nedenler - Turc Anglais Dictionnaire

nedenler

Sens de "nedenler" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
nedenler causes n.
There are, however, not only social consequences, but also social causes.
Bununla birlikte sadece sosyal sonuçlar değil, aynı zamanda sosyal nedenler de vardır.

More Sentences
nedenler reasons n.
For all these reasons, we will vote against the joint motion.
Tüm bu nedenlerden dolayı, ortak önergeye karşı oy kullanacağız.

More Sentences
nedenler reasoning n.
nedenler wherefores n.

Sens de "nedenler" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 44 résultat(s)

Turc Anglais
General
asıl nedenler main reasons n.
But that isn't the main reason why this practice continues.
Ancak bu uygulamanın devam etmesinin asıl nedeni bu değil.

More Sentences
başlıca nedenler primary reasons n.
His primary reason for going out was to see Patty.
Dışarı çıkmasının başlıca nedeni Patty'yi görmekti.

More Sentences
çeşitli nedenler various reasons n.
I would like to remind the House of the importance of the proposal we are debating today, for various reasons.
Meclise bugün görüşmekte olduğumuz teklifin çeşitli nedenlerle taşıdığı önemi hatırlatmak isterim.

More Sentences
temel nedenler main reasons n.
These are the main reasons for our opposition to the text.
Metne karşı çıkmamızın temel nedenleri bunlardır.

More Sentences
Telecom
yaygın nedenler common causes n.
Common causes of stress are work and human relationships.
Stresin yaygın nedenleri iş ve insan ilişkileridir.

More Sentences
General
hafifletici nedenler mitigating causes n.
hafifletici nedenler extenuating circumstances n.
zorunlu nedenler force majeure n.
(bir durumun vb) altında yatan nedenler underlying results n.
zorunlu nedenler acts of god n.
bürokratik nedenler bureaucratic reasons n.
zorlayıcı nedenler force majeure n.
başlıca nedenler main reasons n.
elde olmayan nedenler reasons beyond one's control n.
ana nedenler main reasons n.
tıbbi nedenler ya da bağımlılıktan ziyade keyif için alınan (uyuşturucu) recrational adj.
Phrases
bütün bu nedenler düşünüldüğünde when all these reasons are taken into consideration/account expr.
başka bazı nedenler yüzünden for some other reasons expr.
bütün bu nedenler düşünüldüğünde considering all these reasons expr.
Colloquial
hafifletici nedenler extenuating circumstances n.
elimizde olmayan nedenler yüzünden due to reasons beyond our control expr.
Idioms
neden öyle olması gerektiğiyle ilgili nedenler sunmak make out a case v.
aleyhinde dava açmak için nedenler bulmak/dosya oluşturmak make out a case v.
Trade/Economic
ağırlaştırıcı nedenler aggravating circumstances n.
bir mal veya hizmeti satın almaya yönelten nedenler buying motives n.
elde olmayan nedenler beyond control n.
tehlike doğuran nedenler peril n.
zarar doğuran nedenler peril n.
zorlayıcı nedenler forced causes n.
Law
cezayı ağırlaştırıcı nedenler aggravating circumstances n.
cezayı hafifletici nedenler extenuating circumstances n.
cezayı hafifletici nedenler mitigating causes n.
cezayı hafifletici nedenler extenuating circumstance n.
dava hakkı veren nedenler causes of action n.
geçici nedenler temporary causes n.
evlenmeye engel nedenler impediments to marriage n.
evlenmeye engel nedenler diriment impediment n.
hafifletici nedenler mitigating circumstances n.
haklı nedenler cogent grounds n.
hafifletici nedenler extenuating circumstances n.
Insurance
elde olmayan nedenler ve koşullar altında anlaşmanın yerine getirilememesi sonucu sözleşmenin iptali frustration n.
Medical
kardiak nedenler cardiac causes n.
kanser dışı nedenler reasons out of cancer n.
Pathology
erkek kaynaklı nedenler ile birlikte kadın infertilitesi female infertility associated with male factors n.