Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | miraculously adv. | mucize eseri olarak | ||
Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes. Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı. More Sentences |
||||
General | miraculously adv. | mucizevi şekilde | ||
Miraculously, none of them died. Mücizevi şekilde, onlardan hiçbiri ölmedi. More Sentences |
||||
General | miraculously adv. | mucizevi bir şekilde | ||
It was silly to think that an unfounded war could miraculously produce peace and democracy. Temelsiz bir savaşın mucizevi bir şekilde barış ve demokrasi üretebileceğini düşünmek aptalcaydı. More Sentences |
||||
General | miraculously adv. | mucizevi | ||
General | miraculously adv. | mucizevi bir biçimde |