çözüm - Turc Anglais Dictionnaire

çözüm

Sens de "çözüm" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 28 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
çözüm solution n.
It must be a mutually satisfactory solution.
Karşılıklı olarak tatmin edici bir çözüm bulunmalıdır.

More Sentences
General
çözüm answer n.
Cover-ups or even sweeping issues under the carpet are not the answer.
Örtbas etmek ya da sorunları halının altına süpürmek çözüm değildir.

More Sentences
çözüm settlement n.
As soon as a Constitutional settlement is achieved, the 1976 Framework Agreement with Canada should be updated.
Anayasal bir çözüme ulaşılır ulaşılmaz, Kanada ile 1976 yılında imzalanan Çerçeve Anlaşma güncellenmelidir.

More Sentences
çözüm solving n.
Some long-standing trade disputes are not being solved.
Uzun zamandır devam eden bazı ticaret anlaşmazlıkları çözüme bağlanmamıştır.

More Sentences
çözüm resolution n.
The two parties met to come up with a resolution.
İki taraf bir çözüm bulmak için bir araya geldi.

More Sentences
çözüm solution n.
We are continuing to discuss the matter and to insist on the need to find a political solution.
Konuyu görüşmeye ve siyasi bir çözüm bulunması gerektiği konusunda ısrarcı olmaya devam ediyoruz.

More Sentences
Technical
çözüm remedy n.
Unemployment levels show us we need an urgent remedy.
İşsizlik seviyeleri gösteriyor ki bize acil bir çözüm gerek.

More Sentences
çözüm solution n.
The solution to the conflict with the United States is very close.
Amerika Birleşik Devletleri ile yaşanan ihtilafın çözümü çok yakındır.

More Sentences
Automotive
çözüm solution n.
I think the WTO's solution to this dispute should be expedited.
DTÖ'nün bu anlaşmazlığa yönelik çözümünün hızlandırılması gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
Math
çözüm solution n.
Whatever solution is agreed, change is inevitable.
Hangi çözüm üzerinde uzlaşılırsa uzlaşılsın, değişim kaçınılmazdır.

More Sentences
General
çözüm redress n.
çözüm recipe n.
çözüm out n.
çözüm key n.
çözüm shift n.
çözüm help n.
çözüm denouement n.
çözüm healer n.
çözüm way out n.
çözüm analysis n.
çözüm formula n.
çözüm redressment n.
çözüm dissolution n.
çözüm fixit n.
çözüm point [obsolete] n.
Technical
çözüm analysis n.
Math
çözüm root n.
Archaic
çözüm salvo n.

Sens de "çözüm" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 449 résultat(s)

Turc Anglais
General
kalıcı çözüm permanent solution n.
The best permanent solution is upgrading to a more modern web browser, if possible.
En iyi kalıcı çözüm, mümkünse daha modern bir web tarayıcısına yükseltmektir.

More Sentences
iyi çözüm good solution n.
I do think we can find good solutions to this.
Buna iyi çözümler bulabileceğimizi düşünüyorum.

More Sentences
alternatif çözüm alternative solution n.
It appears that two alternative solutions are being drawn up for this matter.
Görünen o ki bu konuda iki alternatif çözüm üretiliyor.

More Sentences
ortak çözüm common solution n.
I believe there would then in actual fact be high hopes of being able to find common solutions.
O zaman ortak çözümler bulma konusunda büyük umutlar doğacağına inanıyorum.

More Sentences
tek çözüm one solution n.
Layla only sees one solution.
Leyla sadece tek çözüm görüyor.

More Sentences
kısmi çözüm partial solution n.
There cannot and must not be partial solutions that bring more imbalances in their train.
Daha fazla dengesizliği beraberinde getirecek kısmi çözümler olamaz ve olmamalıdır.

More Sentences
müzakere edilmiş çözüm negotiated solution n.
In the present situation, the time for finding negotiated solutions is running out.
Mevcut durumda müzakere edilmiş çözümler bulmak için zaman tükeniyor.

More Sentences
çözüm önerileri proposed solutions n.
You address problems, but end up proposing solutions that go against further integration.
Sorunları ele alıyorsunuz ama sonunda daha fazla entegrasyona karşı çıkan çözümler öneriyorsunuz.

More Sentences
(çözüm, tavsiye amaçlı) toplantı clinic n.
The financial advisor held a clinic to help people plan for retirement.
Mali danışman, insanların emeklilik planlarını yapmalarına yardım etmek amacıyla bir toplantı düzenledi.

More Sentences
çözüm sunmak offer a solution v.
A directive aims to provide direction and offer a solution.
Bir direktif yönlendirme sağlamayı ve bir çözüm sunmayı amaçlar.

More Sentences
çözüm önermek offer a solution v.
So it is particularly pleasing, in my view, that this report offers a solution.
Dolayısıyla bu raporun bir çözüm öneriyor olması benim açımdan özellikle sevindirici.

More Sentences
çözüm aramak search for solution v.
This issue needs to be addressed, and the Summit should concentrate on the search for solutions to this problem.
Bu konunun ele alınması gerekmektedir ve Zirve bu soruna çözüm arayışına odaklanmalıdır.

More Sentences
çözüm sunmak provide a solution v.
We have to find the right words to provide a solution.
Bir çözüm sunmak için doğru kelimeleri bulmalıyız.

More Sentences
çözüm sağlamak provide solution v.
It is not guaranteed, but they may provide solutions.
Bu garanti değildir, ancak çözüm sağlayabilirler.

More Sentences
çözüm aramak seek a solution v.
It is more useful to look for a pan-EU solution to this problem than for Member States to seek a solution individually.
Bu soruna Üye Devletlerin tek tek çözüm aramasındansa AB çapında bir çözüm aramak daha faydalı olacaktır.

More Sentences
Phrases
çözüm olarak as a solution expr.
As a solution, labelling is a good idea only at first sight.
Bir çözüm olarak etiketleme sadece ilk bakışta iyi bir fikirdir.

More Sentences
Trade/Economic
ara çözüm interim solution n.
Once again, as with the Lamfalussy procedure, we are only debating an interim solution.
Bir kez daha, Lamfalussy prosedüründe olduğu gibi, sadece bir ara çözümü tartışıyoruz.

More Sentences
çözüm yolu solution n.
He rejects a waiver, a moratorium or an exemption by way of solution, and we share his view on this.
Çözüm yolu olarak feragat, moratoryum ya da muafiyeti reddediyor ve biz de bu konudaki görüşünü paylaşıyoruz.

More Sentences
Politics
barışçıl (yollarla/yollardan) çözüm peaceful resolution n.
Yes to the peaceful resolution of international problems.
Uluslararası sorunların barışçıl çözümüne evet.

More Sentences
iki devletli çözüm two-state solution n.
The two-state solution is still the most widely accepted solution.
İki devletli çözüm hala en yaygın kabul gören çözümdür.

More Sentences
Computer
özel çözüm particular solution n.
The Commission wants to be and will be extremely strict in the use of this particular solution.
Komisyon bu özel çözümün kullanımında son derece katı olmak istemektedir ve olacaktır.

More Sentences
bir çözüm buldu found a solution expr.
Tom has found a solution to the problem.
Tom soruna bir çözüm buldu.

More Sentences
Informatics
özel çözüm particular solution n.
The Commission wants to be and will be extremely strict in the use of this particular solution.
Komisyon bu özel çözümün kullanımında son derece katı olmak istiyor ve olacaktır.

More Sentences
Marine
temel çözüm fundamental solution n.
The fundamental solution is overlooked.
Temel çözüm göz ardı edildi.

More Sentences
General
uluslararası barışçıl çözüm pacific settlement of international disputes n.
çözüm yolu key n.
çözüm ortağı solution partner n.
taslak çözüm draft resolution n.
barışçıl çözüm peaceful settlement n.
bölgesel çözüm territorial settlement n.
çözüm yolu a way out n.
çözüm bulma yeteneği resource n.
mükemmel bir çözüm masterstroke n.
soruların çözüm cetvelini verme keying n.
çözüm grafiği nomogram n.
yeni çözüm twist n.
beraberinde zorluklar getiren bir çözüm yolu a bitter pill n.
hukuki çözüm legal remedy n.
geçici çözüm bulma jury rigging n.
ustaca çözüm wrinkle n.
anlaşmazlık çözüm kurulu dispute adjudication board n.
adil çözüm just resolution n.
çözüm yöntemi solution method n.
olurlu çözüm feasible solution n.
çözüm toplantısı clinic n.
erken çözüm early solution n.
iyi çözüm neat solution n.
değişik çözüm alternative solution n.
kesin çözüm exact solution n.
çözüm arama solution seeking n.
temel çözüm basic solution n.
yapı çözüm deconstruction n.
çözüm üretme producing solutions n.
çözüm üretme generating solutions n.
sivil çözüm non-military resolution n.
çözüm arayışı solution seeking n.
incelikle bir çözüm bulma workaround n.
tek çözüm unique solution n.
apaçık çözüm trivial solution n.
tam çözüm complete solution n.
kökten çözüm radical solution n.
kısmi çözüm quasi resolution n.
kestirme çözüm quick fix n.
çözüm önerisi solution offer n.
çözüm önerileri solution offers n.
ekonomik çözüm an economical solution n.
uyuşmazlık çözüm sistemi conflict resolution system n.
uyuşmazlık çözüm sistemi dispute resolution system n.
ortak çözüm mutual solution n.
tek çözüm single solution n.
köklü çözüm substantial solution n.
köklü çözüm drastic solution n.
yerinde çözüm substantial solution n.
köklü çözüm radical solution n.
çözüm önerisi solution suggestion n.
tam çözüm full solution n.
tam çözüm entire solution n.
başka çözüm yolu another solution n.
hidrolik çözüm hydraulic solution n.
yaratıcı çözüm creative solution n.
acil çözüm urgent/quick solution n.
acil çözüm immediate solution n.
geçici çözüm makeshift n.
güvenli çözüm trustworthy solution n.
güvenilir çözüm reliable solution n.
direkt çözüm direct solution n.
doğrudan çözüm direct solution n.
sahte çözüm pseudosolution n.
en uygun çözüm the most suitable solution n.
çözüm bulma troubleshooting n.
doğadaki modelleri inceleyip taklit ederek veya bunlardan ilham alarak insanların problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan bilim dalı biomimicry n.
düğüm noktası ile çözüm arasındaki bölüm falling action (in a work of literature) n.
çözüm önerileri solution recommendations n.
çözüm önerileri solution proposals n.
geçici çözüm band-aid n.
kabul edilebilir çözüm acceptable solution n.
geçici çözüm temporary solution n.
çözüm yolları solutions n.
geçici çözüm workaround n.
çözüm kaynağı solution source n.
özel çözüm tailored solution n.
aday çözüm candidate solution n.
özel çözüm dedicated solution n.
acil çözüm veya ilgi bekleyen bir konu burning issue n.
çözüm odaklı düşünme solution-oriented thinking n.
komple çözüm total solution n.
yetersiz çözüm nonsolution n.
gerçek dışı çözüm nonsolution n.
kestirme ve hızlı çözüm quick fix n.
gerçekçi ve direkt çözüm turkey n.
geçici çözüm band aid n.
geçici çözüm quick fix n.
hayat kolaylaştıran çözüm lifehack n.
çözüm bulma etkinliği hackathon n.
çözüm yöntemi dissolution n.
her derde deva çözüm panacea n.
çözüm yolu fixit n.
çözüm bulan şey solvent n.
çözüm sunan şey solvent n.
çözüm getiren şey solvent n.
çözüm önerisi getirmek offer a solution v.
daha kolay bir çözüm varken bir şeyi zor bir şekilde yapmak do something the hard way v.
çözüm getirmek remedy v.
zor bir probleme çözüm yolu bulmak grasp the nettle v.
çözüm bulmak find a way out v.
çözüm aramak look for a solution v.
çözüm yolu bulmak come up with v.
çözüm önerisinde bulunmak offer a solution v.
çözüm getirmek cure v.
bir şeye çözüm bulmak sort something out v.
çözüm bulmak solve v.
çözüm bulmak dope v.
çözüm getirmek propose v.
çözüm üretmek generate a solution v.
çözüm aramak search for a solution v.
çözüm aramak search out a solution v.
çözüm yolu aramak search for a solution v.
çözüm üretmek create a solution v.
çözüm üretmek produce a solution v.
çözüm üretmek work towards a solution v.
çözüm üretmek produce solution v.
çözüm üretmek find a way (out) v.
çözüm üretmek suss out v.
çözüm üretmek bring a matter to a solution v.
çözüm üretmek find a solution v.
çözüm üretmek work out v.
çözüm üretmek solve v.
çözüm aramak seek for solution v.
çözüm yolu aramak see about the way v.
rastlantı sonucunda çözüm bulmak alight on v.
çözüm geliştirmek develop a solution v.
çözüm sunmak offer a remedy v.
bir çözüm düşünmek think of a solution v.
çözüm yolu aramak seek a solution v.
çözüm önerisi sunmak propose a solution v.
çözüm üretmek deliver solution v.
çözüm getirmek deliver solution v.
önceden çözüm bulmak tackle v.
çözüm geliştirmek find a solution v.
çözüm aramak approach v.
çözüm bulmak key v.
çözüm bulmak riddle v.
çözüm getirmek riddle v.
geçici çözüm olarak hazırlamak rig v.
geçici çözüm olarak düzenlemek rig v.
çözüm bulmak salve [obsolete] v.
doğaçlama çözüm sunmak field v.
çözüm uygulamak solution v.
çözüm getiren remedial adj.
çözüm odaklı solution oriented adj.
çözüm bekleyen burning adj.
çözüm bulunmuş thought-out adj.
geçici (çözüm vb.) makeshift adj.
çözüm bulunmamış unthought-out adj.
geçici çözüm sunan makeshift adj.
geçici çözüm sunan makeshifty adj.
geçici çözüm bulunmuş jury-rigged adj.
ılımlı sonuçlar elde etmek için ılımlı çözüm içeren (süreç) mellow adj.
nihai çözüm ile ilgili dispositional adj.
kesin çözüm getirici clinching adj.
nasıl işlediklerini anlatmadan bir çözüm elde etmek için kademeli prosedürler kullanan cookbook adj.
çözüm yaratan solutional adj.
çözüm bulan solutional adj.
çözüm ile ilişkili solutional adj.
çözüm yolu bulamayarak cluelessly adv.
Phrasals
bir işe metot/yöntem/çare/çözüm aramak cast about for (something) v.
aklına çözüm gelmek alight upon v.
çözüm bulmak clear up v.
çözüm bulmak dope out v.
Phrases
son bir çözüm olarak as a last resort expr.
Colloquial
anlık çözüm workaround n.
sihirli çözüm a magic solution n.
kesin çözüm sure cure n.
kıvrak çözüm fancy footwork n.
bilgisayar yazılımı veya donanımındaki bir sorun için bulunan doğaçlama çözüm hack n.
hayatı kolaylaştıran çözüm life hack expr.
buna bir çözüm bulmak gerek it/that will never do expr.
buna bir çözüm bulmak gerek it/that won't do expr.
buna bir çözüm bulmak gerek it/that (just) won’t do expr.
buna bir çözüm bulmak gerek it/that will never do [uk] expr.
tek bir çözüm yolu var there's only one thing for it expr.
Idioms
yeni bir çözüm new wrinkle n.
son bir çözüm olarak uygulanan şey a counsel of despair n.
geçici/eğreti/üstünkörü çözüm band-aid approach/solution n.
geçici/üstünkörü çözüm band-aid treatment n.
anlık bir çözüm a quick fix n.
çözüm için sınırların ötesinde düşünme thinking way out of the box n.
çözüm yolu için yaratıcı düşünme thinking way out of the box n.
sihirli çözüm silver bullet n.
uzun süredir devam eden bir sorunu çabucak çözüveren bir çözüm silver bullet n.
hızlı çözüm quick-and-dirty n.
geçici çözüm quick-and-dirty n.
geçici/eğreti/üstünkörü çözüm band-aid approach n.
yüzeysel çözüm/yaklaşım band-aid approach n.
geçici çözüm bandaid n.
anlık çözüm bandaid n.
çözüm sunmayan bir yaklaşım band-aid approach n.
kıvrak çözüm footwork n.
kesin bir çözüm bulmak lance the boil v.
keskin bir çözüm bulmak lance the boil v.
geçici bir çözüm üretmek kick the can down the road v.
anlaşmazlığa çözüm bulmak hold the ring v.
anlaşmazlığa çözüm bulmak hold the ring v.
başka bir çözüm yolu görememek see no other way v.
çıkış yolu/çözüm bulamamak be/come up against a brick wall v.
çözüm/çare bulmak make a stride v.
çözüm yolu bulmaya çalışmak beat one's brains out v.
müdahil olmadan taraflar arasındaki soruna çözüm aramak hold the ring v.
müdahil olmadan taraflar arasındaki soruna çözüm aramak hold the ring v.
soruna çözüm bulmak hammer something out v.
soruna çözüm bulmak hammer out something v.
(soruna) çözüm bulmak get a handle on something v.
üstünkörü çözüm getirmek nibble around the edges v.
zor bir soruna çözüm bulmak square the circle v.
zor bir soruna çözüm bulmak be squaring the circle v.
çıkış yolu/çözüm bulamamak come up against a brick wall v.
çözüm bulmak find way v.
birden bir çözüm üretmek pull something out of the hat v.
birden bir çözüm üretmek pull a rabbit out of the hat v.
anlaşma için bir çözüm bulmak take a middle course v.
umutsuzca çözüm aramak clutch at straws v.
bir soruna kolay bir biçimde ve kesin olmayan bir çözüm bulma quick and dirty expr.
her soruna uygun tek çözüm one-size-fits-all solution expr.
geçici çözüm band-aid solution expr.
geçici ve kestirme çözüm a quick fix expr.
geçici çözüm a band-aid expr.
iyi bir uyku çektikten sonra bir soruna çözüm bulunabilir the best advice is found on the pillow expr.
hızlıca ulaşılabilecek kalıcı bir çözüm yok there is no quick fix expr.
kestirme bir çözüm yok there is no quick fix expr.
Speaking
en iyi çözüm yolu the best way out n.
ben başka bir çözüm/yol göremiyorum I can't see any other option/solution expr.
ben başka bir çözüm/yol göremiyorum I can't see any other way expr.
bir yolu vardır (imkansız görünen durumlar için çözüm yolu) there may be a way around it expr.
savaş bir çözüm değil war is not a solution expr.
sorunuma bir çözüm bul find a solution to my problem expr.
Trade/Economic
arızi hak, yetki ve yasal çözüm hakları incidental rights, powers and discretions n.
ara çözüm interim remedy n.
değişken darboğazlı deneyimsel çözüm yolu shifting bottleneck heuristic n.
çözüm ortakları solution partners n.
çözüm paketleri solution packages n.
çözüm satış uzmanı solution sales specialist n.
çözüm ortaklıkları solution partnerships n.
çözüm ortaklığı solution partnerships n.
çözüm paketi solution package n.
endüstriyel çözüm industrial solution n.
kanuni çözüm legal remedy n.
optimum çözüm optimal solution n.
şirketlerin müşterilerine yardımcı olmak ve sorunlarına çözüm getirmek için verdikleri hizmet customer service n.
uluslararası yatırım anlaşmazlıklarının çözüm merkezi international centre for settlement of investment disputes n.
yasal çözüm yolu remedy n.
yerel çözüm local solution n.
yerel çözüm local remedy n.
bir şirketin ödeyemediği veya iflas etmek üzere olduğu durumlarda kullanılan çözüm workout n.
Law
dostane çözüm friendly settlement n.
duruşma öncesi çözüm organı pre-court settlement body n.
dostane çözüm friendly settlement n.
fifa uyuşmazlık çözüm dairesi fifa dispute resolution chamber (drc) n.
ihtilaf halindeki tarafların delillerini bağımsız bir bilirkişiye/yargıç veya jüriye sunarak çözüm aradıkları yargılama biçimi adversarial system n.
ihtilaf halindeki tarafların delillerini bağımsız bir bilirkişiye/yargıç veya jüriye sunarak çözüm aradıkları yargılama biçimi adversary system n.
ihtilaf halindeki tarafların delillerini bağımsız bir bilirkişiye/yargıç veya jüriye sunarak çözüm aradıkları yargılama biçimi adversary trial process n.
mahkemenin belirlediği yasal çözüm civil remedy n.
muvakkat çözüm interlocutory solution n.
oyuncu statüsü komitesinin ve uyuşmazlık çözüm dairesinin prosedürlerini düzenleyen kurallar rules governing the procedures of the players' status committee and the dispute resolution chamber (fifa) n.
tek ve yeğane çare/çözüm sole and exclusive remedy n.
uluslararası yatırım uyuşmazlıkları çözüm merkezi international convention on the settlement of investment disputes n.
uyuşmazlık çözüm yöntemleri methods of settling disputes n.
yargılama öncesi çözüm organı pre-court settlement body n.
yasal çözüm legal remedy n.
çözüm yeri choice of forum n.
Politics
ara çözüm interim remedy n.
barışçı çözüm peaceful settlement n.
barışçıl çözüm pacific settlement n.
barışçıl çözüm peaceful solution n.
çözüm süreci solution process n.
çözüm yolu key of the situation n.
çözüm yollarının tüketilmesi exhaustion of remedies n.
dostane çözüm friendly settlement n.
dostane çözüm amicable settlement n.
geçici çözüm interim remedy n.
haysiyeti koruyucu çözüm yolu face saving way n.
kapsamlı çözüm comprehensive settlement n.
kapsamlı çözüm comprehensive solution n.
kalıcı çözüm durable solution n.
mahkeme öncesi çözüm organı pre-court settlement body n.
müzakere yoluyla çözüm negotiated settlement n.
nihai çözüm final solution n.
nihai çözüm final settlement n.
radikal bir çözüm a radical solution n.
savaşa kalıcı çözüm permanent end to fighting n.
siyasal çözüm political solution n.
nihai çözüm the final solution n.
naziler'in nihai çözüm planı the final solution n.
Industry
bir iş anlaşmazlığını üçüncü bir tarafın uyuşmazlığa düşenlere danışmanlık verip çözüm önerisi sunması ile çözme yöntemi mediation n.
Technical
analitik çözüm analytical solution n.
apaçık çözüm trivial solution n.
basit çözüm simple-solution n.
cebirsel çözüm algebraic solution n.
çözüm kümesi solution set n.
değişik çözüm alternative solution n.
dürümsel çözüm iterative solution n.
geçici tedbir/çözüm interim containment action (ica) n.
genişletilmiş temel çözüm extended basic solution n.
hızlı çözüm oluşturma responsiveness n.
kısmi çözüm partial solution n.
kolay çözüm simple-solution n.
mafsallı çözüm compensation with universal joints n.
özyineli çözüm iterative solution n.
tektürel çözüm complementary solution n.
tektürel çözüm homogeneous solution n.
temel olurlu çözüm basic feasible solution n.
tekil çözüm singular solution n.
tek çözüm unique solution n.
yalın çözüm simple-solution n.
yaklaşık çözüm approximate solution n.
geçici çözüm olarak veya acil durumlarda zorluk gideren mekanik alet doctor n.
kod, parola ve kriptogramların çözüm ve analizi cryptanalytics n.
geçici (çözüm/çare) stopgap adj.
Computer
çözüm yolu algorithmic program n.
çözüm yolu algorithmic rule n.
çizgesel çözüm graphic solution n.
çizgesel çözüm graphical solution n.
çözüm ortağı business partner n.
çözüm ağı oluşturma meshing n.
çözüm yolu algorithm n.
çözüm sırası solve order n.
çözüm gezgini solution explorer n.
güvenlik açısından/güvenlikli çözüm security-wise solution n.
genel çözüm general solution n.
grafik çözüm graphical solution n.
genişletilmiş temel çözüm extended basic solution n.
grafik çözüm graphic solution n.
tam çözüm walkthrough n.
temel olurlu çözüm basic feasible solution n.
temel çözüm basic solution n.
tektürel çözüm complementary solution n.
tektürel çözüm homogeneous solution n.
tektürel çözüm homogeneous or complementary solution n.
yapı çözüm deconstruction n.
yinelemeli çözüm iterative solution n.
hızlı ve kötü bir yama (çözüm) yapmak kludge v.
hızlı ve kötü bir yama (çözüm) yapmak kluge v.
hızlı ve kötü bir yama (çözüm) yapmak a quick-and-dirty solution v.
Informatics
algoritmik çözüm algorithmic solution n.
apaçık çözüm trivial solution n.
çözüm uzayı solution space n.
çözüm kümesi solution set n.
değersiz çözüm trivial solution n.
çözüm bölgesi solution domain n.
döngülü çözüm iterative solution n.
problem çözüm maliyeti path cost n.
sayısal çözüm numerical solution n.
türdeş çözüm homogeneous solution n.
tekil çözüm singular solution n.
tek çözüm unique solution n.
yazılımsal çözüm software solution n.
yoz çözüm degenerate solution n.
Telecom
çözüm etki alanı solution domain n.
dikey çözüm sağlayıcı vertical solution provider n.
hizmet paketi/çözüm takımı bundle/solution suite n.
uluslararası anlaşmazlık çözüm oranı international settlement rate n.
ilk aramada çözüm first-call resolution n.
çağrı merkezi görevlisinin ilk aramada çözüm bulması first-call resolution n.
Architecture
mimari çözüm architectural solution n.
Construction
ihtilaf halindeki tarafların delillerini bağımsız bir bilirkişiye/yargıç veya jüriye sunarak çözüm aradıkları yargılama biçimi adversary process n.
Aeronautic
çözüm önerisi resolution advisory n.
Marine
açık çözüm yöntemi explicit solution method n.
zamandan bağımsız çözüm steady state solution n.
Medical
çözüm odaklı stratejik terapi solution-focused strategic therapy n.
geçici çözüm bridge n.
Psychology
bütünleyici çözüm integrative solution n.
çözüm bulma deneyimi aha experience n.
çözüm işlemi working through n.
etkileşimci çözüm interactionalist resolution n.
nevrotik çözüm neurotic solution n.
çözüm odaklı kısa süreli psikolojik danışma solution-focused short-term psychological counseling n.
Math
trigonometrik fonksiyonlar vasıtasıyla elde edilen çözüm trigonometric solution n.
apaçık çözüm trivial solution n.
apaçık olmayan çözüm nontrivial solution n.
aşikar çözüm trivial solution n.
aşikar olmayan çözüm nontrivial solution n.
biricik çözüm unique solution n.
çizgesel çözüm graphical solution n.
çözüm grafiği abac n.
çözüm kümesi solution set n.
genel çözüm general solution n.
grafik çözüm graphical solution n.
geometrik çözüm geometric solution n.
genel çözüm integral curves n.
genel çözüm primitive n.
özel çözüm particular solution n.
özyineli çözüm iterative solution n.
sayısal çözüm numerical solution n.
sonsuz sayıda çözüm infinitely many solution n.
tekrarlı çözüm iterative solution n.
tek çözüm unique solution n.
temel çözüm sistemi fundamental system of solutions n.
tekil çözüm singular solution n.
yineli çözüm iterative solution n.
yinelemeli çözüm iterative solution n.
değer veya çözüm sayısı sonlu olan büyüklükler determinate quantities n.
tüm değişkenlerin sıfıra eşit olduğu (çözüm) trivial adj.
Logic
çözüm kümesi truth set n.
Statistics
değersiz olmayan çözüm nontrivial solution n.
ters çözüm inversion n.
Biology
doğadaki modelleri inceleyip bu tasarımları taklit etmek suretiyle insanların problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan bilim dalı biomimicry n.
doğadaki modelleri kullanarak insanların problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan bilim dalı biomimetrics n.
Social Sciences
çözüm maratonu solve-a-thon n.
Philosophy
vicdani ve ahlaki meselelerin çözüm yollarını inceleyen doktrinin uzmanı veya meraklısı olan kimse casuist n.
vicdani ve ahlaki meselelerin çözüm yollarını inceleyen doktrinle ilgili casuistic n.
vicdani ve ahlaki meselelerin çözüm yollarını inceleyen doktrinle ilgili casuistical n.
vicdani ve ahlaki meselelerin çözüm yollarını inceleyen doktrin casuistry n.
sokrat'ın eserlerinde çözüm önerilmeksizin felsefi itirazların dile getirilmesinin yarattığı şaşkınlık aporia n.
Environment
ters çözüm analizi inversion analysis n.
Geology
dalga şekli ters çözüm tekniği waveform inversion technique n.
doğrusal sonlu-fay ters çözüm tekniği linear finite-fault inversion technique n.
düz çözüm forward modelling n.
ters çözüm ağırlıkları inversion weights n.
tekil ve eşzamanlı ters çözüm individual and simultaneous inversion n.
tekil ters çözüm tekniği individual inversion technique n.
Military
uygulanabilir çözüm viable settlement n.
Chess
(satranç veya damada) ters köşe çözüm cook n.
Theatre
olayların çözüm noktası catastrophe n.
Latin
muvakkat çözüm modus vivendi n.
Slang
alelacele üretilmiş bir çözüm kludge n.
baştan savma bir çözüm kludge n.
geçici/anlık çözüm kludge n.
alelacele üretilmiş bir çözüm kluge n.
baştan savma bir çözüm kluge n.
geçici/anlık çözüm kluge n.