlıklı yemek daha pahalı mıdır?
- Mary gave birth to a healthy baby girl.
- Mary sağlıklı bir kız bebek doğurdu.
- You are young and healthy and you will surely live a long life.
- Genç ve sağlıklısınız ve kesinlikle uzun bir hayat yaşayacaksınız.
- Tom says that Mary is healthy.
- Tom, Mary'nin sağlıklı olduğunu söylüyor.
- Tom is healthy.
- Tom sağlıklı.
- It's healthy to be mad.
- Deli olmak sağlıklıdır.
- You look healthy.
- Sağlıklı görünüyorsun.
- Tom said that he was healthy.
- Tom sağlıklı olduğunu söyledi.
- Though he is old, he is very healthy.
- Yaşlı olmasına rağmen çok sağlıklıdır.
- Tom seems healthy.
- Tom sağlıklı görünüyor.
- This meal is healthy, delicious and cheap.
- Bu yemek sağlıklı, lezzetli ve ucuz.
- Tom says he's healthy again.
- Tom tekrar sağlıklı olduğunu söylüyor.
- Tom eats tofu quite often because he heard that it was healthy.
- Tom sık sık tofu yiyor çünkü sağlıklı olduğunu duymuş.
- I'm very healthy.
- Ben çok sağlıklıyım.
- It's fun and healthy.
- Eğlenceli ve sağlıklı.
- I have a perfectly healthy body.
- Tamamen sağlıklı bir vücudum var.
- Smog is the enemy of healthy lungs.
- Duman, sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.
- You've given birth to a healthy baby boy.
- Sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdin.
- I usually try to eat a healthy lunch.
- Genelde sağlıklı bir öğle yemeği yemeye çalışırım.
- I feel great and I feel healthy.
- Kendimi harika ve sağlıklı hissediyorum.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp erken uyanmak insanı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- I don't know how healthy it is.
- Ne kadar sağlıklıdır bilmem.
- Do you really think Tom is healthy?
- Gerçekten Tom'un sağlıklı olduğunu mu düşünüyorsun?
- My brother is healthy.
- Ağabeyim sağlıklıdır.
- Those who don't smoke or drink will die healthy.
- Sigara ya da içki içmeyen kişiler sağlıklı ölecektir.
- It looks like Tom is healthy.
- Tom sağlıklı görünüyor.
- His grandmother looks healthy.
- Büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- I usually try to eat a healthy lunch.
- Genellikle sağlıklı bir öğle yemeği yemeye çalışırım.
- If you want to keep healthy, you should do more exercises.
- Sağlıklı kalmak istiyorsanız, daha fazla egzersiz yapmalısınız.
- Early to bed, early to rise makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.
- That baby is fat and healthy.
- O bebek tombul ve sağlıklı.
- Do you think I'm healthy?
- Sağlıklı olduğumu düşünüyor musun?
- Layla gave birth to a healthy baby.
- Layla sağlıklı bir bebek doğurdu.
- You're completely healthy.
- Sen tamamen sağlıklısın.
- Tom is quite healthy.
- Tom oldukça sağlıklı.
- You're young and healthy.
- Genç ve sağlıklısın.
- Is she healthy?
- O sağlıklı mı?
- Tom said I looked healthy.
- Tom sağlıklı göründüğümü söyledi.
- They're young and healthy.
- Genç ve sağlıklılar.
- We've raised three healthy children.
- Üç sağlıklı çocuk yetiştirdik.
- Tom is also very healthy.
- Tom aynı zamanda çok sağlıklı.
- I walk a lot because it's healthy.
- Çok yürüyorum çünkü sağlıklı.
- This is not exactly healthy.
- Bu pek sağlıklı değil.
- Tom looks very healthy.
- Tom çok sağlıklı görünüyor.
- I suspect that Tom and Mary are healthy.
- Tom ve Mary'nin sağlıklı olduğundan şüpheleniyorum.
- Do you really think that Tom and Mary are healthy?
- Sence Tom ve Mary gerçekten sağlıklı mı?
- Is that healthy?
- Bu sağlıklı mı?
- It's healthy for your body.
- Vücudun için sağlıklı.
- Tom is very healthy.
- Tom çok sağlıklı.
- People generally become less healthy as they age.
- İnsanlar genelde yaş aldıkça daha az sağlıklı olurlar.
- He seems healthy.
- Sağlıklı gibi duruyor.
- I think Tom is healthy.
- Bence Tom sağlıklı.
- My grandfather is very healthy.
- Büyükbabam çok sağlıklıdır.
- I've always been healthy.
- Ben her zaman sağlıklıydım.
- It is much better to be healthy than wealthy.
- Sağlıklı olmak, varlıklı olmaktan çok daha iyidir.
- Tom always tries to eat healthy food.
- Tom her zaman sağlıklı yemekler yemeye çalışır.
- Tom wasn't healthy.
- Tom sağlıklı değildi.
- The virus can easily infect a healthy person.
- Virüs sağlıklı bir insana kolayca bulaşabilir.
- My parents are healthy.
- Benim ailem sağlıklı.
- Mary has just become the mother of a very healthy baby boy.
- Mary az önce çok sağlıklı bir erkek bebek annesi oldu.
- Doctors and hospitals should help the people who can get healthy again.
- Doktorlar ve hastaneler tekrar sağlıklı olabilecek insanlara yardım etmelidir.
- My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.
- Benim bebeğim de sekiz aylık, sağlıklı ve hızla büyüyor.
- I'm perfectly healthy.
- Ben tamamen sağlıklıyım.
- A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir aperatiftir.
- The tree is healthy.
- Bu ağaç sağlıklı.
- I'm not healthy.
- Ben sağlıklı değilim.
- Tom made a healthy salad.
- Tom sağlıklı bir salata yaptı.
- Tom and Mary are young and healthy.
- Tom ve Mary genç ve sağlıklıdırlar.
- Tom looks healthy to me.
- Tom bana sağlıklı görünüyor.
- Layla had a healthy little boy.
- Leyla'nın sağlıklı küçük bir çocuğu oldu.
- Tom looks like he's healthy.
- Tom sağlıklı gibi görünüyor.
- I walk a lot, since it's healthy.
- Sağlıklı olduğu için çok yürüyorum.
- Is fast food really healthy?
- Fast food gerçekten sağlıklı mı?
- Though he is over eighty, he is still healthy.
- Seksenden fazla olmasına rağmen hâlâ sağlıklı.
- If I were healthy, I would be happy.
- Sağlıklı olsaydım, mutlu olurdum.
- Tom seems to be healthy.
- Tom sağlıklı görünüyor.
- The horse is old, but healthy.
- At yaşlı ama sağlıklı.
- He looks healthy.
- O sağlıklı görünüyor.
- The patient seemed to be healthy.
- Hasta sağlıklı gibi görünüyordu.
- Layla wasn't healthy.
- Leyla sağlıklı değildi.
- Above all, we must be healthy.
- Her şeyden önce sağlıklı olmalıyız.
- Tom is healthy, isn't he?
- Tom sağlıklı, değil mi?
- She had a healthy baby.
- Sağlıklı bir bebeği oldu.
- They eat healthy foods.
- Onlar sağlıklı yemekler yerler.
- What should a healthy breakfast consist of?
- Sağlıklı bir kahvaltı nelerden oluşmalı?
- A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı bir insan, sağlığın değerini bilmez.
- Tom said that he wasn't healthy.
- Tom sağlıklı olmadığını söyledi.
- This boy has a strong and healthy body.
- Bu oğlanın güçlü ve sağlıklı bir vücudu var.
- Eat a healthy breakfast.
- Sağlıklı bir kahvaltı edin.
- Nutritious food helps support healthy organs.
- Besleyici yiyecekler sağlıklı organları desteklemeye yardımcı olur.
- I walk a lot, since it's healthy.
- Sağlıklı olduğu için çok yürürüm.
- Are you still healthy?
- Hâlâ sağlıklı mısın?
- My father is healthy.
- Babam sağlıklıdır.
- Yoga can help you fight stress and stay fit and healthy.
- Yoga stresle savaşmanıza, zinde ve sağlıklı kalmanıza yardımcı olabilir.
- She is very healthy.
- O çok sağlıklı.
- Tom was healthy.
- Tom sağlıklıydı.
- Walking is a healthy form of exercise.
- Yürümek sağlıklı bir egzersiz şeklidir.
- She's young and healthy.
- O genç ve sağlıklı.
- She's young and healthy.
- O, genç ve sağlıklı.
- I'm quite healthy.
- Oldukça sağlıklıyım.
- Everyone in my family is very healthy.
- Ailemdeki herkes çok sağlıklıdır.
- Tom's grandmother looks healthy.
- Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Tom says that you're healthy.
- Tom senin sağlıklı olduğunu söylüyor.
- They just had a healthy baby boy.
- Sağlıklı bir erkek bebekleri oldu.
- I don't know how healthy it is.
- Onun ne kadar sağlıklı olduğunu bilmiyorum.
- Tom says that you're healthy.
- Tom sağlıklı olduğunu söylüyor.
- A healthy person is a poorly examined sick person.
- Sağlıklı bir insan, kötü muayene edilmiş hasta bir insandır.
- Tom doesn't look very healthy.
- Tom pek sağlıklı görünmüyor.
- I had a healthy breakfast.
- Sağlıklı bir kahvaltı yaptım.
- Fruit is healthy.
- Meyve sağlıklıdır.
- He is as healthy as ever.
- Her zamanki gibi sağlıklı.
- Some of them are healthy, but some of them aren't.
- Onlardan bazıları sağlıklı ama bazıları değil.
- It's healthy to be mad.
- Kızgın olmak sağlıklıdır.
- He's a very healthy person.
- O çok sağlıklı bir insan.
- Tom and Mary are young and healthy.
- Tom ve Mary genç ve sağlıklılar.
- I'm healthy.
- Ben sağlıklıyım.
Show More (477)
|
