yalnızlık - Turc Anglais Dictionnaire

yalnızlık

Sens de "yalnızlık" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 25 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yalnızlık solitude n.
I didn't want to go; I preferred to stay home, enjoying my solitude.
Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığımın tadını çıkarmayı tercih ettim.

More Sentences
yalnızlık loneliness n.
I don't handle loneliness well.
Yalnızlıkla iyi başa çıkamıyorum.

More Sentences
General
yalnızlık solitude n.
I didn't want to go; I preferred to stay home, enjoying my solitude.
Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığın keyfini çıkarmayı tercih ettim.

More Sentences
yalnızlık isolation n.
yalnızlık privacy n.
yalnızlık desolation n.
yalnızlık singleness n.
yalnızlık aloneness n.
yalnızlık loneness n.
yalnızlık aloofness n.
yalnızlık desolateness n.
yalnızlık solitariness n.
yalnızlık secludedness n.
yalnızlık elengeness [obsolete] n.
yalnızlık lonesomeness n.
yalnızlık infrequence [obsolete] n.
yalnızlık infrequency [obsolete] n.
yalnızlık soleship n.
yalnızlık solitariety n.
yalnızlık solitariety n.
yalnızlık stand-off n.
Colloquial
yalnızlık ownsome n.
yalnızlık owny-o n.
yalnızlık singledom n.
Archaic
yalnızlık closeness n.

Sens de "yalnızlık" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 23 résultat(s)

Turc Anglais
General
yalnızlık çekmek suffer loneliness v.
Music is inner life, and he will never suffer loneliness who has inner life.
Müzik içsel yaşamdır ve içsel yaşamı olan biri asla yalnızlık çekmez.

More Sentences
yalnızlık sıkıntısı lonesomeness n.
duygusal yalnızlık emotional loneliness n.
edebiyatta yalnızlık loneliness in literature n.
yalnızlık duygusu breakoff phenomenon n.
derin yalnızlık deep loneliness n.
(yalnızlık nedeniyle) üzgünlük lonesomeness n.
yalnızlık çekmek feel loneliness v.
tenha (yalnızlık nedeniyle) üzgün lonesome adj.
Proverb
yalnızlık allah'a mahsustur no man is an island
yalnızlık allah'a mahsustur no man is an island (entire of itself)
koca şehirde derin yalnızlık a great city, a great solitude
kalabalıklar içinde yalnızlık a great city, a great solitude
şehrin ortasında derin yalnızlık a great city, a great solitude
Speaking
burada kendi başına biraz yalnızlık çekiyor she's a little lonely out here by herself expr.
Trade/Economic
işe çalışma grubuna veya işletmeye karşı duyulan güçsüzlük anlamsızlık yalnızlık şaşkınlık ve bağlı olmama duyguları alienation n.
Politics
değerli yalnızlık precious loneliness n.
yalnızlık politikası isolationism n.
Psychology
yalnızlık korkusu loneliness fear n.
yalnızlık arzusu apanthropy n.
çocuklar evden ayrıldığında ebeveynlerin hissettiği depresyon, yalnızlık durumu empty-nest syndrome n.
Religious
1. dünya savaşı'ndan sonra ingiltere'de yalnızlık ve nefretle mücadele etmek ve hristiyanlığı teşvik etmek için kurulan bir topluluk toc h n.
Slang
yalnızlık çekmek be hard up v.