moral - Turc Anglais Dictionnaire

moral

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "moral" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 55 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
moral adj. ahlaki
This war is a disaster from the moral viewpoint.
Bu savaş ahlaki açıdan bir felakettir.

More Sentences
moral adj. manevi
The international community must, now more than ever, demonstrate moral and material solidarity with the Angolan people.
Uluslararası toplum Angola halkıyla maddi ve manevi dayanışma içinde olduğunu her zamankinden daha fazla göstermelidir.

More Sentences
General
moral n. kıssadan hisse
Every fable ends up with a moral.
Her masalın sonunda bir kıssadan hisse vardır.

More Sentences
moral n. ders
Every fable ends up with a moral.
Her masal, alınacak bir dersle biter.

More Sentences
moral n. alınacak ders
Did you understand the moral of this story?
Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?

More Sentences
moral n. moral
She is working too hard, give her moral support by coming.
Çok fazla çalışıyor, gel de ona moral ver.

More Sentences
moral adj. dürüst
He lived a moral life.
O dürüst bir hayat yaşadı.

More Sentences
moral adj. manevi
Efforts must be concentrated on providing support - moral, educational and financial.
Çabalar, manevi, eğitimsel ve mali destek sağlamaya yoğunlaştırılmalıdır.

More Sentences
moral adj. ahlaki
As a matter of fact, the EP has given many moral commitments to Angola.
Nitekim AP, Angola'ya birçok ahlaki taahhütte bulunmuştur.

More Sentences
Trade/Economic
moral adj. ahlaki
For many of us, the case for enlargement is a moral one.
Birçoğumuz için genişleme konusu ahlaki bir konudur.

More Sentences
Philosophy
moral adj. ahlaklı
I'm the most moral person you'll ever meet.
Tanışabileceğiniz en ahlaklı insanım.

More Sentences
General
moral n. prensip sahibi
moral n. düstur
moral n. ahlak dersi
moral n. hisse
moral n. değer
moral n. moralite oyunu
moral n. cinsel tavır
moral n. cinsel davranış
moral n. kopya
moral n. emsal
moral n. benzer
moral n. tutum
moral adj. erdemli
moral adj. tinsel
moral adj. olasılı
moral adj. faziletli
moral adj. aktöresel
moral adj. törel
moral adj. töresel
moral adj. namuslu (cinsel açıdan)
moral adj. ahlak kurallarına uyan
moral adj. nezih
moral adj. doğru
moral adj. aktöreli
moral adj. ahlaksal
moral adj. iyi ahlaklı
moral adj. ahlaka ait
moral adj. psikolojik
moral adj. zihin, karakter veya irade ile ilgili
moral adj. zihin, karakter veya iradeye göre davranan
Trade/Economic
moral n. ahlak dersi
Law
moral adj. insan doğasının eğilimlerinin bilgisine dayalı olan
Logic
moral adj. olası ancak kanıtlanmamış
Social Sciences
moral adj. sosyal veya kişisel ilişkilere ilişkin kabul edilen gelenekler veya kalıplarla ilgili
Education
moral n. ahlakbilim
moral n. davranış ilkeleri üzerine çalışma
Philosophy
moral n. aktöreli
moral adj. ahlaksal
moral adj. aktöresel
moral adj. doğru ve yanlış davranış ilkelerine ait
moral adj. doğru ve yanlış davranış ilkeleriyle ilgili
Archaic
moral v. ahlak dersi vermek
moral v. ahlakını düzeltmek
moral v. ahlak bakımından değerlendirmek

Sens de "moral" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
moral spirits n.
I very much admire him for keeping his spirits up at a time when he was inundated with so many amendments.
Bu kadar çok değişiklik önergesi ile boğuştuğu bir dönemde moralini yüksek tuttuğu için onu çok takdir ediyorum.

More Sentences
moral morale n.
When it was privatised, it experienced a traumatic time with the loss of plants and jobs, and morale was at rock bottom.
Özelleştirildiğinde, fabrikaların ve işlerin kaybedilmesiyle travmatik bir dönem yaşandı ve moraller dibe vurdu.

More Sentences
moral moral n.
She is working too hard, give her moral support by coming.
Çok fazla çalışıyor, gelirsen moral vermiş olursun.

More Sentences
Trade/Economic
moral morale n.
The morale of those men was excellent.
Adamların morali mükemmeldi.

More Sentences

Sens de "moral" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 224 résultat(s)

Anglais Turc
General
moral dimension n. ahlaki boyut
It does not have the same material dimensions as eastern Europe, but it does have similar moral dimensions.
Doğu Avrupa ile aynı maddi boyutlara sahip değildir, ancak benzer ahlaki boyutlara sahiptir.

More Sentences
moral hazard n. ahlaki tehlike
Even in future, the ECB must not permit its own conduct to give rise to moral hazards.
Gelecekte bile ECB kendi davranışlarının ahlaki tehlikelere yol açmasına izin vermemelidir.

More Sentences
moral support n. manevi destek
She is working too hard, give her moral support by coming.
Çok çalışıyor, gelin de ona manevi destek verin.

More Sentences
moral principle n. ahlaki ilke
In conclusion, the moral principle is acceptable, but the solution is unsatisfactory.
Sonuç olarak, ahlaki ilke kabul edilebilir ancak çözüm tatmin edici değildir.

More Sentences
moral values n. ahlaki değerler
Europe, the mother of moral values, should not resign itself to this.
Ahlaki değerlerin anası olan Avrupa buna boyun eğmemelidir.

More Sentences
moral support n. moral desteği
I'm just here for moral support.
Moral desteği vermek için buradayım sadece.

More Sentences
moral standards n. ahlaki standartlar
We tend to deal with the issue of violence against women from the point of view of moral standards.
Kadına yönelik şiddet konusunu ahlaki standartlar açısından ele alma eğilimindeyiz.

More Sentences
moral rights n. manevi haklar
This is, primarily, about their moral rights.
Bu öncelikle onların manevi haklarıyla ilgili.

More Sentences
moral imperative n. ahlaki zorunluluk
Europe has to be driven by the moral imperatives which we face.
Avrupa, karşı karşıya olduğumuz ahlaki zorunluluklar tarafından yönlendirilmelidir.

More Sentences
moral superiority n. ahlaki üstünlük
The sense of moral superiority exuded by the resolution and this debate, too, is therefore inappropriate.
Dolayısıyla, kararın ve bu tartışmanın yaydığı ahlaki üstünlük duygusu da uygunsuzdur.

More Sentences
Law
moral justification n. ahlaki gerekçe
This appropriation is without legal basis and has no moral justification.
Bu tahsis yasal dayanaktan yoksundur ve hiçbir ahlaki gerekçesi yoktur.

More Sentences
Social Sciences
moral authority n. ahlaki otorite
This, of course, affects our moral authority.
Bu elbette bizim ahlaki otoritemizi etkilemektedir.

More Sentences
General
moral and ethical aspects mass media n. manevi ve ahlaki açıdan kitle iletişim araçları
moral turpitude n. ahlaksızlık
the moral of a story n. kıssadan hisse
moral conditions n. ahlaki durum
moral principles n. ahlak kuralları
moral corruption n. ahlak bozukluğu
moral sociology n. ahlak sosyolojisi
moral force n. manevi güç
moral support n. moral takviyesi
moral quality n. seciye
moral knowledge n. ahlak bilgisi
moral conditions n. ahlak durumu
moral courage n. medeni cesaret
moral corruption n. ahlaki bozukluk
moral code n. ahlak kuralı
moral development n. ahlaki gelişim
moral education n. ahlak eğitimi
moral laws n. töre
moral victory n. manevi zafer
moral injuction n. ahlaki görev
moral excellence n. ahlaki mükemmeliyet
moral principle n. ahlak kuralı
moral ripeness n. ahlak olgunluğu
moral economy n. ahlaki iktisat
moral and ethical aspects n. ahlaki ve etik yönler
the moral n. kıssadan hisse
moral defeat n. manevi yenilgi
moral rights n. telif hakları dahilinde manevi haklar
moral rights n. alınmış patent hakkı
moral rights n. telif hakkı
moral obligation n. manevi yükümlülük
moral majority n. ahlaki çoğunluk
moral conduct n. ahlaki davranış
moral action n. ahlaki eylem
moral police n. ahlak zabıtası
moral corruption n. ahlak çöküntüsü
moral certainty n. yüksek olasılık
moral support n. manevi yardım
material and moral indemnities n. maddi manevi tazminat
moral doctrine n. ahlak öğretisi
moral extent n. ahlak ölçüsü
moral-ethical judgement n. ahlaki hüküm
moral principle n. ahlaki kural
moral damage n. manevi zarar
moral consideration n. ahlaki düşünce
moral values n. ahlak değerleri
moral compass n. ahlaki pusula
moral standing n. ahlaki duruş
moral and material support n. maddi ve manevi destek
moral and material support n. maddi manevi destek
moral perfection n. ahlaki mükemmellik
moral breakdown n. ahlaki çöküntü
moral breakdown n. ahlaki bozulma
moral corruption n. ahlaki çöküntü
moral corruption n. ahlaki bozulma
moral clarity n. ahlaki açıklık
moral clarity n. ahlaki gerekçe
moral emptiness n. ahlaki boşluk
moral reasoning n. ahlaki muhakeme
moral value n. ahlaki değer
a man of high moral standing n. yüksek ahlak değerleri olan bir adam
moral judgments n. ahlaki yargılar
moral values n. manevi değerler
moral dilemmas n. ahlaki ikilemler
moral of a fable n. kıssadan hisse
moral fibre n. ahlaki yapı
moral structure n. ahlaki yapı
moral fibre n. ahlak yapısı
moral fiber n. ahlak yapısı
moral fiber n. ahlaki yapı
moral structure n. ahlak yapısı
moral obligation n. ahlaki yükümlülük
moral standards n. ahlak standartları
moral collapse n. ahlaki çöküş
moral context n. (konunun) ahlaki kısmı
moral context n. ahlaki bağlam
moral cowardice n. medeni cesaretsizlik
moral right n. manevi hak
moral compass n. vicdan
moral heritage n. manevi miras
moral relativism n. ahlaki görelilik
moral certainty n. yüksek ihtimal
the moral high ground n. ahlaki üstünlük
moral message n. ahlaki mesaj
moral principle n. bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler
moral mask n. ahlaki maske
moral philosophy n. ahlaki felsefe
moral philosophy n. ahlak felsefesi
moral science n. ahlak ilmi
moral blemish n. ahlaki leke
moral licensing n. ahlaki doygunluk
moral licensing n. bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması
give somebody moral support v. moral vermek
point a moral v. kıssadan hisse çıkarmak
supra-moral adj. ahlak üstü
on moral grounds adv. ahlaken
on moral grounds adv. ahlaki değerler temelinde
under a moral obligation adv. ahlaki yükümlülük altında
on moral grounds adv. ahlaki yönden/olarak/açıdan
Phrases
on moral grounds expr. ahlaki gerekçelerden/nedenlerden dolayı
on moral grounds expr. ahlaki esaslardan ötürü
Colloquial
a moral test n. ahlaki bir test
point a moral v. ders çıkarmak
Idioms
moral-support n. dolaylı yardım
the moral of the story n. hikayeden çıkarılacak ders
the moral of the story n. hikayenin özü
claim the moral high ground v. ahlaken daha üst bir konumda olduğunu iddia etmek
claim the moral high ground v. ahlaken üstün görünmeye çalışmak
claim the moral high ground v. ahlaken üstün bir tutum sergilemek
claim the moral high ground v. ahlaken üstün bir tavır takınmak
take the moral high ground v. ahlaken daha üst bir konumda olduğunu iddia etmek
take the moral high ground v. ahlaken üstün görünmeye çalışmak
take the moral high ground v. ahlaken üstün bir tutum sergilemek
take the moral high ground v. ahlaken üstün bir tavır takınmak
seize the moral high ground v. ahlaken daha üst bir konumda olduğunu iddia etmek
seize the moral high ground v. ahlaken üstün görünmeye çalışmak
seize the moral high ground v. ahlaken üstün bir tutum sergilemek
seize the moral high ground v. ahlaken üstün bir tavır takınmak
seize the moral high ground v. kendi argümanının/savunduğu fikrin karşısındakinden üstün olduğunu iddia etmek
seize the moral high ground v. kendi argümanını/savunduğu fikri karşısındakinden üstünmüş gibi göstermek
seize the moral high ground v. kendi argümanını/savunduğu fikri karşısındakininkinden üstün görmek
seize the moral high ground v. kendini ahlaki olarak üstün göstermeye çalışmak
moral low ground v. düşük ahlaki görüş
moral low ground v. düşük ahlak seviyesi
Trade/Economic
moral suasion n. abd'de federal rezerv bankası'nın ticari bankaların kredi politikalarını etkilemek üzere yaptığı açıklamalar
moral purpose n. ahlaki amaç
moral hazard n. ahlaki tehlike
moral hazard n. ahlaki tehlike
moral suasion n. istek veya telkinler
moral hazard n. manevi zarar
moral purpose n. manevi amaç
moral code of professional ethics n. mesleki ahlak ilkeleri
moral risk n. moral riziko
moral risk n. moral rizikosu
Law
moral law n. ahlak kuralı
moral code n. ahlak yasası
moral reasoning n. ahlaki muhakeme
moral rules n. ahlak kuralları
moral evidence n. ahlaki delil
moral duty n. ahlaki görev
moral law n. ahlaki kanun
moral justification n. ahlaki karine
moral obligation n. ahlaki mükellefiyet
public moral n. ahlaki umumiye
moral obligation n. ahlaki vazife
moral duty n. ahlaki vazife
moral obligation n. ahlaki vecibe
offenses against to the general moral principles and the family order n. genel ahlak ve aile düzeni aleyhinde cürümler
public moral n. genel ahlak
misdemeanor related with general moral principles n. genel ahlaka yönelik kabahatler
relation between law and moral n. hukuk-ahlak ilişkisi
moral coercion n. ikrah
moral element n. manevi unsuru
moral obligation n. manevi yükümlülük
moral evidence n. manevi kanıt
moral coercion n. manevi baskı
moral obligation n. manevi borç
moral hazard n. manevi zarar
moral evidence n. manevi delil
moral right n. manevi hak
moral damage n. manevi zarar
moral obligation n. manevi vecibe
moral element of crime n. suçun manevi unsuru
moral harassment n. manevi taciz
moral turpitude n. diğerlerinden farklı olarak bazı ceza gerektiren suçlarda mevcut olduğu kabul edilen ahlaki kusur
moral basis n. manevi istinadgah
moral basis n. manevi dayanak noktası
moral basis n. istinadgah-ı manevi
Politics
national moral n. ulusal moral
moral re-armament n. oxford grubu hareketinden gelişip onun doktrin ve tekniklerini uluslararası ilişkiler sorunlarına uygulayan bir hareket
Insurance
moral hazard n. ahlaki tehlike
moral hazard n. poliçe sahibinin poliçe kapsamında ödeme alabilmek için sigortalı malı yok etme riski
Medical
moral distress n. ahlaki sıkıntı
Psychology
moral treatment n. manevi tedavi
moral insanity n. antisosyal kişilik bozukluğu
moral imbecility n. antisosyal kişilik bozukluğu
Mental Health
moral maturity n. ahlaki olgunluk
Social Sciences
moral agency n. ahlaki muakeme
moral exclusion n. ahlaki dışlama
moral campaign n. ahlak mücadelesi
moral sentiment n. ahlak anlayışı
moral sentiment n. ahlak duygusu
moral corrosion n. ahlaki aşınma
moral decay n. ahlaki aşınma
moral decline n. ahlaki çöküş
the theory of moral sentiments n. ahlaki duygular teorisi
moral agency n. ahlaki faillik
moral disengagement n. ahlaki geri çekilme
moral hypocrisy n. ahlaki ikiyüzlülük
moral worthiness n. ahlaki liyakat
moral panic n. ahlaki panik
moral panic theory n. ahlaki panik teorisi
moral panic n. ahlaki ürkü
moral panic theory n. ahlaki ürkü teorisi
Education
religious culture and moral knowledge teacher n. din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni
religious culture and moral knowledge n. din kültürü ve ahlak bilgisi
moral science n. insan davranışının güdüleri ve ilkeleri üzerine çalışma
Religious
moral theology n. ahlakı ele alan bir teoloji dalı
mra (moral rearmament) abrev. manevi silahlanma hareketi
Philosophy
moral law n. ahlak yasası
moral sense n. ahlak duygusu
moral principles n. aktöre
moral universalism n. evrensel ahlakçılık
contractarian moral philosophy n. sözleşmeci ahlak felsefesi
moral sciences n. tinsel bilimler
moral agent n. doğru ve yanlışa göre hareket edebilen varlık
moral hazard n. sonuçlardan muaf tutulduğunda dikkatsizce veya ahlaksızca davranma riski
moral liberty n. ahlaki sorumluluğun temelinde yatan seçim özgürlüğü
moral rearmament n. 1938'de frank buchman tarafından kurulup dünya çapında gerçekleşen bir ahlaki ve ruhsal yenilenme hareketi
moral reasoning n. ahlaka dayalı gerekçelendirme
Theatre
moral play n. alegorik oyun
moral play n. moralite oyunu