Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | open-ended adj. | açık uçlu | ||
The discussion was left open-ended. Tartışma açık uçlu bırakıldı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | open-ended adj. | zaman sınırı olmayan | ||
The conference had an open-ended schedule. Konferansın zaman sınırı olmayan bir programı vardı. More Sentences |
||||
Informatics | ||||
Informatics | open-ended adj. | açık uçlu | ||
However, those priorities are so open-ended it is almost impossible to imagine anyone disagreeing with them. Ancak bu öncelikler o kadar açık uçlu ki, bunlara katılmayan birini hayal etmek neredeyse imkansız. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | open-ended adj. | ucu açık | ||
General | ||||
General | open-ended adj. | yoruma açık | ||
General | open-ended adj. | açık bırakılmış | ||
General | open-ended adj. | açık | ||
General | open-ended adj. | sonuca bağlanmamış | ||
General | open-ended adj. | sınırlanmamış | ||
General | open-ended adj. | değişime izin veren | ||
General | open-ended adj. | değişime uyarlanabilir | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | open-ended adj. | belirli koşullar dahilinde sözleşmeye ek borçlanmaya izin veren | ||
Trade/Economic | open-ended adj. | itfa edilebilir ödenmemiş sermaye paylarını tasfiye değerinde ihraç eden | ||
Trade/Economic | open-ended adj. | devletin tüm ihtiyaçlarının belirli bir süreyle belirli bir yüklenici tarafından karşılanmasını gerektiren | ||
Trade/Economic | open-ended adj. | reklam için boş yeri olan | ||
Media | ||||
Media | open-ended adj. | reklam koymak için boş yeri olan | ||
Informatics | ||||
Informatics | open-ended adj. | gelişmeye açık | ||
Card | ||||
Card | open-ended adj. | (poker) birbirini takip eden dört karttan oluşan ve iki kart dizisinden biriyle tamamlanabilen bir el |