|
- We have much in common, not only from an historical perspective but also with a view to the future.
- Sadece tarihsel açıdan değil, geleceğe bakış açısından da pek çok ortak noktamız var.
- However, they all have one thing in common.
- Bununla birlikte, hepsinin ortak bir noktası vardır.
- The current plan has more in common with an empty box than a Christmas tree.
- Mevcut planın bir Noel ağacından çok boş bir kutuyla ortak yönleri var.
- It is cooperating in common foreign and security and defence policy.
- Ortak dış ve güvenlik ve savunma politikasında işbirliği yapıyor.
- These two events, however, have many things in common.
- Ancak bu iki olayın pek çok ortak noktası var.
- I believe that racism and anti-Semitism have one aspect in common with terrorism.
- Irkçılık ve antisemitizmin terörizm ile ortak bir yönü olduğuna inanıyorum.
- They have many problems in common.
- Birçok ortak sorunları var.
- It is a European pilot project, and has nothing in common with the US model.
- Bu bir Avrupa pilot projesidir ve ABD modeliyle hiçbir ortak yanı yoktur.
- They have one thing in common, however.
- Ancak bunların ortak bir noktası var.
- Politics in China have nothing in common with the spirit of the Olympic Games.
- Çin'deki siyasetin Olimpiyat Oyunları ruhuyla hiçbir ortak yanı yoktur.
- On agriculture and on immigration, Liberal Democrats find much less in common with your priorities.
- Liberal Demokratlar tarım ve göç konularında sizin önceliklerinizle çok daha az ortak noktaya sahiptir.
- Our hosts were gracious and hospitable, we had useful discussions and we have a huge amount in common.
- Ev sahiplerimiz nazik ve misafirperverdi, faydalı tartışmalar yaptık ve çok sayıda ortak noktamız var.
- What can the countries of such a diverse area have in common?
- Böylesine çeşitlilik arz eden bir bölgede yer alan ülkelerin ortak noktası ne olabilir?
- The three countries with the highest deficits have one thing in common.
- En yüksek bütçe açığına sahip üç ülkenin ortak bir noktası var.
- In common with the United States’ authorities, the Commission agrees with this analysis.
- Birleşik Devletler yetkilileri ile ortak olarak Komisyon da bu analize katılmaktadır.
- We have a lot in common and we have the same viewpoints.
- Pek çok ortak noktamız var ve aynı görüşlere sahibiz.
- We have taken as our starting point the stocks in the sea which are generally fished in common.
- Başlangıç noktası olarak denizlerde genellikle ortak avlanan rezervleri aldık.
- I would like to comment on both proposals at the same time, as the two have a great deal in common.
- Her iki teklif hakkında da aynı anda yorum yapmak istiyorum zira ikisi arasında pek çok ortak nokta bulunmaktadır.
- You all have something in common with one another.
- Hepinizin birbirinizle ortak bir yönü var.
- What do an Irish priest and a Congolese witch doctor have in common?
- İrlandalı bir rahip ve Kongolu bir kabile büyücüsünün ortak noktası nedir?
- We had all these things in common, which is probably why we ended up roommates when we first started touring.
- Bütün bunlarda ortak noktalarımız vardı, ve muhtemelen turneye çıktığımızda oda arkadaşı olmamızın nedeni de buydu.
- We had all these things in common, which is probably why we ended up roommates when we first started touring.
- Bütün bunlarda ortak noktalarımız vardı, muhtemelen bu yüzden tura ilk başladığımızda oda arkadaşı olduk.
- Tom and Mary have many things in common.
- Tom ve Mary'nin birçok ortak noktası var.
- I have nothing in common with her.
- Onunla hiçbir ortak noktam yok.
- What do these two species have in common?
- Bu iki türün ortak özelliği nedir?
- The two languages have a lot in common.
- İki dilin ortak çok yanı var.
- They have one thing in common.
- Ortak bir noktaları var.
- I told you we had a lot in common.
- Birçok ortak noktamız olduğunu söyledim.
- We have a lot of things in common.
- Pek çok ortak noktamız var.
- We have a lot more in common than you probably think we do.
- Muhtemelen düşündüğünüzden çok daha fazla ortak noktamız var.
- Tom and his brother have very little in common.
- Tom ve kardeşinin çok az ortak noktası var.
- They have nothing in common.
- Hiçbir ortak noktaları yok.
- You two have nothing in common.
- İkinizin hiçbir ortak noktası yok.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- We have nothing at all in common.
- Hiç ortak noktamız yok.
- I think we have something in common.
- Bence ortak bir noktamız var.
- We have absolutely nothing in common.
- Hiçbir ortak noktamız yoktu.
- Algeria has more in common with Tunisia than it does with Libya.
- Cezayir'in Tunus ile Libya'dan daha fazla ortak noktası var.
- I had nothing in common with them.
- Onlarla hiçbir ortak noktam yoktu.
- I have much in common with him.
- Onunla çok ortak noktam var.
- We have a lot in common.
- Çok ortak noktamız var.
- He and I have nothing in common.
- Onunla hiç ortak yönümüz yok.
- We have something in common.
- Ortak bir şeyimiz var.
- We have more in common than I expected.
- Beklediğimden daha fazla ortak noktamız varmış.
- I have Japanese and Chinese friends who speak to each other in English since that is the only language they have in common.
- Tek ortak dilleri olduğu için birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var.
- Tom and Mary don't really have much in common.
- Tom ve Mary'nin gerçekten pek ortak noktası yoktur.
- These implements are in common use.
- Bu araçlar ortak kullanımdadır.
- I thought you two would have a lot in common.
- İkinizin birçok ortak noktası olduğunu sanıyordum.
- I don't think Tom and Mary have much in common.
- Tom ve Mary'nin pek ortak noktası olduğunu sanmıyorum.
- They don't have anything in common at all.
- Hiçbir ortak noktaları yok.
- We have a lot of friends in common.
- Ortak çok arkadaşlarımız var.
- Tom and Mary have absolutely nothing in common.
- Tom ve Mary'nin hiçbir ortak noktası yok.
- They have nothing in common with us.
- Bizimle hiçbir ortak noktaları yok.
- You and I have something in common.
- Seninle ortak bir noktamız var.
- Tom and I don't have a lot in common.
- Tom ve benim pek ortak noktamız yok.
- Tom and Mary have a lot in common.
- Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.
- Tom and I have a lot more in common than I thought.
- Tom ve benim düşündüğümden daha çok ortak yönümüz var.
- This is what they have in common with other peoples.
- Diğer insanlarla ortak noktaları budur.
- The working class and the employing class have nothing in common.
- İşçi sınıfı ile işveren sınıfının hiçbir ortak noktası yoktur.
- You two should have a lot in common.
- İkinizin çok ortak noktası olmalı.
- What do they have in common?
- Ne ortak noktaları var?
- Tom and Mary have almost nothing in common.
- Tom ve Mary'nin neredeyse ortak hiçbir şeyi yok.
- He has nothing in common with her.
- Onun onunla hiçbir ortak yanı yok.
- They have a lot in common.
- Birçok ortak noktaları var.
- We had nothing in common.
- Hiçbir ortak noktamız yoktu.
- She and I have nothing in common.
- O ve benim hiçbir ortak noktamız yok.
- Although they are twins, they have few interests in common.
- İkiz olmalarına rağmen, onların birkaç ortak ilgisi var.
- They have something in common.
- Ortak bir noktaları var.
- But we don't have anything in common at all.
- Fakat hiç ortak bir yönümüz yok.
- We never had anything in common.
- Ortak hiçbir şeyimiz yoktu.
- We have friends in common.
- Ortak arkadaşlarımız var.
- One thing Tom and Mary have in common is their love of music.
- Tom ve Mary'nin bir ortak noktası da müziğe olan sevgileri.
- This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, diğer insanlarla hiçbir ortak noktaları olmadığı anlamına gelmez.
- We have more in common than I expected.
- Sandığımdan daha çok ortak noktamız var.
- Tom and Mary have a lot in common.
- Tom ve Mary'nin pek çok ortak noktası var.
- Algeria has more in common with Tunisia than it does with Libya.
- Cezayir'in Tunus'la ortak noktası Libya'ya göre daha fazla.
- Tom and Mary have almost nothing in common.
- Tom ve Mary'nin neredeyse hiçbir ortak noktası yok.
- The two premiers had nothing in common.
- İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu.
- She has nothing in common with him.
- Onunla hiçbir ortak noktası yok.
- I have a lot in common with Tom.
- Tom'la çok ortak noktamız var.
- We really have a lot in common.
- Gerçekten çok ortak noktamız var.
- I have a lot in common with Tom.
- Tom'la bir sürü ortak yanım var.
- I have Japanese and Chinese friends who speak to each other in English since that is the only language they have in common.
- Birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var çünkü tek ortak dilleri bu.
- We don't really have anything in common.
- Bizim gerçekten ortak bir şeyimiz yok.
- I have nothing in common with Tom so I don't know what to talk about.
- Tom'la hiçbir ortak noktam yok, o yüzden ne konuşacağımı bilmiyorum.
- We have nothing in common.
- Bizim ortak bir şeyimiz yok.
- We have more in common than I thought.
- Düşündüğümden daha fazla ortak yönlerimiz var.
- We have a lot more in common than I realized.
- Benim fark ettiğimizden çok daha fazla ortak yönümüz var.
- I think you and Tom have more in common than you want to admit.
- Bence Tom'la kabul etmek istediğinden daha fazla ortak yönünüz var.
- The two languages have a lot in common.
- İki dilin pek çok ortak noktası var.
- These two have very little in common.
- Bu ikisinin çok az ortak yanı var.
- We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta göründüğünden daha fazla ortak noktamız var.
- I had no idea we had so much in common.
- Bu kadar çok ortak noktamız olduğunu bilmiyordum.
- They have nothing in common with the older generation.
- Onların eski nesille hiç ortak yanları yok.
- Tom and Mary have nothing in common.
- Tom ve Mary'nin ortak bir şeyi yok.
- We have nothing in common.
- Hiçbir ortak noktamız yok.
- What do all have in common?
- Hepimizin ortak noktası nedir?
- Tom says the two of you have a lot in common.
- Tom ikinizin çok ortak şeyi olduğunu söylüyor.
- Japanese has something in common with Korean.
- Japoncanın Korece ile ortak bir yönü vardır.
- Tom and Mary have absolutely nothing in common.
- Tom'un ve Mary'nin ortak hiçbir özelliği yok.
- I wonder what they have in common.
- Acaba ortak noktaları ne?
- Tom has a lot in common with Mary.
- Tom'un Mary ile bir sürü ortak yanı var.
- Though they're twins, they don't have many interests in common.
- İkiz olmalarına rağmen, pek ortak noktaları yok.
- I am sure we have a lot in common.
- Ortak çok şeyimiz olduğuna eminim.
- Tom and Mary have something in common.
- Tom ve Mary'nin ortak bir yönü var.
- We don't have much in common.
- Pek ortak noktamız yok.
- Tom has a lot in common with Mary.
- Tom'un Mary ile pek çok ortak noktası var.
- We have really everything in common with America nowadays except, of course, language.
- Bugünlerde Amerika ile ortak gerçekten her şeyimiz var, elbette dil hariç.
- This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
- I have a feeling you and I have a lot in common.
- İçimden bir ses seninle çok ortak noktamız olduğunu söylüyor.
- I had no idea that we had so much in common.
- Bu kadar çok ortak noktamız olduğunu bilmiyordum.
- He and I have nothing in common.
- Onunla hiçbir ortak noktamız yok.
- What do all have in common?
- Hepsinin ortak noktası ne?
- You and I are good friends, but we have little in common.
- Sen ve ben iyi arkadaşlarız fakat çok az ortak yönümüz var.
- Tom and I have a lot in common.
- Tom ve benim çok ortak noktamız var.
- The Japanese have a lot in common with the Chinese.
- Japonların Çinlilerle pek çok ortak noktası vardır.
- You two have a lot in common.
- İkinizin çok ortak noktası var.
- I don't think Tom and Mary have anything in common.
- Tom ve Mary'nin ortak noktaları olduğunu sanmıyorum.
- You two have nothing in common.
- Siz ikinizin ortak bir şeyi yok.
- I have nothing much in common with him.
- Onunla pek ortak noktam yok.
- You two have a lot in common.
- Siz ikinizin çok ortak özelliği var.
- I have a lot in common with you.
- Seninle çok ortak noktamız var.
- We have things in common, Tom and I.
- Ortak yönlerimiz var, Tom ve ben.
- You and Tom have a lot in common.
- Senin ve Tom'un ortak çok şeyiniz var.
- We have a lot in common.
- Ortak birçok şeyimiz var.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Halklarımızın ilk bakışta göründüğünden çok daha fazla ortak noktası vardır.
- We have things in common, Tom and I.
- Tom ve benim ortak noktalarımız var.
- What we all have in common is that we love soccer.
- Hepimizin ortak noktası futbolu seviyor olmamız.
- They have a lot in common.
- Çok ortak noktaları var.
- They have something in common.
- Onların ortak bir şeyi var.
- The working class and the employing class have nothing in common.
- İşçi sınıfı ve işveren sınıfının hiçbir ortak noktası yoktur.
- I have nothing in common with him.
- Onunla ortak bir şeyim yok.
- I have a lot in common with him.
- Onunla bir sürü ortak yönüm var.
- Tom and Mary have something surprising in common.
- Tom ve Mary'nin şaşırtıcı bir ortak noktası var.
- We have so much in common.
- Çok fazla ortak noktamız var.
- I'm sure we have a lot in common.
- Eminim çok ortak noktamız vardır.
- I have a feeling you and I have an awful lot in common.
- İçimden bir ses seninle çok ortak noktamız olduğunu söylüyor.
- You have a lot in common with me.
- Benimle çok ortak yanınız var.
- I have a lot in common with you.
- Seninle çok ortak yanım var.
- I have nothing much in common with him.
- Onunla çok ortak noktam yok.
- We never had anything in common.
- Hiçbir zaman ortak bir noktamız olmadı.
- I'm glad we already have so much in common.
- Zaten çok ortak noktamız olduğuna memnun oldum.
- These two have very little in common.
- Bu ikisinin çok az ortak noktası var.
- We have a lot of friends in common.
- Pek çok ortak arkadaşımız var.
- I have more in common with Tom than Mary.
- Tom'la Mary'den daha çok ortak noktam var.
- We have that in common.
- Ortak bir noktamız var.
- The political systems of Britain and Japan have a great deal in common.
- İngiltere ve Japonya'nın politik sistemlerinin ortak bir sürü şeyi var.
- Tom says the two of you have a lot in common.
- Tom ikinizin çok ortak yönü olduğunu söyledi.
- We have a lot of sympathies in common.
- Ortak bir sürü ilgimiz var.
- You and Tom have a lot in common.
- Tom'la birçok ortak noktanız var.
- We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
- Tom and Mary have nothing in common.
- Tom ve Mary'nin hiçbir ortak noktası yok.
- One thing Tom and Mary have in common is their love of music.
- Tom ve Mary'nin ortak bir yönü, onların müzik sevgisidir.
- Tom has nothing in common with Mary.
- Tom'un Mary ile hiçbir ortak noktası yok.
- Tom and I have that in common.
- Tom ve benim ortak noktamız bu.
- Tom and Mary must have something in common.
- Tom ve Mary'nin ortak bir noktası olmalı.
- We have more in common than I thought.
- Düşündüğümden daha fazla ortak noktamız varmış.
- We've got a lot in common.
- Çok ortak noktamız var.
- They have nothing in common with the older generation.
- Eski nesil ile hiçbir ortak noktaları yok.
- The two men had much in common.
- İki adamın ortak çok şeyi vardı.
- Tom and I have a lot in common.
- Tom ve benim ortak çok şeyimiz var.
- I'm glad we already have so much in common.
- Şimdiden bu kadar çok ortak noktamız olmasına sevindim.
- Tom and Mary don't really have much in common.
- Tom ve Mary'nin pek ortak yönleri yok.
- We've got nothing in common.
- Ortak hiçbir şeyimiz yok.
- You have a lot in common with me.
- Benimle çok ortak noktanız var.
- I don't have much in common with Tom.
- Tom'la pek ortak noktam yok.
- We have something else in common.
- Başka bir ortak noktamız daha var.
- They all have one thing in common.
- Hepsinin ortak bir noktası var.
- Although they are twins, they have few interests in common.
- İkiz olmalarına rağmen, çok az ortak yönleri var.
- What do they have in common?
- Ortak noktaları nedir?
- We have very little in common.
- Çok az ortak noktamız var.
- They don't have anything in common at all.
- Onların hiç ortak yanı yok.
- We've got a lot in common.
- Bir sürü ortak noktamız var.
- We don't have much in common.
- Bizim çok ortak yanımız yok.
- Tom and you have a lot in common.
- Tom ve senin birçok ortak noktanız var.
- The political systems of Britain and Japan have a great deal in common.
- İngiltere ve Japonya'nın siyasi sistemlerinin pek çok ortak noktası var.
- Layla had nothing in common with her parents.
- Leyla'nın, anne ve babası ile hiçbir ortak yanı yoktu.
- Tom has nothing in common with Mary.
- Tom'un Mary ile hiçbir ortak yanı yoktur.
- Tom and Mary don't have much in common.
- Tom ve Mary'nin pek ortak noktası yok.
- We have a lot more in common than I realized.
- Fark ettiğimden çok daha fazla ortak noktamız var.
- The two premiers had nothing in common.
- İki başbakanın hiçbir ortak noktası yoktu.
- As a rule, twins have a lot in common.
- Çoğunlukla, ikizlerin pek çok ortak noktası vardır.
- They have nothing in common.
- Onların ortak bir şeyi yok.
- We have a lot of things in common.
- Ortak çok şeyimiz var.
- We have something in common.
- Ortak bir noktamız var.
- Recently, Israel and Iran have very few things in common, but Esperanto is one of them.
- Son zamanlarda, İsrail ve İran'ın ortak çok az şeyi var fakat Esperanto onlardan biridir.
- We have nothing at all in common.
- Hiçbir ortak noktamız yok.
- We don't really have anything in common.
- Ortak hiçbir şeyimiz yok.
- The Japanese have a lot in common with the Chinese.
- Japonların Çinlilerle bir sürü ortak yönü var.
- I am sure we have a lot in common.
- Eminim çok ortak noktamız vardır.
- Tom and I have nothing in common.
- Tom ve benim hiçbir ortak noktamız yok.
- We really have a lot in common.
- Bizim gerçekten çok ortak yönümüz var.
- Tom and I have a lot more in common than I thought.
- Tom ve benim düşündüğümden çok daha fazla ortak noktamız var.
- But we don't have anything in common at all.
- Ama hiçbir ortak noktamız yok.
- Layla had nothing in common with her parents.
- Layla'nın ailesiyle hiçbir ortak noktası yoktu.
- These implements are in common use.
- Bu aletler ortak kullanıma açıktır.
- They all have one thing in common.
- Hepsinin ortak bir yönü var.
- We have very little in common.
- Çok az ortak yanımız var.
- Recently, Israel and Iran have very few things in common, but Esperanto is one of them.
- Son zamanlarda, İsrail ve İran'ın çok az ortak noktası var, ama Esperanto bunlardan biri.
- Tom and I have nothing in common.
- Tom ve benim ortak yanımız yok.
- I have a lot in common with him.
- Onunla çok ortak noktam var.
- What do Tom and Mary have in common?
- Tom ve Mary'nin ortak noktası nedir?
- We have really everything in common with America nowadays except, of course, language.
- Bugünlerde Amerika ile dil dışında her konuda ortak noktamız var.
- I have nothing in common with Tom.
- Tom'la hiçbir ortak noktam yok.
- I have nothing in common with her.
- Onunla ortak hiçbir şeyim yok.
- They have a lot in common.
- Onların pek çok ortak yanı var.
- Tom and Mary have many things in common.
- Tom ve Mary'nin ortak çok şeyleri var.
- Tom and Mary don't get along because they have nothing in common.
- Tom ve Mary anlaşamıyor çünkü hiçbir ortak noktaları yok.
- What do these two species have in common?
- Bu iki türün ortak noktası nedir?
- Tom and Mary don't get along because they have nothing in common.
- Ortak yönleri olmadığı için Tom ve Mary birbirleriyle geçinmiyor.
- They have something in common with each other.
- Birbirleriyle ortak bir noktaları var.
- Tom and his brother have very little in common.
- Tom ve erkek kardeşinin çok az ortak yanı var.
- What we all have in common is that we love soccer.
- Hepimizin ortak tarafı futbolu sevmemiz.
- He has nothing in common with her.
- Onunla hiçbir ortak noktası yok.
- I wonder what they have in common.
- Onların ortak neyi olduğunu merak ediyorum.
- I have nothing in common with him.
- Onunla hiçbir ortak noktam yok.
- Tom had nothing in common with Mary.
- Tom'un Mary ile hiçbir ortak noktası yoktu.
- The two men had much in common.
- İki adamın pek çok ortak noktası vardı.
- They have a lot in common.
- Çok fazla ortak noktaları var.
- We never had much in common, you and me.
- Sen ve ben, hiçbir zaman çok ortak noktamız olmadı.
- I have much in common with him.
- Onunla çok ortak yönüm var.
- They have something in common with each other.
- Onların birbirleriyle ortak yanı var.
- We don't have a lot in common.
- Çok fazla ortak noktamız yok.
- I wonder what Tom and Mary have in common.
- Tom ve Mary'nin ortak noktalarını merak ediyorum.
- I wonder what all of them have in common.
- Hepsinin ortak noktasını merak ediyorum.
- What we all have in common is that we love soccer.
- Hepimizin ortak noktası futbolu sevmemiz.
- I have nothing in common with Tom.
- Tom'la ortak hiçbir şeyim yok.
- We have many things in common.
- Birçok ortak noktamız var.
Show More (225)
|