çıkmaz - Turc Anglais Dictionnaire

çıkmaz

Sens de "çıkmaz" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 53 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
çıkmaz dead-end adj.
The measures adopted in Germany with regard to temporary work lead to a dead-end.
Almanya'da geçici işlerle ilgili olarak kabul edilen tedbirler bir çıkmaza yol açmaktadır.

More Sentences
General
çıkmaz predicament n.
I explained my predicament.
Çıkmazımı açıkladım.

More Sentences
çıkmaz deadlock n.
The Council and the Commission have repeatedly stated that they are willing to make every effort to break the deadlock.
Konsey ve Komisyon, çıkmazı kırmak için her türlü çabayı göstermeye hazır olduklarını defalarca ifade etmişlerdir.

More Sentences
çıkmaz fix n.
I found myself in a terrible fix.
Kendimi korkunç bir çıkmazda buldum.

More Sentences
çıkmaz stand n.
We all stand to gain by finding a solution now, and none so much as the population of Cyprus.
Şimdi bir çözüm bulunması hepimizin yararına olacaktır, ama hiçbirimiz Kıbrıs halkı kadar kazançlı çıkmayacağız.

More Sentences
çıkmaz dead end n.
We must, on both counts, find a way out of this dead end.
Her iki açıdan da bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız.

More Sentences
çıkmaz stalemate n.
Who is responsible for the stalemate, or rather the failure of Bali?
Bali'deki çıkmazdan ya da daha doğrusu başarısızlıktan kim sorumludur?

More Sentences
çıkmaz impasse n.
That we are concerned about the impasse in cross-community talks goes without saying.
Toplumlar arası görüşmelerin çıkmaza girmesinden endişe duyduğumuzu söylemeye gerek yok.

More Sentences
Trade/Economic
çıkmaz impasse n.
Economic and social change has led our economy and society into an impasse.
Ekonomik ve sosyal değişim, ekonomimizi ve toplumumuzu bir çıkmaza sürükledi.

More Sentences
General
çıkmaz quag n.
çıkmaz scrape n.
çıkmaz toughie n.
çıkmaz blind alley n.
çıkmaz quagmire n.
çıkmaz extreme n.
çıkmaz dilemma n.
çıkmaz crunch n.
çıkmaz den n.
çıkmaz quicksand n.
çıkmaz aporia n.
çıkmaz cleft stick n.
çıkmaz cul-de-sac n.
çıkmaz culde-sac n.
çıkmaz quandary n.
çıkmaz conundrum n.
çıkmaz addubitation n.
çıkmaz quavemire [obsolete] n.
çıkmaz hole n.
çıkmaz lock [obsolete] n.
çıkmaz cornute n.
çıkmaz dead ender n.
çıkmaz blind adj.
çıkmaz dead adj.
çıkmaz indelible adj.
çıkmaz inerasable adj.
çıkmaz fast adj.
Colloquial
çıkmaz stand-off n.
çıkmaz standoff n.
çıkmaz a blind alley n.
Idioms
çıkmaz closed door n.
çıkmaz a closed door n.
çıkmaz rabbit hole n.
çıkmaz morton's fork n.
çıkmaz kettle of fish n.
çıkmaz the lady or the tiger n.
çıkmaz a catch 22 n.
çıkmaz a double bind n.
çıkmaz (up) a blind alley expr.
Speaking
çıkmaz no man's land expr.
Medical
çıkmaz diverticulum n.
Philosophy
çıkmaz aporia n.
Slang
çıkmaz a dead end n.
Star Wars
çıkmaz deadend n.

Sens de "çıkmaz" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 140 résultat(s)

Turc Anglais
General
çıkmaz sokak dead end n.
It's a dead end.
Bu bir çıkmaz sokak.

More Sentences
çıkmaz sokak dead-end street n.
This is a dead-end street.
Bu bir çıkmaz sokak.

More Sentences
çıkmaz sokak cul-de-sac n.
Burma's rulers have driven themselves and their people into a cul-de-sac.
Burma'nın yöneticileri kendilerini ve halklarını bir çıkmaz sokağa sürüklediler.

More Sentences
çıkmaz sokak dead-end n.
He lived on a quiet dead-end with no through traffic.
Trafiğin olmadığı sakin bir çıkmaz sokakta yaşıyordu.

More Sentences
çıkmaz yol cul de sac n.
çıkmaz sokak blind alley n.
çıkmaz sokak dead end street n.
çıkmaz sokak culde sac n.
çıkmaz sokak impasse n.
çıkmaz sokak aporia n.
çıkmaz sokak blind street n.
çıkmaz sokak blind-alley n.
çıkmaz sokak cul de sac n.
çıkmaz sokak drive n.
çıkmaz sokak close n.
çıkmaz sokak addubitation n.
çıkmaz durum horn of a dilemma n.
çıkmaz sokak loke [dialect] [uk] n.
çıkmaz sokak place n.
çıkmaz sokak pocket n.
çıkmaz sokağa sokmak chase someone down an alley v.
çıkmaz (sokak) blind adj.
karşı çıkmaz offenseless adj.
boyası çıkmaz colourfast adj.
yerinden çıkmaz dislocatable adj.
(yol) çıkmaz blind adj.
boyası çıkmaz colorfast adj.
karşı çıkmaz offenceless adj.
çıkmaz ayın son çarşambasına kadar till the cows come home adv.
çıkmaz ayın son çarşambasına till the cows come home adv.
çıkmaz ayın son çarşambası at greek calends adv.
Phrases
belki çıkmaz ayın son çarşambasında monkeys might fly out of my butt expr.
kalabalık bir gruptan/komiteden düzgün bir karar çıkmaz a camel is a horse designed by a committee expr.
can çıkar huy çıkmaz once a (something), always a (something) expr.
Proverb
ateş olmayan yerden duman çıkmaz there's no smoke without fire
can çıkar huy çıkmaz the leopard cannot change its spots
ateş olmayan yerden duman çıkmaz there is no smoke without fire
can çıkmayınca huy çıkmaz the leopard cannot change its spots
iki yanlıştan bir doğru çıkmaz two wrongs do not make a right
can çıkar huy çıkmaz you can not teach an old dog a new trick
can çıkar huy çıkmaz why break the habit of a lifetime
can çıkar huy çıkmaz old habits die hard
can çıkar huy çıkmaz what can you expect from a hog but a grunt?
can çıkar huy çıkmaz a leopard can't change his spots
can çıkar huy çıkmaz leopard cannot change his spots
can çıkar huy çıkmaz what can you expect from a hog but a grunt
ateş olmayan yerden duman çıkmaz where there's smoke there's fire
can çıkar, huy çıkmaz once a priest, always a priest
can çıkar, huy çıkmaz once a whore, always a whore
hiç bir şey durduk yere ortaya çıkmaz nothing comes of nothing
ateş olmayan yerden duman çıkmaz nothing comes of nothing
can çıkar huy çıkmaz a leopard doesn't change its spots
can çıkmadıkça huy çıkmaz why break the habit of a lifetime?
can çıkmadıkça huy çıkmaz old habits die hard
can çıkmadıkça huy çıkmaz what can you expect from a hog but a grunt?
komisyon kararlarından bir sonuç çıkmaz a camel is a horse designed by a committee
can çıkar huy çıkmaz a leopard does not change its spots
can çıkar huy çıkmaz a leopard cannot change its spots [uk]
ateş olmayan yerden duman çıkmaz a straw will show which way the wind blows
ateş olmayan yerden duman çıkmaz no smoke without fire (or where there's smoke there's fire)
ateş olmayan yerden duman çıkmaz no smoke, no fire
Colloquial
çıkmaz sokak a blind alley n.
çıkmaz durum jam n.
en önemli kişi/şey olmadan tadı çıkmaz (there's) no show without punch expr.
Idioms
çıkmaz durum catch 22 situation n.
çıkmaz durum catch 22 n.
çıkmaz ayın son çarşambası a cold day in july n.
çıkmaz bir durum a catch-22 situation n.
çıkmaz ayın son çarşambası greek kalends n.
çıkmaz yola girmek reach a dead end v.
çıkmaz ayın son çarşambasında olmak be the day hell freezes over v.
sesi soluğu çıkmaz durumda back in (one's) box adj.
bir cacık çıkmaz (as) useful as a chocolate teapot adv.
bir cacık çıkmaz as much use as a chocolate fireguard adv.
laf çıkmaz (the) cat has someone's tongue expr.
çıkmaz ayın son çarşambası a cold day in july expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when pigs have wings expr.
çıkmaz ayın son çarşambası a cold day in hell expr.
çıkmaz ayın son çarşambası a cold day in july expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when two fridays come together expr.
çıkmaz ayın son çarşambası a week from next tuesday expr.
ateş olmayan yerden duman çıkmaz (there is) no smoke without fire expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when hell freezes over expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when the pigs fly expr.
çıkmaz ayın son çarşambasına kadar until the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında when hell freezes over expr.
çıkmaz ayın son çarşambasına kadar till the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında when the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında till the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında when the pigs fly expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when two sundays come together expr.
çıkmaz ayın son çarşambası on the greek calends expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında on the greek calends expr.
ispanyolca 'çıkmaz ayın son çarşambası' deyimi mañana expr.
sabaha kadar/çıkmaz ayın son çarşambasına kadar from here till next tuesday expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında in the days of queen dick [dated] expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when hell freezes over and the devil learns to (ice) skate expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında at latter lammas [obsolete] expr.
çıkmaz ayın son çarşambası once hell freezes over expr.
çıkmaz ayın son çarşambası never in a month of sundays expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when two sundays meet expr.
(birinden) laf çıkmaz (one's) lips are sealed expr.
çıkmaz ayın son çarşambası not for a month of sundays expr.
çıkmaz ayın son çarşambası not in a month of sundays expr.
belki çıkmaz ayın son çarşambasında if pigs had wings expr.
belki çıkmaz ayın son çarşambasında if pigs had wings, they would/could fly expr.
çıkmaz bir durum! it is a catch-22! expr.
çıkar çıkmaz off the (starting) blocks expr.
çıkmaz ayın son çarşambasına kadar 'til the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambasına 'til the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambasında 'til the cows come home expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when chickens have teeth expr.
çıkmaz ayın son çarşambası when pigs can fly expr.
laf çıkmaz your lips are sealed expr.
Politics
anayasal çıkmaz constitutional impasse n.
politik çıkmaz political impasse n.
politik çıkmaz political gridlock n.
siyasi çıkmaz political gridlock n.
siyasal çıkmaz political impasse n.
siyasi çıkmaz political impasse n.
Technical
çıkmaz sokak dead-end-street n.
Textile
rengi çıkmaz dyed in the wool adj.
Automotive
çıkmaz yol dead end n.
Traffic
ileri çıkmaz yol levhası/tabelası dead end ahead n.
ileri çıkmaz yol dead end ahead n.
Botanic
maymun çıkmaz ağacı monkey puzzle (araucaria araucana) n.
maymun çıkmaz ağacı monkey puzzle tree n.
maymun çıkmaz ağacı chile pine n.
maymun çıkmaz ağacı monkey tail tree n.
maymun çıkmaz ağacı piñonero n.
maymun çıkmaz ağacı pewen n.
maymun çıkmaz ağacı chilean pine n.
Sport
top çıkar çıkmaz kalabalığı yarmak için hücuma hazır bekleyen bir hücum oyuncusu breakaway n.
Latin
ateş olmayan yerden duman çıkmaz flamma fumo est proxima expr.
Ornithology
yumurtadan çıkar çıkmaz kendi yiyeceğini arayabilen kuşlar autophagi n.
yumurtadan çıkar çıkmaz hareket edebilen kuşlar praecoces n.
yumurtadan çıkar çıkmaz hareket edebilen kuşlar precoces n.
yumurtadan çıkar çıkmaz hareket edebilen praecocial adj.
Slang
çıkmaz ayın son çarşambasında in the reign of queen dick expr.