Tureng - century - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	century	yüzyıl	n.
	This agreement, which aspires to be a model for the twenty-first century, is being dealt with too cursorily. Yirmi birinci yüzyıl için bir model olmayı amaçlayan bu anlaşma çok üstünkörü bir şekilde ele alınmaktadır. The earth's average surface temperature rose by around 0.06o Celsius during the 20th century. Dünyanın ortalama yüzey sıcaklığı 20. yüzyıl boyunca yaklaşık 0.06o Santigrat artmıştır. We put an end to a century characterised by wars and conflicts. Savaş ve çatışmalarla karakterize edilen bir yüzyıla son veriyoruz. All this is going on in the twenty-first century, in France and in other European countries! Tüm bunlar yirmi birinci yüzyılda, Fransa'da ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşanıyor! That is three times the number of people killed in all the wars fought in the entire 20th century. Bu sayı, 20. yüzyılın tamamında yapılan tüm savaşlarda ölen insan sayısının üç katıdır. The gap is now wider than it was a quarter of a century ago. Şu anda aradaki fark çeyrek yüzyıl öncesine göre daha büyüktür. That is the lesson of the 20th Century. Bu 20. Yüzyılın bize verdiği derstir. You use antiquated language, even troglodyte language, forgetting which century you are in. Hangi yüzyılda olduğunuzu unutarak çağdışı bir dil, hatta troglodit bir dil kullanıyorsunuz. I believe the challenge before us is to make the new century one of dialogue and non-violence. Önümüzdeki zorluğun yeni yüzyılı diyalog ve şiddetsizlik yüzyılı haline getirmek olduğuna inanıyorum. That is the lesson of the 20th Century! İşte 20. Yüzyılın dersi budur! Look at the century we have just left. Geride bıraktığımız yüzyıla bir bakın. We do live, after all, in the twenty-first century. Ne de olsa yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz. Education, culture and access to knowledge are undoubtedly important keys to success in the 21st Century. Eğitim, kültür ve bilgiye erişim şüphesiz 21. Yüzyılda başarının önemli anahtarlarıdır. In the Seventeenth century, some 40% of all students at the universities in the Netherlands were of foreign origin. On yedinci yüzyılda Hollanda'daki üniversitelerde okuyan öğrencilerin yaklaşık %40'ı yabancı kökenliydi. Today we begin the European twenty-first century. Bugün Avrupa'nın yirmi birinci yüzyılına başlıyoruz. Thus, enhanced information capabilities and globalisation could also threaten global peace in the 21st century. Dolayısıyla, gelişmiş bilgi kapasitesi ve küreselleşme 21. yüzyılda küresel barışı da tehdit edebilir. The twenty-first century must bring the changes we so urgently need. Yirmi birinci yüzyıl, acilen ihtiyaç duyduğumuz değişiklikleri getirmelidir. The 21st century is witnessing what will probably be known as the greatest revolution in human history. 21. yüzyıl, muhtemelen insanlık tarihinin en büyük devrimi olarak anılacak bir olaya tanıklık ediyor. This is a colonial war at the beginning of the twenty-first century and nothing else! Bu yirmi birinci yüzyılın başında bir sömürge savaşıdır, başka bir şey değil! Bombing civilian populations should no longer be allowed in this century. Bu yüzyılda sivil nüfusun bombalanmasına artık izin verilmemelidir. The 20th century began with women fighting for the right to vote. 20. yüzyıl kadınların oy hakkı için mücadele etmesiyle başladı. We put an end to a century characterised by wars and conflicts. Savaşlar ve çatışmalarla geçen bir yüzyıla son verdik. This is crucial to the future of European railways in the twenty-first century. Bu, yirmi birinci yüzyılda Avrupa demiryollarının geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. The mantra of seventeenth century revolutions was 'no taxation without representation'. On yedinci yüzyıl devrimlerinin mantrası 'temsil olmadan vergilendirme olmaz' idi. This is an excellent way in which to begin the century. Bu, yüzyıla başlamak için mükemmel bir yoldur. For too long in Europe, the laws of the sea were more appropriate to the 19th than the 21st century. Avrupa'da çok uzun bir süre boyunca deniz kanunları 21. yüzyıldan çok 19. yüzyıla uygundu. Well then, in the twenty-first century, Europe must finally be put back on the railways. O halde, yirmi birinci yüzyılda Avrupa nihayet demiryollarına geri dönmelidir. Time is short, but if the will is there I am confident we can have a CFP fit for this century. Zaman kısa, ancak eğer istek varsa bu yüzyıla uygun bir OBP'ye sahip olabileceğimize eminim. The simple certainties of the 20th century are less clear in the complexities of the 21st century. 20'nci yüzyılın basit kesinlikleri, 21'inci yüzyılın karmaşıklığı karşısında daha az net. What kind of sport do we want for the twenty-first century? Yirmi birinci yüzyıl için ne tür bir spor istiyoruz? We have come to depend in the 21st century on what we call a knowledge based economy and the information society. 21. yüzyılda bilgiye dayalı ekonomi ve bilgi toplumu dediğimiz kavramlara bağımlı hale geldik. Some consider the 20th century a century of war and bloodshed. Bazıları 20. yüzyılı bir savaş ve kan dökme yüzyılı olarak görmektedir. That is why I was thinking of the fifth century. İşte bu nedenle beşinci yüzyılı düşünüyordum. At this rate, the task will not be completed until the 22nd century. Bu gidişle görev 22. yüzyıla kadar tamamlanamayacaktır. This is not a bad record after a century which began so badly. Bu kadar kötü başlayan bir yüzyıldan sonra bu kötü bir rekor değil. That is twenty-first century dictatorship. Bu yirmi birinci yüzyıl diktatörlüğüdür. The Korean people lived in a unified country for over 1 300 years from the seventh century. Kore halkı yedinci yüzyıldan itibaren 1300 yılı aşkın bir süre boyunca birleşik bir ülkede yaşamıştır. The children of Armenia who were exiled to our countries at the beginning of the century expect today an act of justice. Yüzyılın başında ülkelerimize sürgün edilen Ermenistan'ın çocukları bugün bir adalet eylemi bekliyor. This is the twenty-first century. Bu yirmi birinci yüzyıl. Some consider the 20th century a century of war and bloodshed. Bazıları 20. yüzyılı bir savaş ve kan dökme yüzyılı olarak görüyor. Well then, in the twenty-first century, Europe must finally be put back on the railways. O halde yirmi birinci yüzyılda Avrupa nihayet demiryollarına geri dönmelidir. For almost half a century we lived with an artificial division of Europe. Neredeyse yarım yüzyıl boyunca Avrupa'nın yapay bir bölünmüşlüğü ile yaşadık. In fact, over the last decade, the temperature has risen more than in the rest of the century. Aslında, son on yılda sıcaklık yüzyılın geri kalanında olduğundan daha fazla artmıştır. The twenty-first century will be the century of knowledge and grey matter. Yirmi birinci yüzyıl bilgi ve gri madde yüzyılı olacaktır. It has been said that ageing is the most far-reaching social phenomenon of the beginning of this century. Yaşlanmanın bu yüzyılın başındaki en geniş kapsamlı sosyal olgu olduğu söylenmiştir. How can you relax in the 21st century, and you're an adult human being? 21. yüzyılda ve yetişkin bir insansan, nasıl rahat olabilirsin? There was an amazing diversity of opinion within the first century alone. Sadece ilk yüzyılda bile inanılmaz bir fikir çeşitliliği vardı. Later that century a leper hospital was established here. O yüzyılın sonlarında burada bir cüzzam hastanesi kurulmuş. Before the end of this century, excessive mining will have exhausted nearly all the planet's reserves. Bu yüzyıl bitmeden önce denetimsiz madencilik, yeryüzünün neredeyse tüm rezervlerini tüketmiş olacak. Before the end of this century, excessive mining will have exhausted nearly all the planet's reserves. Bu yüzyılın sonuna gelmeden, kontrolsüz madencilik yeryüzünün tüm rezervlerini tüketmiş olacak. Before the end of this century, excessive mining will have exhausted nearly all the planet's reserves. Bu yüzyılın sonundan önce, aşırı madencilik yeryüzünün neredeyse tüm rezervlerini tüketmiş olacak. They established a world empire spanning three continents, lasting until the 20th century. Üç kıtaya yayılan ve 20. yüzyıla kadar hüküm süren bir cihan imparatorluğu kurdular. Wat was built in the 12th century by King Suryavarman II as a state temple and capital city. Wat 12. yüzyılda Kral Suryavarman II tarafından bir devlet tapınağı ve başşehir olarak inşa edildi. Later that century a leper hospital was established here. Aynı yüzyılın sonlarında burada bir cüzzam hastanesi kuruldu. Later that century a leper hospital was established here. O yüzyılın sonunda buraya bir cüzzam hastanesi inşa edilmiş. He was born in the 19th century. O, 19. yüzyılda doğdu. If people really landed on the moon half a century ago, why haven't they done it again? Eğer insanlar yarım yüzyıl önce aya indiyse neden bunu tekrar yapmadılar? This oil painting dates from the 17th century. Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma. The inscription carved into the rock is from the sixth century B.C. Kayaya oyulmuş yazıt milattan önce altıncı yüzyıldandır. 100 years is called a century. 100 yıla bir yüzyıl denir. The town was established in the 18th century. Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur. The 21st century belongs to Asia. 21. yüzyıl Asya'ya aittir. Evliya Celebi was a Turkish traveller who lived in the 17th century. Evliya Çelebi 17. yüzyılda yaşamış bir Türk gezginidir. The Vandals invaded North Africa in the fifth century A.D. Vandallar Kuzey Afrika'yı M.S. 5. yüzyılda işgal etti. The first prohibition of slavery was in the mid-nineteenth century. İlk kölelik yasağı on dokuzuncu yüzyılın ortasındaydı. This custom dates back to the 12th century. Bu gelenek 12. yüzyıla kadar uzanır. The Ghost of Cock Lane is an English ghost story from the 18th century. Cock Lane'in Hayaleti 18. yüzyıldan kalma bir İngiliz hayalet hikayesidir. This church dates from the 12th century. Bu kilise 12. yüzyıldan kalmadır. At the turn of the century, children still worked in factories. Yüzyılın başında, çocuklar hala fabrikalarda çalışıyordu. In the 19th century, the number of immigrants increased rapidly. 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı. In the 19th century, the number of immigrants swelled rapidly. 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı. If people really landed on the moon half a century ago, why haven't they done it again? Eğer insanlar yarım yüzyıl önce gerçekten aya indilerse, neden tekrar yapmadılar? There were many technological advances at the beginning of the twenty-first century. Yirmi birinci yüzyılın başında birçok teknolojik gelişme oldu. By the end of the century, the earth will have experienced a dramatic increase in temperature. Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünyada çarpıcı bir sıcaklık artışı yaşanacak. The fine arts flourished in Italy in the 15th century. Güzel sanatlar 15. yüzyılda İtalya'da gelişti. In fact, the sea has already risen 10 centimeters since the beginning of this century. Aslında deniz bu yüzyılın başlangıcından beri on santimetre yükseldi bile. Scientists of the 19th century believed that the Sun was powered by chemical reactions. 19. yüzyılın bilim insanları Güneş'in gücünü kimyasal reaksiyonlardan aldığına inanıyordu. The wedding will be held in a 17th century church. Düğün 17. yüzyıldan kalma bir kilisede yapılacak. Football was played in China in the second century. Futbol Çin'de ikinci yüzyılda oynandı. Islam emerged in the Arabian Peninsula in the seventh century. İslam, yedinci yüzyılda Arap Yarımadası'nda ortaya çıktı. This church dates from the 13th century. Bu kilise 13. yüzyıldan kalma. Etruscan language and culture disappeared rapidly during the 1st century; B.C. Etrüsk dili ve kültürü M.Ö. 1. yüzyılda hızla yok oldu. Oceans are expected to rise by 50 centimeters by the end of the next century. Okyanusların önümüzdeki yüzyılın sonuna kadar 50 santimetre yükselmesi bekleniyor. This church dates from the 13th century. Bu kilise 13. yüzyıla tarihleniyor. Most Berbers converted to Islam in the 8th century AD. Berberilerin çoğu MS 8. yüzyılda İslam'ı seçmiştir. Layla was born half a century ago. Leyla yarım yüzyıl önce doğdu. Were you born in the 20th century or in the 21st? 20. yüzyılda mı yoksa 21. yüzyılda mı doğdunuz? In the 19th century, the number of immigrants grew rapidly. 19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı. The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China. Qipao, 17. yüzyıl Çin'inde ortaya çıkan klasik bir kadın giysisidir. The first electric calculator came into existence toward the end of the 19th century. İlk elektrikli hesap makinesi 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktı. This fountain was built in the 18th century. Bu çeşme 18. yüzyılda inşa edilmiş. Let's look ahead to the next century. Önümüzdeki yüzyıla bakalım. This song comes down to us from the tenth century. Bu şarkı bize onuncu yüzyıldan geliyor. Show More (90)
2	century	asır	n.
	Britain and Spain are still trying to resolve the question of Gibraltar that has gone on for three centuries. İngiltere ve İspanya üç asırdır devam eden Cebelitarık sorununu hala çözmeye çalışıyor. Indonesia is a product of more than three centuries of Dutch colonialism. Endonezya üç asırdan fazla süren Hollanda sömürgeciliğinin bir ürünüdür. It is a quarter of a century since we set our targets. Hedeflerimizi belirlememizin üzerinden çeyrek asır geçti. Jews fled the Spanish Inquisition and took shelter in the Ottoman Empire in the fifteenth century. Yahudiler, İspanyol Engizisyonundan kaçtılar ve on beşinci asırda Osmanlı İmparatorluğu'na sığındılar. One hundred years is called a century. Yüz yıla bir asır denir. Jews fled the Spanish Inquisition and took shelter in Ottoman Empire in the fifteenth century. Yahudiler, İspanyol Engizisyonundan kaçtılar ve onbeşinci asırda Osmanlı İmparatorluğu'na sığındılar. A century is one hundred years. Bir asır, yüz yıldır. Show More (4)