1 |
calmly |
sakince |
adv. |
|
- The rapporteur rightly says that we still have plenty of time to look calmly at a better system.
- Raportör haklı olarak daha iyi bir sisteme sakince bakmak için hala bolca zamanımız olduğunu söylüyor.
- Let's sit down and discuss it calmly.
- Oturup sakince tartışalım.
- I only wish to speak with you calmly.
- Seninle sadece sakince konuşmak istiyorum.
- We should talk calmly to each other.
- Birbirimizle sakince konuşmalıyız.
- Tom sat calmly.
- Tom sakince oturdu.
- I only wish to speak with you calmly.
- Ben sadece seninle sakince konuşmak istiyorum.
- The professor calmly washed his hands.
- Profesör sakince ellerini yıkadı.
- Tom spoke calmly.
- Tom sakince konuştu.
- Walk calmly to the door.
- Sakince kapıya doğru yürü.
- He observed this calmly, from a comfortable distance.
- Bunu rahat bir mesafeden sakince izledi.
- Tom waited calmly.
- Tom sakince bekledi.
- They stood calmly and listened to speeches.
- Sakince durdular ve konuşmaları dinlediler.
- They stood calmly and listened to speeches.
- Onlar sakince durdu ve konuşmaları dinledi.
- I can't look at this calmly.
- Buna sakince bakamıyorum.
- He observed this calmly, from a comfortable distance.
- Bunu uygun bir uzaklıktan sakince gözlemledi.
- Walk calmly to the door.
- Sakince kapıya yürüyün.
Show More (13)
|
2 |
calmly |
sakin bir şekilde |
adv. |
|
- The person making the decision should look at the issue calmly.
- Kararı veren kişi konuya sakin bir şekilde bakmalıdır.
- I have replied calmly throughout the day and we have discussed these questions at great length.
- Gün boyunca sakin bir şekilde cevap verdim ve bu soruları uzun uzun tartıştık.
- She took the news calmly.
- O haberi sakin bir şekilde aldı.
- Tom coped with the situation calmly.
- Tom durumla sakin bir şekilde başa çıktı.
- The river flows calmly.
- Nehir sakin bir şekilde akıyor.
Show More (2)
|
3 |
calmly |
sakinlikle |
adv. |
|
- She took the news calmly.
- Haberi sakinlikle karşıladı.
Show More (-2)
|