| 1 |
outdoors |
dışarıda |
adv. |
|
- I wish I could spend more time outdoors.
- Keşke dışarıda daha çok vakit geçirebilseydim.
- Tom loves working outdoors.
- Tom dışarıda çalışmayı sever.
- Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Hiç kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.
- We are eating dinner outdoors.
- Akşam yemeğini dışarıda yiyeceğiz.
- My mother is outdoors.
- Annem dışarıdadır.
- All the Parisians have gone outdoors.
- Bütün Parisliler dışardaydı.
- Tom doesn't play outdoors much.
- Tom dışarıda çok oynamaz.
- We can work outdoors only as long as it's light.
- Hava aydınlık olduğu sürece dışarıda çalışabiliriz.
- Were you outdoors today?
- Bugün dışarıda mıydın?
- I'm used to working outdoors.
- Ben dışarıda çalışmaya alışkınım.
- It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
- A kid was outdoors and played with a ball.
- Bir çocuk dışarıdaydı ve bir topla oynadı.
- A kid was outdoors and played with a ball.
- Bir çocuk dışarıdaydı ve topla oynuyordu.
- The family is eating breakfast outdoors.
- Aile dışarıda kahvaltı ediyor.
- I need someone to look after my son while he is outdoors.
- Oğlum dışarıdayken ona bakacak birine ihtiyacım var.
- I'm used to working outdoors.
- Dışarıda çalışmaya alışkınım.
- Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Soğuk bir günde kimse dışarıda çalışmak istemez.
- We are eating dinner outdoors.
- Akşam yemeğini dışarda yiyoruz.
- I wish I could spend more time outdoors.
- Keşke dışarıda daha fazla vakit geçirebilsem.
- Children who spend more time outdoors have a lower risk of myopia.
- Dışarıda daha fazla zaman geçiren çocukların miyop olma riski daha düşüktür.
- Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.
- I was outdoors.
- Dışarıdaydım.
- My mother is outdoors.
- Annem dışarıda.
- A kid was outdoors and played with a ball.
- Bir çocuk dışarıdaydı ve bir top ile oynadı.
Show More (21)
|
| 2 |
outdoors |
açık hava |
n. |
|
- Tom loved being outdoors.
- Tom açık havada olmayı severdi.
- Tom enjoys being outdoors.
- Tom açık havada olmayı seviyor.
- Tom seems to enjoy being outdoors.
- Tom açık havada olmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.
- Tom loved the outdoors.
- Tom açık havayı severdi.
- Tom loves being outdoors.
- Tom açık havada olmayı seviyor.
- Tom's love of the outdoors isn't shared by Mary.
- Tom'un açık hava sevgisi Mary tarafından paylaşılmıyor.
- Children who spend more time outdoors have a lower risk of myopia.
- Açık havada daha fazla zaman harcayan çocukların miyop riski daha düşüktür.
- Generally speaking, children like to play outdoors.
- Genelde çocuklar açık havada oynamayı sever.
- Generally speaking, children like to play outdoors.
- Genel olarak konuşursak, çocuklar açık havada oynamayı severler.
- Tom doesn't play outdoors much.
- Tom açık havada pek oynamıyor.
- He loves being outdoors.
- Açık havada olmayı seviyor.
- Tom enjoys being outdoors.
- Tom açık havada olmaktan hoşlanıyor.
- Exercise outdoors.
- Açık havada egzersiz yapın.
- My mother is outdoors.
- Annem açık havada.
- Tom loved being outdoors.
- Tom açık havada olmayı sevdi.
- He loves being outdoors.
- Açık havada olmayı sever.
- Tom seemed to enjoy being outdoors.
- Tom açık havada olmaktan hoşlanıyor gibiydi.
Show More (14)
|
| 3 |
outdoors |
dışarı |
adv. |
|
- She shooed him outdoors.
- Onu dışarı çıkardı.
Show More (-2)
|
| 4 |
outdoors |
açık havada |
adv. |
|
- I was outdoors.
- Açık havadaydım.
Show More (-2)
|
| 5 |
outdoors |
dışarıya |
adv. |
|
- Everyone rushed outdoors.
- Herkes dışarıya koştu.
Show More (-2)
|
