affair - Turc Anglais Dictionnaire

affair

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "affair" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 22 résultat(s)

Anglais Turc
General
affair n. mesele
We all will regret it, because that reality is no longer the internal affair of one Member State.
Hepimiz bundan pişmanlık duyacağız, çünkü bu gerçeklik artık tek bir Üye Devletin iç meselesi değildir.

More Sentences
affair n.
Promoting employment, however, is a long-winded affair and comes under structural policy.
İstihdamı teşvik etmek ise uzun soluklu bir iştir ve yapısal politika kapsamına girer.

More Sentences
affair n. aşk ilişkisi
Sami has ended this affair months ago.
Sami bu aşk ilişkisine aylar önce son verdi.

More Sentences
affair n. ilişki
They need Russia to regularise and establish its affairs with them effectively.
Rusya'nın kendileriyle olan ilişkilerini etkin bir şekilde düzenlemesi ve tesis etmesine ihtiyaçları var.

More Sentences
affair n. konu
I do not believe I can improvise a five-minute speech on budgetary affairs.
Bütçe konularında beş dakikalık bir konuşmayı doğaçlama yapabileceğime inanmıyorum.

More Sentences
affair n. olay
The whole affair illustrates exactly what it means by competition on the single internal market.
Bütün bu olay, tek iç pazarda rekabetin tam olarak ne anlama geldiğini göstermektedir.

More Sentences
affair n. durum
It's a terrible affair.
Bu, çok kötü bir durum.

More Sentences
affair n. vaka
It was a strange affair.
Bu, garip bir vakaydı.

More Sentences
affair n. şey
affair n. hal
affair n. maslahat
affair n. sorun
affair n. ince iş (aşk)
affair n. dalga
affair n. takıntı
affair n. ince iş
affair n. macera
affair n. hadise
affair n. gönül macerası
affair n. şahsi mesele
affair n. kaçamak
affair n. yasak aşk

Sens de "affair" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 71 résultat(s)

Anglais Turc
General
love affair n. aşk macerası
Your love affairs don't interest us.
Senin aşk maceraların bizi hiç ilgilendirmez.

More Sentences
love affair n. aşk ilişkisi
He confided in me about his love affair.
Aşk ilişkisi hakkında bana güvendi.

More Sentences
have an affair v. birliktelik yaşamak
Is Layla having an affair?
Leyla bir birliktelik yaşıyor mu?

More Sentences
Idioms
love affair n. aşk macerası
It was a very passionate love affair.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.

More Sentences
General
love affair n. korte
the inside of an affair n. işin iç yüzü
love affair n. aşk meşk
gala affair n. şenlik işi
secret love affair n. aşna fişne
love affair n. aşıktaşlık
gala affair n. şenlik
gala affair n. cümbüş
extramarital affair n. evlilik dışı ilişki
commercial affair n. ticari iş
extra-marital affair n. kaçamak
state of affair n. vaziyet
state of affair n. durum
state of affair n. şartlar
state of affair n. işlerin durumu
state of affair n. koşullar
affair of honor n. namus meselesi
affair of honour n. şeref meselesi
affair of honour n. namus meselesi
affair of honor n. şeref meselesi
casual affair n. gelgeç ilişki
casual affair n. öylesine (bir) ilişki
indiscreet affair n. yasak/uygunsuz ilişki
love affair n. gönül ilişkisi
social affair n. dostluk veya beraberliği teşvik amacıyla toplanma
be mixed up in an affair v. arada kalmak
have an affair with v. kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak
be having a secret love affair v. gizli bir beraberlik (aşk ilişkisi) yaşamak
be in an affair v. ilişki içinde olmak
be in an affair v. ilişki içinde bulunmak
come out of an affair v. bir işten kurtulmak
end one’s affair with someone v. biriyle olan ilişkisini bitirmek
end one’s affair with someone v. biriyle ilişkisini bitirmek
have an affair with a nurse v. bir hemşireyle ilişkisi olmak
have an affair with a nurse v. bir hemşireyle aşk yaşamak
Colloquial
secret affair n. gizli ilişki
secret affair n. yasak aşk
Idioms
love affair n. aşk serüveni
love affair n. (bir şeye karşı duyulan) yoğun merak
love affair n. (bir şeye karşı duyulan) tutku
love affair n. (bir şeye karşı duyulan) heves
emotional affair n. beyniyle aldatma
emotional affair n. gönül macerası
emotional affair n. duygusal kaçamak
have an affair (with someone) v. biriyle yasak/gizli/uygunsuz ilişki yaşamak
have an affair (with someone) v. biriyle ilişkisi olmak
have an affair (with someone) v. biriyle aşk yaşamak
have an affair with v. birisiyle cinsel ilişkisi olmak
have an affair with v. birisiyle aşk ilişkisi olmak
have an affair with v. gönül macerası olmak
Speaking
how long did your affair go on? expr. ilişkiniz ne kadar sürdü?
how long did your affair go on? expr. ilişkiniz ne kadar devam etti?
Trade/Economic
economic affair n. ekonomik ilişki
private affair n. kişisel iş
personal affair n. kişisel iş
financial affair n. mali durum
private affair n. özel iş
personal affair n. özel iş
Politics
meddle in domestic affair n. bir devletin içişlerine karışma
iran-contra affair n. iran-kontra skandalı
Media
current affair programme n. güncel olaylar programı
current affair program n. güncel olaylar programı
Military
civil affair n. savaş komutanı ile askeri birlik konuşlandırılan bölge halkı veya yönetimi arasındaki ilişkiler
Modern Slang
affair child n. diğer kardeşlerine hiç benzemeyen çocuk
affair child n. başkasından olmuş gibi tipi kardeşlerinden farklı olan çocuk
affair lite v. cinsel ilişki yaşamadan eşinden başka biriyle flörtleşmek
affair lite v. eşinden başka biriyle cinsel münasebet olmadan ilişki yaşamak