1 |
nationality |
milliyet |
n. |
|
- This applies overall, irrespective of race, religion or nationality.
- Bu, ırk, din veya milliyete bakılmaksızın genel olarak geçerlidir.
- In doing so, the Treaty introduces discrimination against European citizens based on their nationality.
- Bu şekilde Antlaşma, Avrupa vatandaşlarına milliyetlerine dayalı ayrımcılık getirmektedir.
- Difference in religion, nationality and race.
- Din, milliyet ve ırk farklılığı.
- This is not a question of nationality.
- Bu bir milliyet meselesi değildir.
- In other words, ethnicity is one issue, and nationality is another.
- Başka bir deyişle, etnik köken bir konu, milliyet ise başka bir konudur.
- As we have heard today, justice should be universal and not dependent on nationality.
- Bugün de duyduğumuz gibi, adalet evrensel olmalı ve milliyete bağlı olmamalıdır.
- The general interpretation is, in fact, that ethnic affiliation embraces nationality.
- Aslında genel yorum, etnik aidiyetin milliyeti de kapsadığı yönündedir.
- Nationality and citizenship are not the same thing.
- Milliyet ve vatandaşlık aynı şey değildir.
- They must not recognise any boundaries, whether of nationality or of gender.
- İster milliyet ister cinsiyet olsun, herhangi bir sınır tanımamalıdırlar.
- Too often in Europe, nationality and citizenship are indissolubly linked.
- Avrupa'da çoğu zaman milliyet ve vatandaşlık ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlanmaktadır.
- There is a sentimental side to nationality; it is at once body and soul; a Zollverein is not a fatherland.
- Milliyetin duygusal bir yanı vardır; aynı anda hem beden hem de ruhtur; bir Zollverein bir anavatan değildir.
- What's Tom's nationality?
- Tom'un milliyeti nedir?
- What nationality is Tom?
- Tom hangi milliyetten?
- What is your parents' nationality?
- Ailenizin milliyeti nedir?
- Anyone can participate in the game, no matter what nationality they are.
- Hangi milliyette olursa olsun herkes oyuna katılabilir.
- Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation.
- İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.
- Everyone is eligible regardless of nationality.
- Milliyeti ne olursa olsun herkes uygundur.
- What is your parents' nationality?
- Ebeveynlerinin milliyeti nedir?
- What is your nationality?
- Milliyetin nedir?
- What is the nationality of that cameraman over there?
- Oradaki kameramanın milliyeti nedir?
- Everyone is very welcome, independent of their nationality.
- Milliyetinden bağımsız olarak herkes hoş karşılanır.
- What's Tom's nationality?
- Tom'un milliyeti ne?
- Our true nationality is mankind.
- Bizim gerçek milliyetimiz insanlıktır.
- What's her nationality?
- Onun milliyeti ne?
- Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation.
- İnsanlara milliyet, cinsiyet veya mesleklerine göre ayrımcılık yapmayın.
- What is his nationality?
- Onun milliyeti nedir?
Show More (23)
|
2 |
nationality |
uyruk |
n. |
|
- Whatever his nationality, he has the right to live with his parents.
- Uyruğu ne olursa olsun, ailesiyle birlikte yaşama hakkına sahiptir.
- To this end, the European citizenship we create must no longer be based on nationality but on residence.
- Bu amaçla yarattığımız Avrupa vatandaşlığı artık uyruğa değil ikamete dayalı olmalıdır.
- The others will have to provide the required information so that each person is taxed according to his nationality.
- Diğerleri, her bir kişinin uyruğuna göre vergilendirilmesi için gerekli bilgileri sağlamak zorunda kalacaktır.
- In doing so, the Treaty introduces discrimination against European citizens based on their nationality.
- Bunu yaparken de Anlaşma, Avrupa vatandaşlarına karşı uyruklarına dayalı ayrımcılık getirmektedir.
- There must be equality under the law regardless of nationality.
- Uyruğa bakılmaksızın kanun önünde eşitlik olmalıdır.
- To this end, the European citizenship we create must no longer be based on nationality but on residence.
- Bu amaçla, yarattığımız Avrupa vatandaşlığı artık uyruğa değil ikamete dayalı olmalıdır.
- There is not a specific indication of nationality in that document.
- Bu belgede uyruğa ilişkin özel bir belirti yok.
- Whatever his nationality, he has the right to live with his parents.
- Uyruğu ne olursa olsun, ebeveynleriyle birlikte yaşama hakkına sahiptir.
- What is your nationality?
- Senin uyruğun ne?
- What is the nationality of that cameraman over there?
- Şuradaki kameramanın uyruğu nedir?
- What's her nationality?
- Onun uyruğu ne?
- Everyone is eligible regardless of nationality.
- Uyruğu ne olursa olsun herkes katılabilir.
- What is your nationality?
- Uyruğun nedir?
- Our true nationality is mankind.
- Hakiki uyruğumuz insanoğludur.
- What's your nationality?
- Uyruğunuz nedir?
Show More (12)
|
3 |
nationality |
vatandaşlık |
n. |
|
- We have proof that there are people who have obtained Greek nationality but were not entitled to do so.
- Hakkı olmadığı halde Yunan vatandaşlığı almış kişiler olduğuna dair elimizde kanıtlar var.
- In addition, they are denied the nationality of the country in which they and their fathers were born.
- Buna ek olarak, kendilerinin ve babalarının doğduğu ülkenin vatandaşlığından da mahrum bırakılıyorlar.
- Regulations on nationality and the integration of people from third countries are still outstanding.
- Vatandaşlık ve üçüncü dünya ülkelerinden gelen insanların entegrasyonuna ilişkin düzenlemeler hala beklemektedir.
- There is no way of acquiring this other than having nationality one of the Member States.
- Bunu elde etmenin Üye Devletlerden birinin vatandaşlığına sahip olmaktan başka bir yolu yoktur.
- The most important criterion in the European Union is not that of nationality but that of a person's place of residence.
- Avrupa Birliği'nde en önemli kriter vatandaşlık değil, kişinin ikamet ettiği yerdir.
- Each Member State of the European Union lays down its own conditions for granting nationality.
- Avrupa Birliği'nin her Üye Devleti, vatandaşlık vermek için kendi koşullarını belirler.
- I have the French nationality, but I'm from Vietnam.
- Benim Fransız vatandaşlığım var ama Vietnamlıyım.
- I have the French nationality, but I'm from Vietnam.
- Fransız vatandaşlığım var ama Vietnamlıyım.
Show More (5)
|
4 |
nationality |
millet |
n. |
|
- It is directed at Community citizens and members of their families, of whatever nationality.
- Hangi milletten olursa olsun Topluluk vatandaşlarına ve aile fertlerine yöneliktir.
- At the end of the day it does not matter what nationality we are.
- Günün sonunda hangi milletten olduğumuz önemli değildir.
- Anyone can participate in the game, no matter what nationality they are.
- Hangi milletten olursa olsun herkes oyuna katılabilir.
- What nationality is Tom?
- Tom hangi milletten?
Show More (1)
|
5 |
nationality |
ulus |
n. |
|
- They must not recognise any boundaries, whether of nationality or of gender.
- Ulusal ya da cinsiyete dayalı hiçbir sınırı tanımamalıdırlar.
- What is his nationality?
- Onun ulusu nedir?
Show More (-1)
|