küçük - Turc Anglais Dictionnaire

küçük

Sens de "küçük" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 130 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
küçük small adj.
In 1990, the Iraqi regime chose, however, to invade the small defenceless neighbouring country of Kuwait.
Ancak 1990 yılında Irak rejimi, savunmasız küçük komşu ülke Kuveyt'i işgal etmeyi seçti.

More Sentences
küçük little adj.
This little trick, however, is rather too transparent.
Ancak bu küçük numara oldukça şeffaftır.

More Sentences
küçük petty adj.
For us to succeed, we need to put aside our petty squabbles and the interinstitutional rivalries.
Başarılı olabilmemiz için küçük çekişmelerimizi ve kurumlar arası rekabeti bir kenara bırakmamız gerekiyor.

More Sentences
General
küçük baby n.
Layla is Fadil's baby girl.
Leyla Fadıl'ın küçük kızı.

More Sentences
küçük kid n.
And Alex's kid sister walked away without a scratch.
Ve Alex'in küçük kız kardeşi bir çizik dahi almadan kurtuldu.

More Sentences
küçük young adj.
Finally, it is irresponsible to teach very young children a policy of sex without discernment.
Son olarak, çok küçük yaştaki çocuklara ayırt etmeden seks politikasını öğretmek sorumsuzluktur.

More Sentences
küçük minuscule adj.
Prioritize your chores so you don't waste time with minuscule tasks that can wait until later.
İşlerinize öncelik verin, böylece daha sonra bekleyebilecek küçük görevlerle vakit kaybetmezsiniz.

More Sentences
küçük little adj.
This little trick, however, is rather too transparent.
Ancak bu küçük numara fazla şeffaf.

More Sentences
küçük slight adj.
Although the proposals are limited, they do represent a slight improvement as compared with the present situation.
Öneriler sınırlı olmakla birlikte, mevcut durumla karşılaştırıldığında küçük bir iyileşmeyi temsil etmektedir.

More Sentences
küçük younger adj.
His younger sister is married.
Küçük kız kardeşi evli.

More Sentences
küçük minor adj.
Two minor drafting errors have crept in here.
Burada iki küçük yazım hatası var.

More Sentences
küçük junior adj.
We should ask more questions; the European Union should not always stand to one side like a junior prison warder.
Daha fazla soru sormalıyız; Avrupa Birliği her zaman küçük bir gardiyan gibi bir kenarda durmamalı.

More Sentences
küçük small adj.
However, in reality, many small companies have still not been able to put this into practice.
Ancak gerçekte pek çok küçük şirket bunu hala uygulamaya koyabilmiş değil.

More Sentences
küçük tiny adj.
At first reading, Parliament adopted a total of 40 amendments, some admittedly by a tiny majority.
Parlamento, ilk okumada, bazıları kuşkusuz küçük bir çoğunlukla olmak üzere toplam 40 değişiklik önergesini kabul etti.

More Sentences
küçük smaller adj.
These smaller companies either dispose of their cargo or mix it with other cargo, which causes problems.
Bu küçük şirketler yüklerini ya elden çıkarmakta ya da diğer yüklerle karıştırarak sorunlara yol açmaktadır.

More Sentences
küçük small-time adj.
Many major technological breakthroughs were made by small-time entrepreneurs with an ingenious streak.
Birçok büyük teknolojik atılım, dahiyane bir çizgiye sahip küçük çaplı girişimciler tarafından gerçekleştirilmiştir.

More Sentences
küçük bit [scotland] adj.
I have a bit of a problem.
Küçük bir sorunum var.

More Sentences
Idioms
küçük small-time adj.
And these were not all obscure games at small-time tournaments.
Ve bunların hepsi küçük turnuvalarda gözden kaçabilecek maçlar değildi.

More Sentences
Law
küçük underage adj.
Aren't you underage?
Yaşın küçük değil mi?

More Sentences
küçük junior adj.
Curricula must include projects modelled on professional management, by forming junior enterprises, for example.
Müfredat, örneğin küçük işletmeler oluşturarak profesyonel yönetimi model alan projeler içermelidir.

More Sentences
küçük minor adj.
I still have two minor observations to make.
Hala yapmam gereken iki küçük gözlemim var.

More Sentences
Technical
küçük small adj.
If China were a small country, there would be a broad consensus for putting it under pressure.
Eğer Çin küçük bir ülke olsaydı, onu baskı altına almak için geniş bir mutabakat olurdu.

More Sentences
General
küçük toy n.
küçük weenie n.
küçük bantam n.
küçük child n.
küçük podunk n.
küçük picayune adj.
küçük puisne adj.
küçük not healthy adj.
küçük remote adj.
küçük piddling adj.
küçük lil (little) adj.
küçük jerkwater adj.
küçük niggardly adj.
küçük insignificant adj.
küçük tiddly adj.
küçük paltry adj.
küçük subordinate adj.
küçük trifling adj.
küçük fiddling adj.
küçük inconsiderable adj.
küçük petit adj.
küçük snug adj.
küçük elfin adj.
küçük dinky adj.
küçük boxy adj.
küçük undersized adj.
küçük frugal adj.
küçük diminutive adj.
küçük micro adj.
küçük poky adj.
küçük mini adj.
küçük menial adj.
küçük trivial adj.
küçük dinkey adj.
küçük weensy adj.
küçük infant adj.
küçük piffling adj.
küçük exiguous adj.
küçük incidental adj.
küçük toyish adj.
küçük incapacious adj.
küçük one-horse adj.
küçük wee adj.
küçük junior (jr.) adj.
küçük junior (jr) adj.
küçük tichy adj.
küçük tiddy adj.
küçük two-by-twice adj.
küçük lite [dialect] adj.
küçük half [dialect] [uk] adj.
küçük meer adj.
küçük mere adj.
küçük minionette adj.
küçük rinky-dink adj.
küçük chota [indian] adj.
küçük palterly [obsolete] adj.
küçük pilulous adj.
küçük pimping adj.
küçük pinkie [scotland] adj.
küçük peanut adj.
küçük peckerwood adj.
küçük peedie [scotland] adj.
küçük peerie [dialect] [uk] adj.
küçük peewee adj.
küçük scrabbly adj.
küçük scrub adj.
küçük scrunty adj.
küçük seed adj.
küçük shirttail adj.
küçük silly [obsolete] adj.
küçük crup adj.
küçük sleeveless [uk] adj.
küçük slit adj.
küçük sma [scotland] adj.
küçük pocket adj.
küçük pocket-handkerchief adj.
küçük pocket-size adj.
küçük pocket-sized adj.
küçük superficial adj.
küçük lepto- pref.
küçük lept- pref.
küçük jnr (junior) abrev.
küçük jnr. (junior) abrev.
küçük jun (junior) abrev.
küçük junr (junior) abrev.
küçük junr. (junior) abrev.
Colloquial
küçük tichy [uk] adj.
küçük no big thing adj.
küçük kiddo interj.
Law
küçük pupil n.
Technical
küçük undersize adj.
Computer
küçük miniature adj.
küçük petite adj.
Automotive
küçük micro n.
Medical
küçük minimus n.
küçük mini- pref.
Biology
küçük depauperate adj.
Printery
küçük inferior adj.
Archaic
küçük scrubbed adj.
Slang
küçük pissing adj.
British Slang
küçük diddy adj.
küçük piddly adj.
küçük biddy adj.
küçük titchy adj.
küçük dinky adj.
küçük farty adj.
küçük ickle adj.
küçük lickle adj.

Sens de "küçük" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
küçük çocuk kid n.
Ever since that little kid called up everyone wants to call and tell me to kill myself.
O küçük çocuk aradığından beri herkes telefon edip kendimi öldürmemi söylüyor.

More Sentences
küçük düşürmek humiliate v.
He humiliated the US Government during Colin Powell's recent visit to the Middle East.
Colin Powell'ın son Orta Doğu ziyareti sırasında ABD Hükümetini küçük düşürdü.

More Sentences
General
küçük çocuk infant n.
Mary has three infants.
Mary'nin üç tane küçük çocuğu var.

More Sentences
küçük değişiklik small change n.
We did, though, seek a few small changes.
Yine de birkaç küçük değişiklik istedik.

More Sentences
küçük köpek doggie n.
Come here doggie.
Buraya gel küçük köpek.

More Sentences
küçük kardeş little sister n.
My little sister has been suffering from a toothache since last night.
Benim küçük kardeşim geçen geceden beri diş ağrısından kıvranıyordu.

More Sentences
küçük porsiyon small portion n.
Have you got small portions?
Küçük porsiyonlarınız var mı?

More Sentences
küçük motosiklet scooter n.
I have a scooter.
Bir küçük motosikletim var.

More Sentences
küçük şeytan imp n.
The mischievous imp pulled pranks on his friends.
Yaramaz küçük şeytan arkadaşlarına şakalar yapardı.

More Sentences
küçük erkek kardeş little brother n.
My little brother ran through the living room stark naked.
Küçük erkek kardeşim oturma odasında çırılçıplak koştu.

More Sentences
küçük karga jackdaw n.
Jackdaws love my big sphinx of quartz.
Küçük kargalar benim büyük kuvars sfenksimi seviyorlar.

More Sentences
küçük at pony n.
Tom wanted me to buy him a pony.
Tom ona küçük at almamı istedi.

More Sentences
küçük değişiklik modification n.
I am prepared, as rapporteur, to accept that slight modification which has been made necessary.
Raportör olarak gerekli görülen bu küçük değişikliği kabul etmeye hazırım.

More Sentences
küçük işletmeler small business n.
As such, the medium-sized and small businesses are the most important economic factor in the European economy.
Bu nedenle orta ölçekli ve küçük işletmeler Avrupa ekonomisindeki en önemli ekonomik faktördür.

More Sentences
küçük düşürme humiliation n.
How can you bear such a humiliation?
Böyle bir küçük düşürmeye nasıl katlanabilirsin?

More Sentences
küçük harf small letter n.
I can't read small letters.
Küçük harfleri okuyamıyorum.

More Sentences
küçük çocuk whippersnapper n.
Come back here, you young whippersnapper!
Buraya geri gel, seni küçük çocuk!

More Sentences
küçük kasaba small town n.
Nowadays it is very difficult to sustain small towns.
Günümüzde küçük kasabaları ayakta tutmak çok zor.

More Sentences
küçük parmak little toe n.
My little toe hurts.
Küçük parmağım acıyor.

More Sentences
küçük eyalet canton n.
Switzerland is divided into multiple cantons.
İsviçre, birçok küçük eyalete bölünmüştür.

More Sentences
küçük parmak little finger n.
The baby has pretty little fingers.
Bebeğin güzel küçük parmakları var.

More Sentences
küçük kız little girl n.
Sometimes, I feel like the little girl in the story "The Emperor's New Clothes" .
Bazen kendimi "İmparatorun Yeni Giysileri" hikayesindeki küçük kız gibi hissediyorum.

More Sentences
küçük gezegen planetoid n.
The earth is a planet, and not a planetoid.
Dünya küçük gezegen değil, gezegendir.

More Sentences
küçük köpek little dog n.
The little dog had his own cushion.
Küçük köpeğin kendi minderi vardı.

More Sentences
küçük asya asia minor n.
The imminent integration of Asia Minor will, no doubt, be a considerable consolation in this respect.
Küçük Asya'nın yakın zamanda bütünleşecek olması şüphesiz bu açıdan önemli bir teselli olacaktır.

More Sentences
küçük adam little man n.
You can't leave the house like this, little man!
Evi bu şekilde terk edemezsin, küçük adam!

More Sentences
küçük adam little guy n.
That way, the little guys, the smaller countries, and the lesser-used languages lose out.
Bu şekilde, küçük adamlar, küçük ülkeler ve daha az kullanılan diller kaybeder.

More Sentences
küçük bir köy a small village n.
My brother lives in a small village.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

More Sentences
küçük aile small family n.
Increased profit and market control by multinationals has been at the expense of small family farms.
Çokuluslu şirketlerin artan kar ve pazar kontrolü, küçük aile çiftliklerinin zararına olmuştur.

More Sentences
küçük suç petty crime n.
We shouldn't be imprisoning people for such petty crimes.
Böyle küçük suçlar için insanları hapse atmamalıyız.

More Sentences
Common Usage
küçük harf lower case n.
küçük ormanlık alan bosk n.
büyük küçük harfe duyarlı case sensitive adj.
General
küçük ve orta ölçekli işletmeler small and medium sized enterprises n.
küçük çocuk chit n.
küçük peruk toupee n.
küçük tespih chaplet n.
küçük çaplı soygun yapan hırsız petty thief n.
küçük havlu towelette n.
küçük serçe dead sea sparrow n.
dikenli küçük çalı buckthorn n.
küçük projektör baby spot n.
tavşan kuyruğu gibi küçük kuyruk scut n.
bir başka devlete bağımlı olan veya onun tarafından kontrol edilen küçük devlet satellite state n.
üç yapraklı küçük bit bitki clover n.
küçük ilanlar classified advertisements n.
çin kültüründe kadınların küçük yaştan itibaren fazla büyümemesi için ayaklarına demir ayakkabılar giymesi foot binding n.
küçük oda closet n.
küçük şelale cascade n.
bir gezegenin etrafında gözlenen küçük gezegenimsi yapılar planetesimal n.
kendini küçük düşürme self mortification n.
küçük sulu ve taneli meyve berry n.
genellikle 12 kişi veya daha az yolcu alan küçük otobüsler minibus n.
küçük vatoz little skate n.
küçük havlu washcloth n.
küçük çocuk vaftizi paedobaptism n.
şehir ve kasabalardan küçük ama kalıcı yerleşim birimi village n.
bahama adaları, büyük antiller, küçük antiller gibi karayip denizini çevreleyen adalar west indies n.
küçük misuri nehri little missouri river n.
küçük adam peanut n.
marifetli küçük araç gadget n.
kilisede çalışan küçük memur clerk n.
küçük delik pinhole n.
küçük börek patty n.
küçük ilanlar want ads n.
en küçük ortakkat lowest common multiple n.
tavşana benzer küçük bir hayvan dassie n.
küçük oda cabinet n.
küçük doğan falconet n.
küçük kral kinglet n.
küçük evren microcosm n.
küçük isim given name n.
küçük altı düz kayık dory n.
aşırı derecede küçük olan minuteness n.
tek direkli küçük yelkenli catboat n.
yaşça küçük kimse junior n.
küçük ok dart n.
küçük bavul valise n.
büyük küçük great and small n.
taş döşeli küçük bahçe rockery n.
dereden büyük ırmaktan küçük akarsu stream n.
küçük körfez bay n.
küçük yıldız starlet n.
küçük düşürücü şey detractor n.
küçük sandal scull n.
küçük düşüren degrader n.
küçük kapı wicket n.
küçük buzul growler n.
küçük yaştaki oğlan veya kız child n.
küçük kasa petty cash n.
küçük ve önemsiz şey pinhead n.
en küçük eleman lowest element n.
küçük balaban little bittern n.
küçük ak balıkçıl little egret n.
küçük lokanta café n.
küçük kuğu bewick's swan n.
küçük çocuk tot n.
küçük düşme humiliation n.
küçük düşürme abasement n.
küçük martı little gull n.
küçük fırtına whirly n.
küçük hanım (hizmetçi tarafından) missy n.
küçük bir gemi gibi kullanılabilen tek direkli büyük sandal sloop n.
küçük yalan fib n.
küçük hapishane calaboose n.
küçük delik eyelet n.
küçük çizme bootee n.
küçük içkili lokanta estaminet n.
küçük şeytan devilkin n.
küçük meydan place n.
iri başlı küçük çivi tack n.
küçük çark pinion n.
halkalı küçük cılıbıt little ringed plover n.
küçük insan pigmy n.
küçük hançer stiletto n.
en küçük erkek çocuk cadet n.
daha çok filipinler'de görülen küçük otobüs jeepney n.
çok küçük parça grain n.
küçük mutfak kitchenette n.
amerikaya özgü küçük ceviz pignut n.
küçük topak pellet n.
küçük burjuva petit bourgeois n.
iki direkli küçük yelkenli pinnace n.
küçük hindistan cevizi kabuğu mace n.
küçük bar bistro n.
küçük şişe vial n.
küçük kirazkuşu little bunting n.
küçük filo flotilla n.
küçük bir tavsiye piece of advice n.
küçük dürbün spy glass n.
küçük kepçe little dipper n.
küçük düşme mortification n.
kadının küçük özel odası boudoir n.
küçük bey master n.
küçük lokmalar halinde yeme nibbling n.
küçük gezegen minor planet n.
küçük karga daw n.
küçük kum kuşu little stint n.
küçük taç coronet n.
küçük kaya little rock n.
küçük org harmonium n.
küçük hanım damsel n.
küçük baykuş little owl n.
küçük körfez creek n.
uçağın yolcu kabininde taşınmaya uygun küçük çanta cabin bag n.
küçük ekmek scone n.
küçük yapıt opuscule n.
küçük balta hatchet n.
küçük francala gem n.
alkol satan küçük kafe estaminet n.
çok küçük miktar fraction n.
küçük burjuvazi petit bourgeoisie n.
kıtalardan küçük kara parçası subcontinent n.
küçük çatı gablet n.
küçük kuşak zonula n.
küçük ayı ursa minor n.
aşağılık küçük avukat pettifogger n.
genellikle bir tezgah çevresinde oturulan, hafif yiyecek ve çeşitli içeceklerin satıldığı küçük restoran snack bar n.
küçük peçete doyly n.
küçük masa end table n.
küçük leke speck n.
küçük kayık cockleshell n.
bir yaşından küçük çocuğu öldürme infanticide n.
küçük bir olasılık a remote possibility n.
küçük çocuk tad n.
küçük fıçı kilderkin n.
küçük beyin cerebellum n.
küçük flüt flageolet n.
küçük gümüş martı common gull n.
üç direkli küçük akdeniz yelkenlisi zebeck n.
küçük ticaret merkezi post n.
küçük kefal small mullet n.
küçük kalkan buckler n.
yetişkinlerin, genelde 15-19 yaş aralığında olan kendinden yaşça küçük genç kız veya erkeklere ilgi duyması ephebophilia n.
çok küçük miktar grain n.
şarap tadımında kullanılan küçük süslü gümüş kap tastevin n.
küçük dalgakıran jetty n.
küçük düşüren depreciator n.
küçük ev aletleri small home appliances n.
bir memleketin başka bir devlette bulunan küçük toprak parçası exclave n.
küçük gezegen asteroid n.
küçük şeylerle uğraşma pettiness n.
küçük istasyon whistle stop n.
eğlence amaçlı küçük yelkenli yacht n.
küçük dil epiglottis n.
sonsuz küçük değer infinitesimal n.
küçük sözlük little dictionary n.
küçük şey trifle n.
kuzey amerika'da yetişen küçük sarı çiçekleri olan funda wicopy n.
küçük siyah karınca little black ant n.
küçük ev cottage n.
küçük ilkel at eohippus n.
küçük cep bıçağı penknife n.
küçük köşk chalet n.
küçük kapasiteli genel servis taşıtları small capacity public service vehicles n.
küçük kalkan targe n.
küçük yelkenli jigger n.
esnaf ve küçük sanatkarlar craftsman and little artisan n.
papaların taktığı küçük beyaz takke zucchetto n.
küçük fıçı firkin n.
küçük istasyon whistlestop n.
küçük sandık footlocker n.
küçük ev (çocukların içinde oynadıkları) playhouse n.
küçük yılan garter snake n.
küçük yumru mild n.
küçük harfle yazılı minuscule n.
en küçük öğe least element n.
küçük sözlük pocket dictionary n.
küçük kutu casket n.
kıtadan daha küçük, geniş kara parçası subcontinent n.
hava şartlarından koruma da sağlayan küçük motosiklet motor scooter n.
saplı küçük tencere saucepan n.
küçük resim fırçası pencil n.
küçük görme disdain n.
küçük düşürülme degradedness n.
küçük görme belittling n.
küçük kerkenez lesser kestrel n.
küçük tart tartlet n.
küçük kilise chapel n.
birkaç küçük kabileyi de kapsayan malaya orman insanları sakai n.
küçük deve vicuna n.
küçük özel oda cabinet n.
tavşana benzer küçük bir hayvan rock hyrax n.
kitabın iç kapağına yapıştırılan adların ve değişik konularda resimlerin yer aldığı küçük boyutlu özgün yapıtlar exlibris n.
küçük vadi oluşturma gullying n.
küçük pandispanya keki ladyfinger n.
küçük dürbün spyglass n.
küçük dalgıçkuşu little grebe n.
küçük fıçı keg n.
küçük şalgam rape n.
küçük tepe knoll n.
küçük görme scorn n.
küçük çevrinti whirl n.
en küçük değer minimal value n.
küçük çinte little bunting n.
küçük çapa killick n.
küçük araba runabout n.
küçük suyelvesi baillon's crake n.
küçük piyes sketch n.
küçük ebabil little swift n.
iki kişiden küçük olanı junior n.
küçük mercek lenticulae n.
küçük tomurcuk gemmule n.
küçük ev maisonnette n.
küçük ilanlar classified ads n.
küçük samimi ortamlı ve yiyecek servisi yapan kuruluş café n.
küçük kahverengi yarasa little brown bat n.
gazetede küçük ilanlar classified advertisements n.
küçük kartal booted eagle n.
küçük kule turret n.
küçük düğüm burl n.
küçük yelkenli shallop n.
mevki veya kıdemce küçük olan kimse junior n.
amerika'ya özgü küçük siyah benekli vahşi kedi ocelot n.
küçük vadi dell n.
küçük motor trol gemisi dragger n.
küçük, gevşek taşlar ve kayalarla kaplı dağ eteği scree n.
küçük harf minuscule n.
küçük topluluk set n.
küçük havaalanı airstrip n.
küçük epik epyllion n.
küçük yumru tubercle n.
küçük düşürücü eleştirme diatribe n.
seyahatte, tam tarifeye tabi olmayan yaşça küçük kişi child n.
küçük otomobil runabout n.
küçük sumru little tern n.
küçük hayvanlar hastanesi pet clinic n.
küçük otel (kırlardaki) lodge n.
küçük mukallit booted warbler n.
genellikle çocuklar için, yatacak yer hazırlamada kolaylık sağlayan küçük yatak cot n.
küçük su çulluğu jack snipe n.
küçük kadın ladykin n.
küçük isim forename n.
küçük düşüren davranış affront n.
evden dışarı yapılan küçük gezi veya seyahat outing n.
dantel küçük masa örtüsü doily n.
küçük ispanyol atı jennet n.
refakatsiz küçük unaccompanied minor n.
küçük ev kondo n.
küçük oda cellula n.
küçük kumkuşu little stint n.
küçük prens princeling n.
küçük düşürme abasing n.
küçük ak gerdanlı ötleğen lesser whitethroat n.
küçük sandalye faldstool n.
küçük balon blimp n.
küçük orman kartalı lesser spotted eagle n.
çok küçük olma minuteness n.
küçük yuvarlak ekmek cob n.
küçük sığır runt n.
küçük batağan little grebe n.
küçük deve vicugna n.
küçük köy hamlet n.
yörünge veya yoldaki küçük sapma perturbation n.
küçük aygıt gadget n.
küçük suç peccadillo n.
küçük teknik problem glitches n.
küçük insan pygmy n.
küçük eser opuscule n.
küçük körfez inlet n.
motosiklet motoruyla çalışan dört tekerlekli küçük taşıt quadricycle n.
küçük lord lordling n.
ekli küçük resim inset n.
küçük ağaçkakan lesser spotted woodpecker n.
küçük ve orta boyda taş parçası shingle n.
küçük kulübe kiosk n.
küçük filo escadrille n.
dar boyunlu küçük şişe flask n.
yerel idarelerin en küçük birimleri county n.
çoğunlukla geniş saçaklı, küçük, ahşap ev veya bungalov chalet n.
küçük erkek kardeş veya oğul cadet n.
küçük bölge zonula n.
küçük kulübe veya sığınak cabin n.
küçük şişe flask n.
küçük tekerlek (mobilyaya takılan) caster n.
küçük börek flapjack n.
dört yaşından daha küçük boğalarla güreşen boğa güreşçisi novillero n.
küçük düşürücü kimse detractor n.
küçük vadi dale n.
küçük otlak paddock n.
küçük kopya microcopy n.
küçük vadi glen n.
küçük altın yağmurcun pasific golden plover n.
küçük ad first name n.
küçük yatırım şirketleri small business investment companies n.
küçük dalga ripple n.
küçük beyaz balıkçıl egret n.
küçük kızıl buğday einkorn n.
küçük kırbaç quirt n.
en küçük üst sınır least upper bound n.
küçük kızlar little girls n.
nikah töreninde çiçek taşıyan küçük kız flower girl n.
küçük filika yawl n.
tavşana benzer küçük bir hayvan cape hyrax n.
küçük göl water hole n.
küçük hindistancevizi ağacı nutmeg n.
yaşça küçük olma juniority n.
küçük kulübe hovel n.
küçük köy dorp n.
küçük antiller lesser antilles n.
genellikle kilisesiz küçük köy hamlet n.
küçük kumru laughing dove n.
küçük arazi veya çiftlik işleten çiftçi crofter n.
küçük çalı ve gür ağaçlıklı arazi scrub n.
küçük bir parça (bir şeyden) fraction n.
üç direkli küçük akdeniz yelkenlisi zebec n.
küçük tanecikli tipi granular snow n.
küçük şişe phial n.
küçük düşürme disparagement n.
küçük görme contempt n.
küçük fare kulağı little mouse ear n.
küçük mektup small letter n.
ispanyol barlarında servis edilen kokulu küçük tabaklar tapas n.
küçük daire testeresi burr n.
küçük karabatak pygmy cormorant n.
küçük buz kalıbı ice cube n.
küçük alamecek trumpeter finch n.
bitkilere zarar veren küçük hayvan veya böcek pest n.
küçük düşürücü hareket indignity n.
küçük dere grindle n.
küçük kimse junior n.
küçük yılan ground snake n.
küçük köşe rafı whatnot n.
küçük balta chopper n.
küçük boğmaklı toygar bimaculated lark n.
idarelerce kiraya verilen küçük bostan allotment n.
küçük bir kağıda yazılmış kısa mektup compass n.
küçük kayık wherry n.
küçük kuş birdie n.
küçük bir iş chore n.
küçük klavye keypad n.
küçük ada cay n.
küçük beyaz balıkçıl little egret n.
küçük adam pipsqueak n.
küçük iskete serin n.
küçük sokak place n.
motorlu küçük trol teknesi dragger n.
müslümanların ibadetlerini gerçekleştirebilecekleri küçük ibadethane prayer room n.
küçük parmak pinkie n.
bir ülkede bulunan küçük yabancı topluluğu colony n.
küçük oda cubbyhole n.
küçük dalga wavelet n.
küçük kardeş cadet n.
küçük ağaç tree clubmoss n.
küçük özel hastane nursing home n.
küçük misuri nehri little missouri n.
küçük şey tot n.
küçük valf petcock n.
çok küçük damla globule n.
küçük tekne wherry n.
küçük motosiklet minibike n.
en küçük çok terimli least polynomial n.
küçük masraf petty cash n.
küçük ticaret odası üyesi jaycee n.
küçük peçete doyley n.
küçük kahvehane estaminet n.
küçük oda cell n.
küçük gemi small ship n.
küçük toprak sahibi yeoman n.
yara (küçük) scotch n.
küçük imtihan quiz n.
küçük rehber vade mecum n.
küçük el little hand n.
küçük tapınak oratory n.
yaşça küçük nonage n.
içine ilaç konulmak üzere yapılan küçük şişe gallipot n.
küçük görme belittlement n.
küçük düşürme belittlement n.
küçük harf lowercase n.
herhangi bir malzemeden küçük bir parça patch n.
küçük kuyruk scut n.
küçük bir kavgaya karışan kişi scuffler n.
evrak üzerinde bulunan resmi ya da şahsi mühür koruyan küçük yuvarlak kutu skippet n.
çok küçük bir miktar smidgin n.
küçük septum septula n.
küçük bitki plantlet n.
küçük görme misprision n.
küçük tanecik granule n.
küçük biblo kickshaw n.
küçük burjuvazi petty bourgeoisie n.
küçük burjuva değerleri petty bourgeoisie morals n.
küçük hesap makinesi pocket calculator n.
küçük ekmek roll n.
küçük çiftlik small holding n.
küçük çiftlik eroft n.
küçük daire maisonette n.
küçük ilan small advertisement n.
küçük ilanlar small ads n.
küçük sözlük glossary n.
küçük ev maisonette n.
küçük tane (bitkilerde) drupelet n.
küçük tane (bitkilerde) drupel n.
küçük abdest urination n.
küçük asyalı minor asian n.
küçük asya lesser asia n.
küçük ülke ya da eyalet yöneticisi toparch n.
küçük iplik twire n.
küçük üçgen çatı gablet n.
küçük yan duvar gablet n.
küçük kale gurry n.
küçük yapı gunyah n.
küçük kapı guichet n.
nakışlı küçük halı numdah n.
küçük hindistan cevizi nutmeg n.
küçük hindistan cevizi ağacı nutmeg n.
küçük ama değerli olan şey nugget n.
küçük ısırık nybble n.
küçük ceviz nutlet n.
küçük baykuş howlet n.
küçük etiket taglet n.
küçük çiçek floweret n.
ağızda çıkan küçük yara canker sore n.
küçük adam manling n.
küçük adam small man n.
küçük büyük harf small cap n.
küçük fark minor difference n.
küçük masraf minor expense n.
küçük masraf incidental expense n.
küçük bir örnek a small example n.
küçük ihtimal slight probability n.
küçük esnaf small retailer n.
küçük balık akvaryumu fishbowl n.
küçük çan sesi ting a ling n.
küçük şov side show n.
küçük performans sideshow n.
küçük leke tatch n.
küçük ışıklı siper cetra n.
küçük damar veinlet n.
en küçük ihtimal lowest possible n.
küçük ölçekli firma small company n.
küçük çayır alan paddock n.
küçük ölçekli ticaret petty trade n.
küçük heykel statuette n.
küçük çiftlik smallholding n.
küçük kar arabası snow mobile n.
küçük esnaf small business owner n.
küçük çekmeceli dolap lowboy n.
küçük süs trinketry n.
küçük sanayi sitesi small industrial area n.
küçük tonajlı small tonnage n.
küçük hayvan kafesi hutch n.
küçük lokanta diner n.
küçük parça fraction n.
en küçük sayı least n.
küçük ama nihayetinde istenmeyen sonuçlar doğuracak bir durum camel's nose n.
küçük ada ekonomisi small island economy n.
küçük ekonomi small economy n.
küçük bahçe köşkü arbour n.
küçük azıdişi bicuspid n.
küçük kütle blob n.
küçük yuvarlak blob n.
küçük damla blob n.
küçük gösterme foreshortening n.
küçük parça chip n.
küçük çağlayan chute n.
katlanabilen küçük kap collapsible container n.
küçük araba compact n.
küçük koru coppice n.
küçük vinç crab n.
küçük diş denticle n.