Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | after all adv. | nihayet | ||
He said he would not come in, but he came in after all. O içeri girmeyeceğini söyledi, ancak nihayet içeriye girdi. More Sentences |
||||
General | after all adv. | ne de olsa | ||
That, after all, is an objective of the Lisbon process. Ne de olsa bu Lizbon sürecinin bir amacıdır. More Sentences |
||||
General | after all adv. | zaten | ||
That, after all, is why you launched the Convention. Zaten Konvansiyon'u da bu yüzden başlattınız. More Sentences |
||||
General | after all adv. | neticede | ||
After all we are exchanging arguments and each side needs to take the other seriously. Neticede karşılıklı argümanlarımızı paylaşıyoruz ve her iki tarafın da diğerini ciddiye alması gerekiyor. More Sentences |
||||
General | after all adv. | yine de | ||
He failed after all. Yine de başarısız oldu. More Sentences |
||||
General | after all adv. | sonunda | ||
Tom is going to need your help after all. Tom'un sonunda senin yardımına ihtiyacı olacak. More Sentences |
||||
General | after all adv. | her şeye rağmen | ||
This is therefore a great way of keeping produce fresh after all. Dolayısıyla bu, her şeye rağmen ürünleri taze tutmanın harika bir yoludur. More Sentences |
||||
General | after all adv. | buna karşın | ||
A number of Member States were opposed to it, and in this way, a compromise can be struck after all. Bazı Üye Devletler buna karşı çıkıyordu ve bu şekilde bir uzlaşma sağlanabilir. More Sentences |
||||
General | after all adv. | sonuç olarak | ||
General | after all adv. | bütün olan bitenden sonra | ||
General | after all adv. | hiç yoktan | ||
General | after all adv. | alt tarafı | ||
General | after all adv. | bununla birlikte | ||
General | after all adv. | velhasıl | ||
General | after all adv. | buna rağmen | ||
General | after all adv. | en sonunda | ||
General | after all adv. | her ne olursa olsun | ||
General | after all adv. | her şeye karşın | ||
General | after all adv. | o kadar şeyden sonra |