capacity - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
capacity kapasite n.
  • Over the last 10 years, Korea has increased its capacity by 180%, while we have reduced ours by 30%.
  • Kore, son 10 yılda kapasitesini %180 artırırken biz %30 azalttık.
  • By technological capacity, I am referring, in particular, to productive capacity.
  • Teknolojik kapasite derken, özellikle üretken kapasiteden bahsediyorum..
  • We need a response from the Council too on the way that the EU is losing its capacity for flexible reaction.
  • AB'nin esnek tepki verme kapasitesini kaybetmesi konusunda Konsey'in de bir yanıt vermesine ihtiyacımız var.
Show More (163)
capacity sıfat n.
  • Now, however, in my capacity as President of the sitting, I cannot speak on the matter.
  • Ancak şu anda Oturum Başkanı sıfatıyla bu konuda konuşamam.
  • Finally, one further request, this time in my capacity as an Austrian member.
  • Son olarak bu kez Avusturyalı bir üye sıfatıyla bir ricada daha bulunacağım.
  • They are there in a personal capacity and are completely independent.
  • Kişisel bir sıfatla oradalar ve tamamen bağımsızlar.
Show More (15)
capacity yetenek n.
  • He has no capacity to be a teacher.
  • O bir öğretmen olma yeteneğine sahip değil.
Show More (-2)
capacity kabiliyet n.
  • He must be able to pass the exam since he has the capacity.
  • İmtihanı geçebilmesi lazım, zira kabiliyeti var.
Show More (-2)