Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | boil v. | kaynamak | ||
Heat up the water until it boils. Suyu kaynayana kadar ısıtınız. More Sentences |
||||
Common Usage | boil v. | haşlamak | ||
I'll boil you the potatoes. Size patatesleri haşlayacağım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | boil v. | kısaltmak | ||
Boil the news down to a hundred words. Haberi yüz kelimeye kadar kısalt. More Sentences |
||||
General | boil v. | kaynatmak | ||
She boils water to wash her hair. Saçını yıkamak için su kaynatır. More Sentences |
||||
General | boil v. | kaynamak | ||
We know that water boils at 100 degrees. Suyun 100 derecede kaynadığını biliyoruz. More Sentences |
||||
General | boil v. | haşlamak | ||
Tom suggested that I steam vegetables rather than boil them. Tom sebzeleri haşlamak yerine buharda pişirmemi önerdi. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | boil v. | kaynamak | ||
My blood boiled. Kanım kaynıyordu. More Sentences |
||||
Technical | boil v. | kaynatmak | ||
She boils water to wash her hair. O, saçını yıkamak için su kaynatıyor. More Sentences |
||||
Textile | ||||
Textile | boil v. | kaynamak | ||
The water will come to a boil in 5 minutes or so. Su, yaklaşık 5 dakika içinde kaynamaya başlayacak. More Sentences |
||||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | boil v. | haşlamak | ||
I'll boil the potatoes for you. Patatesleri senin için haşlayayım. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | boil n. | çıban | ||
General | ||||
General | boil n. | galeyan | ||
General | boil n. | kızışma | ||
General | boil n. | son radde | ||
General | boil n. | kaynama | ||
General | boil n. | kaynatma | ||
General | boil n. | şekil veya boyut olarak tohuma benzeyen şey | ||
General | boil n. | çalkalanan sıvı kütlesi | ||
General | boil n. | kaynayan sıvı kütlesi | ||
General | boil n. | hareket eden sıvı kütlesi | ||
General | boil n. | kaynama noktası | ||
General | boil n. | balığın suyu hareket ettirmesi | ||
General | boil n. | suyun set gibi bir yapının altına girmesi nedeniyle toprak yüzeyinde meydana gelen hareket | ||
General | boil v. | galeyan etmek | ||
General | boil v. | fokurdatmak | ||
General | boil v. | fokurdamak | ||
General | boil v. | haşlanmak | ||
General | boil v. | galeyana gelmek | ||
General | boil v. | köpürmek | ||
General | boil v. | pişirmek | ||
General | boil v. | pişmek | ||
General | boil v. | kaynatarak yıkamak | ||
General | boil v. | sinirden çatlamak | ||
General | boil v. | içinde kaynar sıvı bulunmak | ||
General | boil v. | dalgalandırmak | ||
General | boil v. | çalkalamak | ||
General | boil v. | aceleyle hareket etmek | ||
General | boil v. | gürültülü bir şekilde hareket etmek | ||
General | boil v. | (mecazi anlamda) bir yere dalmak | ||
General | boil v. | yayılmak | ||
General | boil v. | patlamak | ||
General | boil v. | (balık) hızla zıplamak | ||
General | boil v. | (hava) kaynamak | ||
General | boil v. | (hava) aşırı sıcak olmak | ||
General | boil v. | çok sıcaklamak | ||
General | boil v. | derinden üzülmek | ||
Technical | ||||
Technical | boil n. | kabarcık | ||
Technical | boil n. | metal banyosunun gaz çıkışı nedeniyle kaynıyormuş gibi göründüğü aşama | ||
Technical | boil v. | buhar durumuna dönüşmek | ||
Technical | boil v. | pişmek | ||
Technical | boil v. | pişirmek | ||
Medical | ||||
Medical | boil n. | çıban | ||
Medical | boil n. | kan çıbanı | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | boil n. | haşlanmış deniz ürünü yemeği | ||
Gastronomy | boil n. | haşlanmış deniz ürünü yemeğinin servis edildiği davet | ||
Gastronomy | boil v. | (yiyecek) haşlamak | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | boil v. | buharlaştırma ile ayırmak | ||
Chemistry | boil v. | kaynama noktasına gelmek | ||
Chemistry | boil v. | kaynama noktasına getirmek | ||
Engineering | ||||
Engineering | boil n. | kazıya istenmeyen su ve katı madde akışı |