bring on - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
bring on getirmek v.
  • Every failed summit does more harm than good, as it brings on a mood of resignation.
  • Başarısızlıkla sonuçlanan her zirve, bir yılgınlık havasına yol açtığı için yarardan çok zarar getirir.
  • His overwork brought on an illness.
  • Aşırı çalışması ona hastalık getirdi.
  • War doesn't bring on peace; on the contrary, it brings pains and grief on both sides.
  • Savaş barış getirmez; aksine her iki tarafa da acı ve keder getirir.
Show More (1)