safe - Turc Anglais Dictionnaire

safe

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "safe" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 39 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
safe adj. güvenilir
Animal feed in the European Union must be safe and reliable for animals and humans.
Avrupa Birliği'ndeki hayvan yemleri hayvanlar ve insanlar için güvenli ve güvenilir olmalıdır.

More Sentences
safe adj. emniyette
Combating terrorism is one factor in a broader objective, that of ensuring that the Union is safe and secure.
Terörizmle mücadele, Birliğin emniyet ve güvenliğinin sağlanması gibi daha geniş bir hedefin bir unsurudur.

More Sentences
safe adj. tehlikesiz
Do you think it's safe to do that?
Sence bunu yapmak tehlikesiz mi?

More Sentences
safe adj. emniyetli
Nuclear materials are currently clearly not secure and not safe.
Nükleer malzemeler şu anda açıkça güvenli ve emniyetli değildir.

More Sentences
safe adj. güvende
The drivers from our own Member States are not absolutely safe either.
Kendi Üye Devletlerimizden gelen sürücüler de kesinlikle güvende değiller.

More Sentences
safe adj. güvenli
It is a product that people know and have confidence in and it is safe for consumers.
İnsanların bildiği ve güven duyduğu bir üründür ve tüketiciler için güvenlidir.

More Sentences
General
safe n. kasa
The drives are kept in safes, locked with these.
Sürücüler kasalarda tutuluyor, bunlarla kilitleniyor.

More Sentences
safe adj. güvencede
We want to keep everybody safe.
Biz herkesi güvencede tutmak istiyoruz.

More Sentences
safe adj. emniyette
I feel safe and secure.
Kendimi güvende ve emniyette hissediyorum.

More Sentences
safe adj. emin ellerde
Your children will be safe with Tom.
Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.

More Sentences
safe adv. sağ salim
We were glad to hear of his safe return.
Sağ salim döndüğünü duyduğumuzda çok sevindik.

More Sentences
Trade/Economic
safe n. kasa
Just be sure to leave your passport in the safe.
Pasaportunuzu kasada bıraktığınızdan emin olun.

More Sentences
Technical
safe n. kasa
I have the key to the safe.
Kasanın anahtarına sahibim.

More Sentences
safe adj. emin
Sami doesn't feel safe.
Sami kendini emin hissetmiyor.

More Sentences
General
safe n. çelik kasa
safe n. depo
safe n. muhafaza yeri
safe n. zararlı haşarattan ve hava şartlarından korunması için havalandırılan veya soğutulan sandık veya dolap
safe n. çatı teknesi veya küvet gibi bir tesisatın altında yer alan su toplama haznesi
safe adj. muhakkak
safe adj. güvenlikte
safe adj. mahfuz
safe adj. kesin
safe adj. korkusuz
safe adj. sağlam
safe adj. tehlikesiz
safe adj. salim
safe adj. güvenceli
safe adj. emin ellerde
safe adv. emniyetle
safe adv. güvencede olarak
safe adv. güvenle
Colloquial
safe n. kondom
Technical
safe adj. emniyetli
safe adj. koruyucu
Military
safe adj. emniyette
Baseball
safe adj. kaleye ulaşmayı başaran
safe adj. vurucuyu kaleye ulaştıran
Ottoman Turkish
safe adj. masun

Sens de "safe" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
General
safe deposit box n. çelik kasa
I asked Tom if he had a safe deposit box.
Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum.

More Sentences
safe deposit box n. kiralık kasa
Tom keeps his passport in a safe deposit box at the bank.
Tom pasaportunu bankada bir kiralık kasada tutuyor.

More Sentences
safe drive n. güvenli sürüş
The width of the road is insufficient for safe driving.
Yolun genişliği güvenli sürüş için yetersiz.

More Sentences
safe use n. güvenli kullanım
They also want to know whether the level of protection, safe use and biological diversity can be guaranteed.
Ayrıca koruma düzeyi, güvenli kullanım ve biyolojik çeşitliliğin garanti edilip edilemeyeceğini de bilmek istiyorlar.

More Sentences
safe arrival n. sağ salim varma
Keiko informed him of her safe arrival.
Keiko ona kadının sağ salim vardığını haber verdi.

More Sentences
be safe v. güvende olmak
Tom told Mary that he was safe.
Tom Mary'ye güvende olduğunu söyledi.

More Sentences
feel safe v. güvende olmak
Tom told me he felt safe.
Tom bana güvende olduğunu söyledi.

More Sentences
be safe from v. güvende olmak
I want you and me to be safe from any unpleasant surprises.
Sen ve benim herhangi tatsız sürprizlerden güvende olmamızı istiyorum.

More Sentences
arrive safe v. sağ salim varmak
I'm relieved to hear that you arrived safe and sound in Morocco.
Fas'a sağ salim vardığını duyunca rahatladım.

More Sentences
feel safe v. güvende hissetmek
People must feel safe, and they need housing, electricity and food.
İnsanlar kendilerini güvende hissetmeli ve barınma, elektrik ve gıdaya ihtiyaç duymalıdır.

More Sentences
safe and sound adj. kazasız belasız
She was very pleased when her son returned home safe and sound.
Oğlu eve kazasız belasız döndüğünde çok memnun oldu.

More Sentences
quite safe adj. oldukça güvenli
Tom is quite safe.
Tom oldukça güvenli.

More Sentences
quite safe adj. oldukça güvende
You're quite safe.
Oldukça güvendesin.

More Sentences
in safe hands adv. emin ellerde
You're in safe hands now.
Artık emin ellerdesin.

More Sentences
safe from prep. güvenli
There is no doubt that nuclear power installations are not wholly safe from terrorist attacks.
Nükleer enerji tesislerinin terörist saldırılara karşı tamamen güvenli olmadığına şüphe yoktur.

More Sentences
safe journey! interj. iyi yolculuklar!
Have a safe journey.
İyi yolculuklar.

More Sentences
Colloquial
a safe place n. güvenli bir yer
Our Europe must be a safe place for everyone, regardless of ethnic identity, race, religion or sexual orientation.
Avrupa'mız etnik kimliği, ırkı, dini ya da cinsel yönelimi ne olursa olsun herkes için güvenli bir yer olmalıdır.

More Sentences
open the safe expr. kasayı aç
Open the safe.
Kasayı aç.

More Sentences
Speaking
someplace safe expr. güvenli bir yer
You might want to put this someplace safe.
Bunu güvenli bir yere koymak isteyebilirsin.

More Sentences
you'll be safe expr. güvende olacaksın
Once you cross the river, you'll be safe.
Nehri geçtikten sonra güvende olacaksın.

More Sentences
you are safe! expr. güvendesin!
You are safe so long as you stay here.
Burada kaldığın sürece güvendesin.

More Sentences
Trade/Economic
safe deposit box n. kiralık kasa
I asked Tom if he had a safe deposit box.
Tom'a kiralık kasası olup olmadığını sordum.

More Sentences
Tourism
safe deposit box n. kasa
Tom keeps his passport in a safe deposit box at the bank.
Tom pasaportunu bankada güvenli bir kasada tutuyor.

More Sentences
Textile
environmentally safe n. çevre açısından güvenli
Is this environmentally safe?
Bu çevre açısından güvenli mi?

More Sentences
General
safe conduct n. geçiş izni
safe vault n. çelik kasa
a safe building n. sağlam bir bina
a safe neighborhood n. emniyetli bir mahalle
a safe politician n. güvenilir bir politikacı
safe period n. güvenli dönem
safe deposit box n. özel müşteri kasası
render safe procedure n. güvenli hale getirme işlemi
safe box n. para kasası
safe custody n. saklama
safe arrival n. sağ salim varış
safe access n. güvenli erişim
safe usage n. güvenli kullanım
safe heating n. güvenli ısınma
safe sexuality n. güvenli cinsellik
safe sex n. güvenli cinsellik
jewelry safe n. mücevher kasası
safe harbor n. sığınacak liman
safe haven n. sığınacak liman
safe harbour n. sığınacak liman
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf kesesi
safe-deposit n. kiralık kasa
safe-deposit n. banka kasası
safe-deposit boxes in ottoman empire n. teavün sandıkları
safe-deposit n. kasa
safe-blower n. kasa hırsızı
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf vakfı
safe-deposit box n. kiralık kasa
safe-deposit n. değerli eşyaların saklanması için temin edilen kasa
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf sandığı
safe-deposit boxes in ottoman empire n. orta sandıkları
safe-breaker n. kasa hırsızı
safe-deposit box n. bankadaki kiralık kasa
safe area n. güvenlikli alan
safe area n. güvenli alan
safe-deposit box n. (bankada) kiralık kasa
safe area n. güvenilir alan
safe arrival n. salimen ulaşma
safe arrival n. sağ salim ulaşma
crime (safe) haven n. suç cenneti
safe passage n. güvenli geçiş
safe shot n. güvenli vuruş
safe entry n. güvenli giriş
safe entry n. emin giriş
safe sex n. güvenli seks
safe sex n. korunmalı seks
meat safe n. et dolabı
safe flight n. güvenli uçuş
combination to the safe n. kasanın şifresi
diamond safe n. elmas kasası
steel safe n. çelik kasa
iron safe n. demir kasa
a safe neighbourhood n. güvenli bir mahalle
combination safe n. şifreli kasa
a safe neighborhood n. güvenli bir muhit
safe word n. güvenlik sözcüğü
safe word n. bir tür şifre olarak kullanılan kelime
safe word n. anahtar kelime
safe driver n. güvenli sürücü
room safe n. oda kasası
safe room n. güvenli oda
cash safe n. nakit kasası
oven-safe dessert cup n. fırına dayanıklı tatlı kasesi
secret safe n. gizli kasa
hidden safe n. gizli kasa
safe yield n. emniyetli verim
safe-keeping n. himaye
safe-keeping n. emniyet
safe-keeping n. korunma
safe-keeping n. koruma
safe-keeping n. emniyetli koruma
safe-keeping n. emniyetli korunma
fail-safe n. arızayı tümüyle önleyen şey
fail-safe n. bir şeyi bozulma korumalı yapan cihaz veya önlem
safe person n. güvenli kişi
safe person n. güven hissi veren kişi
pie safe n. telli mutfak dolabı
safe sports n. güvenli sporlar
break a safe v. kasa soymak
play safe v. riske girmemek
play it safe v. sağlama almak
make safe v. güvenli hale getirmek
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
make safe v. sağlama bağlamak
make safe v. sağlam kazığa bağlamak
make safe v. emniyet altına almak
play it safe v. riske girmemek
make something safe v. güvenli kılmak
render something safe v. güvenli kılmak
make a safe landing v. güvenli bir iniş yapmak
safe oneself v. kendini emniyete almak
play safe v. kendini emniyete almak
make the bomb safe v. bombayı etkisiz hale getirmek
be on the safe side v. kendini emniyete almak
be in safe v. güvende olmak
wish safe arrival v. iyi şans dilemek
wish safe receipt v. iyi şans dilemek
be in safe hands v. emin ellerde olmak
be safe from v. bir şeyden azade olmak
be safe from v. bir şeyden korunmak
arrive safe v. kazasız varmak
arrive safe v. salimen varmak
keep safe from v. -den sakınmak
keep safe from v. -den korumak
want to be safe v. güvende olmak istemek
ensure a safe operation v. emniyetli çalışma sağlamak
maintain a safe following distance v. takip mesafesini korumak
arrive safe and sound v. kazasız belasız varmak
play it safe v. sağlamcı davranmak
bring someone back safe v. birini sağ salim getirmek
be fire safe v. yangında güvende olmak
safe [obsolete] v. emniyet altına almak
safe [obsolete] v. sağlam kazığa bağlamak
safe [obsolete] v. güvenli hale getirmek
fail-safe v. arıza durumunda güvenli moda dönmek
fail-safe v. bozulma korumalı cihazla donatmak
safe and sound adj. salimen
safe and sound adj. sağ salim
safe and sound adj. sapasağlam
fail safe adj. bozulmaya dayanıklı
fail-safe adj. tedbirli
dishwasher-safe adj. bulaşık makinesinde yıkanabilir
eye-safe adj. göz için güvenli
safe for people adj. insanlar için güvenli
safe and secure adj. güvenli ve emin
food safe adj. yiyecek maddeleri için uygun veya güvenli
safe from danger adj. güvende
microwave-safe adj. mikrodalgada kullanılabilir
microwave-safe adj. mikrodalga fırında kullanım için uygun
microwave-safe adj. mikrodalgaya uygun
safe [uk] adj. mükemmel
safe [uk] adj. harika
safe-deposit adj. değerli eşyaların emniyetini sağlayan
fail-safe adj. başarısızlık ihtimali bulunmayan
fail-safe adj. sorunsuz
quite safe adj. oldukça güvenilir
for safe keeping adv. emaneten
in safe adv. güvenle
on the safe arrival adv. sağ salim varışta
in a safe manner adv. güvenli bir şeklide
safe from prep. tehlikeden uzak
safe from prep. korunmuş
safe from prep. güven altında
Phrases
better safe than sorry expr. eşeği sağlam kazığa bağla
better safe than sorry expr. eşeği sağlam kazığa bağlamalı
to be on the safe side expr. işi sağlama/garantiye almak için
to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz diye
to be on the safe side expr. sonradan sıkıntı olmasın diye
gras (generally recognized as safe) abrev. genellikle emniyetli kabul edilen
gras (generally regarded as safe) abrev. genellikle emniyetli kabul edilen
Proverb
better safe than sorry üzülmektense tedbirli olmak iyidir
better safe than sorry üzgün olmaktansa tedbirli olmak daha iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
better (be) safe than sorry [cliché] pişman olacağına sağlamcı davran
better safe than sorry korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better safe than sorry sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
better safe than sorry pişman olacağına sağlamcı davran
it's better to be safe than sorry korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
it's better to be safe than sorry sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir
it's better to be safe than sorry pişman olacağına sağlamcı davran
Colloquial
be on the safe side v. ayağını sağlam tahtaya basmak
play safe v. dikkat etmek
play it safe v. dikkatli davranmak
play it safe v. dikkat etmek
play safe v. dikkatli davranmak
be on the safe side v. güvenlikte olmak
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
be on the safe side v. kendini güvenceye almak
play safe v. risk almaktan kaçınmak
be on the safe side v. riski göze almamak
play safe v. riskleri göze almamak
play it safe v. riskleri göze almamak
play it safe v. risk almaktan kaçınmak
play safe v. tehlikelerden kaçınmak
play it safe v. tehlikelerden kaçınmak
be on the safe side v. tedbiri elden bırakmamak
be on the safe side v. temkinli olmak
play it safe v. temkinli davranmak
play it safe v. ihtiyatlı davranmak
we’ll be safe as long as we stay together expr. birlikte olduğumuz sürece güvende olacağız
drive safe expr. dikkatli sürün
it’s safe to say that the crisis period is over expr. kriz döneminin bittiğini söyleyebiliriz
drive safe expr. (arabayı) dikkatli kullan
(just) to be safe expr. (sadece) önlem olarak
(just) to be safe expr. (sadece) tedbir olarak
(just) to be safe expr. (sadece) emin olmak için
(just) to be safe expr. (sadece) ne olur ne olmaz diye
(just) to be safe expr. (sadece) işi şansa bırakmamak için
(just) to be safe expr. (sadece) garanti olsun diye
Idioms
a safe bet n. mantıklı bir tercih
a safe bet n. iyi bir tercih
a safe bet n. en iyisi
a safe bet n. daha garanti bir tercih
a safe bet n. daha mantıklı bir tercih
a safe bet n. daha iyi bir tercih
a safe bet n. en akıllıcası
a safe bet n. en mantıklı olanı
a safe bet n. olası
a safe bet n. olması muhtemel
a safe bet n. mümkün
a safe bet n. büyük ihtimalle
a safe bet n. elde bir
safe hands n. emin eller
a safe pair of hands n. güvenilir kişi
a safe pair of hands n. güvenilir bir çift el
a safe pair of hands n. işini iyi ve temiz yapan kişi
a safe bet n. kazanma şansı çok yüksek
a safe pair of hands [uk] n. güvenilir eller
be on the safe side v. (işi) garantiye almak (için)
be safe in the knowledge that v. -den emin olmak
be safe in the knowledge that v. -in bilgisiyle rahatlatılmak
be safe in the knowledge that v. -i bilmenin güvencesi altında
be as safe as fort knox v. kale gibi sağlam olmak
be as safe as fort knox v. kale gibi güvenli olmak
be as safe as fort knox v. hırsızlara karşı kale gibi olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. koruma altında olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. evinde gibi güvenli/güvende olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. son derece güvenli olmak
be as safe as houses [uk/australia] v. son derece güvende olmak
be as safe as fort knox v. kale gibi sağlam olmak
be as safe as fort knox v. kale gibi güvenli olmak
be as safe as fort knox v. hırsızlara karşı güvenli olmak
be as safe as fort knox v. tamamen sağlamda/güvende olmak
safe as houses adj. son derece güvenli
safe as houses adj. son derece güvende
safe and sound adv. sağ salim
just to be on the safe side expr. her halukarda
as safe as houses expr. insanın evi gibi emniyetli
to be safe expr. ne olur ne olmaz
just to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz
better to be safe than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better safe than sorry expr. korkulu rüya görmektense uyanık yatmak iyidir
better to be safe than sorry expr. pişman olacağıma sağlamcı davranayım
as safe as houses expr. son derece güvenli
as safe as houses expr. son derece güvende
better safe than sorry expr. pişman olacağıma sağlamcı davranayım
safe in the knowledge that... expr. -i bilmenin verdiği rahatlıkla
safe in the knowledge that... expr. -i bilmenin verdiği güvenle
(someone's) secret is safe with (one) expr. (birinin) sırrı (birinde) güvende
(someone's) secret is safe with (one) expr. (birinin) sırrı (birinde) saklı
(someone's) secret is safe with (one) expr. (biri birinin) sırrını kimseye söylemez
on the safe side expr. ihtiyatlı
on the safe side expr. güvenlikte
on the safe side expr. güvende
on the safe side expr. temkinli
on the safe side expr. tedbirli
on the safe side expr. işini sağlama almış
on the safe side expr. işini garantiye almış
Speaking
have a safe trip n. hayırlı yolculuklar
it's not safe here expr. burası güvenli değil
it is safe to say that expr. demek yerindedir
have a safe journey expr. hayırlı yolculuklar
somewhere safe expr. güvenli bir yer
just to be on the safe side expr. işi sağlama almak için
have a safe flight expr. iyi/hayırlı uçuşlar
have a safe journey expr. iyi yolculuklar
have a safe trip expr. iyi yolculuklar
what makes you think you're going to be safe there? expr. orada güvende olacağını düşündüren ne?
he just wants you to be safe expr. sadece güvende olmanı istiyor
I'll take you someplace safe expr. seni güvenli bir yere götüreceğim
I'll take you someplace safe expr. sizi güvenli bir yere götüreceğim
put the money someplace safe expr. parayı güvenli bir yere koy
your secret is safe with me expr. sırrın bende güvende
I think we're safe expr. sanırım güvendeyiz
the streets are not safe expr. sokaklar tekin değil
your secret's safe with us expr. sırrın bizde güvende
the streets are not safe expr. sokaklar güvenli değil
I played it safe expr. sağlamcı davrandım
we're totally safe expr. tamamen güvendeyiz
have a safe journey expr. yolunuz açık olsun
have a safe trip expr. yolunuz açık olsun
be safe and healthy expr. sağlıkla ve güvende kalın
Trade/Economic
night safe n. bankanın dış kısmına yapılmış ve banka kapalıyken de para yatırılabilen kasa
safe conduct n. aman tezkeresi
safe custody receipt n. ardiye makbuzu
safe-deposit n. banka kasası
safe deposit box n. bankada özel müşteri kasası
safe-deposit box n. banka kasası
safe vault n. çelik kasa
safe custody n. depo
safe custody charge n. depo ücreti
safe deposit n. değerli eşya saklamak için kullanılan yer
safe estimate n. doğru tahmin
safe deposit box n. emanet kasa
safe box n. emanet kasa
safe deposit company n. emanet işleri ile uğraşan şirket
safe custody n. emanet
safe deposit company n. emanet şirketi
safe stowage n. emin istif
safe investment n. emin yatırım
night safe n. gece kasası
safe conduct n. geçiş izni
safe custody n. gözetim hakkı
safe port n. güvenli liman
safe working conditions n. güvenli çalışma koşulları
safe harbour n. güvenli liman
safe work method statement n. güvenli çalışma yöntemi beyanı
safe product n. güvenli ürün
safe guards n. himaye
safe conduct n. himaye belgesi
not safe for work (nsfw) n. iş için güvenli değil
safe guards n. ihtiyat
safe-deposit box n. kasa
safe-deposit n. kasa
safe deposit n. kasa dairesi
safe hiring n. kasa kiralama
safe custody charges n. kasa muhafaza ücreti
safe custody n. kasa
safe-deposit n. kiralık kasa
safe bill n. kesin değer
safe-deposit box n. kiralık kasa
safe custody n. kiralık kasa
home safe n. kumbara
safe guards n. koruma
safe guards protection n. koruyucu önlemler
home safe n. özel ev kasası
safe custody charge n. saklama ücreti
safe bill n. sağlam senet
safe conduct n. seyahat tezkeresi
safe guards n. teminat
nearest safe port en n. yakın korunma limanı
safe harbors n. yasal ayrıcalıklar
safe working at heights n. yüksekte güvenli çalışma
safe conduct n. yolculuk için verilen güvenli geçiş izni
safe conduct n. yol tezkeresi
Law
safe conduct n. aman tezkeresi
safe conduct n. geçiş izni
minimum common list of third countries as safe countries of origin n. güvenli menşe ülke olarak üçüncü ülkelerin asgari ortak listesi
procedures and principles regarding the safe use of the internet n. internetin güvenli kullanımına İlişkin usul ve esaslar
safe pledge n. mahkemede hazır bulunma kefaleti
safe conduct n. seyahat tezkeresi
safe paper n. temiz kağıdı
safe custody n. vedia
letter of safe conduct n. yol tezkeresi
safe conduct n. yol izni
safe house n. güvenli ev
safe house n. istihbarat ajansı veya gizli grubun saklandığı ev
safe-pledge n. mahkemede hazır bulunma kefaleti
Politics
safe conduct n. geçiş izni
safe product n. güvenli ürün
committee on safe seas and prevention of pollution from ships n. güvenli denizler ve gemilerden kaynaklanan kirliliğin önlenmesi komitesi
safe zone n. güvenli bölge
safe zone n. güvenlik bölgesi
safe disposal of non-recoverable waste and residues n. geri kazanımsız atıkların güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi
safe country of origin n. güvenli menşe ülke
letter of safe conduct n. güvenli geçiş belgesi
safe third country n. güvenli üçüncü ülke
safe seat n. mecliste gelecekteki seçimle yine aynı partinin alacağı kesin olan koltuk
Insurance
safe arrival n. salimen varış
Tourism
safe-conduct pass n. pasavan
Media
sfw (safe for work) expr. toplu yerde açabilirsin
Technical
fail-safe system n. arıza güvenlik sistemi
fail-safe control n. arıza güvenlik denetimi
fail safe n. arızalara karşı otomatik tertibatı olan mekanizma
safe pile load n. emniyetli kazık yükü
safe allowable n. emniyetli taşınacak yük
safe working load n. emniyetli çalışma yükü
safe bearing capacity n. emniyetli taşıma kapasitesi
safe limit n. emniyet sınırı ara çeki
safe bearing value n. emniyetli taşıma değeri taşıma gücü
safe working level n. emniyetli çalışma seviyesi
safe design load n. emniyetli dizayn yükü
safe yield n. emniyetli randıman
safe load n. emniyetli yük
safe driving distance n. fren mesafesi
safe handling and storage of gas cylinders n. gaz tüplerinin emniyetli taşınması ve depolanması
safe-conduct n. geçiş izni
safe stress n. güvenli gerilim
safe working procedures n. güvenli çalışma yöntemleri
safe working load n. güvenli iş yükü
safe coefficient n. güvenli katsayı
safe load n. güvenle taşınabilir yük
safe yield n. güvenli verim
safe operating conditions n. güvenli çalıştırma koşulları
safe range n. güvenli bölge
safe stress n. güvenlik gerilimi
power cut safe time n. güç kesintisinden koruma süresi
safe shutdown earthquake n. güvenli kapama depremi
safe functionality n. güvenli işlevsellik
safe working pressure n. güvenli çalışma basıncı
safe limit n. güvenlik limiti
safe use n. güvenli kullanım
safe load n. güvenli yük
safe working methods n. güvenli çalışma yöntemleri
safe-fail n. hatanın kötü sonuca yol açmaması
safe shutdown earthquake n. i güvenli kapatma depremi
safe monitoring of the process n. işlemin güvenle izlenmesi
safe load n. izin verilebilir yük
safe load n. izin verilen yük
intrinsically safe systems n. kendinden güvenlikli sistemler
fracture safe design n. kırılma güvenceli tasarım
intrinsically safe electrical systems n. kendinden güvenlikli elektriksel sistemler
intrinsically safe electrical apparatus n. kendinden emniyetli elektrik malzemesi
composite hard plate safe n. kompozit yüzeyli kasa
safe access to machines n. makinelere emniyetli erişim
safe bearing capacity n. müsaade edilen taşıma gücü
meteor safe wall n. meteor emniyet duvarı
safe use of medical laser equipment n. tıbbi lazer donanımın güvenli kullanımı
meat safe n. telli dolap
hero safe ordnance n. hero güvenli teçhizat
fail safe adj. arızaya karşı emniyetli
safe against sliding adj. kaymaya karşı emniyetli dayanıklı
safe against sliding adj. kaymaya karşı güvenli
safe against sliding adj. kaymaz
safe-for-hot-work adj. sıcak çalışma için güvenli
Computer
safe mode with network support n. ağ desteği ile güvenli kip
safe mode with networking n. ağ desteği ile güvenli mod
fail-safe boot n. başarısız-güvenli önyükleme
safe mode warning n. güvenlik kipi uyarısı
safe array n. güvenli dizi
safe message n. güvenli mesaj
safe recovery n. güvenli kurtarma
safe mode n. güvenlik modu
safe mode n. güvenli mod
safe transaction technology n. güvenli işlem teknolojisi
safe mode n. güvenli kip
fail safe interrupt n. korumalı işkesme
fail safe n. kusurönler
safe mode command prompt only n. sadece güvenli kip komut istemi
browser safe n. tarayıcıya göre değişmeyen
safe surfing n. internette dolaşırken bilgisayarı korumak için güvenlik tedbirleri alma
not safe for life (nsfl) n. yaşam için uygun değil
not safe for life (nsfl) n. gönderilenin rahatsız edici içerik olduğunu ve dikkatli açılması gerektiğini belirten uyarı ifadesi
fail safe adj. aksamadan bağışık
mark as safe expr. güvenli olarak işaretle
Informatics
fail-safe adj. aksamaya bağışık
fail-safe adj. bozulma korumalı
Telecom
fail safe n. arıza güvenliği
safe and fast encryption routine n. güvenli ve hızlı şifreleme yordamı
fail safe adj. aksamaya bağışık
fail safe adj. bozulma korumalı
Electric
intrinsically safe circuits n. kendinden güvenlikli devreler
Textile
safe carpet razor n. halı tiraş makinesi
Construction
wall safe n. duvar kasası
Lighting
intrinsically safe luminaire n. kendinden emniyetli aydınlatma
Furniture
coolgardie safe n. (avustralya'da) yiyecekleri soğuk tutan bez duvarlı dolap
Automotive
abs front fail-safe relay n. abs ön arızaya karşı emniyet rölesi
fail-safe system n. arızaya karşı güvenli düzen
ecm fail-safe back-up functions n. ecm arızaya karşı emniyet
safe stopping distance n. güvenli duruş mesafesi
safe speed n. güvenli hız
safe driving n. güvenli sürüş
safe and intelligent mobility n. güvenli ve akıllı hareketlilik
pre-safe sound n. priseyf saund
pre-safe impulse side n. ön emniyetli darbe tarafı
Railway
maximum safe speed n. maksimum güvenli hız
Aeronautic
fail safe system n. arıza emniyet sistemi
minimum safe altitude n. asgari emniyet irtifası
fail safe structure n. arıza emniyetli yapı
safe altitude n. emniyetli yükseklik
fail-safe n. bozulmaya dayanıklı mekanizma
minimum safe altitude n. minimum emniyetli uçuş
fail safe adj. arıza emniyetli
fail safe adj. arızalara karşı otomatik tedribatı olan
Marine
minimum safe manning certificate n. asgari seviyede güvenli gemici tayin belgesi
safe manning document n. asgari adamla donatma sertifikası
safe berth n. emin rıhtım
safe port n. emin liman
minimum safe manning certificate n. gemi adamları donatımında asgari emniyet belgesi
minimum safe manning certificate n. gemi adamı donatımında asgari emniyet belgesi
safe harbor statement n. güvenli liman beyanı
safe anchorage n. güvenli demirleme yeri
safe harbour statement n. güvenli liman beyanı
safe port n. güvenli liman
safe stress n. hasara yol açmayan güvenli gerilme
safe arrival n. salimen varış
Medical
safe weaning n. güvenli ayrılma
safe disposal of cells n. hücrelerin zararsız bir biçimde ortadan kaldırılması
Food Engineering
healthy and safe foods n. sağlıklı ve güvenilir gıdalar
generally recognized as safe adj. genellikle güvenilir kabul edilen
Marine Biology
safe biological limit n. güvenli biyolojik sınır
Social Sciences
safe space n. üniversite veya kolej gibi kurumlarda ötekileştirilen toplulukların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri kucaklayıcı ortam
Environment
minimum nuclear safe distance n. asgari nükleer güvenlik mesafesi
safe groundwater reserve n. emniyetli yeraltı suyu rezervi
safe shutdown earthquake n. emniyetli durdurma depremi