massive - Turc Anglais Dictionnaire

massive

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "massive" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 39 résultat(s)

Anglais Turc
General
massive adj. çok büyük
Nowadays, flying is a massive business; there is no doubt about it.
Günümüzde uçmak çok büyük bir iş; buna hiç şüphe yok.

More Sentences
massive adj. muazzam
There was a massive increase in admissions this year.
Bu yıl kabullerde muazzam bir artış oldu.

More Sentences
massive adj. büyük
His first single was a massive hit.
Çıkardığı ilk teklisi büyük bir hit olmuştur.

More Sentences
massive adj. kocaman
Mate, I had this whole massive bedroom to myself.
Dostum, kendime ait kocaman bir yatak odam vardı.

More Sentences
massive adj. büyük çapta
The aftermath has seen troops mobilised on a massive scale and weapons systems massed in a threatening manner.
Saldırı sonrasında askerler büyük çapta harekete geçirilmiş ve silah sistemleri tehditkar bir şekilde yığılmıştır.

More Sentences
massive adj. devasa
The building was supported by massive columns.
Bina devasa sütunlarla destekleniyordu.

More Sentences
Medical
massive adj. kitlesel
These agreements are suspended if massive and systematic human rights violations take place.
Bu anlaşmalar, kitlesel ve sistematik insan hakları ihlallerinin gerçekleşmesi halinde askıya alınır.

More Sentences
General
massive adj. cüsseli
massive adj. iri
massive adj. som
massive adj. iri yarı
massive adj. büyük ve ağır
massive adj. heybetli
massive adj. ağır
massive adj. koca
massive adj. masif
massive adj. irikıyım
massive adj. şiddetli (deprem/kalp krizi vb)
massive adj. yekpare
massive adj. kalın
massive adj. hacimli
massive adj. büyük kütleli
massive adj. materyallerin yekpare şeklinde yığılması ile nitelenen
massive adj. ağır ve büyük bir formdan oluşan
massive adj. ağır ve büyük formu olan
massive adj. düzenli bir formu olmayan
Technical
massive adj. kalın
massive adj. yekpare
Mining
massive adj. iç yapısı kristalli olmayan
massive adj. şekilsiz
massive adj. amorf
Medical
massive adj. massif
Physics
massive adj. kütleli (tanecik)
Astronomy
massive n. büyük kütleli
massive n. kütlesi büyük
Geology
massive adj. iç yapısı veya katmanları olmayan (kayaç)
massive adj. homojen yapılı (kayaç)
Slang
massive n. arkadaş veya dost grubu
massive n. arkadaş tayfası

Sens de "massive" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 68 résultat(s)

Anglais Turc
General
massive changes n. büyük değişiklikler
We cannot make such massive changes to it that it will be as you have just said by that date.
O tarihe kadar sizin söylediğiniz gibi olacak kadar büyük değişiklikler yapamayız.

More Sentences
Trade/Economic
massive increase n. büyük artış
Otherwise, we would only have high inflation and massive increases in the mountain of national debt.
Aksi takdirde sadece yüksek enflasyona ve ulusal borç dağında büyük artışlara sahip oluruz.

More Sentences
Astronomy
massive star n. masif yıldız
Massive stars are extremely hot.
Masif yıldızlar son derece sıcaktır.

More Sentences
General
massive construction n. kargir inşaat
massive discount n. büyük indirim
massive attack n. büyük saldırı
massive changes n. geniş kapsamlı değişiklikler
massive changes n. köklü değişiklikler
massive rise n. aşırı yükseliş
massive rise n. aşırı yükselme
massive concrete structure n. ağır beton strüktür
a massive cold front n. büyük bir soğuk hava cephesi
massive crowd n. mahşeri kalabalık
massive lie n. kocaman yalan
massive tantrum n. büyük sinir krizi
Colloquial
a massive cold front is building expr. büyük bir soğuk hava cephesi oluşuyor
Speaking
I am a massive fan of expr. büyük hayranıyım
I am a massive fan of expr. hastasıyım
Trade/Economic
a massive influx of cash n. büyük bir nakit para akışı
Law
massive influx n. kitlesel sığınma
Politics
massive industrialization n. büyük çapta endüstriyelleşme
Technical
massive manganese n. iri mangan
massive structure n. masif yapı
massive carbide n. küme karbür
Computer
maid (massive array of idle disks) n. bant yerine disk sürücülerini kullanan aktif depolama
Architecture
a massive free-standing pillar inside a mosque or church n. filayağı
a massive free-standing pillar inside a mosque or church n. pilpaye
Construction
massive stone construction n. kargir inşaat
massive wall n. kargir duvar
construction massive n. kargir inşaat
massive sheet n. masif tabla
Marine
massive structural body n. masif yapısal gövde
Mining
massive deposit n. masif yataklar
massive ore n. masif cevher
Medical
massive bleeding n. aşırı kanama
massive intraoperative pulmonary tumor embolism n. intraoperatif masif pulmoner tümör embolisi
massive pulmonary thromboembolism n. masif pulmoner tromboemboli
massive hemoptysis n. masif hemoptizi
massive inguinoscrotal bladder herniation n. masif inguinoskrotal mesane herniasyonu
massive pulmonary embolism n. masif pulmoner embolizm
massive pulmonary embolus n. masif pulmoner embolus
massive pulmonary embolism n. masif pulmoner emboli
massive air embolism n. masif hava embolisi
benign gastric stromal tumor with massive bleeding n. masif kanayan benin gastrik stromal tümör
massive upper gastrointestinal hemorrhage n. masif üst gastrointestinal sistem kanamas
endobronchial schwannoma with massive hemoptysis n. masif hemoptizi ile seyreden endobronşiyal schwannoma
massive splenomegaly n. masif splenomegali
unilateral massive ovarian edema n. tek taraflı masif over ödemi
massive hemolysis n. yaygın hemoliz
sinus histiocytosis with massive lymphadenopathy n. yaygın lenfadenopatilli sinus histiositozisi
massive parapneumonic effusion n. yoğun parapnömonik effüzyon
massive heart attack n. ölümcül kalp krizi
Physics
weakly interacting massive particle (wimp) n. zayıf etkileşimli büyük kütleli parçacık
Astronomy
massive compact halo object n. masif kompakt halo objesi
massive compact halo object n. büyük kütleli sıkı halo cismi
massive compact halo object (macho) n. masif kompakt halo objesi
massive compact halo object (macho) n. büyük kütleli sıkı halo cismi
massive star n. büyük kütleli yıldız
Education
massive open online courses (mooc) n. kitlesel açık çevrimiçi kurslar
Geology
besshi-type massive sulfide deposit n. beşi-tipi masif sülfit yatak
cyprus-type massive sulfide deposit n. kıbrıs-tipi masif sülfit yatak
massive limestone n. masif kireçtaşı
massive rock n. belirgin şekilde şistli bir yapıya sahip olmayan kristalli kompakt kayaç
massive rock n. püskürük kayaç
Military
massive ordnance air blast n. büyük ordonat hava bombası
massive retaliation n. saldırıya topyekun misilleme
massive fire n. yoğun ateş
moab (massive ordnance airburst) [us] abrev. büyük ordonat hava bombası