Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
Technical | ||||
Technical | yakın çekim | close-up n. | ||
The film featured a dramatic close-up of the actor's face. Filmde aktörün yüzünün etkileyici bir yakın çekimine yer verildi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | yakın çekim | big close-up n. | ||
Idioms | ||||
Idioms | yakın çekim | close up n. | ||
Cinema | ||||
Cinema | yakın çekim | close-up n. | ||
Photography | ||||
Photography | yakın çekim | close up n. | ||
Photography | yakın çekim | close-up n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | yakın plan çekim | close shot n. |
General | (uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah | gravity-assist n. |
General | tek bir kişinin filme alındığı yakın çekim | one-shot n. |
General | yakın plan çekim | closeup n. |
Informatics | ||
Informatics | yakın çekim merceği | close-up lens n. |
Television | ||
Television | yakın çekim için seçmek | isolate v. |
Photography | ||
Photography | en yakın çekim | extreme close-up n. |
Photography | yakın çekim fotoğraf lensi | closeup lens n. |
Engineering | ||
Engineering | birbirine yakın nötr moleküller arasındaki zayıf çekim kuvveti | van der waals force n. |