kasıtlı - Turc Anglais Dictionnaire

kasıtlı

Sens de "kasıtlı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 38 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kasıtlı intentional adj.
That was intentional, because Taiwan is in a quite different situation.
Bu kasıtlıydı çünkü Tayvan oldukça farklı bir durumda.

More Sentences
kasıtlı deliberate adj.
The Commission proposal looks reassuring, but is not proof against deliberate sabotage.
Komisyon teklifi güven verici görünmekle birlikte kasıtlı sabotajlara karşı bir kanıt değildir.

More Sentences
General
kasıtlı wilful adj.
This is quite unjustifiable and so seems positively wilful.
Bu oldukça haksız ve bu yüzden kesinlikle kasıtlı görünüyor.

More Sentences
kasıtlı designed adj.
Was it by accident or by design?
Kaza eseri mi oldu yoksa kasıtlı mıydı?

More Sentences
kasıtlı intentional adj.
This is not the first time we have seen oil slicks, whether intentional or unintentional.
İster kasıtlı ister kasıtsız olsun, petrol tabakalarını ilk kez görmüyoruz.

More Sentences
Law
kasıtlı intentional adj.
That was intentional, because Taiwan is in a quite different situation.
Bu kasıtlıydı çünkü Tayvan şu anda oldukça farklı bir durumda.

More Sentences
kasıtlı deliberate adj.
As regards the scope of this security policy, there is deliberate ambiguity.
Bu güvenlik politikasının kapsamına ilişkin olarak kasıtlı bir belirsizlik söz konusudur.

More Sentences
Technical
kasıtlı intentional adj.
The Arab Spring was not a mistake but an intentional mistake.
Arap Baharı bir hata değil, kasıtlı bir hataydı.

More Sentences
Sport
kasıtlı intentional adj.
I think what Tom did was intentional.
Bence Tom'un yaptığı şey kasıtlıydı.

More Sentences
General
kasıtlı felonious adj.
kasıtlı prepense adj.
kasıtlı purposeful adj.
kasıtlı witting adj.
kasıtlı meaning adj.
kasıtlı studied adj.
kasıtlı willful adj.
kasıtlı aforethought adj.
kasıtlı intended adj.
kasıtlı voluntary adj.
kasıtlı malicious adj.
kasıtlı conscious adj.
kasıtlı studious adj.
kasıtlı calculated adj.
kasıtlı voulu adj.
kasıtlı willed adj.
kasıtlı willing [obsolete] adj.
kasıtlı measured adj.
kasıtlı on adj.
kasıtlı ponderate adj.
kasıtlı cool adj.
kasıtlı first-degree adj.
kasıtlı purposely adv.
kasıtlı designedly adv.
Trade/Economic
kasıtlı malicious adj.
Law
kasıtlı with malice prepense adj.
kasıtlı malicious adj.
kasıtlı with malice aforethought adj.
kasıtlı willful adj.

Sens de "kasıtlı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 122 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kasıtlı olarak on purpose adv.
It is obvious that this system has been implemented on purpose.
Bu sistemin kasıtlı olarak uygulandığı açıktır.

More Sentences
General
kasıtlı olarak intentionally adv.
Such offences can only be committed intentionally.
Bu tür suçlar yalnızca kasıtlı olarak işlenebilir.

More Sentences
kasıtlı olarak deliberately adv.
In other words, in this exceptional case, we are deliberately excluding competition.
Başka bir deyişle, bu istisnai durumda rekabeti kasıtlı olarak hariç tutuyoruz.

More Sentences
kasıtlı olarak purposely adv.
Did you do that purposely?
Onu kasıtlı olarak mı yaptın?

More Sentences
Law
kasıtlı olarak intentionally adv.
This page is intentionally left blank.
Bu sayfa kasıtlı olarak boş bırakılmıştır.

More Sentences
General
kasıtlı olma deliberativeness n.
kasıtlı derin nefes alma sonucu karbondioksitin ciğerlerden dışarı kaçması süreci hyperventilation n.
kasıtlı yapılan zarar barratry n.
kasıtlı cinayet wilful murder n.
kasıtlı adam öldürme premeditated murder n.
kasıtlı bir terör saldırısı a deliberate act of terrorism n.
kasıtlı hareket intentional action n.
kasıtlı yazım hatası deliberate typo n.
kasıtlı yangın çıkarma arson n.
adı bilinmeyen, unutulan veya kasıtlı olarak göz ardı edilenler whatnot n.
genellikle kasıtlı olarak saklanıp beklenmedik durumlar için elde tutulan unsur wildcard n.
kendi çıkarları için başkalarını kasıtlı olarak aldatan kimse humbuggery n.
sözcüklerin veya eylemlerin genellikle kasıtlı olarak yanlış diziliminden kaynaklanan bir tür yanlış yorumlama misconstrual n.
bir şeyden kasıtlı olarak kaçınma miss n.
kasıtlı olarak kaçınma obliquity n.
kasıtlı seçim desire n.
kasıtlı engelleme politikası do-nothingism n.
kasıtlı yayılan haber plant n.
izleyiciyi daha sonraki bir olaya hazırlamak için oyuna kasıtlı eklenen sahne plant n.
(tasarruf olarak) bir dizi kasıtlı elektrik kesintisi rolling blackout n.
kasıtlı olarak doğrudan sapma prevarication n.
kasıtlı yangın çıkarmak commit arson v.
sürekli azarlamalar veya tehditlerle kasıtlı olarak kızdırmak bait v.
kasıtlı bir eylemi durdurmak hold v.
kasıtlı olmayan casual adj.
kasıtlı olmayan unintentional adj.
kasıtlı olarak işbirliği yapmayan bloody-minded adj.
kasıtlı olmayan nondeliberate adj.
kasıtlı yapılmamış undevised adj.
kasıtlı olmayan unwilful adj.
kasıtlı olarak uydurulmuş mythic adj.
kasıtlı yapılmayan primitive adj.
kasıtlı olarak belirsizleştirilmiş prevaricate adj.
kasıtlı olarak meaningly adv.
kasıtlı olarak advertently adv.
kasıtlı olarak calculatedly adv.
kasıtlı olarak calculatingly adv.
kasıtlı bir şekilde willingfully adv.
kasıtlı olarak purposively adv.
kasıtlı olarak apurpose adv.
kasıtlı olarak designedly adv.
kasıtlı olarak purposedly adv.
kasıtlı olarak in purpose adv.
Phrases
kasıtlı olarak of malice prepense expr.
kasıtlı olarak with malice prepense expr.
Colloquial
(kasıtlı ve sinsice) zarar verme undermining n.
Idioms
kasıtlı cehalet willful ignorance n.
kasıtlı vakit kaybı merry dance n.
kasıtlı olarak kaba davranmak have it in for v.
Trade/Economic
kasıtlı suistimal wilful misconduct n.
kasıtlı zarar barratry n.
kasıtlı kandırma wilful deceit n.
kasıtlı haksız muamele intentional tort n.
Law
kasıtlı veya kötü niyetli olarak bir görev veya sözleşme yükümlülüğünü yerine getirmeme abscondence n.
kasıtlı suç intentional crime n.
kasıtlı ağır yaralama grievous bodily harm with intent n.
kasıtlı saldırı wanton aggression n.
kasıtlı yapılmayan yanlış beyan innocent misrepresentation n.
kasıtlı adam öldürme murder in the first degree n.
kasıtlı adam öldürme willful murder n.
kasıtlı fiil deliberate action n.
kasıtlı suistimal reckless misconduct n.
kasıtlı cinayet premeditated murder n.
kasıtlı adam öldürme willful homicide n.
kasıtlı suistimal willful misconduct n.
kasıtlı suistimal wanton misconduct n.
kasıtlı uzlaşmazlık wilful intransigence n.
bir arsadaki taşınmazda yapılan, kasıtlı veya kasıtsız olarak taşınmaza zarar veren yapısal değişiklik voluntary waste n.
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet diminished capacity n.
kasıtlı olarak prepensely adv.
işbu anlaşmanın ihlal edilmesi veya ihlal tehditi altında bulunması veya bilinçli ve kasıtlı ihlali durumunda in the event of a breach or threatened breach or intended breach of this agreement expr.
işbu sözleşmenin ihlal edilmesi veya ihlal riski altında bulunması veya bilinçli ve kasıtlı ihlali durumunda in the event of a breach or threatened breach or intended breach of this agreement expr.
işbu sözleşmenin ihlal edilmesi veya ihlal tehditi altında bulunması veya bilinçli ve kasıtlı ihlali durumunda in the event of a breach or threatened breach or intended breach of this agreement expr.
Politics
etnik bir grubun kültürünün kasıtlı ve sistematik bir biçimde tahrip edilmesi ethnocide n.
kasıtlı olarak belirsiz veya kafa karıştırıcı bir dil kullanma parlor game n.
kasıtlı olarak belirsiz veya kafa karıştırıcı bir dil kullanma parlour game n.
Insurance
kasıtlı zarar barratry n.
Technical
kasıtlı yıkım intentional destruction n.
kasıtlı değiştirme intentional modification n.
kasıtlı modifikasyon intentional modification n.
kasıtlı tahribat intentional destruction n.
Computer
genellikle internetten kasıtlı olarak yayılan yanıltıcı hikaye veya yanlış bilgi turklebaum n.
kasıtlı modifikasyon intentional modification n.
kasıtlı tahribat intentional destruction n.
kasıtlı değiştirme intentional modification n.
kasıtlı yıkım intentional destruction n.
kasıtlı olarak kalitesiz ve ironik hazırlanan mizahi internet içeriği shitpost n.
(bilgisayar sistemini) kasıtlı olarak çökertmek bomb v.
Telecom
sistemin kasıtlı bozulması tweeking n.
Television
kasıtlı olarak şiddet içeren, rahatsız edici ve korkunç programlar gösteren televizyon programları car-crash tv n.
(iletim için kasıtlı olarak bozulmuş sinyali) anlaşılır kılmak decrypt v.
Aeronautic
(savaş esnasında) kasıtlı olarak bir uçağın diğerine çarpması aerial ramming n.
(savaş esnasında) kasıtlı olarak bir uçağın diğerine çarpması air ramming n.
Medical
kasıtlı aşırı doz alımı intentional overdose n.
Psychology
kasıtlı unutma intentional forgetting n.
kasıtlı özalgı tendentious apperception n.
Astronomy
uzaylı üstün varlıkların kasıtlı olarak dünya'ya saldırmayıp doğal yaşamın gelişmesini uzaktan izlediklerini savunan varsayımsal açıklama zoo hypothesis n.
Social Sciences
(scientology) öğretiye karşı olduğu düşünülen aile, arkadaş gibi kişilerle bağların kasıtlı olarak koparılması disconnect n.
Literature
alfabedeki bir veya birden fazla harfin kasıtlı olarak kullanılmadığı metin lipogram n.
Linguistics
kasıtlı yanılgı intentional fallacy n.
kasıtlı yanlışlık intentional fallacy n.
Military
düşmanın savaş hedeflerine saldırısını engellemek için sivilleri kasıtlı olarak bu hedeflerin içine veya etrafına yerleştirme human shield n.
güvenlik gibi sebeplerden füze veya benzer araçların kasıtlı olarak imha edilmesi missile destruct n.
Sport
top süren rakip takım oyuncusunu kasıtlı olarak iten oyuncu charging n.
kasıtlı faul intentional foul n.
kasıtlı faul major foul n.
topu kasıtlı olarak yere doğru atmak ground v.
spor karşılaşmasında rakibe kasıtlı olarak gereksiz şiddet uygulamak rough v.
Football
kasıtlı faul deliberate foul n.
kasıtlı faul intentional foul n.
Baseball
kasıtlı yürüme ibb (intentional base on balls) abrev.
Art
kasıtlı belirsizlik veya çarpıklıkla karakterize bir tarz obscurantism n.
kasıtlı belirsizlik veya çarpıklıkla karakterize eser obscurantism n.
Latin
kasıtlı yangın çıkaran blasarius n.
kasıtlı suç mens rea n.
Slang
kasıtlı yangın çıkarmak torch v.
Modern Slang
kasıtlı cahillik amathia n.