absolute - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
absolute mutlak adj., n.
  • This is a case for absolute objectivity and attention to the rules.
  • Bu, mutlak objektiflik ve kurallara dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
  • The second hurtful aspect of this case is the absolute and wanton cruelty involved.
  • Bu vakanın ikinci incitici yönü ise mutlak ve ahlaksız bir zulmün söz konusu olmasıdır.
  • This is the vague picture of his absolute rule that millions of North Koreans get.
  • Milyonlarca Kuzey Korelinin kafasında onun mutlak yönetimine dair belirsiz bir resim var.
Show More (83)
absolute kesin adj.
  • An absolute distinction must be drawn between these events.
  • Bu olaylar arasında kesin bir ayrım yapılmalıdır.
  • Can the Commission rule this out with absolute certainty?
  • Komisyon bunu kesin olarak göz ardı edebilir mi?
  • However, no absolute deadline was set by the Council.
  • Ancak Konsey tarafından kesin bir son tarih belirlenmemiştir.
Show More (3)
absolute tam adj.
  • It is a disgrace, an absolute disgrace!
  • Bu bir rezalet, tam anlamıyla bir rezalet!
  • It is an absolute tragedy that the European Union is moving in this direction.
  • Avrupa Birliği'nin bu yönde ilerliyor olması tam bir trajedidir.
  • It is an absolute disgrace.
  • Bu tam bir rezalet.
Show More (3)
absolute sonsuz adj.
  • Tom has absolute trust in Mary.
  • Tom'un Mary'ye sonsuz güveni var.
Show More (-2)
absolute katışıksız adj.
  • He's an absolute fool.
  • O katışıksız bir aptal.
Show More (-2)