Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yetersiz kalmak | fall behind v. | ||
American students are falling behind in math. Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor. More Sentences |
||||
General | yetersiz kalmak | fall short v. | ||
Unfortunately, the Commission's plans fall short. Ne yazık ki Komisyon'un planları yetersiz kalıyor. More Sentences |
||||
General | yetersiz kalmak | fail v. | ||
No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction. Okumaktaki temel amacınız ne olursa olsun, kitaplar memnuniyet ve tatmin sağlamada asla yetersiz kalmamalıdır. More Sentences |
||||
General | yetersiz kalmak | remain incapable v. | ||
General | yetersiz kalmak | fail to satisfy v. | ||
General | yetersiz kalmak | fall short of v. | ||
General | yetersiz kalmak | beggar v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | yetersiz kalmak | go back on v. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | parası yetersiz kalmak | be out of pocket v. |
Idioms | çok yetersiz kalmak | leave lots to be desired v. |
Idioms | (birinin/bir şeyin) yanında yetersiz kalmak | pale next to (someone or something) v. |
Idioms | (bir şey için) yetersiz kalmak | fall short of (something) v. |
Idioms | (bir şey) demek yetersiz kalmak | not be the word for it v. |