|
- I understand that it was handed over here just an hour ago.
- Anladığım kadarıyla bir saat önce burada teslim edildi.
- An hour ago the Security Council began to debate its Resolution.
- Bir saat önce Güvenlik Konseyi karar tasarısını görüşmeye başladı.
- An hour ago, the Security Council began to debate its Resolution.
- Bir saat önce, Güvenlik Konseyi karar tasarısını görüşmeye başladı.
- I understand that it was handed over here just an hour ago.
- Anladığım kadarıyla bir saat önce buraya teslim edilmiş.
- An hour ago, nothing that happened felt real to me.
- Bir saat önce, olanlar bana gerçekmiş gibi gelmiyordu.
- An hour ago, nothing that happened felt real to me.
- Bir saat önce, yaşananların hiçbiri bana gerçek gibi gelmiyordu.
- An hour ago, nothing that happened felt real to me.
- Bir saat öncesinde, olan hiçbir şey bana gerçek gibi gelmiyordu.
- She left an hour ago so she should've arrived by now.
- Bir saat önce çıktı, şimdiye varmış olmalıydı.
- You said that an hour ago.
- Bunu bir saat önce söylemiştin.
- I started this job an hour ago.
- Bu işe bir saat önce başladım.
- I ate a large pizza with a friend an hour ago.
- Bir saat önce bir arkadaşımla büyük bir pizza yedim.
- Tom was supposed to be here for dinner an hour ago.
- Tom akşam yemeği için bir saat önce burada olmalıydı.
- Tom called about half an hour ago.
- Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.
- Tom went home an hour ago.
- Tom bir saat önce eve gitti.
- I fed the dog about an hour ago.
- Köpeği bir saat önce besledim.
- Tom left about an hour ago with Mary.
- Tom, Mary ile bir saat önce ayrıldı.
- Tom should've been back an hour ago.
- Tom bir saat önce geri dönmeliydi.
- He left an hour ago.
- Bir saat önce ayrıldı.
- I fed the dog about an hour ago.
- Yaklaşık bir saat önce köpeği besledim.
- She should be there now because she left an hour ago.
- Şimdi orada olmalı çünkü bir saat önce ayrıldı.
- They went an hour ago.
- Bir saat önce gittiler.
- Tom finished doing his homework an hour ago.
- Tom bir saat önce ev ödevini bitirdi.
- Tom was in a better mood an hour ago.
- Tom bir saat önce daha iyi bir ruh hali içindeydi.
- This was supposed to be delivered an hour ago.
- Bunun bir saat önce teslim edilmesi gerekiyordu.
- Tom should've finished at least an hour ago.
- Tom en azından bir saat önce bitirmeliydi.
- Tom was in a better mood an hour ago.
- Tom bir saat önce daha iyi bir ruh halindeydi.
- I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.
- Ben bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım ve tıraş oldum ve sabah cimnastiğimi yaptım.
- Tom was supposed to be here for dinner an hour ago.
- Tom'un bir saat önce akşam yemeği için burada olması gerekiyordu.
- I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.
- Bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım, yıkandım, tıraş oldum ve sabah jimnastiğimi yaptım.
- Tom should've been back an hour ago.
- Tom bir saat önce dönmüş olmalıydı.
- I got up an hour ago.
- Bir saat önce kalktım.
- He left an hour ago.
- Bir saat önce çıktı.
- The party started an hour ago.
- Parti bir saat önce başladı.
- I met her an hour ago.
- Onunla bir saat önce buluştum.
- Tom went to bed an hour ago.
- Tom bir saat önce yattı.
- The man who telephoned an hour ago was Frank.
- Bir saat önce telefon eden adam Frank'ti.
- Tom left Boston an hour ago.
- Tom bir saat önce Boston'dan ayrıldı.
- She left the hospital an hour ago.
- Hastaneden bir saat önce ayrıldı.
- I closed the deal an hour ago.
- Anlaşmayı bir saat önce kapattım.
- Tom should've been ready at least an hour ago.
- Tom en az bir saat önce hazır olmalıydı.
- It stopped snowing an hour ago.
- Bir saat önce kar yağışı durdu.
- I ate a large pizza with a friend an hour ago.
- Bir saat önce bir arkadaşla birlikte büyük bir pizza yedim.
- Where were you an hour ago?
- Bir saat önce neredeydin?
- Tom should have been ready at least an hour ago.
- Tom, en az bir saat önce hazırlanmış olmalıydı.
- We arrived at the hotel an hour ago.
- Otele bir saat önce vardık.
- Mary left about an hour ago with Tom.
- Mary, Tom'la beraber bir saat önce ayrıldı.
- Tom left school an hour ago.
- Tom bir saat önce okuldan çıktı.
- She left the hospital an hour ago.
- O bir saat önce hastaneden ayrıldı.
- Tom left Boston an hour ago.
- Tom Boston'dan bir saat önce ayrıldı.
- Tom says he felt sick an hour ago.
- Tom bir saat önce hastalandığını söylüyor.
- I met her an hour ago.
- Ben bir saat önce onunla karşılaştım.
- The man who telephoned an hour ago was Frank.
- Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.
- Susan left an hour ago.
- Susan bir saat önce ayrıldı.
- Tom says he felt sick an hour ago.
- Tom bir saat önce midesinin bulandığını söylüyor.
- Tom went to bed an hour ago.
- Tom bir saat önce yatmaya gitti.
- Tom should have been ready at least an hour ago.
- Tom en az bir saat önce hazır olmalıydı.
- Tom should've finished at least an hour ago.
- Tom en az bir saat önce bitirmiş olmalıydı.
- I got up an hour ago.
- Ben bir saat önce kalktım.
- I only found it an hour ago.
- Daha bir saat önce buldum.
- Tom left school an hour ago.
- Tom bir saat önce okuldan ayrıldı.
- I met her an hour ago.
- Onunla bir saat önce tanıştım.
- Tom left about an hour ago.
- Tom yaklaşık bir saat önce gitti.
- The meeting started over an hour ago.
- Toplantı bir saat önce başladı.
- Tom should've been ready at least an hour ago.
- Tom, en az bir saat önce hazırlanmış olmalıydı.
- Susan left an hour ago.
- Susan bir saat önce çıktı.
- Tom finished doing his homework an hour ago.
- Tom ödevini bir saat önce bitirdi.
- Tom should've been ready an hour ago.
- Tom bir saat önce hazır olmalıydı.
Show More (64)
|
