abuse - Turc Anglais Dictionnaire

abuse

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "abuse" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 69 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
abuse n. suistimal
That would surely be the best way to go about eradicating abuses such as traffic in human beings.
İnsan ticareti gibi suistimalleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu kesinlikle bu olacaktır.

More Sentences
abuse n. taciz
They verbally abused him.
Ona sözlü tacizde bulundular.

More Sentences
abuse n. kötüye kullanma
Tough safeguards ensure that these detention powers are not abused.
Bu gözaltı yetkilerinin kötüye kullanılmamasını sağlayacak sıkı tedbirler alınmaktadır.

More Sentences
abuse v. suistimal etmek
Don't abuse my patience.
Sabrımı suistimal etmeyin.

More Sentences
abuse n. istismar
It is my hope that abuse and improper practices can be prevented by duly complying with the Protocol.
Protokol'e usulüne uygun olarak uyulması suretiyle istismar ve uygunsuz uygulamaların önlenebileceğini umuyorum.

More Sentences
General
abuse n. hakkı kötüye kullanma
They flout democratic principles, abuse human rights and ignore the rule of law.
Demokratik ilkeleri çiğniyor, insan haklarını kötüye kullanıyor ve hukukun üstünlüğünü görmezden geliyorlar.

More Sentences
abuse n. kötüye kullanma
But it is also important to combat the abuse of 112.
Ancak 112'nin kötüye kullanımıyla mücadele etmek de önemlidir.

More Sentences
abuse n. kötü davranma
One must not abuse animals.
Kimse hayvanlara kötü davranmamalı.

More Sentences
abuse n. kötü muamele
The torture and abuse of suspects are also common practice.
Şüphelilere işkence ve kötü muamele de yaygın bir uygulamadır.

More Sentences
abuse v. istismar etmek
Unfortunately, however, much too much is made of this subject of abuse.
Ancak ne yazık ki bu konu çok fazla istismar ediliyor.

More Sentences
abuse v. cinsel tacizde bulunmak
Dan sexually abused Linda.
Dan, Linda'ya cinsel tacizde bulundu.

More Sentences
abuse v. dövmek
I tried to give him some advice, but he just abused me violently.
Ona bazı tavsiyeler vermeye çalıştım ama beni acımadan dövdü.

More Sentences
abuse v. taciz etmek
Tom abused Mary.
Tom Mary'yi taciz etti.

More Sentences
Trade/Economic
abuse n. kötüye kullanma
Both definitions threaten to lead to abuse of the regulation.
Her iki tanım da düzenlemenin kötüye kullanılmasına yol açma tehdidi taşımaktadır.

More Sentences
abuse n. suistimal
Many want a statute in order to improve an image tarnished by the abuses of a few.
Pek çok kişi, birkaç kişinin suistimalleri nedeniyle zedelenen imajı düzeltmek için bir tüzük istiyor.

More Sentences
abuse v. suistimal etmek
Don't abuse my patience.
Sabrımı suistimal etme.

More Sentences
Law
abuse n. istismar
There is a great difference between all the pressure and lobbies and being subjected to threats and abuse.
Tüm baskı ve lobiler ile tehdit ve istismara maruz kalmak arasında büyük bir fark vardır.

More Sentences
abuse n. kötüye kullanma
Once again, the report will deal with matters of abuse of trademarks.
Rapor bir kez daha ticari markaların kötüye kullanımı konularını ele alacaktır.

More Sentences
abuse n. kötüye kullanma
I will not abuse the privileges of the Chair by allowing myself the comment I would like to make.
Yapmak istediğim yoruma izin vererek Başkanın ayrıcalıklarını kötüye kullanmayacağım.

More Sentences
abuse n. suistimal
Let us hope that with this, after years of unnecessary delays, the abuses in this sector will come to an end.
Umarız ki yıllarca süren gereksiz gecikmelerin ardından bu sektördeki suistimaller sona erer.

More Sentences
Politics
abuse n. kötü muamelede bulunma
Naturally, the EU does not tolerate torture and abuse of prisoners.
Doğal olarak AB, mahkumlara işkence yapılmasına ve kötü muamelede bulunulmasına müsamaha göstermez.

More Sentences
Common Usage
abuse v. kötüye kullanmak
General
abuse n. dövme
abuse n. kötüleme
abuse n. cinsel taciz
abuse n. görevi kötüye kullanma
abuse n. aşırı kullanım
abuse n. acı çektirme
abuse n. doğru olmayan bir şekilde kullanma
abuse n. fesat
abuse n. zarar
abuse n. gereği gibi kullanmama
abuse n. küfür
abuse n. hile
abuse n. sövme
abuse n. hakaret
abuse n. dayak
abuse n. kötü davranış
abuse n. zulmetme
abuse n. zulüm
abuse n. tecavüz
abuse n. cinsel taciz
abuse v. kötü emellerine alet etmek
abuse v. kötü davranmak
abuse v. kötüye kullanmak (yetkiyi/görevi)
abuse v. küfretmek
abuse v. gereği gibi kullanmamak
abuse v. hakaret etmek
abuse v. incitmek
abuse v. acı çektirmek
abuse v. küfür etmek
abuse v. doğru olmayan bir şekilde kullanmak
abuse v. çirkin sözler söylemek
abuse v. giydirmek
abuse v. kirli emellerine alet etmek
abuse v. aşırı kullanmak
abuse v. aşırı tüketmek
abuse v. aldatmak
abuse v. kandırmak
abuse v. sövmek
abuse v. hakaret etmek
Trade/Economic
abuse v. kötüye kullanmak
Law
abuse n. ırza geçme
abuse v. iğfal etmek (kadını)
abuse v. ırza geçmek
abuse v. kötüye kullanmak
abuse v. suistimal etmek
Politics
abuse n. istismar etme
abuse v. ihlal etmek

Sens de "abuse" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 208 résultat(s)

Anglais Turc
General
verbal abuse n. sözlü taciz
Layla was known for her verbal abuse.
Leyla sözlü taciziyle tanınmıştı.

More Sentences
domestic abuse n. aile içi şiddet
Tom was an expert in domestic abuse.
Tom aile içi şiddet konusunda uzmandı.

More Sentences
sexual abuse n. cinsel istismar
This is not child pornography but gross and indecent sexual abuse.
Bu çocuk pornografisi değil, kaba ve uygunsuz cinsel istismardır.

More Sentences
Trade/Economic
market abuse n. piyasanın kötüye kullanılması
These principles are applied in the draft directive on market abuse.
Bu ilkeler, piyasanın kötüye kullanılmasına ilişkin taslak yönergede de uygulanmaktadır.

More Sentences
Law
child abuse n. çocuk istismarı
I want to concentrate on the need to tackle the growing phenomenon of child abuse on the Internet.
İnternette giderek artan çocuk istismarı olgusuyla mücadele etme ihtiyacı üzerinde durmak istiyorum.

More Sentences
abuse of children n. çocuk istismarı
They must take all necessary measures to curb the abuse of children.
Çocukların istismarını engellemek için gerekli tüm tedbirleri almalıdırlar.

More Sentences
child abuse n. çocuk istismarı
Consulting a witch doctor instead of an oncologist Borders on child abuse.
Onkolog yerine büyücü hekime danışmak çocuk istismarına girer.

More Sentences
substance abuse n. madde bağımlılığı
She had her substance abuse, and I had this whole other world.
Onun madde bağımlılığı vardı, benim ise bambaşka bir dünyam.

More Sentences
Medical
child abuse n. çocuk istismarı
Child abuse is against the law.
Çocuk istismarı yasalara aykırıdır.

More Sentences
Psychology
child abuse n. çocuk istismarı
Smoking in a car with children is considered as tantamount to child abuse.
Çocukların bulunduğu bir arabada sigara içmek çocuk istismarı ile eşdeğer kabul edilir.

More Sentences
emotional abuse n. duygusal istismar
Tom was subject to physical and emotional abuse.
Tom fiziksel ve duygusal istismara maruz kalıyordu.

More Sentences
spousal abuse n. eş istismarı
The TGNA passed legislation in January 1998 making spousal abuse illegal.
TBMM, Ocak 1998'de, eş istismarını yasaklayan bir yasa çıkardı.

More Sentences
Social Sciences
domestic abuse n. aile içi istismar
Wife inheritance continues, and experiences of rape and domestic abuse are rife.
Karı mirası devam etmekte, tecavüz ve aile içi istismar deneyimleri yaygınlaşmaktadır.

More Sentences
General
sexual abuse n. cinsel istismarcılık
drug abuse n. ilacın kötüye kullanımı
sexual abuse n. cinsel taciz
child abuse n. çocuk suistimali
child abuse syndrome n. çocuk suistimali sendromu
abuse of rights n. hakların suistimali
emotional abuse n. duygu sömürüsü
abuse of rights n. hakkın kötüye kullanılması
verbal abuse n. sözle sataşma
spousal abuse n. eş suistimali
volatile substance abuse n. uçucu maddelerin kötüye kullanımı
abuse of religion n. din sömürüsü
campaign of abuse n. iftira kampanyası
abuse of administrative power n. idari yetkinin kötüye kullanılması
substance abuse n. madde kötüye kullanımı
sexual abuse victims n. cinsel istismar kurbanları
child abuse n. çocuğa kötü muamele
child sexual abuse n. çocuk cinsel istismarı
self abuse n. suistimal
spousal abuse n. eşlerin birbirine kötü davranması
abuse of trust n. güvenin kötüye kullanılması
abuse of trust n. güven suistimali
self-abuse n. mastürbasyon
self-abuse n. bir kimsenin kendi kabiliyetlerinin kasti olarak yanlış kullanması
spouse abuse n. eş dayağı
spousal abuse n. eş dayağı
spousal abuse n. eş şiddeti
spousal abuse n. eş zulmü
spouse abuse n. eş zulmü
spouse abuse n. eş şiddeti
abuse of a dominant position n. hakim durumun suistimali
self-abuse n. kendini aşağılama
self-abuse n. istimna
elderly abuse n. yaşlı istismarı
alarming degree of personal abuse n. ürkütücü boyutta kişisel taciz
alarming degree of personal abuse n. ürkütücü boyuta varan kişisel taciz
abuse of faith n. inancı kötüye kullanma
abuse of faith n. inancın kötüye kullanılması
mind abuse n. beyin yıkama/zorla ikna etme
drug abuse n. madde bağımlılığı
spousal abuse n. aile içi şiddet
abuse [obsolete] n. aldatma
abuse [obsolete] n. kandırma
abuse [obsolete] n. hile
chemical abuse n. madde bağımlılığı
chemical abuse n. kimyasal maddelerin kötü amaçlı kullanımı
abuse load n. suistimalle yapılan yük
drug of abuse n. keyif verici etkileri için alınan ilaç
self-abuse [obsolete] n. kendini kandırma
self-abuse [obsolete] n. kendini aldatma
self-abuse n. kendini ayıplama
self-abuse n. kendini suçlama
self-abuse n. kendine sitem etme
hurl abuse at somebody v. küfürü basmak
abuse oneself v. mastürbasyon yapmak
wife abuse v. kadına işkence yapmak
abuse the trust v. güveni sarsmak
abuse someone's trust v. güvenini sarsmak
abuse one's power v. yetkilerini kötüye kullanmak
abuse the account v. hesabı suistimal etmek
suffer from sexual abuse v. cinsel istismara uğramak
abuse one's trust v. güvenini kötüye kullanmak
abuse the goodwill v. iyi niyeti suistimal etmek
Phrases
abuse/misuse does not remove use expr. bir şey suistimal edilebilir/edildi diye onu kullanmamazlık edemeyiz
abuse/misuse does not remove use expr. kötüye kullanma hiç kullanılmamasını gerektirmez
Idioms
abuse of privileges n. imtiyazların suiistimali
abuse of privileges n. ayrıcalıkların kötüye kullanılması
be wide open to abuse v. suistimale/suistimal edilmeye çok açık olmak
Trade/Economic
abuse of confidence n. emniyeti suistimal
abuse of confidence n. güveni kötüye kullanma
brand abuse n. kötü amaçlı marka kullanımı
brand abuse n. marka suistimali
market abuse n. piyasa bozucu fiiller
market abuse directive n. piyasa bozucu eylemler direktifi
market abuse directive n. piyasanın kötüye kullanılması direktifi
market abuse n. piyasa bozucu eylemler
Law
domestic abuse, stalking and honour based violence n. aile içi istismar, takiple taciz ve namus gerekçesiyle şiddet
child and woman abuse studies unit n. çocuk ve kadın tacizi araştırmaları birimi
sexual exploitation and abuse n. cinsel sömürü ve suistimal
sexual abuse n. cinsel istismar
sexual abuse of children n. çocukların cinsel istismarı
childhood abuse n. çocuklukta uğranılan suistimal
childhood abuse n. çocuklukta uğranılan taciz
childhood abuse n. çocuklukta istismar
child sexual abuse n. çocuk tacizi
abuse of procedure n. dava hakkının kötüye kullanılması
abuse of process n. dava hakkının kötüye kullanılması
abuse of the right of petition n. dilekçe hakkının kötüye kullanılması
abuse of power n. emniyeti suistimal
abuse of confidence n. emniyeti suistimal
abuse of confidence n. emniyetli suistimal
carnal abuse n. gayrireşit birinin ırzına geçme
physical abuse n. fiziksel istismar
dating abuse n. flört şiddeti
abuse of distress n. haczedilen hayvanın veya taşınır malın kötüye kullanımı
abuse of confidence n. güvenin kötüye kullanılması
abuse of office n. görevin kötüye kullanılması
abuse of authority n. görevin kötüye kullanılması
abuse of confidence n. güveni sarsma
abuse of confidence n. güveni kötüye kullanma
abuse of a right n. hakkın kötüye kullanılması
abuse of animals n. hayvanlara acı çektirme
abuse of right n. hakkın kötüye kullanılması
abuse of right n. hakkın suistimali
abuse of right n. hakkın kötüye kullanılması
abuse of animals n. hayvanlara eza verme
abuse of distress n. hapis hakkının kötüye kullanılması
abuse of a right n. hak suistimali
carnal abuse n. ırza tasaddi
carnal abuse n. ırza geçmeye teşebbüs
abuse of administrative power n. idari yetkinin kötüye kullanılması
abuse of confidence n. itimadı suistimal
abuse of female child n. küçük kız çocuğunun ırzına geçme
fatal abuse n. ölümcül istismar
victim of police abuse n. polis istismarı kurbanı
police abuse n. polis istismarı
carnal abuse n. reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkide bulunma
abuse of discretion n. takdir hakkının kötüye kullanılması
anti-drug abuse act n. uyuşturucu i̇stismarına karşıtlık yasası
anti-drug abuse act n. uyuşturucunun kötüye kullanımının önlenmesi yasası
volatile substance abuse n. uçucu madde kullanımı
abuse of process n. usulün suistimal edilmesi
abuse of process n. yolsuz dava
abuse of procedure n. yolsuz dava
abuse of adults n. yetişkinlerin istismarı
adult abuse n. yetişkinlerin istismarı
child-abuse register n. (ingiltere'de) çocuk istismar sicili
child sexual abuse material (csam) n. çocuk cinsel istismar materyali
sexually abuse someone v. cinsel istismarda bulunmak
Politics
child abuse n. çocukların istismar edilmesi
abuse of religion n. din istismarı
abuse of right n. hak ihlali
abuse of dominant position n. hakim durumun kötüye kullanılması
racist abuse n. ırkçı taciz
human rights abuse/violation n. insan hakları ihlalleri
racist abuse n. ırkçı tahkir
racist abuse n. ırkçı hakaret
human rights abuse n. insan hakları ihlali
racial abuse n. ırk istismarı
the cooperation group to combat drug abuse and illicit trafficking in drug n. uyuşturucu madde kullanımı ve kaçakçılığıyla mücadele işbirliği grubu
Computer
information system abuse n. bilgisayarın kötüye kullanımı
computer abuse n. bilgisayarın kötüye kullanımı
abuse of internet n. internetin kötü amaçlı/amaç dışı kullanımı
abuse of internet n. interneti gerekli gereksiz (fazlaca) kullanma (durumu)
report abuse expr. kötü kullanım bildir
report abuse expr. suistimal bildir
Informatics
information system abuse n. bilgi sisteminin kötüye kullanımı
Telecom
information system abuse n. bilgi sisteminin kötüye kullanımı
abuse of dominant position n. hakim durumun kötüye kullanılması
Medical
alcoholic abuse n. alkol suistimali
alcoholism abuse n. alkol suistimali
alcohol abuse n. alkol suistimali
alcohol or sedative drug abuse n. alkol veya sedatif ilaç alımı
drug abuse n. ilacın kötüye kullanımı
drug abuse n. ilaç suistimali
abuse liability of drugs n. ilacın kötüye kullanılma (alışkanlık yaratma) olasılığı/yatkınlığı
volatile substance abuse by inhalation n. inhalasyon yolu ile uçucu madde kullanımı
marijuana abuse n. marihuana bağımlılığı
drug abuse n. madde suistimali
risk of prescription drug abuse n. reçetelendirilmiş ilacın kötüye kullanım riski
psychoactive substance abuse disorders n. psikoaktif madde kullanım bozuklukları
steroid abuse n. steroidlerin kötüye kullanımı
steroid abuse n. steroidlerin amaç dışı kullanımı
solvent abuse n. bilinçli olarak çözücü soluma durumu
Psychology
alcoholic abuse n. alkol istismarı
alcoholic abuse n. alkol kullanımı/bağımlılığı
alcoholism abuse n. alkol istismarı
alcoholism abuse n. alkol kullanımı/bağımlılığı
alcohol abuse n. alkol istismarı
alcohol abuse n. alkol kullanımı/bağımlılığı
sexual abuse n. cinsel istismar
child abuse n. çocuğa kötü muamele edilmesi
physical abuse n. fiziksel şiddet
spousal physical abuse n. fiziksel eş şiddeti
child abuse syndrome n. hırpalanmış çocuk sendromu
cannabis abuse n. kanabis bağımlılığı
substance abuse n. madde istismarı
marijuana abuse n. marihuana bağımlılığı
substance abuse n. madde kötüye kullanım bozukluğu
partner abuse n. partner istismarı
psychological abuse n. psikolojik istismar
sadistic abuse n. sadistik istismar
satanic abuse n. satanik istismar
drunkenness and drug abuse n. sarhoşluk ve uyuşturucu bağımlılığı
cycle of abuse n. suistimal döngüsü
social abuse n. sosyal istismar
ritual abuse n. törensel istismar
mental abuse n. zihinsel taciz
solvent abuse n. intoksikatif uçucu maddelerin dumanını solumaya olan bağımlılık
abuse-liable adj. istismara elverişli
Military
vehicle abuse n. aracın tahrip olması
vehicle abuse n. araçların hatalı kullanımı
vehicle abuse n. yanlış bakım malzemesi
Modern Slang
ambient abuse n. birinin kendinden şüphe etmesini sağlamaya çalışma
ambient abuse n. karşıdaki insana çeşitli oyunlar oynayarak zamanla kendisinden şüphe etmesini sağlamasına yönelik olan bir psikolojik işkence/manipülasyon yöntemi