1 |
overtake |
geçmek |
v. |
|
- We must catch up on America, or overtake them, if we want to achieve the Lisbon objectives in this area.
- Bu alanda Lizbon hedeflerine ulaşmak istiyorsak Amerika'yı yakalamalı ya da geçmeliyiz.
- A few men fleet upon horse could overtake him.
- Atlı birkaç adam onu geçebilirdi.
- Your car overtook ours.
- Senin araban bizimkini geçti.
- If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen, onu geçersin.
- You cannot overtake the truck now.
- Şimdi kamyonu geçemezsin.
- We could not overtake him.
- Onu geçemedik.
- Supply will soon overtake demand.
- Arz yakında talebi geçecek.
- Her car overtook ours.
- Onun arabası bizimkini geçti.
- He accelerated his car and overtook me.
- Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.
- If you hurry, you will soon overtake her.
- Acele ederseniz, yakında onu geçersiniz.
Show More (7)
|
2 |
overtake |
geride bırakmak |
v. |
|
- This particular initiative has been overtaken.
- Bu özel girişim geride bırakılmıştır.
- Today's report will quickly be overtaken by events which take place long after the report has seen the light of day.
- Bugünün raporu, raporun gün ışığına çıkmasından çok sonra meydana gelen olaylar tarafından hızla geride bırakılacaktır.
- This does not, however, alter the fact that the committee has been overtaken by events.
- Ancak bu durum, komitenin olaylar tarafından geride bırakıldığı gerçeğini değiştirmez.
- This stand has now been overtaken both by events and by opinion within the scientific community itself.
- Bu duruş şimdi hem olaylar hem de bilim camiasının kendi içindeki görüşler tarafından geride bırakıldı.
- By 1997 America had overtaken Europe in terms of total research and development expenditure.
- 1997 yılına gelindiğinde Amerika, toplam araştırma ve geliştirme harcamaları bakımından Avrupa'yı geride bırakmıştı.
- This particular initiative has been overtaken.
- Bu özel girişim geride bırakıldı.
- Within 20 years it will in terms of population be the largest country in the world, overtaking China.
- Hindistan 20 yıl içerisinde nüfus bakımından Çin'i geride bırakarak dünyanın en büyük ülkesi haline gelecektir.
- We are now overtaking North Korea, which is the only country in the world that prefers to legislate behind closed doors.
- Şu anda dünyada kapalı kapılar ardında yasama yapmayı tercih eden tek ülke olan Kuzey Kore'yi geride bırakıyoruz.
- Now the US has overtaken Europe in the discovery of new chemical or biological entities.
- ABD, yeni kimyasal ve biyolojik varlıkların keşfinde Avrupa'yı geride bırakmış durumda.
Show More (6)
|
3 |
overtake |
sollamak |
v. |
|
- I was overtaken by the car.
- Araba tarafından sollandım.
- I was overtaken by that car.
- O araba beni solladı.
- I was overtaken by the car.
- Araba beni solladı.
- I was overtaken by that car.
- O araba tarafından sollandım.
- Their car overtook ours.
- Onların arabası bizimkini solladı.
- He accelerated his car and overtook me.
- Arabasını hızlandırdı ve beni solladı.
- A man overtook her.
- Bir adam onu solladı.
- Her car overtook ours.
- Onun arabası bizimkini solladı.
- Your car overtook ours.
- Senin araban bizimkini solladı.
Show More (6)
|
4 |
overtake |
yetişmek |
v. |
|
- A few men fleet upon horse could overtake him.
- Atlı birkaç adam ona yetişebilirdi.
- If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen, ona yetişirsin.
- If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen, yakında ona yetişirsin.
Show More (0)
|