abundant - Turc Anglais Dictionnaire

abundant

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "abundant" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 14 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
abundant adj. bol
Nobody has been able to use and set in motion the abundant means available to Europe.
Hiç kimse Avrupa'nın elindeki bol miktarda imkânı kullanamamış ve harekete geçirememiştir.

More Sentences
General
abundant adj. çok
Oil is abundant in that country.
Şu ülkede petrol çoktur.

More Sentences
abundant adj. bereketli
Owing to particularly favourable weather conditions, cotton production in Greece was abundant in the 2001-2002 season.
Özellikle elverişli hava koşulları sayesinde 2001-2002 sezonunda Yunanistan'da pamuk üretimi bereketli olmuştur.

More Sentences
abundant adj. bol
Nobody has been able to use and set in motion the abundant means available to Europe.
Hiç kimse Avrupa'nın elindeki bol miktarda imkânı kullanamamış ve harekete geçirememiştir.

More Sentences
abundant adj. gür (saç/tüy/bitki örtüsü)
She has abundant hair.
Çok gür saçları var.

More Sentences
abundant adj. verimli
However, the powerful and sacred love within you is far more expansive and abundant than this.
Ancak, içinizdeki kudretli ve kutsal sevgi bütün bunlardan çok daha kapsayıcı ve verimlidir.

More Sentences
abundant adj. feyizli
abundant adj. dolu
abundant adj. dolu (bol)
abundant adj. külli
abundant adj. gani
abundant adj. bol miktarda
Trade/Economic
abundant adj. mebzul
Ottoman Turkish
abundant adj. külliyetli

Sens de "abundant" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 21 résultat(s)

Anglais Turc
General
become abundant v. gürleşmek
be abundant v. gırla gitmek
become abundant v. bolarmak
be abundant in v. (bir şeyden) bolca bulunmak
be abundant in v. (bir şeyden) çok bulunmak
be abundant in v. dolu olmak
be abundant in v. (bir şeyden) bol bulunmak
abundant in adj. dolu (bol miktarda)
abundant (hair) adj. gür (saç)
over-abundant adj. haddinden fazla
once-abundant adj. evveliyatta bol bulunan
once-abundant adj. bir zamanlar bolca olan
once-abundant adj. evvelce bol bulunan
once-abundant adj. önceden bol bulunan
Phrasals
be abundant with v. ile dolup taşmak
Trade/Economic
labor abundant country n. emek zengin ülke
labor abundant country n. işgücü bol ülke
labour abundant country n. işgücü bol ülke
Technical
abundant material n. bol gereç
Medical
abundant lower gastrointestinal bleeding n. abondan alt gastrointestinal kanama
Math
abundant number n. zengin sayı