Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | parlor n. | oturma odası | ||
Side window was broken, there's this skinny kid in the parlor making off with my camera. Yandaki pencere kırılmıştı, sıska bir oğlan ise oturma odasından kameramla birlikte sıvışmaya çalışıyordu. More Sentences |
||||
General | parlor n. | salon | ||
Side window was broken, there's this skinny kid in the parlor making off with my camera. Yan cam kırılmıştı, salonda sıska bir çocuk da kameramı almış kaçıyordu. More Sentences |
||||
General | parlor n. | küçük salon | ||
General | parlor n. | görüşme salonu | ||
General | parlor n. | tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri | ||
General | parlor n. | manastırda rahip veya rahibelerin buluşup sohbet ettikleri oda | ||
General | parlor n. | kamusal binada sohbet veya dinlenme odası | ||
General | parlor n. | özel odaya benzetilen şey | ||
General | parlor adj. | salonda kullanılan | ||
General | parlor adj. | salona uygun | ||
General | parlor adj. | oturduğu yerden destekleyen | ||
General | parlor adj. | kendi eyleme geçmeksizin gaza getiren | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | parlor n. | pasta ve meşrubat satan küçük dükkan | ||
Breeding | ||||
Breeding | parlor n. | sağımhane | ||
Breeding | parlor n. | süt sağım odası | ||
Breeding | parlor n. | ineklerin sağıldığı bina |