|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| General |
|
| 1 |
General |
political sciences n.
|
siyaset bilimi |
|
I am not an expert in political science.
Siyaset bilimi uzmanı değilim.
More Sentences
|
| 2 |
General |
political relation n.
|
siyasi ilişki |
|
I am pleased that Chile is keen on closer political relations with the European Union.
Şili'nin Avrupa Birliği ile daha yakın siyasi ilişkiler kurmak istemesinden memnuniyet duyuyorum.
More Sentences
|
| 3 |
General |
political geography n.
|
siyasi coğrafya |
|
After 11 September, the political geography of the world has changed radically.
11 Eylül'den sonra dünyanın siyasi coğrafyası kökten değişti.
More Sentences
|
| 4 |
General |
political party n.
|
siyasi parti |
|
Indeed, there are thresholds for getting elected to Parliament, never mind getting money for political parties.
Gerçekten de, bırakın siyasi partilerin para almasını, Parlamento'ya seçilmek için bile barajlar vardır.
More Sentences
|
| 5 |
General |
political activity n.
|
siyasi faaliyet |
|
However, they were made during the performance of his duties and are part of his political activity.
Ancak bu açıklamalar görevlerini yerine getirirken yapılmıştır ve siyasi faaliyetlerinin bir parçasıdır.
More Sentences
|
| 6 |
General |
political prisoner n.
|
siyasi tutuklu |
|
The opposition leaders and all other political prisoners must be released immediately.
Muhalefet liderleri ve diğer tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır.
More Sentences
|
| 7 |
General |
political movement n.
|
siyasi hareket |
|
They are autonomous, even though their policy programmes are based on the political movements.
Politika programları siyasi hareketlere dayansa da özerktirler.
More Sentences
|
| 8 |
General |
political aspects n.
|
siyasi yönler |
|
That is all I want to say on the political aspects.
Siyasi yönleri hakkında söylemek istediklerim bu kadar.
More Sentences
|
| 9 |
General |
political life n.
|
siyasi yaşam |
|
The National Security Council continues to play a major role in political life.
Milli Güvenlik Kurulu, siyasi yaşamda büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.
More Sentences
|
| 10 |
General |
political history n.
|
siyasi tarih |
|
The climatic, physical, cultural and political history of the Mediterranean is very rich and complex.
Akdeniz'in iklimsel, fiziksel, kültürel ve siyasi tarihi çok zengin ve karmaşıktır.
More Sentences
|
| 11 |
General |
political power n.
|
siyasi güç |
|
The balance of political powers will be such that we will not be able to carry on this way.
Siyasi güçler dengesi öyle bir hal alacaktır ki, bu şekilde devam etmemiz mümkün olmayacaktır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
political view n.
|
siyasi görüş |
|
In other words, they have to subscribe to a set of political views in order to get fed.
Başka bir deyişle beslenebilmek için bir dizi siyasi görüşe abone olmak zorundalar.
More Sentences
|
| 13 |
General |
political decision n.
|
siyasi karar |
|
No conflict is any longer solved with weapons, but political decisions instead.
Artık hiçbir çatışma silahla çözülmüyor, bunun yerine siyasi kararlar alınıyor.
More Sentences
|
| 14 |
General |
political support n.
|
siyasi destek |
|
The European Parliament's Conference of Presidents also gave their clear political support.
Avrupa Parlamentosu Başkanlar Konferansı da açık bir siyasi destek vermiştir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
political tension n.
|
siyasi gerilim |
|
The inevitable consequence of that will be the growth of economic and, eventually, political tensions.
Bunun kaçınılmaz sonucu ekonomik ve nihayetinde siyasi gerilimlerin artması olacaktır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
political consequence n.
|
siyasi sonuç |
|
What specific political consequences does the Council draw from the abrupt change in the situation in Cuba?
Konsey, Küba'daki durumun aniden değişmesinden ne gibi siyasi sonuçlar çıkarıyor?
More Sentences
|
|
|
| 17 |
General |
political aim n.
|
siyasi amaç |
|
The situation is clearer and the process will not be hijacked for political aims.
Durum daha nettir ve süreç siyasi amaçlar için istismar edilmeyecektir.
More Sentences
|
| 18 |
General |
political correctness n.
|
politik doğruculuk |
|
They're not afraid of political correctness.
Politik doğruluktan korkmuyorlar.
More Sentences
|
| 19 |
General |
political correctness n.
|
siyasi doğruculuk |
|
Secondly, there is a thread of political correctness running through the proposal.
İkinci olarak, teklifte siyasi doğruculuktan söz edilmektedir.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 20 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
politik ekonomi |
|
Changes of leadership have a great effect on the international political economy.
Liderlik değişimlerinin uluslararası politik ekonomi üzerinde büyük etkisi vardır.
More Sentences
|
| 21 |
Trade/Economic |
political will n.
|
siyasi irade |
|
All Member States must demonstrate the political will to make cooperation work.
Tüm Üye Devletler işbirliğini işler hale getirmek için siyasi irade göstermelidir.
More Sentences
|
| Law |
|
| 22 |
Law |
political asylum n.
|
siyasi sığınma |
|
Are they entitled to political asylum?
Siyasi sığınma hakları var mı?
More Sentences
|
| 23 |
Law |
political detainee n.
|
siyasi tutuklu |
|
Political detainees in Malaysia enjoy none of these things.
Malezya'daki siyasi tutuklular bunların hiçbirine sahip değildir.
More Sentences
|
| Politics |
|
| 24 |
Politics |
copenhagen political criteria n.
|
kopenhag siyasi kriterleri |
|
However, compliance with the Copenhagen political criteria is a prerequisite for the opening of accession negotiations.
Ancak, Kopenhag siyasi kriterlerine uyum, katılım müzakerelerinin başlatılması için bir ön koşuldur.
More Sentences
|
| 25 |
Politics |
political spectrum n.
|
politik yelpaze |
|
He leans to the left side of the political spectrum.
Politik yelpazenin sol tarafına yaslanıyor.
More Sentences
|
| 26 |
Politics |
political pressure n.
|
politik baskı |
|
I know that you're strong, but political pressure is even stronger.
Senin güçlü olduğunu biliyorum ama politik baskı daha güçlüdür.
More Sentences
|
| 27 |
Politics |
political system n.
|
politik sistem |
|
Our political system was shaped by feudal traditions.
Politik sistemimiz feodal geleneklerle şekillenmiştir.
More Sentences
|
| 28 |
Politics |
political will n.
|
siyasi irade |
|
It says that we have the political will to implement the CFSP mechanism, even if it is still unfinished.
Rapor, henüz tamamlanmamış olsa da ODGP mekanizmasını uygulamak için siyasi iradeye sahip olduğumuzu söylüyor.
More Sentences
|
| 29 |
Politics |
political consultations n.
|
siyasi istişare |
|
What we need is a political solution, an immediate cease-fire and political consultation.
İhtiyacımız olan şey siyasi bir çözüm, acil bir ateşkes ve siyasi istişaredir.
More Sentences
|
| 30 |
Politics |
political representation n.
|
siyasi temsil |
|
These people will see the need for law and order and political representation.
Bu insanlar kanun ve düzene ve siyasi temsiliyete ihtiyaç olduğunu göreceklerdir.
More Sentences
|
| 31 |
Politics |
political opposition n.
|
siyasi muhalefet |
|
I fully understand anyone expressing political opposition to this type of action by the secret services.
Gizli servislerin bu tür eylemlerine karşı siyasi muhalefet ifade eden herkesi tamamen anlıyorum.
More Sentences
|
| 32 |
Politics |
political imperative n.
|
siyasi zorunluluk |
|
If anything, it should provide the political imperative to ensure that it never happens again.
Bu rapor, bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için gerekli siyasi zorunluluğu sağlamalıdır.
More Sentences
|
| 33 |
Politics |
political ideology n.
|
siyasi ideoloji |
|
US domestic political ideology is in conflict with American security interests.
ABD'nin iç siyasi ideolojisi ile Amerikan güvenlik çıkarları çatışmaktadır.
More Sentences
|
| 34 |
Politics |
political grouping n.
|
siyasi gruplaşma |
|
Other political groupings, critical to a greater or lesser degree of such models and approaches, were excluded.
Bu tür model ve yaklaşımları az ya da çok eleştiren diğer siyasi gruplar dışlanmıştır.
More Sentences
|
| 35 |
Politics |
political criteria n.
|
siyasi kriterler |
|
That is why it is the political criteria that are crucial here.
İşte bu nedenle siyasi kriterler burada hayati önem taşımaktadır.
More Sentences
|
| 36 |
Politics |
political spectrum n.
|
siyasi yelpaze |
|
Your credibility would be greater if you applied the same yardsticks right across the political spectrum.
Siyasi yelpazenin tamamında aynı kıstasları uyguladığınız takdirde güvenilirliğiniz daha da artacaktır.
More Sentences
|
| 37 |
Politics |
political fragility n.
|
siyasi kırılganlık |
|
The political fragility of the Indonesian confederation is evident.
Endonezya konfederasyonunun siyasi kırılganlığı ortadadır.
More Sentences
|
| 38 |
Politics |
political commitment n.
|
siyasi taahhüt |
|
The Charter represents the political commitment of the previous Convention, which this Convention must respect.
Şart, bir önceki Sözleşmenin siyasi taahhüdünü temsil etmektedir ve bu Sözleşme buna saygı göstermelidir.
More Sentences
|
| 39 |
Politics |
political freedom n.
|
siyasi özgürlük |
|
It lacks essential political freedoms and human rights are violated.
Temel siyasi özgürlüklerden yoksundur ve insan hakları ihlal edilmektedir.
More Sentences
|
| 40 |
Politics |
political prisoner n.
|
siyasi mahkum |
|
He spent six years as a political prisoner in South Africa.
Altı yılını Güney Afrika'da siyasi mahkum olarak geçirdi.
More Sentences
|
| 41 |
Politics |
political party n.
|
siyasi parti |
|
There is no freedom of association for political parties.
Siyasi partiler için örgütlenme özgürlüğü yoktur.
More Sentences
|
| 42 |
Politics |
political consensus n.
|
siyasi uzlaşı |
|
I would have preferred that it did not occur, but it had to happen to secure political consensus here for today's vote.
Bunun olmamasını tercih ederdim, ancak bugünkü oylamada siyasi uzlaşı sağlamak için bunun olması gerekiyordu.
More Sentences
|
| 43 |
Politics |
political asylum n.
|
siyasi sığınma |
|
We too are required to grant Chechens political asylum in our countries.
Biz de Çeçenlere ülkelerimizde siyasi sığınma hakkı tanımak zorundayız.
More Sentences
|
| 44 |
Politics |
political scientist n.
|
siyaset bilimcisi |
|
Tom is a political scientist.
Tom bir siyaset bilimcidir.
More Sentences
|
| 45 |
Politics |
political clout n.
|
siyasi nüfuz |
|
Economic clout is necessary for political clout.
Ekonomik nüfuz, siyasi nüfuz için gereklidir.
More Sentences
|
| 46 |
Politics |
political reform n.
|
siyasi reform |
|
However, there is still no progress as far as political reform is concerned.
Bununla birlikte siyasi reform konusunda hala bir ilerleme kaydedilmemiştir.
More Sentences
|
| 47 |
Politics |
political unrest n.
|
siyasi huzursuzluk |
|
The current political unrest in Ukraine is extremely ill-timed.
Ukrayna'daki mevcut siyasi huzursuzluk son derece zamansızdır.
More Sentences
|
| 48 |
Politics |
political determination n.
|
siyasi kararlılık |
|
These are difficult subjects, which require will and political determination in order to make progress.
Bunlar, ilerleme kaydedilmesi için irade ve siyasi kararlılık gerektiren zor konulardır.
More Sentences
|
| 49 |
Politics |
political tool n.
|
siyasi araç |
|
No, my group does not want us to let this important political tool fall from our hands.
Hayır, grubum bu önemli siyasi aracın elimizden kayıp gitmesine izin vermemizi istemiyor.
More Sentences
|
| 50 |
Politics |
political geography n.
|
siyasi coğrafya |
|
After 11 September, the political geography of the world changed radically.
11 Eylül'den sonra dünyanın siyasi coğrafyası kökten değişti.
More Sentences
|
| 51 |
Politics |
political instability n.
|
siyasi istikrarsızlık |
|
Political instability repeatedly threatens the still incomplete independence process.
Siyasi istikrarsızlık hala tamamlanmamış olan bağımsızlık sürecini sürekli tehdit etmektedir.
More Sentences
|
| 52 |
Politics |
political agenda n.
|
siyasi gündem |
|
I believe that the EU has a vital role to play in helping to shape China's economic, social and political agenda.
AB'nin Çin'in ekonomik, sosyal ve siyasi gündeminin şekillendirilmesinde hayati bir rol oynadığına inanıyorum.
More Sentences
|
| General |
|
| 53 |
General |
political science n.
|
siyasal bilim |
|
| 54 |
General |
political consultants n.
|
siyasal danışmanlar |
|
| 55 |
General |
political individualism n.
|
siyasal bireycilik |
|
| 56 |
General |
political opinion n.
|
siyasi fikir |
|
|
|
| 57 |
General |
political party n.
|
siyasal parti |
|
| 58 |
General |
political planning n.
|
siyasal planlama |
|
| 59 |
General |
political refugees n.
|
siyasi mülteciler |
|
| 60 |
General |
political scientists n.
|
siyaset bilimciler |
|
| 61 |
General |
political culture n.
|
siyasal kültür |
|
| 62 |
General |
political ecology n.
|
siyasal ekoloji |
|
| 63 |
General |
contemporary political systems n.
|
çağdaş siyasi sistemler |
|
| 64 |
General |
political prisoners n.
|
siyasal mahkumlar |
|
| 65 |
General |
political theory n.
|
siyaset teorisi |
|
| 66 |
General |
political campaigns n.
|
siyasal kampanyalar |
|
| 67 |
General |
political corruption n.
|
siyasal suistimal |
|
| 68 |
General |
political system n.
|
siyasi düzen |
|
| 69 |
General |
political asylum n.
|
siyasi iltica |
|
| 70 |
General |
political crimes and offences n.
|
siyasal suçlar ve suçlular |
|
| 71 |
General |
political persecution n.
|
siyasal zulum |
|
| 72 |
General |
political geography n.
|
siyasal coğrafya |
|
| 73 |
General |
political crimes and offenses n.
|
siyasal suçlar ve suçlular |
|
| 74 |
General |
political sociology n.
|
siyasal sosyoloji |
|
| 75 |
General |
political platform n.
|
siyasi platform |
|
| 76 |
General |
political behaviour n.
|
siyasal davranış |
|
| 77 |
General |
political liberty n.
|
siyasi özgürlük |
|
| 78 |
General |
unsettled political situation n.
|
karışık siyasal durum |
|
| 79 |
General |
political economy n.
|
siyasal iktisat |
|
| 80 |
General |
political scientists n.
|
siyasal bilimciler |
|
| 81 |
General |
political development n.
|
siyasal kalkınma |
|
| 82 |
General |
political socialization n.
|
siyasal sosyalleşme |
|
| 83 |
General |
political activity n.
|
siyasal faaliyet |
|
| 84 |
General |
political and social views on turkey n.
|
türkiye’den siyasal ve sosyal görünüş |
|
| 85 |
General |
political process n.
|
siyasal süreç |
|
| 86 |
General |
a period of political unrest n.
|
siyasi kargaşaların olduğu bir dönem |
|
| 87 |
General |
political obligation n.
|
siyasal yükümlülükler |
|
| 88 |
General |
political embargo n.
|
siyasi ambargo |
|
| 89 |
General |
political psychology n.
|
siyaset psikolojisi |
|
| 90 |
General |
political campaign n.
|
seçim kampanyası |
|
| 91 |
General |
political poetry n.
|
siyasal şiir |
|
| 92 |
General |
contributions in political science n.
|
politik bilimde makaleler |
|
| 93 |
General |
american political poetry n.
|
amerikan siyasal şiir |
|
| 94 |
General |
political fiction n.
|
siyasal roman |
|
| 95 |
General |
political history n.
|
siyasal tarih |
|
| 96 |
General |
political sociology n.
|
siyaset sosyolojisi |
|
| 97 |
General |
political psychology n.
|
siyasal psikoloji |
|
| 98 |
General |
political ethics n.
|
siyasal ahlak |
|
| 99 |
General |
political parties n.
|
siyasal partiler |
|
| 100 |
General |
political participation n.
|
siyasal katılım |
|
| 101 |
General |
political stability n.
|
siyasal istikrar |
|
| 102 |
General |
political satire n.
|
siyasi hiciv |
|
| 103 |
General |
political sciences n.
|
siyasal bilgiler |
|
| 104 |
General |
political and social views n.
|
siyasi ve sosyal görüşler |
|
| 105 |
General |
political affairs committee n.
|
siyasi işler komitesi |
|
| 106 |
General |
political theory n.
|
siyasal teori |
|
| 107 |
General |
political program n.
|
siyasi program |
|
| 108 |
General |
political leadership n.
|
siyasal liderlik |
|
| 109 |
General |
political prisoner n.
|
siyasi suçlu |
|
| 110 |
General |
political atrocity n.
|
siyasal mezalim |
|
| 111 |
General |
political parties n.
|
siyasi partiler |
|
| 112 |
General |
political advertising n.
|
siyasal reklamcılık |
|
| 113 |
General |
political instability n.
|
siyasal kararsızlık |
|
| 114 |
General |
political life n.
|
politika ile ilgili her şey |
|
| 115 |
General |
political impact n.
|
siyasi etki |
|
| 116 |
General |
political horizon n.
|
politik ufuk |
|
| 117 |
General |
political horizon n.
|
siyasi ufuk |
|
| 118 |
General |
political impact n.
|
politik etki |
|
| 119 |
General |
political practices n.
|
siyasal uygulamalar |
|
| 120 |
General |
political tension n.
|
siyasi gerginlik |
|
| 121 |
General |
political sovereignty n.
|
siyasal egemenlik |
|
| 122 |
General |
political boundaries n.
|
siyasal sınırlar |
|
| 123 |
General |
women political prisoners n.
|
kadın siyasal mahkumlar |
|
| 124 |
General |
either of the extreme ends of the political spectrum n.
|
aşırı uç |
|
| 125 |
General |
political ban n.
|
siyaset yasağı |
|
| 126 |
General |
political character n.
|
siyasi nitelik |
|
| 127 |
General |
political power n.
|
siyasi erk |
|
| 128 |
General |
political view n.
|
ideoloji |
|
| 129 |
General |
political views n.
|
siyasi görüşler |
|
| 130 |
General |
political events n.
|
siyasi olaylar |
|
| 131 |
General |
political scene n.
|
siyasal sahne |
|
| 132 |
General |
political view n.
|
siyasal görüş |
|
| 133 |
General |
political view n.
|
politik görüş |
|
| 134 |
General |
political character n.
|
siyasi karakter |
|
| 135 |
General |
political character n.
|
siyasi özellik |
|
| 136 |
General |
political opinion n.
|
siyasi düşünce |
|
| 137 |
General |
political conditions n.
|
siyasi şartlar |
|
| 138 |
General |
political trouble n.
|
siyasal sorun |
|
| 139 |
General |
political pessimism n.
|
politik kötümserlik |
|
| 140 |
General |
political uncertainty n.
|
politik belirsizlik |
|
| 141 |
General |
political uncertainty n.
|
siyasal belirsizlik |
|
| 142 |
General |
political uncertainty n.
|
siyasi belirsizlik |
|
| 143 |
General |
political pattern n.
|
siyasal model |
|
| 144 |
General |
political pattern n.
|
politika şablonu |
|
| 145 |
General |
political organization n.
|
politik örgüt |
|
| 146 |
General |
political organization n.
|
siyasi örgütlenme |
|
| 147 |
General |
post-war political scene n.
|
savaş sonrası politik sahne |
|
| 148 |
General |
political asylum n.
|
siyasal iltica |
|
| 149 |
General |
political asylum n.
|
sığınma |
|
| 150 |
General |
political science graduate (Ankara university) n.
|
mülkiyeli |
|
| 151 |
General |
political writer n.
|
siyasi konularda yazılar yazan kimse |
|
| 152 |
General |
political answer n.
|
politik cevap |
|
| 153 |
General |
political map n.
|
siyasi harita |
|
| 154 |
General |
political map n.
|
politik harita |
|
| 155 |
General |
political decency n.
|
siyasal terbiye/ahlak |
|
| 156 |
General |
political support n.
|
siyasal destek |
|
| 157 |
General |
political stance n.
|
politik tutum |
|
| 158 |
General |
non-political n.
|
siyasal olmayan |
|
| 159 |
General |
political opinion n.
|
politik görüş |
|
| 160 |
General |
political environment n.
|
politik çevre |
|
| 161 |
General |
political concerns n.
|
siyasi mülahazalar |
|
| 162 |
General |
political narrative n.
|
siyasi nutuk |
|
| 163 |
General |
political genius n.
|
politik dahi |
|
| 164 |
General |
political aim n.
|
politik amaç |
|
| 165 |
General |
political correctitude n.
|
politik doğruculuk |
|
| 166 |
General |
political incorrectness n.
|
politik ayrımcılık |
|
| 167 |
General |
political unit n.
|
siyasi birim |
|
| 168 |
General |
political unit n.
|
sınırları siyasi otorite tarafından belirlenen birim |
|
| 169 |
General |
political party leader n.
|
siyasi parti başkanı |
|
| 170 |
General |
make political v.
|
siyasallaştırmak |
|
| 171 |
General |
foment a political unrest v.
|
siyasal/siyasi çalkantı/huzursuzluk yaratmak |
|
| 172 |
General |
turn political v.
|
siyasi bir şekil almak |
|
| 173 |
General |
non-political adj.
|
apolitik |
|
| 174 |
General |
non-political adj.
|
politik olmayan |
|
| 175 |
General |
polit (political) abrev.
|
politik |
|
| 176 |
General |
polit (political) abrev.
|
siyasi |
|
| Idioms |
|
| 177 |
Idioms |
a political football n.
|
siyaseten istismar edilen konu veya sorun |
|
| 178 |
Idioms |
a political football n.
|
siyasi/politik malzeme olan sorun |
|
| 179 |
Idioms |
political events n.
|
siyasi olaylar |
|
| Trade/Economic |
|
| 180 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
ekonomi-politik |
|
| 181 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
ekonomi politik |
|
| 182 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
iktisat ilmi |
|
| 183 |
Trade/Economic |
political economics of economy policy n.
|
iktisat politikasının siyasi iktisatçılığı |
|
| 184 |
Trade/Economic |
political arithmetic n.
|
iktisat |
|
| 185 |
Trade/Economic |
closed political system n.
|
kapalı siyasal sistem |
|
| 186 |
Trade/Economic |
local political authority n.
|
mahalli siyasal otorite |
|
| 187 |
Trade/Economic |
political economics n.
|
politik ekonomi |
|
| 188 |
Trade/Economic |
political risk n.
|
politik risk |
|
| 189 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
politik iktisat |
|
| 190 |
Trade/Economic |
political subdivision n.
|
siyasi alt birim |
|
| 191 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
siyasi iktisat |
|
| 192 |
Trade/Economic |
political will n.
|
siyasi istek |
|
| 193 |
Trade/Economic |
political business cycles n.
|
siyasi konjonktür |
|
| 194 |
Trade/Economic |
political risk n.
|
siyasal risk |
|
| 195 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
siyasal ekonomi |
|
| 196 |
Trade/Economic |
political economy n.
|
siyasal iktisat |
|
| 197 |
Trade/Economic |
political fragmentation n.
|
siyasal bölümlenme |
|
| 198 |
Trade/Economic |
political science n.
|
siyaset bilimi |
|
| 199 |
Trade/Economic |
political arithmetic n.
|
siyasal aritmetik |
|
| 200 |
Trade/Economic |
political action committee n.
|
siyasal eylem komitesi |
|
| 201 |
Trade/Economic |
political science n.
|
siyasal bilgiler |
|
| 202 |
Trade/Economic |
too political to fail adj.
|
batamayacak kadar politik |
|
| Law |
|
| 203 |
Law |
serious non-political crime n.
|
ağır adi suç |
|
| 204 |
Law |
imputed political opinion n.
|
atfedilen siyasi düşünce |
|
| 205 |
Law |
individual political responsibility n.
|
bireysel siyasi sorumluluk |
|
| 206 |
Law |
collective political responsibility n.
|
kolektif siyasi sorumluluk |
|
| 207 |
Law |
civil and political rights n.
|
medeni ve siyasi haklar |
|
| 208 |
Law |
political obstacle n.
|
politik engel |
|
| 209 |
Law |
political risk n.
|
politik risk |
|
| 210 |
Law |
political felony n.
|
siyasi cürüm |
|
| 211 |
Law |
political crime n.
|
siyasi suç |
|
| 212 |
Law |
political parties act n.
|
siyasi partiler kanunu |
|
| 213 |
Law |
political parties act n.
|
siyasi partiler yasası |
|
| 214 |
Law |
decay of political interest n.
|
siyasal ilginin zayıflaması |
|
| 215 |
Law |
political parties law n.
|
siyasi partiler yasası |
|
| 216 |
Law |
political responsibility n.
|
siyasi sorumluluk |
|
| 217 |
Law |
political parties law n.
|
siyasi partiler kanunu |
|
| 218 |
Law |
prevention of the exercise of political rights n.
|
siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi |
|
| 219 |
Law |
law on political parties n.
|
siyasi partiler kanunu |
|
| 220 |
Law |
felony involving political liberty n.
|
siyasi hürriyete müteallik cürüm |
|
| 221 |
Law |
political freedom n.
|
siyasi hürriyet |
|
| 222 |
Law |
financial supervision of political party n.
|
siyasi partinin mali denetimi |
|
| 223 |
Law |
political rights and duties n.
|
siyasi haklar ve ödevler |
|
| 224 |
Law |
political rights n.
|
siyasi haklar |
|
| 225 |
Law |
political factor n.
|
siyasi etken |
|
| 226 |
Law |
political rights n.
|
siyasi haklar |
|
| 227 |
Law |
political refugee n.
|
siyasi mülteci |
|
| 228 |
Law |
political offence n.
|
siyasi suç |
|
| 229 |
Law |
law on political parties n.
|
siyasi partiler yasası |
|
| 230 |
Law |
political criminal n.
|
siyasi suçlu |
|
| 231 |
Law |
crime against political freedom n.
|
siyasi hürriyet aleyhinde cürüm |
|
| 232 |
Law |
felonies against political freedom n.
|
siyasi hürriyet aleyhinde cürümler |
|
| 233 |
Law |
disclosure of prohibited information for political or military espionage n.
|
yasaklanan bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadı ile açıklama |
|
| Politics |
|
| 234 |
Politics |
active political life n.
|
aktif siyaset hayatı |
|
| 235 |
Politics |
european political community project n.
|
avrupa siyasal topluluğu projesi |
|
| 236 |
Politics |
political corporation n.
|
amme hükmi şahsı |
|
| 237 |
Politics |
political apathy n.
|
apolitiklik |
|
| 238 |
Politics |
trans-european political parties n.
|
avrupa ötesi siyasi partiler |
|
| 239 |
Politics |
european political cooperation n.
|
avrupa siyasi işbirliği |
|
| 240 |
Politics |
tribelet (territorial and political unit) n.
|
bölgesel ve siyasi birim |
|
| 241 |
Politics |
all political parties n.
|
bütün siyasi partiler |
|
| 242 |
Politics |
political assassination n.
|
bir siyasetçinin suikasti |
|
| 243 |
Politics |
contemporary political ideas/thoughts n.
|
çağdaş siyasal düşünceler |
|
| 244 |
Politics |
deepening political row n.
|
Derinleşen Politik Anlaşmazlık |
|
| 245 |
Politics |
pre-state political systems n.
|
devlet öncesi siyasal sistemler |
|
| 246 |
Politics |
political purpose/target/secret agenda n.
|
dava |
|
| 247 |
Politics |
political purpose n.
|
dava |
|
| 248 |
Politics |
political target n.
|
dava |
|
| 249 |
Politics |
political interference n.
|
devlet müdahalesi |
|
| 250 |
Politics |
equal political rights n.
|
eşit siyasi haklar |
|
| 251 |
Politics |
federalist political party n.
|
federalist siyasal parti |
|
| 252 |
Politics |
federalist political party n.
|
federalist siyasi parti |
|
| 253 |
Politics |
furthermore, they may identify their personal interests with the political designs of the invaders n.
|
hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler |
|
| 254 |
Politics |
political question n.
|
hükümet tasarrufu |
|
| 255 |
Politics |
japanese political and economic dynamics n.
|
japon siyasal ve ekonomik dinamikleri |
|
| 256 |
Politics |
geopolitical and political considerations n.
|
jeopolitik ve politik mülahazalar |
|
| 257 |
Politics |
political asylum n.
|
iltica hakkı |
|
| 258 |
Politics |
political rights to women n.
|
kadınlara siyasi haklar |
|
| 259 |
Politics |
women's political engagement n.
|
kadınların siyasete katılmaları |
|
| 260 |
Politics |
women's political engagement n.
|
kadınların siyasette yer almaları |
|
| 261 |
Politics |
political corporation n.
|
kamu tüzelkişisi |
|
| 262 |
Politics |
women’s political rights n.
|
kadınların siyasi hakları |
|
| 263 |
Politics |
international covenant on civil and political rights n.
|
kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesi |
|
| 264 |
Politics |
optional protocol to the international covenant on civil and political rights n.
|
kişisel ve siyasal haklar uluslararası sözleşmesine ek seçmeli protokol |
|
| 265 |
Politics |
political liberty n.
|
kişisel özgürlük |
|
| 266 |
Politics |
kurdish political parties n.
|
kürt siyasi partileri |
|
| 267 |
Politics |
conservative political action conference n.
|
muhafazakar siyasi eylem konferansı |
|
| 268 |
Politics |
dissident political party n.
|
muhalif siyasal parti |
|
| 269 |
Politics |
political value n.
|
politik değer |
|
| 270 |
Politics |
political pundit n.
|
politik görüşlerine başvurulan kişi |
|
| 271 |
Politics |
pressures on political parties n.
|
partilere yönelik baskılar |
|
| 272 |
Politics |
political discrimination n.
|
politik ayrımcılık |
|
| 273 |
Politics |
political standing n.
|
politik duruş |
|
| 274 |
Politics |
political advisor n.
|
politika danışmanı |
|
| 275 |
Politics |
political subjectivity n.
|
politik öznellik |
|
| 276 |
Politics |
political impasse n.
|
politik çıkmaz |
|
| 277 |
Politics |
political impasse n.
|
politik kördüğüm |
|
| 278 |
Politics |
political process approach n.
|
politik süreç yaklaşımı |
|
| 279 |
Politics |
political order n.
|
politik düzen |
|
| 280 |
Politics |
political influence n.
|
politik nüfuz |
|
| 281 |
Politics |
supporter of a political party n.
|
parti yanlısı |
|
| 282 |
Politics |
political view n.
|
politik görüş |
|
| 283 |
Politics |
political loyalties n.
|
politik bağlılık |
|
| 284 |
Politics |
political dissident n.
|
politik muhalefet |
|
| 285 |
Politics |
political will n.
|
politik irade |
|
| 286 |
Politics |
political developments n.
|
politik gelişmeler |
|
| 287 |
Politics |
political loyalty n.
|
politik bağlılık |
|
| 288 |
Politics |
political stance n.
|
politik duruş |
|
| 289 |
Politics |
political repression n.
|
politik baskı |
|
| 290 |
Politics |
political paper n.
|
politika belgesi |
|
| 291 |
Politics |
political tension n.
|
politik gerginlik |
|
| 292 |
Politics |
political unrest n.
|
politik huzursuzluk |
|
| 293 |
Politics |
political campaign n.
|
politik kampanya |
|
| 294 |
Politics |
political device n.
|
politik araç |
|
| 295 |
Politics |
political dissidence n.
|
politik ayrışma |
|
| 296 |
Politics |
political society n.
|
politik toplum |
|
| 297 |
Politics |
political tool n.
|
politik araç |
|
| 298 |
Politics |
political structure n.
|
politik yapı |
|
| 299 |
Politics |
political alternation n.
|
politik değişim |
|
| 300 |
Politics |
political pundit n.
|
siyasi uzman/bilirkişi |
|
| 301 |
Politics |
political disturbance n.
|
politik huzursuzluk |
|
| 302 |
Politics |
political gridlock n.
|
politik çıkmaz |
|
| 303 |
Politics |
political tool n.
|
politika aracı |
|
| 304 |
Politics |
political stability n.
|
politik istikrar |
|
| 305 |
Politics |
political left n.
|
politik sol |
|
| 306 |
Politics |
political economy n.
|
politik iktisat |
|
| 307 |
Politics |
political shortsightedness n.
|
politik öngörüsüzlük |
|
| 308 |
Politics |
political blackmail n.
|
politik şantaj |
|
| 309 |
Politics |
political oppression n.
|
politik baskı |
|
| 310 |
Politics |
political short-sightedness n.
|
politik öngörüsüzlük |
|
| 311 |
Politics |
political upheaval n.
|
politik devrim |
|
| 312 |
Politics |
political unity n.
|
politik birlik |
|
| 313 |
Politics |
political unity n.
|
politik dayanışma |
|
| 314 |
Politics |
political compromise n.
|
politik anlaşma |
|
| 315 |
Politics |
political reform n.
|
politik reform |
|
| 316 |
Politics |
political leader n.
|
politik lider |
|
| 317 |
Politics |
political power holder n.
|
politik erk |
|
| 318 |
Politics |
political elite n.
|
politik elit |
|
| 319 |
Politics |
political agent n.
|
politik delege |
|
| 320 |
Politics |
political grounds n.
|
politik zemin |
|
| 321 |
Politics |
political dwarf n.
|
politik cüce |
|
| 322 |
Politics |
political compromise n.
|
politik anlaşma |
|
| 323 |
Politics |
political sphere n.
|
politik alan |
|
| 324 |
Politics |
political environment n.
|
politik ortam |
|
| 325 |
Politics |
political rhetoric n.
|
politik söylem |
|
| 326 |
Politics |
political right n.
|
sağ siyaset |
|
| 327 |
Politics |
political left n.
|
sol siyaset |
|
| 328 |
Politics |
political division n.
|
siyasal bölüm |
|
| 329 |
Politics |
political division n.
|
siyasi bölüm |
|
| 330 |
Politics |
political division n.
|
siyasal bölge/bölüm |
|
| 331 |
Politics |
political division n.
|
siyasi bölge/bölüm |
|
| 332 |
Politics |
political solution n.
|
siyasal çözüm |
|
| 333 |
Politics |
political transition process n.
|
siyasi geçiş süreci |
|
| 334 |
Politics |
political asylum n.
|
siyasi iltica |
|
| 335 |
Politics |
political system n.
|
siyasi sistem |
|
| 336 |
Politics |
political settlement n.
|
siyasi uzlaşma |
|
| 337 |
Politics |
political stability n.
|
siyasal istikrar |
|
| 338 |
Politics |
political duty n.
|
siyasal görev |
|
| 339 |
Politics |
political clout n.
|
siyasi etki gücü |
|
| 340 |
Politics |
political leadership n.
|
siyasal liderlik |
|
| 341 |
Politics |
political impasse n.
|
siyasal çıkmaz |
|
| 342 |
Politics |
political impasse n.
|
siyasal kördüğüm |
|
| 343 |
Politics |
political impasse n.
|
siyasi kördüğüm |
|
| 344 |
Politics |
political subjectivity n.
|
siyasal öznellik |
|
| 345 |
Politics |
supporter of a political party n.
|
siyasi parti taraftarı |
|
| 346 |
Politics |
political exploitation n.
|
siyasi istismar |
|
| 347 |
Politics |
political nightmare n.
|
siyasi kabus |
|
| 348 |
Politics |
political impasse n.
|
siyasi çıkmaz |
|
| 349 |
Politics |
political communication n.
|
siyasal iletişim |
|
| 350 |
Politics |
political arbitration n.
|
siyasi tahkim |
|
| 351 |
Politics |
political obligation n.
|
siyasal yükümlülük |
|
| 352 |
Politics |
political value n.
|
siyasi değer |
|
| 353 |
Politics |
political education n.
|
siyasal eğitim |
|
| 354 |
Politics |
political treatise n.
|
siyasetname |
|
| 355 |
Politics |
political responsibility n.
|
siyasi sorumluluk |
|
| 356 |
Politics |
political myth n.
|
siyasal mit |
|
| 357 |
Politics |
political disturbance n.
|
siyasal huzursuzluk |
|
| 358 |
Politics |
political polarization n.
|
siyasi kutuplaşma |
|
| 359 |
Politics |
political favoritism n.
|
siyasi kollamacılık |
|
| 360 |
Politics |
political sphere n.
|
siyaset alanı |
|
| 361 |
Politics |
political commitment n.
|
siyasi isteklilik |
|
| 362 |
Politics |
political conventions n.
|
siyasal konvansiyonlar |
|
| 363 |
Politics |
political science n.
|
siyasalbilim |
|
| 364 |
Politics |
political parties n.
|
siyasal partiler |
|
| 365 |
Politics |
political rights n.
|
siyasal haklar |
|
| 366 |
Politics |
political rights n.
|
siyasi haklar |
|
| 367 |
Politics |
political mechanism n.
|
siyasal mekanizma |
|
| 368 |
Politics |
political law n.
|
siyaset hukuku |
|
| 369 |
Politics |
political science n.
|
siyasal bilim |
|
| 370 |
Politics |
political succession n.
|
siyasal ardıllık |
|
| 371 |
Politics |
political duties n.
|
siyasi görevler |
|
| 372 |
Politics |
political grounds n.
|
siyasal zemin |
|
| 373 |
Politics |
political reputation n.
|
siyasi itibar |
|
| 374 |
Politics |
political polarization n.
|
siyasi kamplaşma |
|
| 375 |
Politics |
a political move n.
|
siyasi hamle |
|
| 376 |
Politics |
political science n.
|
siyaset bilimi |
|
| 377 |
Politics |
political sociology n.
|
siyasal sosyoloji |
|
| 378 |
Politics |
political offender n.
|
siyasi suçlu |
|
| 379 |
Politics |
political gain n.
|
siyasal rant |
|
| 380 |
Politics |
political agent n.
|
siyasi aktör |
|
| 381 |
Politics |
political metaphor n.
|
siyasal metafor |
|
| 382 |
Politics |
closure of political parties n.
|
siyasi partilerin kapatılması |
|
| 383 |
Politics |
political vacuum n.
|
siyasi boşluk |
|
| 384 |
Politics |
political perspective n.
|
siyasi perspektif |
|
| 385 |
Politics |
political landscape n.
|
siyasi durum |
|
| 386 |
Politics |
political geography n.
|
siyasal coğrafya |
|
| 387 |
Politics |
political alliance n.
|
siyasi ittifak |
|
| 388 |
Politics |
political engagement n.
|
siyasette yer alma |
|
| 389 |
Politics |
political device n.
|
siyasi araç |
|
| 390 |
Politics |
political stability n.
|
siyasi kararlılık |
|
| 391 |
Politics |
political suicide n.
|
siyasi intihar |
|
| 392 |
Politics |
political short-sightedness n.
|
siyasi öngörüsüzlük |
|
| 393 |
Politics |
political process approach n.
|
siyasal süreç yaklaşımı |
|
| 394 |
Politics |
political awareness n.
|
siyasi duyarlılık |
|
| 395 |
Politics |
political party representatives n.
|
siyasi parti temsilcileri |
|
| 396 |
Politics |
political egalitarianism n.
|
siyasi etki eşitliği |
|
| 397 |
Politics |
political ban n.
|
siyaset yasağı |
|
| 398 |
Politics |
political marketing n.
|
seçim kampanyası |
|
| 399 |
Politics |
political islam n.
|
siyasal islam |
|
| 400 |
Politics |
political science n.
|
siyasi bilim |
|
| 401 |
Politics |
political fragility n.
|
siyasal hassaslık |
|
| 402 |
Politics |
political finance n.
|
siyasal finans |
|
| 403 |
Politics |
political standoff n.
|
siyasetten uzak durma |
|
| 404 |
Politics |
political dwarf n.
|
siyasi cüce |
|
| 405 |
Politics |
political violence n.
|
siyasal şiddet |
|
| 406 |
Politics |
political turmoil n.
|
siyasi kargaşa |
|
| 407 |
Politics |
political history n.
|
siyasal tarih |
|
| 408 |
Politics |
political activists n.
|
siyasal eylemciler |
|
| 409 |
Politics |
political force n.
|
siyasal erk |
|
| 410 |
Politics |
political freedom n.
|
siyasal özgürlük |
|
| 411 |
Politics |
political reaction n.
|
siyasal gericilik |
|
| 412 |
Politics |
political philosophy n.
|
siyasal felsefe |
|
| 413 |
Politics |
political influence n.
|
siyasal nüfuz |
|
| 414 |
Politics |
political unrest n.
|
siyasal huzursuzluk |
|
| 415 |
Politics |
political reaction n.
|
siyasal tepki |
|
| 416 |
Politics |
political gain n.
|
siyasi kazanç |
|
| 417 |
Politics |
political marketing n.
|
siyasal pazarlama |
|
| 418 |
Politics |
political oppression n.
|
siyasi baskı |
|
| 419 |
Politics |
political manoeuvre n.
|
siyasi manevra |
|
| 420 |
Politics |
political agent n.
|
siyasi özne |
|
| 421 |
Politics |
political resident [uk] n.
|
siyasi delege |
|
| 422 |
Politics |
political resident [uk] n.
|
siyasi temsilci |
|
| 423 |
Politics |
political socialization n.
|
siyasal sosyalleşme |
|
| 424 |
Politics |
political turmoil n.
|
siyasi çalkantı |
|
| 425 |
Politics |
political split n.
|
siyasi ayrılık |
|
| 426 |
Politics |
political disturbance n.
|
siyasi çalkantı |
|
| 427 |
Politics |
functions of political parties n.
|
siyasal partilerin işlevleri |
|
| 428 |
Politics |
political tool n.
|
siyasal araç |
|
| 429 |
Politics |
political regime n.
|
siyasi rejim |
|
| 430 |
Politics |
political regime n.
|
siyasal rejim |
|
| 431 |
Politics |
political incentives n.
|
siyasi teşvikler |
|
| 432 |
Politics |
political blackmail n.
|
siyasi şantaj |
|
| 433 |
Politics |
political implementation n.
|
siyasi uygulama |
|
| 434 |
Politics |
political conflicts n.
|
siyasi çekişmeler |
|
| 435 |
Politics |
political power n.
|
siyasal iktidar |
|
| 436 |
Politics |
political implementation n.
|
siyasal olarak uygulanma |
|
| 437 |
Politics |
political culture n.
|
siyasal kültür |
|
| 438 |
Politics |
political science n.
|
siyaset bilim |
|
| 439 |
Politics |
political association n.
|
siyasal birlik |
|
| 440 |
Politics |
political anthropology n.
|
siyasal antropoloji |
|
| 441 |
Politics |
development of political parties n.
|
siyasal partilerin gelişimi |
|
| 442 |
Politics |
political judgement n.
|
siyasal yargı |
|
| 443 |
Politics |
political bargain n.
|
siyasi pazarlık |
|
| 444 |
Politics |
political behaviour n.
|
siyasal davranış |
|
| 445 |
Politics |
leave for political activities n.
|
siyasi etkinlikler için izin |
|
| 446 |
Politics |
political scientist n.
|
siyaset bilimci |
|
| 447 |
Politics |
political reaction n.
|
siyasal irtica |
|
| 448 |
Politics |
political liberty n.
|
siyasi özgürlük |
|
| 449 |
Politics |
political judgement n.
|
siyasi yargı |
|
| 450 |
Politics |
political corporation n.
|
siyasi kurum |
|
| 451 |
Politics |
political gridlock n.
|
siyasi çıkmaz |
|
| 452 |
Politics |
political engagement n.
|
siyasal uğraşı |
|
| 453 |
Politics |
political dwarf n.
|
siyasal cüce |
|
| 454 |
Politics |
political office n.
|
siyasi memuriyet |
|
| 455 |
Politics |
political environment n.
|
siyasal ortam |
|
| 456 |
Politics |
political advertising n.
|
siyasal reklam |
|
| 457 |
Politics |
political preference n.
|
siyasal tercih |
|
| 458 |
Politics |
political asylum n.
|
sığınma hakkı |
|
| 459 |
Politics |
political offence n.
|
siyasi suç |
|
| 460 |
Politics |
political planning n.
|
siyasal planlama |
|
| 461 |
Politics |
political theorist n.
|
siyaset kuramcısı |
|
| 462 |
Politics |
political participation n.
|
siyasal katılma |
|
| 463 |
Politics |
political corruption n.
|
siyasal suistimal |
|
| 464 |
Politics |
political choice n.
|
siyasal tercih |
|
| 465 |
Politics |
political apathy n.
|
siyasetten uzak durma |
|
| 466 |
Politics |
political freedom n.
|
siyasal bağımsızlık |
|
| 467 |
Politics |
remove from the political arena n.
|
siyasi arenadan çekilme |
|
| 468 |
Politics |
political weight n.
|
siyasi ağırlık |
|
| 469 |
Politics |
political solidarity n.
|
siyasal dayanışma |
|
| 470 |
Politics |
political cleavages n.
|
siyasal ayrışma hatları |
|
| 471 |
Politics |
political set-back n.
|
siyasi engel |
|
| 472 |
Politics |
political repression n.
|
siyasal baskı |
|
| 473 |
Politics |
political sustainability n.
|
siyasal sürdürülebilirlik |
|
| 474 |
Politics |
political refugee n.
|
siyasi mülteci |
|
| 475 |
Politics |
political power n.
|
siyasal erk |
|
| 476 |
Politics |
non-extradition for political offenses n.
|
siyasi suçluların iade edilmemesi |
|
| 477 |
Politics |
political structure n.
|
siyasal yapı |
|
| 478 |
Politics |
political behavior n.
|
siyasal davranış |
|
| 479 |
Politics |
political economy n.
|
siyasal ekonomi |
|
| 480 |
Politics |
political consultants n.
|
siyasi danışmanlar |
|
| 481 |
Politics |
political participation n.
|
siyasal katılım |
|
| 482 |
Politics |
political agent n.
|
siyasal özne |
|
| 483 |
Politics |
political questions and judicial power n.
|
siyasal sorunlar ve hukuki güç |
|
| 484 |
Politics |
political preference n.
|
siyasi tercih |
|
| 485 |
Politics |
political group n.
|
siyasi grup |
|
| 486 |
Politics |
political short-sightedness n.
|
siyasal öngörüsüzlük |
|
| 487 |
Politics |
political indicators n.
|
siyasal göstergeler |
|
| 488 |
Politics |
political development n.
|
siyasal kalkınma |
|
| 489 |
Politics |
political consensus n.
|
siyasi uzlaşma |
|
| 490 |
Politics |
political loyalty n.
|
siyasi sadakat |
|
| 491 |
Politics |
political socialization n.
|
siyasal toplumsallaşma |
|
| 492 |
Politics |
non-political crime n.
|
siyasi olmayan suç |
|
| 493 |
Politics |
political refugee n.
|
siyasi sığınmacı |
|
| 494 |
Politics |
political correctness n.
|
siyasal yerindelik |
|
| 495 |
Politics |
political theory n.
|
siyasal teori |
|
| 496 |
Politics |
political action committee n.
|
siyasal eylem komitesi |
|
| 497 |
Politics |
political action conference n.
|
siyasi eylem konferansı |
|
| 498 |
Politics |
political and security committee n.
|
siyasi ve güvenlik komitesi |
|
| 499 |
Politics |
political sciences n.
|
siyasi ilimler |
|
| 500 |
Politics |
political criminal n.
|
siyasi suçlu |
|
