behind - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
behind arkasında prep., adv.
  • That is the thinking behind the cooperation agreement and I hope Parliament will see it from that point of view.
  • İşbirliği anlaşmasının arkasındaki düşünce budur ve umarım Parlamento bunu bu bakış açısıyla değerlendirir.
  • The guiding principle behind the directive is the extent of producers' responsibility.
  • Direktifin arkasındaki yol gösterici ilke, üreticilerin sorumluluğunun kapsamıdır.
  • Definitions might be thought to be technical in nature, but, in fact, politics lurks behind the technology.
  • Tanımların doğası gereği teknik olduğu düşünülebilir, ancak aslında teknolojinin arkasında siyaset gizlidir.
Show More (489)
behind arkasından prep.
  • The European Union is the main driving force in this direction and the report is right behind it.
  • Avrupa Birliği bu yöndeki ana itici güçtür ve rapor da onun hemen arkasından gelmektedir.
  • They are just trying to pull the ladder up behind them.
  • Onlar sadece merdiveni arkalarından çekmeye çalışıyorlar.
  • She darted across the house to her room and closed the door behind her.
  • Evin öbür ucundaki odasına gitti ve kapıyı arkasından kapattı.
Show More (146)
behind geride adv.
  • Where right-wingers are, racism and xenophobia are not far behind and we have to be very wary of that.
  • Sağcıların olduğu yerde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı da çok geride değildir ve buna karşı çok dikkatli olmalıyız.
  • I would like to point out that we are rather behind in our aim to double their use by 2010.
  • 2010 yılına kadar kullanımlarını iki katına çıkarma hedefimizde oldukça geride olduğumuzu belirtmek isterim.
  • We are still lagging behind and we must establish a semblance of order.
  • Hala gerideyiz ve bir düzen oluşturmalıyız.
Show More (90)
behind arkasına prep.
  • This House helped to ensure that we put resources behind that pledge.
  • Bu Meclis, bu taahhüdün arkasına kaynak koymamızı sağlamaya yardımcı oldu.
  • The European Parliament must unite and throw its political weight behind the European Commission.
  • Avrupa Parlamentosu birleşmeli ve siyasi ağırlığını Avrupa Komisyonu'nun arkasına koymalıdır.
  • Secondly, the Intergovernmental Conference must put Nice behind it.
  • İkinci olarak, Hükümetlerarası Konferans Nice'i arkasına almalıdır.
Show More (86)
behind gerisinde prep., adj.
  • The business world has galloped on ahead, but the EU's citizens are still tottering along behind integration.
  • İş dünyası dörtnala ilerliyor ama AB vatandaşları hala entegrasyonun gerisinde yalpalıyor.
  • We are on EUR 20 billion, lagging behind EUR 126 billion.
  • 20 milyar Avro ile 126 milyar Avro'nun gerisindeyiz.
  • Taking the EU as a whole, we still lag behind the US and Japan on most indicators.
  • AB'yi bir bütün olarak ele aldığımızda çoğu göstergede hala ABD ve Japonya'nın gerisindeyiz.
Show More (63)
behind arkada adv.
  • We can't leave him behind.
  • Biz onu arkada bırakamayız.
  • Somebody left his umbrella behind.
  • Biri şemsiyesini arkada bırakmış.
  • You can't leave him behind.
  • Sen onu arkada bırakamazsın.
Show More (15)
behind ardındaki adj.
  • We should also stand back from the details to remember the purpose behind these measures.
  • Ayrıca bu tedbirlerin ardındaki amacı hatırlamak için ayrıntılardan uzak durmalıyız.
  • The thinking behind the draft on the table is not short-termist or experimental.
  • Masadaki taslağın ardındaki düşünce kısa vadeli ya da deneysel değildir.
  • I fully endorse the philosophy and the principles behind these decisions.
  • Bu kararların ardındaki felsefeyi ve ilkeleri tamamen destekliyorum.
Show More (10)
behind arkadan adv.
  • Should I have their hands tied behind their backs?
  • Ellerini arkadan mı bağlatmalıyım?
  • The police handcuffed Tom's hands behind his back.
  • Polis Tom'un ellerini arkadan kelepçeledi.
  • I walked first, and he came behind.
  • Önce ben yürüdüm, o arkadan geldi.
Show More (8)
behind arka n.
  • I stopped and looked behind me.
  • Durdum ve arkama baktım.
  • Tom's building something behind his house.
  • Tom, evinin arka tarafında bir şey inşa ediyor.
  • There used to be a big cherry tree behind my house.
  • Evimin arka tarafında eskiden bir kiraz ağacı vardı.
Show More (2)
behind geri n.
  • The clock is ten minutes behind.
  • Saat on dakika geri kalmış.
  • I'm behind in my paperwork.
  • Evrak işlerimde geri kaldım.
  • I'm afraid we've fallen a bit behind in our work.
  • Korkarım işlerimizde biraz geri kaldık.
Show More (1)
behind geçmiş prep.
  • The European Union and Bolivia have behind them a long history of close, fruitful cooperation.
  • Avrupa Birliği ve Bolivya uzun bir geçmişe dayanan yakın ve verimli bir işbirliğine sahiptir.
  • I want to put all this behind me as soon as possible.
  • En kısa sürede her şeyi geçmişe gömmek istiyorum.
Show More (-1)
behind geriye adv.
  • It may well be that we do not even allow any overlapping into the year 2007-2008 on the spend if it gets further behind.
  • Daha da geriye gitmesi halinde, harcamaların 2007-2008 yılıyla çakışmasına bile izin vermeyebiliriz.
  • It may well be that we do not even allow any overlapping into the year 2007-2008 on the spend if it gets further behind.
  • Hatta daha da geriye giderse, harcamaların 2007-2008 yılına sarkmasına bile izin vermeyebiliriz.
Show More (-1)