sevmek

Sens de "sevmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 33 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	sevmek	love v.
Much as I love Senator Doyle and her Irish friends, she is quite wrong about Sellafield in my constituency. Senatör Doyle'u ve İrlandalı dostlarını ne kadar sevsem de, seçim bölgemdeki Sellafield konusunda oldukça yanılıyor. More Sentences
2	Common Usage	sevmek	like v.
We never liked the Treaty of Nice. Nice Antlaşmasını hiç sevmedik. More Sentences
General
3	General	sevmek	care for v.
I don't care for ice cream. Dondurmayı sevmiyorum. More Sentences
4	General	sevmek	love v.
I love that part of Spain, as you know. Bildiğiniz gibi İspanya'nın o bölgesini seviyorum. More Sentences
5	General	sevmek	go for v.
I don't go for men of his type. Onun tipindeki insanları sevmem. More Sentences
6	General	sevmek	pet v.
My cat purrs with pleasure when I pet it. Kedim onu sevdiğimde zevkle mırlıyor. More Sentences
7	General	sevmek	care v.
I don't care much for coffee. Kahveyi pek sevmem. More Sentences
8	General	sevmek	fancy v.
All the girls fancied him. Tüm kızlar onu seviyordu. More Sentences
9	General	sevmek	enjoy v.
Tom told Mary how much he enjoyed watching baseball on TV. Tom Mary'ye televizyonda beyzbol izlemeyi ne kadar çok sevdiğini söyledi. More Sentences
10	General	sevmek	be fond of v.
The princess was fond of cooking. Prenses yemek yapmayı çok seviyormuş. More Sentences
11	General	sevmek	like v.
I hope that you will make this distinction, especially as this is now a more spontaneous debate, which I like very much. Bu ayrımı yapacağınızı umuyorum, özellikle de bu artık çok sevdiğim daha spontane bir tartışma olduğu için. More Sentences
Phrasals
12	Phrasals	sevmek	care for v.
Tom doesn't care for ice cream. Tom dondurma sevmez. More Sentences
Technical
13	Technical	sevmek	like v.
Perhaps you would also let us know where you like eating lobster, as you use it as such an elegant example. Belki bize ıstakozu nerede yemeyi sevdiğinizi de söylersiniz, zira onu çok şık bir örnek olarak kullanıyorsunuz. More Sentences
General
14	General	sevmek	fondle v.
15	General	sevmek	affect v.
16	General	sevmek	dandle v.
17	General	sevmek	cotton to v.
18	General	sevmek	caress v.
19	General	sevmek	embrace v.
20	General	sevmek	be sweet on somebody v.
21	General	sevmek	coo v.
22	General	sevmek	nustle [obsolete] v.
23	General	sevmek	ingle [obsolete] v.
24	General	sevmek	coax [obsolete] v.
25	General	sevmek	daut [scotland] v.
26	General	sevmek	dawt [scotland] v.
27	General	sevmek	pettle [scotland] v.
28	General	sevmek	smaak [south africa] v.
Phrasals
29	Phrasals	sevmek	take with [scottish] v.
Colloquial
30	Colloquial	sevmek	grovel v.
Archaic
31	Archaic	sevmek	belove v.
32	Archaic	sevmek	savor [us] v.
33	Archaic	sevmek	savour [uk] v.

Sens de "sevmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 168 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	bayılmak (sevmek vb)	fancy v.
All the girls fancied him. Tüm kızlar ona bayılıyordu. More Sentences
2	General	delicesine sevmek	adore v.
You are the one who adores money. Parayı delicesine seven kişi sensin. More Sentences
3	General	çok sevmek	adore v.
Sami adores his stepmother. Sami üvey annesini çok seviyor. More Sentences
4	General	birini sevmek	love someone v.
I think maybe that's what it feels like to love someone. Belki de birini sevmek böyle bir şeydir. More Sentences
5	General	deli gibi sevmek	be mad about v.
He is mad about music. O, müziği deli gibi seviyor. More Sentences
6	General	dans etmeyi sevmek	love dancing v.
I love dancing in the rain. Yağmurda dans etmeyi seviyorum. More Sentences
7	General	dans etmeyi sevmek	like dancing v.
I don't like dancing. Dans etmeyi sevmiyorum. More Sentences
8	General	kediyi sevmek	pet the cat v.
The boy is petting the cat. Çocuk kediyi seviyor. More Sentences
9	General	çalışmayı sevmek	like to study v.
Many students like to study in the morning. Birçok öğrenci sabahları ders çalışmayı sever. More Sentences
10	General	çalışmayı sevmek	like working v.
I like working with him. Onunla birlikte çalışmayı seviyorum. More Sentences
11	General	çalışmayı sevmek	like studying v.
I like studying English. İngilizce çalışmayı seviyorum. More Sentences
12	General	çalışmayı sevmek	like to work v.
We like to work carefully. Dikkatli çalışmayı severiz. More Sentences
13	General	birbirini sevmek	love each other v.
This is an issue of violence between people who at some point must have loved each other. Bu, bir noktada birbirini sevmiş olması gereken insanlar arasındaki bir şiddet meselesidir. More Sentences
14	General	kedi sevmek	stroke a cat v.
15	General	aşırı derecede sevmek	idolize v.
16	General	çok sevmek	fancy v.
17	General	çok sevmek	dote on v.
18	General	taparcasına sevmek	worship v.
19	General	sevmek (kedi vb)	stroke v.
20	General	ölümüne sevmek	love someone to death v.
21	General	delicesine sevmek	dote v.
22	General	çok sevmek	love someone to bits v.
23	General	delicesine sevmek	be crazy for v.
24	General	çılgınca sevmek	adore v.
25	General	(birini veya bir şeyi) sevmek	like (someone/something) v.
26	General	sevmek (birini veya bir şeyi)	care for v.
27	General	pek çok sevmek	go for v.
28	General	deli gibi sevmek	love someone madly v.
29	General	taparcasına sevmek	idolize v.
30	General	karşılıksız sevmek	love unconditionally v.
31	General	delicesine sevmek	dote on v.
32	General	delicesine sevmek	dote upon v.
33	General	kedi sevmek	stroke the cat v.
34	General	çok sevmek	be very fond of v.
35	General	aşırı sevmek	overlove v.
36	General	çok fazla sevmek	overlove v.
37	General	birini haddinden fazla sevmek	overlove v.
38	General	birini çok sevmek	excessive love v.
39	General	birini çok sevmek	overlove v.
40	General	birini haddinden fazla sevmek	excessive love v.
41	General	ölesiye sevmek	love somebody to death v.
42	General	karşılık görmeksizin sevmek	carry a torch for v.
43	General	çok sevmek	dote v.
44	General	-i çok sevmek	be enchanted with v.
45	General	-i çok sevmek	be enchanted by v.
46	General	-i sevmek	be in love with v.
47	General	aile yaşamını sevmek	domesticity v.
48	General	aşırı sevmek	dote v.
49	General	dünyalar kadar sevmek	love to bits v.
50	General	bir şeyi her şeyden daha çok sevmek	love something more than anything v.
51	General	birisini delice sevmek	love someone madly v.
52	General	işini sevmek	love one's job v.
53	General	taparcasına sevmek	idolise v.
54	General	aşırı derecede sevmek	idolise v.
55	General	köpeği sevmek	pet the dog v.
56	General	köpek sevmek	stroke a dog v.
57	General	bebek sevmek	caress a baby v.
58	General	bir şeyi sevmek	be into something v.
59	General	birlikte olmayı sevmek	enjoy each other's company v.
60	General	bir birlerinİ sevmek	love each other v.
61	General	birbirlerini sevmek	love each other v.
62	General	haşince sevmek	mall v.
63	General	sorgusuz sualsiz sevmek	hero-worship v.
64	General	coşkuyla sevmek	groove on v.
65	General	aşırı derecede sevmek	groove on v.
66	General	tadını sevmek	conceit [dialect] v.
67	General	delice sevmek	drivel v.
68	General	aynı anda sevmek	coenamour v.
69	General	aynı anda sevmek	coenamor v.
70	General	daha çok sevmek	outlove v.
Phrasals
71	Phrasals	çok beğenmek/çok sevmek	adore (one) for (something) v.
72	Phrasals	çok beğenmek/çok sevmek	adore someone for doing something v.
73	Phrasals	çok beğenmek/çok sevmek	adore someone for having something v.
74	Phrasals	çok sevmek	eat up v.
75	Phrasals	bir şeyini/yaptığı bir şeyi çok sevmek	adore for doing v.
76	Phrasals	bir şeyini çok sevmek	adore for having v.
77	Phrasals	bir şeyini/yaptığı bir şeyi çok sevmek	adore for doing v.
78	Phrasals	bir şeyini çok sevmek	adore for having v.
79	Phrasals	(birini/bir şeyi) çok sevmek	care about (someone or something) v.
80	Phrasals	bir şeyin tadını sevmek/beğenmek	care for something v.
81	Phrasals	bir şeyi sevmek	care for something v.
82	Phrasals	(birini/bir şeyi) çok sevmek	care for (someone or something) v.
83	Phrasals	(birini/bir şeyi) sevmek/beğenmek	care for (someone or something) v.
84	Phrasals	(birini/bir şeyi) sevmek	cotton onto (someone or something) v.
85	Phrasals	(birini/bir şeyi) sevmek	cotton to (someone or something) v.
86	Phrasals	(birini/bir şeyi) çok sevmek	dote on (someone or something) v.
87	Phrasals	(birini/bir şeyi) delicesine sevmek	dote on (someone or something) v.
88	Phrasals	(birini/bir şeyi) çok sevmek	dote over (someone or something) v.
89	Phrasals	(birini/bir şeyi) delicesine sevmek	dote over (someone or something) v.
Proverb
90	Proverb	sevmek için sebep aramıyor	the heart wants what it wants
Colloquial
91	Colloquial	sevmek ve sevilmek	love and to be loved v.
92	Colloquial	(bir şeyi) sevmek	dig (something) v.
93	Colloquial	çok sevmek	eat it up v.
94	Colloquial	(birini veya bir şeyi) deli gibi sevmek	be nutty about (someone or something) v.
95	Colloquial	(birini/bir şeyi) çok sevmek	be a fan of (someone or something) v.
96	Colloquial	çok sevmek	lurve v.
Idioms
97	Idioms	çok sevmek	be the world to (one) v.
98	Idioms	her şeyden daha fazla sevmek	be the world to (one) v.
99	Idioms	çok sevmek	be/mean (all) the world to somebody v.
100	Idioms	her şeyden daha fazla sevmek	be/mean (all) the world to somebody v.
101	Idioms	çok sevmek	be the world to (one) v.
102	Idioms	her şeyden daha fazla sevmek	be the world to (one) v.
103	Idioms	çok sevmek	mean the world to (someone) v.
104	Idioms	her şeyden daha fazla sevmek	mean the world to (someone) v.
105	Idioms	birini çılgınlar/deliler gibi sevmek	be stuck on v.
106	Idioms	(birini) sevmek	have a case on (someone) v.
107	Idioms	(birini) sevmek	have a crush on (someone) v.
108	Idioms	birini diğerinden daha çok sevmek	make chalk of one and cheese of the other v.
109	Idioms	bir şeyi çok sevmek	big on something v.
110	Idioms	bir şeyi çok sevmek	be into something v.
111	Idioms	deliler gibi sevmek	fall deeply in love with someone v.
112	Idioms	deli gibi sevmek	fall over heels in love v.
113	Idioms	deliler gibi sevmek	fall head-over-heels in love v.
114	Idioms	deli gibi sevmek	be head over heels in love v.
115	Idioms	deliler gibi sevmek	mad about someone v.
116	Idioms	dünyalar kadar sevmek	love someone to bits v.
117	Idioms	deliler gibi sevmek	love someone madly v.
118	Idioms	dünyalar kadar sevmek	love someone loads v.
119	Idioms	gizliden gizliye sevmek	carry a torch for someone v.
120	Idioms	ölümüne sevmek	love someone to death v.
121	Idioms	konuşmayı çok sevmek	love the sound of one's own voice v.
122	Idioms	platonik sevmek	carry a torch v.
123	Idioms	(bir şeyi) sevmek	have a liking v.
124	Idioms	(birini/bir şeyi) sevmek	get behind (someone or something) v.
125	Idioms	(birini veya bir şeyi) deli gibi sevmek	be mad about (someone or something) v.
126	Idioms	konuşmayı sevmek	like the sound of (one's) own voice v.
127	Idioms	kendini övmeyi sevmek	like the sound of (one's) own voice v.
128	Idioms	çok sevmek	love to pieces v.
129	Idioms	her şeyiyle sevmek	love to pieces v.
130	Idioms	birini diğerinden daha çok sevmek	make fish of one and flesh of another v.
131	Idioms	(birini/bir şeyi) sevmek	be fond of (someone or something) v.
132	Idioms	çok sevmek	be the world to somebody v.
133	Idioms	her şeyden daha fazla sevmek	be the world to somebody v.
134	Idioms	dünyalar kadar sevmek	be the world to somebody v.
135	Idioms	çok sevmek	mean the world to somebody v.
136	Idioms	her şeyden daha fazla sevmek	mean the world to somebody v.
137	Idioms	dünyalar kadar sevmek	mean the world to somebody v.
138	Idioms	(birini) gizliden gizliye sevmek	carry a torch for (one) v.
139	Idioms	(bir çocuğun) hafifçe çenesinin altını gıdıklamak/sevmek	chuck someone under the chin v.
140	Idioms	birinin çenesini gıdıklama/sevmek	chuck someone under the chin v.
141	Idioms	bir çocuğu çenesinin altından sevmek	chuck someone under the chin v.
142	Idioms	birinin çenesini gıdıklamak/sevmek	chuck under the chin v.
143	Idioms	bir çocuğu çenesinin altından sevmek	chuck under the chin v.
144	Idioms	deliler gibi sevmek	fall head over heels in love v.
145	Idioms	birini/bir şeyi sevmek	have (a) use for someone or something v.
146	Idioms	birini/bir şeyi çok sevmek	have a lot of time for somebody/something [uk] v.
147	Idioms	birini/bir şeyi sevmek	have a soft spot for someone/something v.
148	Idioms	birini/bir hayvanı sevmek	have a soft spot (in one's heart) for someone or an animal v.
149	Idioms	bir hayvanı sevmek	have a soft spot for or an animal v.
150	Idioms	birini/bir şeyi sevmek	have a soft spot for somebody/something v.
151	Idioms	(birini/bir şeyi) çok sevmek	heart (someone or something) v.
152	Idioms	konuşmayı çok sevmek	like/love the sound of your own voice v.
153	Idioms	(birini/bir şeyi) dünyalar kadar sevmek	love (someone or something) to bits v.
154	Idioms	(birini/bir şeyi) çok sevmek	love (someone or something) to bits v.
155	Idioms	(birini/bir şeyi) dünyalar kadar sevmek	love (someone or something) to death v.
156	Idioms	(birini/bir şeyi) çok sevmek	love (someone or something) to death v.
157	Idioms	(birini/bir şeyi) ölesiye sevmek	love (someone or something) to death v.
158	Idioms	(birini/bir şeyi) ölümüne sevmek	love (someone or something) to death v.
159	Idioms	(birini/bir şeyi) sevmek	take (someone or something) into (one's) heart v.
160	Idioms	bir şeyi deneyip sevmek	take to it like a duck to water v.
Speaking
161	Speaking	onu dünyadaki her şeyden daha çok sevmek	love her/him more than anything else in the world expr.
162	Speaking	sevmek için sebep aramıyor	the heart wants what the heart wants expr.
163	Speaking	seni sevmek istiyorum	I wanna love you expr.
164	Speaking	seni sevmek istiyorum	I want to love you expr.
Gastronomy
165	Gastronomy	boğazını sevmek	enjoy eating v.
Archaic
166	Archaic	hafifçe vurarak sevmek	cherish v.
167	Archaic	parmak ile sevmek	paddle v.
Slang
168	Slang	(birini ya da bir şeyi) çok sevmek	heart v.