| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | stunner n. | afet | ||
|
The actress on the red carpet was a real stunner. Kırmızı halıdaki kadın oyuncu tam bir afetti. More Sentences |
||||
| General | stunner n. | şok etkisi yaratan durum | ||
|
The sudden turn of events was a complete stunner. Olayların beklenmedik bir şekilde gelişmesi tam bir şok etkisi yarattı. More Sentences |
||||
| General | stunner n. | çekici kimse | ||
| General | stunner n. | yakışıklı | ||
