ridicule - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
ridicule alay etmek v.
  • We would lose face and the public would quite rightly ridicule us for our weakness.
  • İtibarımızı kaybederiz ve kamuoyu zayıflığımız nedeniyle haklı olarak bizimle alay eder.
  • It is a pity that we always go too far and end up ridiculing fundamental rights.
  • Ne yazık ki her zaman çok ileri gidiyor ve sonunda temel haklarla alay ediyoruz.
  • If you do that, you're going to subject yourself to ridicule.
  • Bunu yaparsan, kendinle alay edilmesine neden olursun.
Show More (1)
ridicule alay n.
  • The proposals for training on a healthy diet have already attracted widespread ridicule in the British press.
  • Sağlıklı beslenme eğitimi önerileri şimdiden İngiliz basınında alay konusu oldu.
  • If you do that, you're going to subject yourself to ridicule.
  • Bunu yaparsan, kendini alay konusu edersin.
  • He exposed himself to the ridicule of his classmates.
  • Sınıf arkadaşlarının alaylarına maruz kaldı.
Show More (1)
ridicule alaya almak v.
  • This is a discerning way of ridiculing the Kremlin's authoritarian press policy.
  • Bu, Kremlin'in otoriter basın politikasını alaya almanın zeki bir yoludur.
Show More (-2)
ridicule ile alay etmek v.
  • Sami would ridicule Layla.
  • Sami, Layla ile alay ederdi.
Show More (-2)
ridicule dalga geçmek v.
  • It is not good to ridicule him in public.
  • Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
Show More (-2)