Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | illuminate v. | aydınlatmak | ||
Their petitions illuminate the path the Union still has to travel to ensure peace of mind for our citizens. Dilekçeleri, Birliğin vatandaşlarımızın huzurunu sağlamak için kat etmesi gereken yolu aydınlatıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | illuminate v. | aydınlanmak | ||
The space with square plan is illuminated by two small windows. Kare plana sahip olan mekân, iki küçük pencere ile aydınlanmaktadır. More Sentences |
||||
General | illuminate v. | aydınlatmak | ||
I illuminate myself with immensity. Ben kendimi sınırsızlıkla aydınlatıyorum. More Sentences |
||||
General | illuminate v. | ışık tutmak | ||
In this context, the report illuminates a number of important aspects. Bu bağlamda, rapor bir dizi önemli hususa ışık tutmaktadır. More Sentences |
||||
Lighting | ||||
Lighting | illuminate v. | aydınlatmak | ||
I illuminate myself with immensity. Kendimi enginlikler ile aydınlatıyorum. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | illuminate v. | aydınlatmak | ||
I use a flashlight to illuminate dark areas. Karanlık yerleri aydınlatmak için el feneri kullanıyorum. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | illuminate v. | ışıklandırmak | ||
General | ||||
General | illuminate v. | aydınlatmak (birini/bir konuyu) | ||
General | illuminate v. | ışıtmak | ||
General | illuminate v. | donatmak | ||
General | illuminate v. | yaldızlı harflerle süslemek | ||
General | illuminate v. | tezhip etmek (kitabı/yazıyı) | ||
General | illuminate v. | uyandırmak | ||
General | illuminate v. | anlatmak | ||
General | illuminate v. | tezhip etmek | ||
General | illuminate v. | tenvir etmek | ||
General | illuminate v. | aydınlığa kavuşturmak | ||
General | illuminate v. | açıklığa kavuşturmak | ||
General | illuminate v. | yüceltmek | ||
General | illuminate v. | parlatmak | ||
General | illuminate v. | göz kamaştırıcı hale getirmek | ||
General | illuminate v. | ışıklarla süslemek | ||
General | illuminate v. | ışıklarla süslenmek | ||
General | illuminate v. | parlamak | ||
General | illuminate v. | nur saçmak | ||
General | illuminate v. | güzelleştirmek | ||
General | illuminate v. | bilgi yaymak | ||
General | illuminate v. | medeniyet getirmek | ||
Lighting | ||||
Lighting | illuminate v. | ışıklandırmak | ||
Physics | ||||
Physics | illuminate v. | radyasyona maruz bırakmak | ||
Painting | ||||
Painting | illuminate v. | ışıklamak | ||
Painting | illuminate v. | ışık vermek | ||
Archaic | ||||
Archaic | illuminate n. | aydınlanmış kimse | ||
Archaic | illuminate v. | tutuşturmak | ||
Archaic | illuminate v. | yakmak | ||
Archaic | illuminate adj. | ışıkla aydınlatılmış | ||
Archaic | illuminate adj. | bilgiyle aydınlanmış | ||
Archaic | illuminate adj. | manevi aydınlığa kavuşmuş |
Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | illuminate someone v. | birini aydınlatmak | ||
General | illuminate by v. | ile aydınlatmak | ||
General | illuminate the road v. | yolu aydınlatmak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | illuminate something with something v. | bir şeyi bir şey ile aydınlatmak | ||
Phrasals | illuminate with v. | ile aydınlatmak | ||
Proverb | ||||
Proverb | If old things were in fashion light from heaven would illuminate the flea market | eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı |