1 |
opening |
açılış |
n. |
|
- There are only six more months to the opening of the World Cup.
- Dünya Kupası'nın açılışına sadece altı ay kaldı.
- I should also like to echo his opening words in relation to Lithuania.
- Litvanya ile ilgili açılış sözlerini ben de tekrarlamak isterim.
- Perhaps it would be better to allow for opening to take place more slowly in order to be able to fulfil our commitments.
- Belki de taahhütlerimizi yerine getirebilmek için açılışın daha yavaş gerçekleşmesine izin vermek daha iyi olacaktır.
- The text now refers to opening branch offices for agencies.
- Metin artık acenteler için şube açılmasına atıfta bulunmaktadır.
- I should also like to echo his opening words in relation to Lithuania.
- Litvanya ile ilgili açılış sözlerini ben de yinelemek isterim.
- This is the opening gambit and not the end game.
- Bu bir açılış hamlesidir, oyunun sonu değil.
- The opening address was given by Tom.
- Açılış konuşması Tom tarafından yapıldı.
- What is your favorite opening?
- En sevdiğin açılış hangisi?
- Yesterday I took part in the opening of the painting exposition.
- Dün resim sergisinin açılışına katıldım.
- I hereby declare the opening of the Olympic Games.
- Bu vesile ile Olimpiyat Oyunlarının açılışını ilan ediyorum.
- He finished the opening.
- Açılışı bitirdi.
- The opening address was a success.
- Açılış konuşması bir başarıydı.
- Yesterday I took part in the opening of the painting exposition.
- Dün bir resim sergisinin açılışına katıldım.
- He finished the opening.
- O, açılışı tamamladı.
- What is your favorite opening?
- En sevdiğin açılış nedir?
- The opening address went very well.
- Açılış konuşması çok iyi gitti.
- We have an opening at two o'clock.
- Saat ikide bir açılışımız var.
- The opening address was a success.
- Açılış konuşması başarılıydı.
- I hereby declare the opening of the Olympic Games.
- Olimpiyat Oyunlarının açılışını ilan ediyorum.
- Sami said the opening takbir and began to pray.
- Sami açılış tekbirini söyledi ve namaza başladı.
- The opening address alone lasted one hour.
- Açılış konuşması tek başına bir saat sürdü.
- What is your favorite opening?
- En sevdiğiniz açılış nedir?
- The opening address went very well.
- Açılış konuşması çok iyi geçti.
- We have an opening at two o'clock.
- İkide açılışımız var.
Show More (21)
|
2 |
opening |
açılım |
n. |
|
- What is needed, please, is a gradual opening and a cautious approach.
- İhtiyaç duyulan şey, lütfen, kademeli bir açılım ve temkinli bir yaklaşımdır.
- We should not fear opening up within the European Union.
- Avrupa Birliği içinde açılımdan korkmamalıyız.
- The long overdue complete opening of energy markets was not forthcoming.
- Enerji piyasalarının uzun süredir gecikmiş olan tam açılımı gerçekleşmemiştir.
- I had gained the impression that a real opening up, a genuine dialogue on human rights was actually going to take place.
- İnsan hakları konusunda gerçek bir açılımın, gerçek bir diyaloğun gerçekleşeceği izlenimini edinmiştim.
- Such areas are useful if they reflect a desire for controlled opening.
- Bu tür alanlar, kontrollü bir açılım arzusunu yansıtıyorsa faydalıdır.
- This provides an opening for further negotiations.
- Bu, daha ileri müzakereler için bir açılım sağlamaktadır.
- We do not yet know precisely what implications this will have, what kind of openings might still come.
- Bunun ne gibi sonuçlar doğuracağını, ne tür açılımlar getirebileceğini henüz tam olarak bilmiyoruz.
Show More (4)
|
3 |
opening |
açıklık |
n. |
|
- That question should be central, and we as European Parliament should not plug that opening.
- Bu soru merkezde olmalı ve Avrupa Parlamentosu olarak bu açıklığı kapatmamalıyız.
- Strange, powerful forces possess them through that opening.
- Tuhaf, kuvvetli güçler onları bu açıklıktan ele geçiriyor.
- Strange, powerful forces possess them through that opening.
- Garip, kuvvetli güçler bu açıklık aracılığıyla onları ele geçirir.
Show More (0)
|
4 |
opening |
açılma |
n. |
|
- Safety will be at the heart of the opening up process.
- Güvenlik, dışa açılma sürecinin merkezinde yer alacaktır.
- The third, the Swiss way, opening up within a framework of functional integration, should be our enduring model.
- Üçüncü yol olan İsviçre yolu, işlevsel bir entegrasyon çerçevesinde açılma, bizim kalıcı modelimiz olmalıdır.
Show More (-1)
|