Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | bodice n. | korse | ||
Women in the Victorian era often wore tightly laced bodices. Viktorya döneminde kadınlar genellikle sıkıca bağlanan korseler giyerlerdi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bodice n. | (elbise) üst kısım | ||
The dress had a beautifully embroidered bodice. Elbisenin üst kısmında güzel bir işleme vardı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | bodice n. | korsaj | ||
The historical costume featured a lace-trimmed bodice. Tarihi kostümün dantel süslemeli bir korsajı vardı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | bodice n. | korsa | ||
General | bodice n. | elbisenin üst kısmı | ||
Textile | ||||
Textile | bodice n. | beden | ||
Textile | bodice n. | kadın yeleği | ||
Textile | bodice n. | korsaj |
Anglais | Turc | |
---|---|---|
Textile | ||
Textile | liberty bodice® n. | eskiden özellikle küçük çocukların giydiği, vücudun üst kısmını örten kolsuz pamuklu bir içlik markası |
Literature | ||
Literature | bodice ripper n. | romatik bir roman türü |
Literature | bodice-ripping adj. | cinsellik ve şiddet içeren tarihi ve duygusal (kitap, film) |