Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | condemn v. | mahkum etmek | ||
Her royal title condemned her to a life in secrecy. Hanedan mensubu oluşu onu gizlilik içinde geçen bir hayata mahkum etmişti. More Sentences |
||||
Common Usage | condemn v. | kınamak | ||
My group unconditionally condemns all violence in the Middle East. Grubum Orta Doğu'daki tüm şiddet olaylarını kayıtsız şartsız kınamaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | condemn v. | mahkum etmek | ||
Her royal title condemned her to a life in secrecy. Hanedan mensubu oluşu onu gizlilik içinde geçen bir hayata mahkum etmişti. More Sentences |
||||
General | condemn v. | kınamak | ||
My group unconditionally condemns all violence in the Middle East. Grubum Orta Doğu'daki tüm şiddet olaylarını kayıtsız şartsız kınamaktadır. More Sentences |
||||
General | condemn v. | kınanmak | ||
The politician was publicly condemned for his mistake. Politikacı yaptığı hata nedeniyle kamuoyu önünde kınandı. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | condemn v. | cezaya çarptırmak | ||
The judge condemned him to death. Yargıç onu ölüm cezasına çarptırdı. More Sentences |
||||
Law | condemn v. | istimlak etmek | ||
This building has been condemned. Bu bina istimlak edildi. More Sentences |
||||
Law | condemn v. | mahkum etmek | ||
Her royal title condemned her to a life in secrecy. Hanedan mensubu oluşu onu gizlilik içinde geçen bir hayata mahkum etmişti. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | condemn v. | ayıplamak | ||
General | ||||
General | condemn v. | kamulaştırmak | ||
General | condemn v. | el koymak | ||
General | condemn v. | hüküm vermek | ||
General | condemn v. | ayıplamak | ||
General | condemn v. | suçlamak | ||
General | condemn v. | çarptırmak | ||
General | condemn v. | suçlu çıkarmak | ||
General | condemn v. | hüküm giymek | ||
General | condemn v. | (birini bir şeye) zorlamak | ||
General | condemn v. | lanet etmek | ||
General | condemn v. | bela okumak | ||
General | condemn v. | lanetlemek | ||
General | condemn v. | (kapı) kapamak | ||
General | condemn v. | tıkamak | ||
General | condemn v. | kalıcı olarak kapatmak | ||
General | condemn v. | umutsuz vaka ilan etmek | ||
General | condemn v. | iflah olmaz addetmek | ||
General | condemn v. | hükmetmek | ||
Law | ||||
Law | condemn v. | müsadere kararı vermek | ||
Law | condemn v. | reddetmek | ||
Law | condemn v. | suçlu bulmak | ||
Law | condemn v. | suçlu çıkarmak | ||
Law | condemn v. | suçluluğunu açığa vurmak | ||
Law | condemn v. | -in kullanılmasını resmen yasaklamak | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | condemn v. | takbih etmek |