float - Turc Anglais Dictionnaire

float

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "float" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 101 résultat(s)

Anglais Turc
General
float n. yüzme
The doctor recommended a float in a sensory deprivation tank.
Doktor, duyusal izolasyon tankında yüzmeyi önerdi.

More Sentences
float n. olta mantarı
The fishing float was bobbing up and down from the waves.
Balıkçının olta mantarı dalgalarla aşağı yukarı sallanıyordu.

More Sentences
float n. sal
Tom floated down the river on a raft.
Tom bir sal üzerinde nehirden aşağı süzülüyordu.

More Sentences
float n. birikmiş para
We have enough cash float to get us through the day.
Günü geçirmemize yetecek kadar birikmiş paramız var.

More Sentences
float n. (karnaval) arabası
This year there was a carnival float in the shape of a whale.
Bu yıl balina şeklinde bir karnaval arabası vardı.

More Sentences
float n. piyasaya sürme
Share prices skyrocketed on the day of the float.
Piyasaya sürüldüğü gün hisse fiyatları fırladı.

More Sentences
float n. şişme deniz oyuncağı
My feed is filled with holiday-makers on flamingo shaped floats.
Anasayfam şişme flamingolara binen tatilcilerle dolu.

More Sentences
float v. süzülmek
There was an airship floating above the packed stadium.
Hıncahınç dolu stadyumun üzerinde süzülen bir zeplin vardı.

More Sentences
float v. dolaşmak
There are so many different concepts floating about.
Ortada dolaşan çok farklı kavramlar var.

More Sentences
float v. yüzmek (suda vb)
The toy sailboat floated away.
Oyuncak yelkenli yüzerek uzaklaştı.

More Sentences
float v. yüzmek
This basically involved enabling ships to float longer in the event of a shipwreck.
Bu temelde, bir gemi kazası durumunda gemilerin daha uzun süre yüzdürülmesini içeriyordu.

More Sentences
float v. uçmak
People on space stations float.
Uzay istasyonlarındaki insanlar uçarlar.

More Sentences
float v. dile getirmek
It would be best if you floated this idea in the next meeting.
Bu fikri bir sonraki toplantıda dile getirmeniz en doğrusu olacaktır.

More Sentences
float v. dalgalı kura geçirmek
The Central Bank decided to float the dollar.
Merkez Bankası doları dalgalı kura geçirmeye karar verdi.

More Sentences
float v. halka açılmak
Our company was floated back in 1992.
Şirketimiz 1992'de halka açılmıştı.

More Sentences
float v. havada yayılmak
The calming sound of the piano came floating out of the window.
Piyanonun sakinleştiren sesi pencereden dışarı yayılıyordu.

More Sentences
Technical
float v. yüzmek
This basically involved enabling ships to float longer in the event of a shipwreck.
Bu temelde, bir gemi kazası durumunda gemilerin daha uzun süre yüzmesini sağlamayı içeriyordu.

More Sentences
float v. uçmak
A ring of smoke floated from his cigar into the air.
Onun purosundan bir duman halkası havaya doğru uçtu.

More Sentences
Marine
float v. yüzmek
Tom's lifeless body floated on the water.
Tom'un cansız bedeni suyun üzerinde yüzüyordu.

More Sentences
Common Usage
float v. batmadan yüzmek
float n. şamandıra
General
float n. duba
float n. sıva malası
float n. flotör
float n. döner sermaye
float n. palye
float n. yüzdürücü
float n. mala
float n. yüzen şey
float n. yüzme kesesi
float n. can yeleği
float n. mastar
float n. su yüzeyinde duran şey
float n. geçit töreni sergisi/gösterisi
float n. gösteri
float n. dondurmalı içecek
float n. para
float n. simit
float v. neşretmek
float v. yüzdürmek (gemiyi)
float v. su yüzünde gitmek
float v. kurmak (şirket)
float v. dalgalanmaya bırakmak (döviz kurunu)
float v. su yüzünde götürmek
float v. yaymak
float v. yüzdürmek
float v. dalgalanmak
float v. boş verip her şeyi oluruna bırakmak
float v. su üzerinde durmak
float v. su üstünde durmak
float v. piyasaya çıkarmak
float v. hisseleri satarak bir şirket kurmak
float v. batmamak
float v. sıvının üstünde durmak
float v. havada süzülmek
float v. su yüzünde yüzerek bir yere gitmesini sağlamak
float v. hayal olmak
float v. görüş almak
Trade/Economic
float n. çekin yazılması ile fonların alıcının hesabına devri arasındaki zaman gecikmesi
float v. çıkarmak
float v. hisse senedi ve tahvil piyasaya çıkarmak
float v. ihraç etmek
float v. piyasaya tahvil veya hisse senedi çıkartmak
float v. piyasaya sürmek
float v. satışa arz etmek
float v. ticari bir iş için sermaye tedarik etmek
float v. (para) dalgalanmak
float v. (şirket) kurmak
Technical
float n. çökeltme çukuru
float n. duba
float n. kayak
float n. oltaya bağlı mantar
float n. sal
float n. reel sayı
float n. sıva malası
float n. şamandra
float n. su kayağı
float n. şamandıra
float v. havada süzülmek
float v. sıvının üstünde durmak
Computer
float v. kaydırmak
Construction
float n. ahşap mala
float n. bolluk
Automotive
float n. şamandıra
float v. dalgalanmak
float v. sıçramak
Aeronautic
float n. flotorlu cisim
float n. palye
float n. şamandıralı yatak
float v. palye yapmak
Marine
float n. mala
float n. pervane tahtası
float v. batmamak
Food Engineering
float v. dinlendirmek (şarap vb)
Marine Biology
float n. ağ mantarı
float n. balığın hava kesesi
float n. bir balığın hava kesesi
float n. yüzertop
Zoology
float n. hava torbası
float n. (balıkta) yüzme kesesi
Agriculture
float n. sürgü

Sens de "float" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 262 résultat(s)

Anglais Turc
General
milk float n. sütçü kamyoneti
alarm float n. uyarı şamandırası
prone float n. yüzükoyun yüzme pozisyonu
dead-man's float n. yüzükoyun yüzme pozisyonu
breasting float n. duba
milk-float n. sütçü arabası
parade float n. geçit töreni arabası
parade float n. resmi geçit için hazırlanan platform
parade float n. geçit platformu
neck float n. boyun simidi
float share v. hisse senedi çıkarmak
float into something v. (gemi) bir yere doğru ilerlemek
float into something v. süzülmek
float through something v. (bulut) gökyüzünde yavaşça süzülmek
float through something v. (gemi) suda yavaşça ilerlemek
Phrasals
float around v. etrafta gezmek/dolanmak/dolaşmak
float around v. etrafta yüzmek
float upon something v. bir şeyde süzülmek
float upon something v. bir şeyde uçmak/uçuşmak
float upon something v. bir şeyde sürüklenmek
float on something v. bir şeyde süzülmek
float on something v. bir şeyde uçmak/uçuşmak
float on something v. bir şeyde sürüklenmek
float into v. (gemi)-e doğru ilerlemek
float into v. '-e süzülmek
float into v. içeri ilerlemek/süzülmek
float on v. -de süzülmek
float on v. '-de uçmak/uçuşmak
float on v. '-de sürüklenmek
float through v. üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça süzülmek
float through v. üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça ilerlemek
Phrases
float like a butterfly, sting like a bee expr. kelebek gibi uçar arı gibi sokarım (muhammed ali ünvanı)
Idioms
float with the stream v. mevcut akıma uymak
float with the stream v. çoğunluğa uygun hareket etmek
float with the stream v. sürüye uymak
float an idea v. bir fikir önermek
not float somebody's boat v. canı çekmemek
float one's boat v. hoşuna gitmek
not float somebody's boat v. heyecan vermemek
not float somebody's boat v. ilgisini çekmemek
float one's boat v. ilgisini çekmek
float an idea v. ortaya bir fikir atmak
float a loan v. kredi ayarlamak
float a loan v. kredi bulmak
float on air v. sevinçten havalara uçmak
float a trial balloon v. fikir almak için önermek
float a trial balloon v. nabız yoklamak
float a trial balloon v. düşünce veya eğilimi öğrenmek için önden araştırma yapmak
float a trial balloon v. balon uçurmak
float someone's boat v. birinin ilgisini çeken bir şey olmak
float someone's boat v. birine keyif veren bir şey olmak
float someone's boat v. birinin canın istediği bir şey olmak
float someone's boat v. birinin hoşuna giden bir şey olmak
float/walk on air v. sevinçten havalara uçmak
float/walk on air v. etekleri zil çalmak
float/walk on air v. sevincinden uçmak
float/walk on air v. sevinçten ayakları yere değmemek
float/walk on air v. sevinçten ayakları yerden kesilmek
not float (one's) boat v. (birine) heyecan vermemek
not float (one's) boat v. (birinin) ilgisini çekmemek
not float (one's) boat v. (birine) keyif vermemek
not float somebody's boat expr. (bir şeyin) kişiye keyif vermemesi
Trade/Economic
payment-float n. bir şirket tarafından düzenlenen çeklerin henüz takasa verilmemiş olması
managed float n. gözetimli dalgalanma
free float rate n. halka açıklık oranı
free float n. halka açık hisseler
free float n. hükümet müdahalelerinin bulunmadığı bir döviz kuru sistemi
large float n. halkın elinde bol olan hisse senetleri
dirty float n. kirli dalgalanma
managed float n. kontrollü dalgalanma
negative float n. negatif satış
joint float n. ortaklaşa dalgalandırma
joint float n. ortak dalgalanma
free float n. serbest dalgalanma
free float n. serbest dalgalanma
payment float n. şirketin yazdığı ama henüz tahsil edilmemiş çekler
collection float n. tahsil sürecindeki çekler
clean float n. temiz dalgalanma
average float n. vade boyunca tedavülde bulunan ortalama tahvil miktarı
managed float n. yönetimli dalgalanma
till float n. (yazar kasadaki) başlangıç nakdi
managed float regime n. yönetilen dalgalı kur rejimi
float share v. hisse senedi satmak
float share v. hisse satmak
Technical
bottom entry float valve n. alttan su girişli iç takım
sink-float method n. batır yüzdür yöntemi
devil float n. çivili tirfil malası
float board n. çark kanadı
devil float n. çivili ahşap mala
float charging n. düşük oranda şarj etme
rotary float n. döner kanatlı perdah makinesi
float glass n. düz cam
float mirror n. flotal ayna
float glass n. float cam
float glass n. flot camı
float valve n. flatörlü vana
expansion float type valve n. genleşme flatörü
silver-coated float glass miorror n. gümüş kaplamalı float cam ayna
rotary float n. helikopter
float valve n. karbüratör supabı
wing tip float n. kanat ucu kayağı
carburetor float n. karbüratör şamandrası
float water gauge n. köpürmeden etkilenmeyen tesviye şişesi
mechanical float n. mekanik mastar
ball float n. küresel şamandra
cork float n. mantar şamandıra
ball float traps n. küresel şamandralı buhar kapanları
mechanical float n. mekanik finişer
float charging n. minimum oranda şarj etme
battery float current n. pil akıcı akımı
float bridge n. sallı köprü
clean float glass n. renksiz düz cam
float chamber n. sabit seviye kabı
free float n. serbest kayarlık
float-operated control valve n. şamandıralı reglaj valfi
float pivot n. şamandra mafsalı
float valve n. şamandralı valf
float trap n. şamandıralı buhar kapanı
float alarm n. şamandralı alarm cihazı
float level adjustment n. şamandıra seviye ayarı
float valve n. şamandıralı vana
float valve n. şamandıra valfi
float trap n. şamandıralı kondenstop
float valve n. şamandıralı valf
float cap n. şamandıra kapağı
float switch n. şamandıralı şalter
float needle n. şamandıra iğnesi
float switch n. şamandıralı kesici anahtar
float valve n. şamandıra
float bowl n. şamandıra odası
float breaker n. şamandıra anahtarı
float type n. şamandıra tipi
float spindle n. şamandıra mili
float block n. şamandıra bloğu
float gauge n. şamandıran ölçer
float steam trap n. şamandralı buhar kapanı
float kit n. şamandıra kiti
water sink-float system n. su batır yüzdür dizgesi
float switch n. şamandıralı anahtar
float switch n. şamandıralı kontak
float charging n. tampon şarj
float charge n. tampon şarj
wood float n. tahta mala
total float n. toplam bolluk
vibrating float n. titreşimli mastar
alarm float n. uyarı şamandırası
bull float n. uzun kollu iri perdah malası
float glass n. yaprak cam
float glass n. yatay çekme cam
float shoe n. yüzdürme kılavuzu
float glass process n. yüzdürme cam süreci
float and sink analysis n. yüzdürme-çökeltme çözümlemesi
float and sink characteristics n. yüzme-batma özellikleri
sink and float separation n. yüzdür-çökelt ayırması
float collar n. yüzdürme yakası
float valve n. yüzertoplu vana
float switch n. yüzer tip anahtarlama
float glass n. yüzdürme cam
float charge application n. yüzdürme şarjlı uygulama
float vibrator n. yüzer vibrator
Computer
plastic float n. plastik şamandıra
float valve n. yüzertoplu vana
float over text expr. metnin üzerinde kaydır
float over text expr. metin üstünde kaydır
Electric
float switch n. şamandıralı kontak
float voltage n. şarj voltajı
float switch n. şamandıralı anahtar
float voltage n. şarj gerilimi
Textile
sink/float method n. çöktürme/yüzdürme metodu
Construction
timber float n. ahşap mastar
long float n. beton mastarı
float finishing n. beton dökülen yerde bir kalas veya metalden bir düzleştirici ile harcın yüzeyini düzeltme işlemi
hand float n. duvarcı perdah mastarı
hand float n. el malası
angle float n. köşe malası
float test n. mala deneyi
plasterer's float n. sıvacı mastarı
automatic electrical water level sensing controls of the float or electrode-sensor type n. şamandıra veya elektrotla algılayıcı tipte su seviyesine duyarlı otomatik elektrikli kontrol düzenleri
float vibrator n. yüzer vibratör
float finish v. beton dökülen yerde bir kalas veya metalden bir düzleştirici ile harcın yüzeyini düzeltmek
Woodworking
timber float n. ahşap mastar
Automotive
calibrated float n. asit ölçeği
high side float valve n. basınçlı taraf şamandıra valfi
high side float expansion valve n. basma tarafı şamandıralı tip genleşme valfi
fuel tank float n. benzin deposu şamandırası
fuel tank level float n. benzin deposu seviye şamandırası
calibrated float n. dansimetre
end float n. durdurma şamandırası
armature end float n. endüvi eksenel hareketi
low side float expansion valve n. emme tarafı şamandıralı tip genleşme valfı
float needle n. iğne
camshaft end float n. kam mili eksenel boşluğu
camshaft end float n. kam mili uç gezintisi
carburettor float lever n. karbüratör şamandırası kolu
carburettor float needle valve n. karbüratör şamandırası iğne supabı
carburetor float chamber n. karbüratör şamandıra kabı
carburettor float n. karbüratör şamandırası
carburettor float fulcrum pin n. karbüratör şamandırası muvazene pimi
carburettor float chamber n. karbüratör sabit seviye kabı
float needle n. meme
center-hung float n. ortadan askılı şamandıralı karbüratör
float chamber vent n. sabit seviye kabı havalandırması
float bowl n. sabit seviye kabı
float chamber n. sabit seviye kabı
float chamber vent system n. sabit seviye kabı havalandırma sistemi
float needle valve n. şamandıra iğne valfi
valve float n. supap yüzmesi
float level adjustment n. şamandıra seviye ayarı
float body n. şamandıra gövdesi
float bowl n. şamandıra haznesi
float level n. şamandıra haznesindeki benzin seviyesi
float arm n. şamandıra kolu
float indicator n. şamandıra düzey göstergesi
valve float n. supap sıçraması
float pin n. şamandıra pimi
float height n. şamandıra yüksekliği
float position n. şamandıra konumu
float circuit n. şamandıra devresi
float needle valve n. şamandıra iğneli supap
float level n. şamandıra seviyesi
float chamber vent n. şamandıra kabı havalandırması
float chamber n. şamandıra kabı
float chamber n. şamandıra haznesi
float valve n. şamandıra valfi
float chamber vent system n. şamandıra kabı havalandırma sistemi
float pivot pin n. şamandıra pimi
side-hung float n. yandan hareketli şamandıra
fuel tank level float n. yağ deposu seviye şamandırası
fuel tank float n. yakıt deposu şamandırası
Aeronautic
float mechanism n. flotor tertibatı
float seaplane n. flotorlu uçak
float amphibian n. flotorlu amfibi uçağı
float type carburettor n. flotor tipi karbüratör
float storage n. toplam biriktirme
Marine
carling float n. filika
carling float n. acil durumda geminin terk edilmesi için kullanılan sal
cork float n. mantar şamandıra
float needle n. şamandıra iğnesi
feathering float n. su çarkı kanadı
Petrol
cementing float equipment n. çimentolama yüzer donanımı
Mining
float cell n. flotasyon hücresi
float cell n. yüzdürme gözcüğü
float and sink analysis n. yüzdürme-çökeltme analizi
float and sink analysis n. yüzdürme-çökeltme çözümlemesi
float and sink test n. yüzdürme-çökeltme deneyi
Gastronomy
large thin float bread n. saç ekmeği
root beer float n. kök birasının üzerine dondurma koyularak hazırlanan bir içecek
Chemistry
float vibrator n. yüzer vibratör
Marine Biology
float line n. mantar yaka
Botanic
cork float n. mantar
Fishery
bubble float n. oval olta şamandırası
stick float n. çubuk şamandıra
Military
maintenance float n. bakım değiştirme stoku
maintenance float n. bakım yedeği
drift float n. düşüş ölçme şamandırası
float saddle n. sal semeri
bowl of float n. şamandıra çanağı
Sport
dead-mans float n. yüz üstü ve kolları öne uzatarak yüzme
Volleyball
float serve n. uçan servis
float serve n. yüzen servis
Slang
float out v. kafa dağıtmak
British Slang
float an air biscuit v. osurmak