| 1 |
anticipate |
beklemek |
v. |
|
- Therefore, the rest of the world will also eagerly anticipate Parliament's vote tomorrow on the compromise package.
- Bu nedenle dünyanın geri kalanı da Parlamentonun yarın uzlaşma paketine ilişkin yapacağı oylamayı merakla bekleyecektir.
- Mr Corbett is today proposing that we anticipate the ratification of the Treaty of Nice.
- Sayın Corbett bugün Nice Antlaşması'nın onaylanmasını beklememizi öneriyor.
- I must say that the Spring Summit delivered more than I had anticipated.
- Bahar Zirvesi'nin beklediğimden daha fazlasını verdiğini söylemeliyim.
- This is a moment that we in Parliament have anticipated and worked towards for a long time.
- Bu, Parlamento'da uzun süredir beklediğimiz ve üzerinde çalıştığımız bir andır.
- We also anticipate a strong impetus and active cooperation from Cyprus in terms of politics.
- Kıbrıs'tan da siyasi açıdan güçlü bir ivme ve aktif bir işbirliği bekliyoruz.
- Mr Corbett is today proposing that we anticipate the ratification of the Treaty of Nice.
- Bay Corbett bugün Nice Antlaşması'nın onaylanmasını beklememizi öneriyor.
- You are anticipating the work of the Committee on Constitutional Affairs.
- Anayasa İşleri Komisyonu'nun çalışmalarını bekliyorsunuz.
- In this regard, I anticipate with some enthusiasm a positive response by the Irish people to the Treaty of Nice.
- Bu bağlamda İrlanda halkının Nice Antlaşmasına olumlu bir yanıt vermesini heyecanla bekliyorum.
- We anticipate the list's being published this autumn.
- Listenin bu sonbaharda yayınlanmasını bekliyoruz.
- We had anticipated this all along.
- Bunu başından beri bekliyorduk.
- We must acknowledge, however, that the Dublin Convention has not had the effects that we anticipated.
- Ancak Dublin Sözleşmesinin beklediğimiz etkileri yaratmadığını da kabul etmeliyiz.
- I've been anticipating his arrival.
- Onun gelişini bekliyordum.
- There was a larger crowd at the concert than we had anticipated.
- Konserde beklediğimizden daha büyük bir kalabalık vardı.
- I didn't anticipate this.
- Bunu beklemiyordum.
- I didn't actually anticipate that.
- Gerçekten onu beklemiyordum.
- I should've anticipated that this would happen.
- Bunun olacağını beklemeliydim.
- Tom is anticipating more charges.
- Tom daha fazla suçlama bekliyor.
- It might happen sooner than we anticipated.
- Beklediğimizden daha erken olabilir.
- We anticipate success.
- Başarıyı bekliyoruz.
- The job was bigger than I anticipated.
- İş beklediğimden daha büyüktü.
- Something I hadn't anticipated happened.
- Beklemediğim bir şey oldu.
- What exactly did you anticipate?
- Tam olarak ne bekliyordun?
- I don't anticipate a problem.
- Ben bir sorun beklemiyorum.
- Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.
- Kimse faiz oranlarında bu kadar keskin bir düşüş beklemiyordu.
- We're anticipating good things.
- İyi şeyler bekliyoruz.
- We didn't anticipate your interest.
- İlginizi beklemiyorduk.
- Isn't that what we anticipated?
- Beklediğimiz bu değil miydi?
- I didn't anticipate that question.
- O soruyu beklemiyordum.
- I don't anticipate any problems.
- Herhangi bir sorun beklemiyorum.
- I anticipated this.
- Bunu bekliyordum.
- It was everything I anticipated.
- Beklediğim her şey oydu.
- I anticipated a quiet vacation in the mountains.
- Dağlarda sakin bir tatil bekliyordum.
- It might happen sooner than we anticipated.
- Bu beklediğimizden daha kısa sürede olabilir.
- You're always anticipating trouble.
- Hep sorun bekliyorsun.
- What results do you anticipate?
- Ne gibi sonuçlar bekliyorsunuz?
- As anticipated, we have had some problems.
- Beklediğimiz gibi, bazı sorunlar yaşadık.
- We didn't anticipate your interest.
- Senin ilgini beklemiyorduk.
- You often need to spend more time doing something than you anticipated.
- Bir şeyi yapmak için genellikle beklediğinizden daha fazla zaman harcamanız gerekir.
- We're not anticipating any violence.
- Herhangi bir şiddet beklemiyoruz.
- What results do you anticipate?
- Hangi sonuçları bekliyorsunuz?
- We are anticipating receiving a gift from our uncle.
- Amcamızdan bir hediye almayı bekliyoruz.
- Tom isn't anticipating any trouble.
- Tom herhangi bir sorun beklemiyor.
- We're anticipating more charges.
- Daha fazla suçlama bekliyoruz.
- Isn't that what we anticipated?
- Beklediğimiz bu değil mi?
Show More (41)
|
| 2 |
anticipate |
tahmin etmek |
v. |
|
- The work is making good progress, and we anticipate that the necessary analytical bases will soon be in place.
- Çalışmalarda iyi bir ilerleme kaydediliyor ve gerekli analitik temellerin yakında oluşturulacağını tahmin ediyoruz.
- I anticipate our prosecuting war criminals ourselves, if we have any.
- Eğer varsa, savaş suçlularını kendimiz yargılayacağımızı tahmin ediyorum.
- I anticipate the Council's being able to make the necessary contribution to this process.
- Konsey'in bu sürece gerekli katkıyı yapabileceğini tahmin ediyorum.
- It would therefore be quite wrong to try to anticipate the outcome.
- Bu nedenle sonucu tahmin etmeye çalışmak oldukça yanlış olacaktır.
- I do not anticipate that Article 34 could be used for that purpose.
- Madde 34'ün bu amaçla kullanılabileceğini tahmin etmiyorum.
- I anticipate that there will be trouble.
- Sorun çıkacağını tahmin ediyorum.
- Tom didn't anticipate that this would happen.
- Tom bunun olacağını tahmin etmemişti.
- I don't anticipate it stopping.
- Durduğunu tahmin etmiyorum.
- We can't anticipate the future.
- Geleceği tahmin edemeyiz.
- I should've anticipated that Tom wouldn't get along with Mary.
- Tom'un Mary ile anlaşamayacağını tahmin etmeliydim.
- I anticipated that would happen.
- Onun olacağını tahmin etmiştim.
- I didn't actually anticipate that.
- Aslında bunu tahmin etmemiştim.
- I don't anticipate a problem.
- Bir sorun çıkacağını tahmin etmiyorum.
- I didn't anticipate that you would be here.
- Burada olacağını tahmin etmemiştim.
- He anticipates that he will be in trouble.
- Başının belaya gireceğini tahmin ediyor.
- I didn't anticipate this.
- Bunu tahmin etmemiştim.
- I didn't actually anticipate that.
- Bunu gerçekten tahmin etmemiştim.
- I didn't anticipate that you would be here.
- Senin burada olacağını tahmin etmedim.
- I ought to have anticipated this.
- Bunu tahmin etmeliydim.
- Tom didn't anticipate that this would happen.
- Tom bunun olacağını tahmin etmedi.
- I should've anticipated that this would happen.
- Bunun olacağını tahmin etmeliydim.
- I couldn't anticipate that that would happen.
- Bunun olacağını tahmin edemezdim.
- We didn't anticipate their buying a new car.
- Yeni bir araba alacaklarını tahmin etmemiştik.
- We don't anticipate that happening.
- Bunun olacağını tahmin etmiyoruz.
- Tom didn't anticipate that happening.
- Tom bunun olacağını tahmin etmemişti.
- I anticipate that there will be problems on their expedition.
- Onların gezisinde sorunlar olacağını tahmin ediyorum.
- I didn't anticipate this happening.
- Bunun olacağını tahmin etmemiştim.
- I anticipated that.
- Bunu tahmin etmiştim.
- Tom didn't anticipate that it would be a problem.
- Tom bunun bir sorun olacağını tahmin etmemişti.
- I anticipated that.
- Ben onu tahmin ettim.
- Tom anticipated that.
- Tom onu tahmin etti.
- We anticipated where the enemy would attack.
- Düşmanın nereye saldıracağını tahmin ettik.
- I don't anticipate it stopping.
- Duracağını tahmin etmiyorum.
- I anticipated that would happen.
- Bunun olacağını tahmin etmiştim.
- Motorists should anticipate traffic delays.
- Sürücüler trafikteki gecikmeleri tahmin etmeli.
- Tom anticipated that.
- Tom bunu tahmin etti.
- I didn't anticipate that question.
- Bu soruyu tahmin etmemiştim.
- I should've anticipated this happening.
- Bunun olacağını tahmin etmeliydim.
- Tom didn't anticipate a problem.
- Tom bir sorun olacağını tahmin etmemişti.
Show More (36)
|
| 3 |
anticipate |
öngörmek |
v. |
|
- Parliament is sending a good signal by anticipating an agreement which the Council can accept.
- Parlamento, Konseyin kabul edebileceği bir anlaşma öngörerek iyi bir sinyal göndermektedir.
- I believe that a politician is someone who needs to anticipate problems.
- Bir siyasetçinin sorunları öngörmesi gereken biri olduğuna inanıyorum.
- What does that mean, anticipating the future in the Internet sector?
- İnternet sektöründe geleceği öngörmek ne anlama geliyor?
- I did not vote in favour of the Lamassoure report because it anticipates the work being done by the Convention.
- Lamassoure raporu lehinde oy kullanmadım çünkü bu rapor Sözleşme tarafından yapılan çalışmaları öngörüyordu.
- It is right to anticipate that.
- Bunu öngörmek doğru olacaktır.
- I did not vote in favour of the Lamassoure report because it anticipates the work being done by the Convention.
- Lamassoure raporu lehinde oy kullanmadım çünkü bu rapor Sözleşme tarafından yapılan çalışmaları öngörüyor.
- I would also point out that it is more profitable from an economic point of view to anticipate than to repair.
- Ayrıca ekonomik açıdan öngörmenin tamir etmekten daha karlı olduğunu da belirtmek isterim.
- This in fact anticipates the European Company Statute.
- Bu aslında Avrupa Şirketler Tüzüğü'nü öngörmektedir.
- With your permission, however, I would anticipate this possibility now and will continue my address in Hungarian.
- Ancak izninizle, bu olasılığı şimdiden öngörüyorum ve konuşmama Macarca devam edeceğim.
- We do not anticipate their buying a new car.
- Yeni bir araba satın alacaklarını öngörmüyoruz.
- Did you anticipate that, too?
- Bunu da öngörmüş müydünüz?
Show More (8)
|
| 4 |
anticipate |
ummak |
v. |
|
- We all anticipate seeing you next weekend.
- Hepimiz sizi gelecek hafta sonu görmeyi umuyoruz.
- We are anticipating receiving a gift from our uncle.
- Amcamızdan bir hediye almayı umuyoruz.
- There was a larger crowd at the concert than we had anticipated.
- Konserde umduğumuzdan daha büyük bir kalabalık vardı.
- I anticipated a quiet vacation in the mountains.
- Ben, dağlarda sessiz bir tatil umuyordum.
- He anticipated traveling abroad the next year.
- O gelecek yıl yurt dışında seyahat etmeyi umuyordu.
Show More (2)
|
| 5 |
anticipate |
sezmek |
v. |
|
- He anticipates that he will be in trouble.
- O başının belaya gireceğini seziyor.
Show More (-2)
|
