deficit

Sens de "deficit" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 20 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	deficit n.	açık
The foreign trade deficit increased to $50 billion. Dış ticaret açığı 50 milyar dolara çıktı. More Sentences
General
2	General	deficit n.	zarar
He made up for the deficit. O, zararı telafi etti. More Sentences
3	General	deficit n.	eksiklik
The proposals on lifelong learning are an emerging response to this deficit, but only an emerging one. Yaşam boyu öğrenmeye ilişkin öneriler bu eksikliğe verilen yeni bir yanıttır, ancak yeni olmaktan öteye gidememektedir. More Sentences
Trade/Economic
4	Trade/Economic	deficit n.	bütçe açığı
Defining broad guidelines for public spending is more important than the level of deficit. Kamu harcamaları için genel ilkelerin belirlenmesi, bütçe açığı seviyesinden daha önemlidir. More Sentences
Law
5	Law	deficit n.	eksiklik
There have been improvements in Bosnia-Herzegovina’s development at State level, but there are still many deficits. Bosna-Hersek'in devlet düzeyindeki gelişiminde ilerlemeler kaydedilmiştir, ancak hala pek çok eksiklik bulunmaktadır. More Sentences
Common Usage
6	Common Usage	deficit adj.	açık (hesaplarda)
General
7	General	deficit n.	açık (mali)
8	General	deficit n.	kasa açığı
9	General	deficit n.	eksik
10	General	deficit n.	açık (bütçe/hesap vb'nde)
11	General	deficit n.	açık hesap
Trade/Economic
12	Trade/Economic	deficit n.	dış ticaret bilançosu açığı
13	Trade/Economic	deficit n.	hesap açığı
14	Trade/Economic	deficit n.	noksan
15	Trade/Economic	deficit n.	ödemeler bilançosu açığı
16	Trade/Economic	deficit n.	sermaye açığı
17	Trade/Economic	deficit n.	zarar
18	Trade/Economic	deficit adj.	açık
Law
19	Law	deficit adj.	açık
Politics
20	Politics	deficit n.	gelir ve giderler arasındaki olumsuz fark

Sens de "deficit" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 186 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	public deficit n.	kamu açığı
The public deficit and inflation have been reduced, the latter through a change in wage and price indexation. Kamu açığı ve enflasyon, ücret ve fiyat endekslemesinde yapılan değişiklikle azaltılmıştır. More Sentences
2	General	current account deficit n.	cari işlem açığı
The current account deficit was between 2,5% and 3% of GNP in 1996-97. 1996-97'de cari işlemler açığı GSMH'nin %2,5'i ile %3'ü arasındaydı. More Sentences
3	General	trade deficit n.	ticaret açığı
The dominance of the American film industry is also reflected in the grossly excessive trade deficit of EUR 6.8 billion. Amerikan film endüstrisinin hakimiyeti, 6,8 milyar Euro'luk aşırı ticaret açığına da yansımaktadır. More Sentences
4	General	current account deficit n.	cari hesap açığı
As a result, the current account deficit jumped to nearly 6% of GDP. Sonuçta, cari hesap açığı GSYH’nin neredeyse %6’sına sıçradı. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	budgetary deficit n.	bütçe açığı
Should we put up with greater budgetary deficits to compensate for the euro? Euro'yu telafi etmek için daha fazla bütçe açığına katlanmalı mıyız? More Sentences
6	Trade/Economic	trade deficit n.	dış ticaret açığı
The country is trying hard to make up for her trade deficit. Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor. More Sentences
7	Trade/Economic	trade deficit n.	ticaret açığı
The United States has a large trade deficit. Amerika Birleşik Devletleri'nin ticaret açığı büyüktür. More Sentences
8	Trade/Economic	structural deficit n.	yapısal açık
Many border regions are already marginal areas with large structural deficits. Birçok sınır bölgesi zaten büyük yapısal açıkları olan marjinal bölgelerdir. More Sentences
Politics
9	Politics	democratic deficit n.	demokrasi açığı
We still have a growing democratic deficit. Hala büyüyen bir demokrasi açığımız var. More Sentences
10	Politics	trade balance deficit n.	dış ticaret açığı
The strong import increase and the ensuing rising trade balance deficit were the main causes of the deterioration. Güçlü ithalat artışı ve bundan dolayı yükselen dış ticaret açığı, bozulmanın temel nedenleriydi. More Sentences
General
11	General	deficit financing n.	bütçe açığının kapatılması
12	General	attention deficit n.	dikkat eksikliği
13	General	perceptual deficit n.	algısal kusur
14	General	fiscal deficit n.	mali açık
15	General	incipient deficit n.	yeni başlamış açık
16	General	incipient deficit n.	yeni çıkmış açık
17	General	attention-deficit-disordered children n.	dikkat eksikliği bozukluğu olan çocuklar
18	General	skill deficit n.	beceri eksikliği
19	General	skill deficit n.	beceri yetersizliği
20	General	deficit spending n.	bütçe açığı
21	General	skill deficit n.	yetenek açığı
22	General	skill deficit n.	beceri açığı
23	General	not to have a deficit or shortage v.	açık vermemek
24	General	close the deficit v.	açığı kapamak
25	General	have a deficit v.	açık vermek
26	General	meet the deficit v.	açığı kapatmak
27	General	meet the deficit v.	açık gidermek
28	General	(economy, budget) to have a deficit v.	açık bulunmak
29	General	have budget deficit v.	bütçe açığı olmak
30	General	have deficit v.	açığı çıkmak
Phrases
31	Phrases	deficit-ridden adj.	borç batağına saplanmış
Trade/Economic
32	Trade/Economic	deficit financing n.	açık kapama
33	Trade/Economic	rising deficit n.	artan açık
34	Trade/Economic	actuarial deficit n.	aktuaryal açık
35	Trade/Economic	deficit spending n.	açığa dayalı harcama
36	Trade/Economic	removal of deficit n.	açığın giderilmesi
37	Trade/Economic	deficit spending n.	açık bütçe harcamaları
38	Trade/Economic	financing the deficit n.	açığı finanse etme
39	Trade/Economic	deficit financing n.	açık finansman
40	Trade/Economic	supply deficit n.	arz açığı
41	Trade/Economic	potential foreign deficit n.	büyük açık
42	Trade/Economic	growing deficit n.	büyüyen açık
43	Trade/Economic	fiscal deficit n.	bütçe açığı
44	Trade/Economic	budget deficit n.	bütçe açığı
45	Trade/Economic	budget deficit n.	bütçe açığı
46	Trade/Economic	deficit account n.	borçlu bakiye veren hesap
47	Trade/Economic	deficit account n.	borç bakiyesi veren kar zarar hesabı
48	Trade/Economic	growth deficit n.	büyüme açığı
49	Trade/Economic	government deficit n.	bütçe açığı
50	Trade/Economic	deficit spending n.	bütçe açığına dayalı devlet harcaması
51	Trade/Economic	current accounts deficit n.	cari işlemler açığı
52	Trade/Economic	excessive deficit n.	çok büyük açık
53	Trade/Economic	current account deficit n.	cari açık
54	Trade/Economic	current account deficit n.	cari işlem açığı
55	Trade/Economic	primary deficit financing n.	cari açık finansmanı
56	Trade/Economic	current deficit n.	cari açık
57	Trade/Economic	current account deficit n.	cari açık
58	Trade/Economic	ca deficit n.	cari hesap açığı
59	Trade/Economic	merchandise trade deficit n.	dış ticaret açığı
60	Trade/Economic	balance of payments deficit n.	dış açık
61	Trade/Economic	trade deficit n.	dış ticarette pasif bakiye
62	Trade/Economic	foreign trade deficit n.	dış ticaret açığı
63	Trade/Economic	foreign trade deficit n.	dış ticaret açığı
64	Trade/Economic	deficit country n.	dış ödemeler dengesi açık veren ülke
65	Trade/Economic	external deficit n.	dış açık
66	Trade/Economic	settling the deficit n.	dış açığın kapatılması
67	Trade/Economic	payment deficit n.	dış ticaret bilançosu açığı
68	Trade/Economic	deficit account n.	eksi bakiye veren hesap
69	Trade/Economic	primary surplus/deficit inflows/outflows n.	faiz dışı fazla/açık giriş/çıkışları
70	Trade/Economic	primary deficit n.	faiz dışı açık
71	Trade/Economic	noninterest deficit n.	faiz dışı açık
72	Trade/Economic	revenue deficit n.	gelir açığı
73	Trade/Economic	visible deficit n.	görünen açık
74	Trade/Economic	actual deficit n.	gerçekleşen açık
75	Trade/Economic	actual deficit n.	hükümet bütçesinde belli bir yılın uygulamasında ortaya çıkan açık veya fazla
76	Trade/Economic	treasury deficit n.	hazine açığı
77	Trade/Economic	double deficit hypothesis n.	ikiz açık hipotezi
78	Trade/Economic	manpower deficit n.	işgücü açığı
79	Trade/Economic	export deficit n.	ihracat açığı
80	Trade/Economic	operational deficit n.	işletme açığı
81	Trade/Economic	operational budget deficit n.	işlevsel bütçe açığı
82	Trade/Economic	public sector deficit n.	kamu sektörü açığı
83	Trade/Economic	government deficit n.	kamu açığı
84	Trade/Economic	financing the deficit n.	kapatma
85	Trade/Economic	cash deficit n.	kasa açığı
86	Trade/Economic	public sector deficit n.	kamu sektörü finansman açığı
87	Trade/Economic	cash deficit n.	kasa sayım noksanı
88	Trade/Economic	cash deficit n.	kasa farkı
89	Trade/Economic	definite deficit n.	kati açık
90	Trade/Economic	housing deficit n.	konut açığı
91	Trade/Economic	petty cash deficit n.	küçük kasa açığı
92	Trade/Economic	cumulative net liquidity deficit n.	kümülatif net likidite açığı
93	Trade/Economic	negligible deficit n.	küçük açık
94	Trade/Economic	liquidity deficit n.	likidite açığı
95	Trade/Economic	net deficit n.	net açık
96	Trade/Economic	final deficit n.	nihai açık
97	Trade/Economic	balance of payments deficit n.	ödemeler bilançosu açığı
98	Trade/Economic	negligible deficit n.	önemsiz açık
99	Trade/Economic	deficit balance n.	ödemeler dengesi
100	Trade/Economic	international balance of payments deficit n.	ödemeler bilançosu açığı
101	Trade/Economic	potential deficit n.	potansiyel açık
102	Trade/Economic	trade deficit n.	pasif dış ticaret bilançosu
103	Trade/Economic	potential foreign deficit n.	potansiyel dış açık
104	Trade/Economic	deficit trade balance n.	pasif ticaret bilançosu
105	Trade/Economic	capital account deficit n.	sermaye bilançosu açığı
106	Trade/Economic	deficit spending n.	tazmin harcaması
107	Trade/Economic	overall deficit n.	toplam açık
108	Trade/Economic	trade balance deficit n.	ticari işlemler açığı
109	Trade/Economic	full employment budget deficit n.	tam istihdam bütçe açığı
110	Trade/Economic	deficit spending n.	telafi edici kamu harcaması
111	Trade/Economic	deficit balance n.	ters bakiye
112	Trade/Economic	full employment deficit n.	tam istihdam fazlasının tersi
113	Trade/Economic	basic balance deficit n.	temel denge açığı
114	Trade/Economic	overall deficit n.	tüm olarak açık
115	Trade/Economic	full employment deficit n.	tam istihdam açığı
116	Trade/Economic	revenue deficit n.	vergi açığı
117	Trade/Economic	tax deficit n.	vergi açığı
118	Trade/Economic	net liquidity deficit according to the maturity segments n.	vade dilimlerine göre net likidite açığı
119	Trade/Economic	incipient deficit n.	yeni ortaya çıkan açık
120	Trade/Economic	accumulated deficit n.	(bilançoda) geçmiş yıllar zararları
121	Trade/Economic	annual deficit n.	yıllık açık
122	Trade/Economic	finance the deficit v.	açığı karşılamak
123	Trade/Economic	close a deficit v.	açık kapamak
124	Trade/Economic	(a budget) have a deficit v.	açık vermek
125	Trade/Economic	close the budget deficit v.	bütçe açığını kapatmak
126	Trade/Economic	have a deficit in the budget v.	bütçe açık vermek
127	Trade/Economic	have a deficit in the budget v.	bütçe açığı olmak
128	Trade/Economic	reduce the budget deficit v.	bütçe açığını azaltmak
129	Trade/Economic	narrow the (foreign) trade deficit v.	dış ticaret açığını kapatmak
130	Trade/Economic	narrow the (foreign) trade deficit v.	dış ticaret açığını kapamak
131	Trade/Economic	finance the deficit v.	cari açığı finanse etmek
Law
132	Law	budget deficit n.	bütçe açığı
133	Law	deficit balance n.	ters bakiye
Politics
134	Politics	advanced deficit country n.	açık veren gelişmiş ülke
135	Politics	fiscal deficit n.	bütçe açığı
136	Politics	budget deficit n.	bütçe açığı
137	Politics	external deficit n.	dış açık
138	Politics	democratic deficit problem n.	demokrasi açığı sorunu
139	Politics	deficit funding n.	hesap açığı fonu
140	Politics	fiscal deficit n.	mali açık
141	Politics	balance-of-payments deficit n.	ödemeler dengesi açığı
142	Politics	social security deficit n.	sosyal güvenlik açığı
143	Politics	overall deficit n.	toplam cari işlemler açığı
144	Politics	federal deficit n.	federal hükümete ait bütçe açığı
Insurance
145	Insurance	actuarial deficit n.	aktuaryal açık
146	Insurance	underwriting deficit n.	sigorta açığı
Technical
147	Technical	saturation deficit n.	doyma açığı
148	Technical	power deficit n.	güç açığı
149	Technical	oxygen deficit n.	oksijen eksiği
Telecom
150	Telecom	access deficit n.	erişim açığı
151	Telecom	access deficit n.	erişim eksikliği
152	Telecom	access deficit charge n.	erişim açığı ücreti
153	Telecom	access deficit contribution n.	erişim eksiklik katkısı
Construction
154	Construction	housing deficit n.	konut açığı
155	Construction	housing deficit n.	mesken açığı
Medical
156	Medical	base deficit levels n.	baz açığı düzeyleri
157	Medical	base deficit n.	baz açığı
158	Medical	severe neurological deficit n.	ciddi nörolojik kayıp
159	Medical	attention deficit hyperactivity disorder n.	dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
160	Medical	attention deficit disorder with hyperactivity n.	dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
161	Medical	attention deficit disorder n.	dikkat eksikliği bozukluğu
162	Medical	patient with focal neurological deficit n.	fokal nörolojik defisitli hasta
163	Medical	transient neurologic deficit n.	geçici nörolojik yetersizlik
164	Medical	naming deficit n.	isimlendirme eksikliği
165	Medical	permanent neurologic deficit n.	kalıcı nörolojik defisit
166	Medical	calorie deficit n.	kalori açığı
167	Medical	cholinergic deficit n.	kolinerjik defisit
168	Medical	correction of magnesium deficit n.	magnezyum eksikliğinin düzeltilmesi
169	Medical	long-lasting neurological deficit n.	uzun süreli nörolojik tutulum
Psychology
170	Psychology	awareness deficit n.	ayrımsama özürü
171	Psychology	memory deficit n.	bellek yitimi
172	Psychology	attention deficit n.	dikkat eksikliği
173	Psychology	attention-deficit hyperactivity disorder n.	dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
174	Psychology	attention deficit n.	dikkat zorluğu
175	Psychology	attention deficit and hyperactivity n.	dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite
176	Psychology	memory deficit n.	hafıza yitimi
177	Psychology	word retrieval deficit n.	kelime hatırlama özürü
178	Psychology	attention deficit hyperactive disorder n.	dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu
Physics
179	Physics	mass-deficit n.	kütle azalması
Botanic
180	Botanic	turgor deficit n.	suyun bir bitki hücresine girmesini sağlayan tüm kuvvetlerin cebirsel toplamı
181	Botanic	diffusion pressure deficit n.	suyun bir bitki hücresine girmesini sağlayan tüm kuvvetlerin cebirsel toplamı
Agriculture
182	Agriculture	deficit irrigation n.	kısıntılı sulama
Linguistics
183	Linguistics	verbal deficit hypothesis n.	sözel eksiklik kuramı
Environment
184	Environment	water deficit n.	su açığı
Meteorology
185	Meteorology	soil moisture deficit n.	toprak nemi açığı
Latin
186	Latin	conditio deficit n.	akıbeti belli olmuş şart