cheer - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
cheer neşelendirmek v.
  • Your statement has cheered us all up this evening.
  • Açıklamanız bu akşam hepimizi neşelendirdi.
  • Tom saw that Mary wasn't happy and went over to cheer her up.
  • Tom Mary'nin mutlu olmadığını gördü ve onu neşelendirmeye gitti.
  • This will cheer you up.
  • Bu seni neşelendirir.
Show More (45)
cheer tezahürat yapmak v.
  • Everyone's cheering.
  • Herkes tezahürat yapıyor.
  • Everybody is cheering.
  • Herkes tezahürat yapıyor.
  • One of the girls started cheering.
  • Kızlardan biri tezahürat yapmaya başladı.
Show More (22)
cheer alkışlamak v.
  • Are we to be the United States's puppy or a group of fully paid-up yes-men who cheer the US on whenever it wants us to?
  • Biz ABD'nin köpek yavrusu mu olacağız yoksa ABD ne zaman isterse onu alkışlayan bir grup paralı dalkavuk mu?
  • The fact that someone like Castro was cheered, is proof that this was an anti-Western meeting'.
  • Castro gibi birinin alkışlanması, bunun Batı karşıtı bir toplantı olduğunun kanıtıdır'.
  • Everyone cheered.
  • Herkes alkışladı.
Show More (9)
cheer keyiflendirmek v.
  • Cheer him up when you see him.
  • Onu görünce onu keyiflendir.
  • I'm trying to cheer you up.
  • Sizi keyiflendirmeye çalışıyorum.
  • I know what'll cheer you up.
  • Seni neyin keyiflendireceğini biliyorum.
Show More (5)
cheer tezahürat n.
  • A mighty cheer burst from the crowd.
  • Kalabalıktan güçlü bir tezahürat yükseldi.
  • The students receive the loudest cheers.
  • Öğrenciler en yüksek tezahüratı alırlar.
  • The astronauts were greeted by their enthusiastic cheers and applause.
  • Astronotlar, onların, coşkulu tezahüratları ve alkışlarlarıyla karşılandı.
Show More (3)
cheer sevinçle bağırmak v.
  • We all cheered.
  • Hepimiz sevinçle bağırdık.
Show More (-2)