harm - Turc Anglais Dictionnaire

harm

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "harm" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 38 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
harm n. zarar
The harm it would do to the life of Amina is irreversible.
Amina'nın hayatına vereceği zarar geri döndürülemez.

More Sentences
General
harm n. zarar
The harm it would do to the life of Amina is irreversible.
Amina'nın hayatına vereceği zarar geri döndürülemez.

More Sentences
harm v. kötülük etmek
No one's going to harm you.
Kimse sana kötülük etmeyecek.

More Sentences
harm v. incitmek
We never harmed them.
Biz hiç onları incitmedik.

More Sentences
harm v. zedelemek
That incident harmed his reputation.
O olay onun itibarını zedeledi.

More Sentences
harm v. zarar vermek
The Environment Agency looked into matter and found no environmental harm.
Çevre Ajansı konuyu incelemiş ve çevreye zarar vermediğini tespit etmiştir.

More Sentences
harm v. zararı olmak
I am not going to suggest visits, although I do not think it would do any harm if you were to go to Galicia.
Ziyaret önerisinde bulunmayacağım, ancak Galiçya'ya gitmenizin herhangi bir zararı olacağını düşünmüyorum.

More Sentences
Law
harm n. zarar
The harm it would do to the life of Amina is irreversible.
Amina'nın hayatına vereceği zarar geri döndürülemez.

More Sentences
harm v. zarar vermek
The Environment Agency looked into matter and found no environmental harm.
Çevre Ajansı konuyu incelemiş ve çevreye zarar vermediğini tespit etmiştir.

More Sentences
General
harm n. fenalık
harm n. hasar
harm n. dokunca
harm n. halel
harm n. ziyan
harm n. felaket
harm n. şer
harm n. kötülük
harm n. beis
harm n. bira mayası
harm n. haksız hükümler
harm n. ahlaksız hükümler
harm n. kötüleşme
harm v. kötülük yapmak
harm v. hasar vermek
harm v. zeval vermek
harm v. fena yapmak
harm v. fenalık yapmak
harm v. dokunmak
harm v. fenalık etmek
harm v. halel getirmek
harm v. zarara sokmak
harm v. zararı dokunmak
harm v. fena etmek
harm v. yaralamak
Trade/Economic
harm abrev. 1980 ve 1990'larda baskın olan yatırım bankalarının oluşturduğu bir grup
Law
harm n. hasar
harm v. hasar vermek
Technical
harm n. bere

Sens de "harm" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 168 résultat(s)

Anglais Turc
General
harm reduction n. zarar azaltma
Harm reduction alone is not a solution.
Zarar azaltma tek başına bir çözüm değil.

More Sentences
do harm v. zarar vermek
We must stop this regime from doing harm and in particular from using weapons of mass destruction.
Bu rejimin zarar vermesini ve özellikle kitle imha silahları kullanmasını engellemeliyiz.

More Sentences
do no harm v. zararı olmamak
Speeding up processes of this kind can do no harm at all.
Bu tür süreçleri hızlandırmanın hiçbir zararı olmayacaktır.

More Sentences
intend to harm v. zarar vermek istemek
Tom never intended to harm anybody.
Tom hiç kimseye zarar vermek istemedi.

More Sentences
want to harm v. zarar vermek istemek
I never wanted to harm you.
Asla sana zarar vermek istemedim.

More Sentences
not harm v. zarar vermemek
It is a general principle that enlargement should not harm third countries.
Genişlemenin üçüncü ülkelere zarar vermemesi genel bir ilkedir.

More Sentences
do no harm v. zarar vermemek
Do no harm to others.
Başkalarına zarar verme.

More Sentences
Colloquial
mean (one) no harm v. (birine) zarar vermek istememek
We meant no harm.
Zarar vermek istemedik.

More Sentences
Speaking
no harm done expr. bir şey olmadı
There's no harm done.
Bir şey olmadı.

More Sentences
don't harm anyone expr. kimseye zarar verme
Don't harm anyone.
Kimseye zarar vermeyin.

More Sentences
Law
cause harm v. zarara neden olmak
A short period of slightly high glucose levels will not cause harm.
Kısa süreli hafif yüksek glikoz seviyeleri zarara neden olmayacaktır.

More Sentences
Psychology
self-harm n. kendine zarar verme
Self-harm is often regarded as an indicator of insanity.
Kendine zarar verme genellikle cinnetin bir göstergesi olarak kabul edilir.

More Sentences
Common Usage
harm animals v. hayvanlara zarar vermek
General
grave harm n. ağır zarar
social harm n. sosyal zarar
intentional harm n. bilerek zarar verme
intentional harm n. kasti zarar
intentional harm n. kasti hasar
do as much harm as possible v. etmediğini bırakmamak
wish harm on another v. kötülük beslemek
do somebody harm v. kötülük etmek
cause harm to v. zarara yol açmak
see no harm v. bir sakınca görmemek
harm one's reputation v. itibarıyla oynamak
do more harm than good v. faydadan çok zararı olmak
undo the harm that has been done v. yapılan zararı telafi etmek
do as much harm as possible v. etmediğini komamak
see no harm v. sakınca görmemek
do more harm than good v. ettiği hayır ürküttüğü kurbağaya değmemek
harm someone's reputation v. itibarına zarar vermek
do harm v. zararı olmak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz kurtulmak
escape (from a dangerous situation) with little or no harm v. ucuz atlatmak
cause harm v. zararı dokunmak
do harm v. zararı dokunmak
get harm v. zarar görmek
harm the environment v. çevreyi kirletmek
see no harm v. bir mahzur görmemek
see no harm v. mahzur görmemek
bring harm v. zarar getirmek
(not) harm a hair of somebody's head v. birinin kılına bile dokunmamak
harm the environment v. çevreye zarar vermek
self-harm v. kendi kendine zarar vermek
harm the nature v. doğaya zarar vermek
come to no harm v. bir zarara uğramamak
come to no harm v. hiç zarar görmemek
harm one's health v. sağlığına zarar vermek
(harm) to come to v. zarar gelmek
see harm in v. sakınca görmek
see harm in v. beis görmek
give harm to v. zarar vermek
harm [south] adj. saygısız
harm [south] adj. kaba
harm [south] adj. zararlı
Phrasals
come to harm v. zarara uğramak
come to harm v. zarar görmek
Phrases
there's no harm in trying expr. denemekten zarar gelmez
no harm in trying expr. denemekten zarar gelmez
where's the harm? expr. ne zararı var?
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı yok
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmasında) bir sakınca yok
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmasında) bir mahzur yok
it wouldn't do (someone) any harm (to do something) expr. (bir şeyi yapmasında) beis yok
Colloquial
harm the baby v. bebeğe zarar vermek
mean (one) no harm v. (birini) üzmek istememek
mean (one) no harm v. (birini) kırmak istememek
mean (one) no harm v. (birini) olumsuz etkilemek istememek
not mean (one) any harm v. (birine) zarar vermek istememek
not mean (one) any harm v. (birini) üzmek istememek
not mean (one) any harm v. (birini) kırmak istememek
not mean (one) any harm v. (birini) olumsuz etkilemek istememek
he/she wouldn't harm a fly expr. karıncayı bile incitmez
he/she wouldn't harm a fly expr. sineği bile incitmez
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmaktan (birine) zarar gelmez
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmanın (birine) bir zararı olmaz
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmanın (biri için) bir sakıncası yok
it does no harm (for someone) to do (something) expr. (bir şey) yapmanın (biri için) bir mahzuru yok
there is no harm in expr. -in zararı yok
there is no harm in expr. '-in zararı olmaz
what is the harm in (doing something)? expr. (bir şey yapmaktan) zarar gelmez
what is the harm in (doing something)? expr. (bir şey yapmaktan) ne çıkar?
Idioms
do more harm than good v. attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmemek
do more harm than good v. iyilikten çok kötülük yapmak
would not harm a hair on somebody's head v. kılına zarar vermemek
would not harm a hair on somebody's head v. kılına bile zarar vermemek
not harm a hair on somebody's head v. kılına zarar vermemek
not harm a fly v. karıncayı bile incitmemek
not harm a hair on somebody's head v. kılına bile zarar vermemek
wouldn't harm a hair on somebody's head v. kılına zarar vermemek
wouldn't harm a hair on somebody's head v. kılına bile zarar vermemek
do more harm than good v. yarardan çok zarar vermek/getirmek
harm a hair on (one's) head v. kılına zarar vermek
harm a hair on (one's) head v. saçının teline zarar vermek
mean no harm v. zarar vermek istememek
mean no harm v. üzmek istememek
mean no harm v. kırmak istememek
mean no harm v. olumsuz etkilemek istememek
not come to harm v. zarar görmek
not come to harm v. zarara uğramak
not harm a hair of someone's head v. birinin kılına bile dokunmamak
not harm a hair of someone's head v. birinin saçının teline bile zarar vermemek
not harm a hair on (one's) head v. (birinin) kılına bile dokunmamak
not harm a hair on (one's) head v. (birinin) saçının teline bile zarar vermemek
not harm a hair of somebody's head v. birinin kılına bile dokunmamak
not harm a hair of somebody's head v. birinin saçının teline bile zarar vermemek
no harm no foul expr. ciddi bir zarar yoksa sorun da yoktur
wouldn't harm a hair on somebody's head expr. kılına bile zarar vermez
not harm a hair on somebody's head expr. kılına zarar vermez
wouldn't harm a hair on somebody's head expr. kılına zarar vermez
not harm a hair on somebody's head expr. kılına bile zarar vermez
would not harm a hair on somebody's head expr. kılına bile zarar vermez
would not harm a hair on somebody's head expr. kılına zarar vermez
wouldn't harm/hurt a fly expr. karıncayı bile incitmez
wouldn't harm/hurt a fly expr. sineği bile incitmez
no harm, no foul expr. zararı yok, bir şey olmadı
there's no harm done expr. zararı yok
nhnf (no harm, no foul) expr. bir şey olmadı
nhnf (no harm, no foul) expr. ciddi bir zarar yoksa sorun da yoktur
there is no harm in (someone's) doing (something) expr. (birinin bir şey) yapmasının bir zararı yok
there is no harm in (someone's) doing (something) expr. (birinin bir şey) yapmasının bir zararı olmaz
there is no harm in (someone's) doing (something) expr. (birinin bir şey) yapmasından bir zarar gelmez
there's no harm in doing something expr. bir şey yapmanın bir zararı yok
there's no harm in doing something expr. bir şey yapmanın bir zararı olmaz
there's no harm in doing something expr. bir şey yapmaktan bir zarar gelmez
Speaking
don't harm others expr. başkalarına zarar verme
would not harm a fly expr. çok yumuşak
would not harm a fly expr. karıncayı bile ezmez
wouldn't harm a fly expr. karıncayı bile incitmez
would not harm a fly expr. mülayim
we don't mean you any harm expr. size zarar vermek niyetinde değiliz
would not harm a fly expr. sineği bile öldürmez
there is no harm in that expr. zarar yok
no harm done expr. ziyanı/zararı yok
Law
bodily harm n. adam yaralama
grievous bodily harm n. ağır yaralama
great bodily harm n. ağır yara
great bodily harm n. ağır müessir fiil
grievous bodily harm n. ağır müessir fiil
actual bodily harm n. basit yaralama
bodily harm n. bedeni zarar
bodily harm n. cismani zarar
great bodily harm n. ciddi bedeni hasar
bodily harm n. cismani zarar
bodily harm n. fiziksel zarar
actual bodily harm n. hafif yaralama
actual bodily harm n. hafif müessir fiil
self-harm n. kendi kendini yaralama
grievous bodily harm with intent n. kasıtlı ağır yaralama
self-harm n. kendisini sakatlama
financial harm n. mali zarar
bodily harm n. yaralama
cause to harm v. zarara neden olmak
Automotive
bodily harm n. bedeni yaralanma
Medical
grievous bodily harm n. ciddi fiziksel yaralanma
etiological harm n. etyolojik hasar
chemical harm n. kimyasal hasar
mechanical harm n. mekanik zedelenme
thermal harm n. termal hasar
Psychology
self-harm n. bilerek kendini sakatlama
self-harm n. kendini sakatlama
harm avoidance n. zarardan kaçınma
gbh (grievous bodily harm) abrev. ağır yaralama
gbh (grievous bodily harm) abrev. ağır müessir fiil
Basketball
hoop and harm n. basket faul
Modern Slang
abh (actual bodily harm) [uk] n. basit yaralama
abh (actual bodily harm) [uk] n. hafif müessir fiil
abh (actual bodily harm) [uk] n. hafif yaralama